FATİH YÜRÜR
Klaros Yayınları 2021 187 s.
"1964 tarihli klasik Onibaba’dan 1971 tarihli Otomatik Portakal filmine, Yüzüklerin Efendisi serisinden Yıldız Savaşları’na geniş skalada dolanan kitabın omurgasını korku filmleriyle süper kahraman sineması oluşturuyor demek mümkün"
Anlamı görüntüyle iletme sanatı sinema için insan yüzünün ne kadar önemli olduğu aşikâr, peki ya maskelenen ifade neye tekabül ediyor?
Bu katmanlı soru, cevap arayan kişiyi rahatlıkla mitolojiden sosyolojiye, psikolojiden plastik sanatlara ve felsefeye taşıyacaktır elbet ama tüm bu mesafeleri kateden bir kitabın genişliği çoğu okuru uzaklaştırabilir. Yine de “meraklısı için başlayacak bir yerler olsa” dediğinizi duyar gibiyim. Tam da şu formüle dayanan bir yapıta ihtiyaç var sanki: Sinemada maske kullanımının örnekler üzerinden görece derin, görece de yüzeysel incelemesi. Şanslıyız ki bu kaynak kitap yayınlanmış, okurunu bekliyor.
“Sinemanın son yıllarına damga vurmuş maske hangisi?” diye sorulsa muhtemeldir ki çoğu kişi V maskesi diyecektir. Kolektif direnişlerin simgesi haline gelen V maskesi fenomenini de etraflıca işleyen kitap, V’nin “Uzun süre maske takarsan altındaki kişiliği de unutursun” cümlesini şiar edindiğini gizlemeden, türden türe geçerek maskenin özellikle tür sinemasındaki açılımlarına ışık tutuyor. Yalnız şuraya dikkat; akademik çalışma değil elimizdeki, konuya tutkusunu yansıtan yazarın enerjisiyle keyifli okuma deneyimi vaat eden bir derleme. Kaynaklardan elde edilenin kişisel tespitlerle harmanlanmasıyla ilerleyen yapıt gani gani bilgi yüklü. Bu yoğun içeriği tamamlayansa yazarının heyecanlı kalemi.
Evet, belki kimi ünlemlerin atılması ve metinlerin biraz daha çekiçlenmesi katkı sağlayabilirmiş diye düşünseniz de, sayfaları çevire çevire tüm içeriği içselleştirme arzunuzdan kurtulamıyorsunuz. Benlik yitimi kadar benlik inşasına da hizmet eden maskelerden korku filmlerindeki kült tasarımlara doğru genişleyen bir evrendesiniz artık ve sinema sevgisi sağ olsun, siz maskelenen suretlerin tedirgin ediciliğiyle cebelleşme hususunda adım adım derinleşirken, yazar da sizi daha karanlık bölgelere çekmekten geri kalmıyor:
“Her iki karakter için de maske, yapmak için arzu duydukları hareketleri su yüzüne çıkarabilmek adına kullandıkları büyülü bir nesne gibidir. Benliklerini maskelerine teslim ederek kendilerini gerçekleştirecekleri eylemlerin akışına bırakırlar.”
Böylesi ayrıksı eser nasıl olup da yayınlanmış diye sorulabilir. Detayları birleştirince konuya gönül vermiş üç ismin işbirliği öne çıkıyor. Evvela görülmeyenlerin kalbindeki gizli enerjiyi açığa çıkarmak için kurulmuşa benzeyen Klaros Yayınları’nın şair ve müzisyen genel yayın yönetmeni Lokman Kurucu açıyor kapıyı. 2021 Ocak itibariyle deneyimli sinema insanı Mesut Kara editörlüğünde Klaros Sinema Kitaplığı dizisi başlıyor. “Tek Mekânlık Filmler”, “Kıyametin Sineması”, “Kötü Karakterin Yükselişi” gibi incelemeleriyle alan için canla başla çalışan Fatih Yürür ile yollar kesişince alternatif figürlerin enerjisi birbirini besler hale geliyor.
Zorro, Maske ve Kuzuların Sessizliği
Maske teması üzerinden gençlerin dünyasına nüfuz eden sinema yazılarını okumak okurun güncellenmesini de sağlıyor. Bu yönüyle kitabın kendine has niteliklerinden biri yeterli arka plan bilgiye sahip olmadan film izleyen kitlenin akıl gözünü derin okumalara açması. Birikimle enerji kesişiminde yükselen eserin yeni baskılarında güçlü temel üzerine katlar yükseltme kaçınılmazlığının yazar da farkında ve bunu kısaca şöyle ifade ediyor:
“Araştırma süreci ilerledikçe, maskelere dair bir derlemenin tahmin edebileceğimden çok daha kapsamlı olması gerektiğinin farkına vardım. Tam da bu sebeple, derlemede yer alan bazı maskelerin ifade ettiklerini yorumlayabilmek adına, bazı yapımları defalarca izlemek durumunda kaldım... Fakat arkeoloji çalışmasının çapı genişledikçe, bağlamlar da kaba tabirle semirmeye başladı. Bu sebeple bazı çıkarımlar konusunda tutarsız davranmış olma ihtimalime dair, sizlerin hoşgörüsüne sığınmak dışında bir alternatifimin olduğunu da söyleyemem.”
1964 tarihli klasik Onibaba’dan 1971 tarihli Otomatik Portakal filmine, Yüzüklerin Efendisi serisinden Yıldız Savaşları’na geniş skalada dolanan kitabın omurgasını korku filmleriyle süper kahraman sineması oluşturuyor demek mümkün. Çizgi romancılık kariyeriyle de bilinen yazarın tecrübesi özellikle kimi pasajları parlatıyor:
“... süper kahramanlar ‘çoğunlukla’ sosyal kimliklerini, ailelerini, sevdiklerini koruyabilmek adına maske takarlar. Süper kötüler ise takmış oldukları maske ile birlikte yeniden cisimleşirler ve bu maskeyi çoğu zaman bir imza olarak taşırlar. Maske bir marka, bir etiket, bir kimlik haline gelmiştir ve maskenin ardında duran bireyin çok çok ötesinde bir noktada yer almaktadır.”
Gerilim, suç, fantastik gibi türlere uğrayıp son kertede Yeşilçam’a da dokunan içerik her türden okuru zenginleştirecek mahiyette. Sinema tarih ve tekniğinden değinilerle örülmüş metinlerin yayınlanması pandemiye denk gelince cesur yeni dünyamızda baş köşeye oturan maske gerçeğinden bahsetmek zorunda kalınması da ayrıca düşündürücü. Kavrayışını ağırlık yapmadan, artı değer katacak, niş bir kitapla genişletmeyi hedefleyenlere hitap edecek bu kitap, maskenin kültür tarihinden kesitler edinirken kendi maskenizi tanımanıza vesile olacaktır.
•
* İtalik alıntılar kitaptandır.