Benziyor muyuz?

Ona Çok Benziyorum

Ona Çok Benziyorum

VUSLAT ÇAMKERTEN

Dedalus Kitap

Karakterlerin birbirini aynaladığı bir mikro dünya kurgulanmış. Kenarları, köşeleri nizamî tutulmuş bu gerçekliği derinliğine değil enine boyuna kat ediyoruz

ÖMER ALTAN

Vuslat Çamkerten'den taklit etmek, öykünmek, hayran olmak ve dönüşmek temaları etrafında dolanan sohbetli bir ilk roman. Okura kalan duru metnin hafifliği olsa da, sergilenen ama irdelenmeyen mesele karanlık ve marazlı. Psikolojik dehlizlerde büyük olma arzusunun izini sürmek isteyenler için olabildiğince sempatikleştirilmiş bir hikâye bu, acı ilacın şekerli kaşıkla sunulması. Edebiyat dergiciliğini sarakaya alarak başlayan bir öykünme öyküsü, yaratıcı kimlik arayışının sınırlarına doğru bir yolculuk.

Yazmak ve yaratıcılık üzerine kafa yoran karakterleriyle olaylarını adım adım yaşatan, hedefine net biçimde ilerleyen oyuncu bir kimlik buhranı anlatısına davet ediliyoruz. Yazar kitabın yapısını diyalog ve eylem ağırlıklı kurarak olayları kamera kaydına almış, film kareleri gibi görselleşen sahneleri hızlıca akıtarak günümüz okurunu kolayca yakalayan bir okuma deneyimi sunmayı seçmiş. 

Bu kitap kaybettiğimiz hayat gustosunu geri çağırıyor, müzikli, sevişmeli, tutkulu ve iştahlı bir dünya kuruyor. Kötülük de, delilik de, ihanet de estetik sayfalarında yaşanıyor. Altmetnin sanatsal üretim olduğu bir metne de bu yakışırdı denebilir ama içerik-biçim uyumunun ötesinde bu duruşu yazarın edebiyat anlayışı olarak okumak da mümkün. Aynı yönde devam edip etmeyeceğini görmek için ikinci eserini beklerken Vuslat Çamkerten gerçekliği estetize ederek içindeki yoğunluğu dışavurmakla ilgilenen ekoldendir diyelim. Bu ortaya konan atmosferden rahatça anlaşılıyor çünkü, huzursuzluk unutulan bir yumuşaklıkla paketleniyor. 

"Galatasaray'ın şenlikli havası İstiklal'e adımımızı atar atmaz bıçak gibi kesildi. Süratli ve taşkın kalabalık yekpare, dev bir hayvan gibi hoyratça ilerliyor. Omuzlarımızı sakınarak hızlı hızlı yürüdük. Tünelden fünikülerle Karaköy'e inip oradan tramvaya bindik" gibi kısa keskin betimlemelerle İstanbul'u adımlayan hikâye okuma temposunu düşürmeden yumuşakça sona ulaştırıyor okuyucuyu. Seyir sırasında kimi kılçıklı cümlelerle karşılaşmak mühim değil, mühim olan o tecessüsle beklenen sonun yeteri kadar etkili olup olmadığı. 

Karakterlerin birbirini aynaladığı bir mikro dünya kurgulanmış. Kenarları, köşeleri nizamî tutulmuş bu gerçekliği derinliğine değil enine boyuna kat ediyoruz. Bir büyük yazar ve onun ideale evrilmesi arasındaki mesafe açılırken insanlar rollerine kapılıyorlar. Beklentilerle varsayımlar birbirine karıştıkça gerilim artıyor ve naif umutlar maskelenen hırslarla yer değiştiriyor.

Dil kompleks yapılar kurmak için kullanılmıyor, sis gibi giydiriliyor olay örgüsüne, bu kimi okura ustalık olarak görünecek kimi okuru ise tatminsiz bırakacaktır, dolayısıyla önemli olan Ona Çok Benziyorum'un kendi frekansındaki insanlara ulaşabilmesi. Senaryo tekniğini anımsatan pasajlarla derli toplu biçimde kurulan bir kitap ve özgün renkler barındıran çoşkulu bir dünya arayanlara tavsiye etmek olası.

İlkgençliğin aşkla sarhoş duyarlılığı nasıl saplantılara kapı açar üzerine hareketli bir kurgu okumak isterseniz bu romana şans verin. Özel bir zaman geçireceğiniz, güncelden kopup daha anlamlı ve sanatlı bir gerçekliğe taşınacağınız garantili. 

Kitabı bitirmenizin ardından Remzi Bayburtlu'ya özenirken bulabilirsiniz kendinizi, kafanızın içinde bir hoş seda dönmekteyse, bu ünlü yazarın sesi yankılanmaktaysa siz de büyünün etkisi altındasınız demektir. Bu büyüyü devam ettirmek isteyenler için Ona Nasıl Benzedim? isimli sınırlı sayıda bir ek kitap da üretmiş Vuslat Çamkerten. Romanın dünyasını genişleten, Tülin Bayburtlu'yla yapılan o belirleyici röportajın tam metniyle birlikte nice detayı sunan bu özel eser romanın temasına uygun biçimde, yazar sırlarının içinde gezdiriyor okurunu.

Ona Çok Benziyorum'u bitirdiniz. Bir imza olabilmeyi başarmak, edebî yüceliğin ışığından parıltılar çalmak için yakaranların arasına hoşgeldiniz, ya ulaşın amacınıza ya da bu mücadelenizi anlatan bir roman yazarak açın kalbinizi diğerlerine, seçim sizin, yalnız ne olur idollerinizi gereğinden fazla benimsemeyin. Yoksa bir gün bu kitabın sayfalarında sıkışıp kalmış olduğunuzu farkedebilirsiniz. Hâlâ Bayburtlu'ların evinde geçmişi arayan bizim gibilerle yan yana, ürkek ve hırçın.