DEBORAH UNDERWOOD
Resimleyen: Meg Hunt Çeviri: Ayşe Düzkan Güldünya Yayınları
Son 10 yılda hem Türkçede hem dünyada birçok masalın toplumsal cinsiyet rollerini alt üst ederek yeniden yorumlanmasına ya da toplumsal cinsiyet rollerine dayanmayan yeni hikâyeler yazıldığına tanık olduk. Çocuk kitabı yazarı Deborah Underwood da buna katkı sağlayan isimlerden biri. Yıldızlar Arası Sindirella, yazarın Türkçede ilk kitabı. Kitabı resimleyen ise Disney, DreamWorks Animation, Cartoon Network, Scholastic gibi ünlü şirketlerle çalışan Meg Hunt...
Çocukken, büyüyünce ne olmak isterdiniz? Bu sorunun cevabı açıkçası benim için pek net değil. Ya hayal gücü o kadar gelişmiş bir çocuk değildim ya da büyüyünce ne olacağımı düşünmektense çocuk olmanın sonsuz keyfini çıkarmakla meşgul olduğumdan bu konuyu pek düşünmemiştim. Geçenlerde dördüncü sınıftaki kuzenime büyüyünce ne olacağını sorduğumda, bana “anne” olacağını söyledi. Bir feminist olarak o an hayal kırıklığından ve hatta biraz da sinirden kıpkırmızı olduğumu hayal edebilirsiniz. Kuzenimle birlikte vakit geçirebileceğim sadece bir günüm vardı ve zaten yeterince süslü olmadığım için, topuklu ayakkabı giymediğim için benden diğer kuzenlerimiz kadar hoşlanmayan bu çocuk, benden biraz daha soğumuştu o kısa görüşmenin sonunda. Çünkü anne olmakla birlikte bir meslek sahibi olabileceğini, spor yapmaktan hoşlanıp hoşlanmadığını sorarak kendisinin canını sıkmaya devam etmiştim günün kalanında da. Sadece anne değil, başka şeyler de olmak istemez miydi? Mesela kendi annesi aynı zamanda bir öğretmendi. Spor yapmaktan hoşlanmaz mıydı, abisi gibi basketbol oynamayı düşünmez miydi?
Diğer yandan bir arkadaşım yakın zamanda, ruj sürme isteğini “çünkü kızlar ruj sürer” diye açıklayan üç buçuk yaşındaki kızına “istersen sürebilirsin tabii ama bütün kızlar ruj sürmez” dediğini anlatmıştı. İşte böyle böyle, toplumsal cinsiyet konusunda “dünya büyük bir hızla değişiyor” diye düşünen benle, “yahu dünya hiç mi değişmiyor hatta geri mi gidiyor” diyen ben arasında sonu gelmeyen sıçramalar yaşayıp duruyorum. Bu uzun giriş bu kez iyi bir haberden, “Bunu Türkçede gördüğüm için şanslıyım” dediğim bir çocuk kitabından söz etmek için: Yıldızlar Arası Sindirella.
Son 10 yılda hem Türkçede hem dünyada birçok masalın toplumsal cinsiyet rollerini alt üst ederek yeniden yorumlanmasına ya da toplumsal cinsiyet rollerine dayanmayan yeni hikâyeler yazıldığına tanık olduk. Çocuk kitabı yazarı Deborah Underwood da buna katkı sağlayan isimlerden biri. Yıldızlar Arası Sindirella yazarın Türkçede ilk kitabı. Kitabı resimleyen ise Disney, DreamWorks Animation, Cartoon Network, Scholastic gibi ünlü şirketlerle çalışan Meg Hunt. Güldünya Yayınları, “hiç şüphesiz hayallerimizi hatta hayatımızı şekillendiren, toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlar ve erkekler üzerine düşünmemizi sağlayan belki de en önemli kaynaklardan birisi masallar. Çocuk kitaplarındaki ezberi bozmak isteyen Güldünya Yayınları feminist çocuk yazınının kült kitaplarından birini daha Türkçeye kazandırdı” diyerek, Ayşe Düzkan çevirisiyle bu kez bildiğimiz Külkedisi Masalı’nın gelecekteki bir versiyonunu yayına hazırlamış.
Daha önce dünyanın en iyi feminist çocuk kitapları arasında gösterilen Küçük Feministin Kitabı’nı, süslenmeyi seven bir oğlan çocuğunu konu alan Morris Micklewhite ve Turuncu Elbise’sini, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve eşitlik mücadelesinin farklı ülkelerde nasıl farklı biçimlerde geliştiğini anlatan Feminizme Devam gibi birbirinden kıymetli kitapları Türkiye’deki çocuk okurlarla buluşturmuştu Güldünya Yayınları.
“Kırmızı başlıklı kızın başlığı neden mavi değil de kırmızıydı? O güzel kurabiyeleri annesi değil de babası yapsa olmaz mıydı? Büyükannesini koca ağızlı kurttan kurtaran köylü, erkek değil de kadın olsaydı, Rapunzel uzun saçlarını kuleden sarkıtacağına, prensin uzun sakallarına tırmansaydı, Pamuk Prenses’in annesi ‘Ayna ayna söyle bana, benden daha güzeli var mı bu dünyada?’ yerine ‘Ayna ayna söyle bana kadınların başaramayacağı ne var bu dünyada?’ diye sorsaydı ve en önemlisi bu masalların hepsine ana akım medyadan, yani her sabah izlediğimiz çizgi filmlerden, çocukluğumuzda okunan kitaplardan ulaşabilmiş olsaydık bugün hayatımızda ne değişirdi?” Bu sorulara kesin bir cevap vermek kolay değil. Ama bir değişime inanmaktan ve bunun için çabalamaktan başka çaremiz de yok gibi görünüyor. Bugün toplumsal cinsiyet rollerini sorgulayan, çocuğunu ikili cinsiyet sisteminden azade yetiştirmeye çalışan insan sayısı -en azından Türkiye gibi ülkelerde- hâlâ çok az. Fakat sorunun kendisini işaret eden, yani toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, bunun karşısında kız ve oğlan çocuklarını bunun bilinciyle yetiştirmeye çalışan insan sayısı da artık az değil. Bu, gelecekte ikili cinsiyet sisteminin dışına çıkabileceğimize, cinsiyetlerin kişilerin “ne” ve “nasıl” olması gerektiğini hiç mi hiç belirlemediğine, hatta cinsiyetin reddine dair bir umudu da taşıyor içinde.
Böyle hikâyeler bizim zamanımızda da olsa erkeklik ve kadınlık dayatmalarına daha az sıkışırdım belki diyerek belki biraz üzüleceğiniz ama yine de uyumadan önce çocuklarınıza büyük keyifle okuyacağınız, muhtemelen onlara bol yıldızlı rüyalar gördürecek Yıldızlar Arası Sindirella’ya dönecek olursak: Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, nohut oda bakla sofa bir gezegencikte üvey annesi ve kardeşleri ile yaşayan, alet edavatının ortasında oturup süslü püslü roketleri tamir etmenin hayallerini kuran bir Sindirella var karşımızda. Sindirella yine prensin vereceği baloya götürülmeyecek, bu kez ona bir peri değil “robot peri” yardım edecek, balodan eve dönerken prenses ayakkabısını değil sonik tornavidasını düşürecek ve hikâye sürpriz sonla bitecek.
Kitabın yazarı Deborah Underwood klasik bir peri masalını neden yeniden yazdığını şöyle anlatıyor: “Uzayda geçen bir peri masalı fikri hoşuma gitmişti. Ayrıca Cinderella’nın geleneksel hikâyede olduğundan daha fazla güce sahip olmasını istedim. Küçükken okuduğum prensesler kendi kaderlerinin sahibi değildi. Pamuk Prenses ve Uyuyan Güzel, sadece uyumakla kalmaz, aynı zamanda hikâyelerinin kritik bölümlerinde komadadır. Külkedisi prensin onu kurtarmasını beklediği evde hapistir. Tanıdığım kızlar zeki, güçlü ve cesur. Bana öyle geliyor ki, akıllı, güçlü ve cesur bir peri masalı kahramanını okuma seçeneğini hak ediyorlardı.”
Dilerim, masalın, kötü üvey anne ve kız kardeşlerin de Sindirella’ya kötülük etmeyi bırakıp heteropatriyarkal düzene daha büyük zararlar verdiği, tüm bu kadınların birlikte mutlu bir hayat sürecekleri ya da Sindirella’nın bir prensin değil de prensesin balosuna gitmeyi tercih edeceği daha feminist bir versiyonunu da okuma fırsatı buluruz. Henüz Türkçede sayısı çok az olsa da dünyada böyle çocuk kitapları da var ve neyse ki bu kitapları Türkçeye kazandırma çabasında olan yayınevleri de. Yine Güldünya Yayınları tarafından yayımlanan Morris Micklewhite ve Turuncu Elbise toplumsal cinsiyet kalıplarını kökünden sarsması açısından bunlardan biri örneğin.