Hayal gücünün sınırsızlığında geleceği düşlemek

Olandan-Olasıya

Olandan Olasıya: Düşlediğimiz Gelecek için Hayal Gücünü Serbest Bırakmak

ROB HOPKINS

çev. Rabia Elif Özcan Timaş Yayınları 2020 280 s.

“Ya Albert Einstein da o uzun, düşsel bisiklet seyahatlerine çıkmak yerine kahvaltısının fotoğraflarını Instagram’da paylaşsaydı? Ya da William Wordsworth ile kardeşi Dorothy, 1802’de Lake District’te bulunan Ullswater’daki Glencoyne Koyu’nda o meşhur “altın nergisler”in yanından yürüyüp geçerken sosyal medya hesaplarına baksalardı? Mikhail Bulgakov, Usta ve Margarita’yı kaleme almak yerine bir YouTube yıldızı olsaydı? Neleri kaybederdik bu durumda?"

GİZEM OLCAY

Rob Hopkins’in kaleme aldığı Olandan Olasıya, Rabia Elif Özcan çevirisiyle Timaş Yayınları tarafından yayınlandı. Hopkins bireylerin ve toplumların hikâyelerini kaleme alarak hayal gücünün sınırlarını sorgularken, geleceğe dair endişeleri azaltmak için eylem çağrısında bulunuyor. “Hayal gücümüzün sınırlarını ortadan kaldırarak çevremizi, toplumları ve kültürleri değiştirebiliriz, çünkü hayal etmek dönüşümün anahtarı” diyor ve kaybettiğimiz hayal gücünü ekosistemin ve toplumların yaralarını sarmak için yeniden canlandırmamız gerektiğinin altını çiziyor. Yazarın hayatına baktığımızda sürdürülebilir yaşam konusunda pek çok çalışmaya imza attığını görüyoruz. Hopkins yerel ekonomiyi desteklemek, doğa tahribatını azaltmak, yenilenebilir enerji kullanımını sürdürmek ve iklim değişikliğini engellemek amacıyla kurulan Dönüşüm Kenti Totnes’ın (Transition Town Totnes) ve bu gibi girişimleri desteklemek amacıyla kurulan Dönüşüm Ağı’nın (Transition Network) ortak kurucularından biri. Bu sayede 2012 yılında Independent’ın 100 Çevreci listesinde ve Observer’da İngiltere’nin 50 Yeni Radikali listelerinde yer almış. Aynı zamanda deneyimlerinden ve faaliyetlerinden yola çıkarak TED konuşmaları yapıyor. Olandan Olasıya ise yazarın hem içerisinde bulunduğu hem de gözlemlerini aktardığı bir çalışma olarak karşımızda.

Yazar kitap boyunca hayal gücünü canlandırmak için ne yapmamız gerektiği, motivasyonumuzu nasıl sağlayacağımız üzerine fikirlerini cesaretlendirici ve ilham verici bir anlatım benimseyerek okura aktarıyor. Kitabı neden yazdığını ise şu cümlelerle açıklıyor: “Bu kitabı yazdım, çünkü hayal gücünü gelecek hakkındaki düşüncelerimizin, ne tür bir gelecek oluşturmak istediğimizin, hâlâ mümkün olan bir geleceğin merkezine koymak istedim yeniden. Mükemmel, ütopik bir gelecek değil belki ama koşulların verdiği sınırlamaları birer fırsat olarak gören ve her şeyin yolunda gittiği bir gelecek kurarak hayal gücü ve yaratıcılıkla karşılık veren bir dünya.” Her sayfada iyi bir dünya hayal etmeye, hayalleri merkeze koymaya çağrıda bulunuyor çünkü hayallerin, hafızamızda kayıtlı deneyimlerin ve düşüncelerin özgün bir birleşimi olduğuna ve bunların dünyada nasıl yaşamamız gerektiğine ilham olacağına inanıyor. Devletlerden geleceğimiz için adım atmasını beklemektense, yine bireysel olarak harekete geçmenin ve bu geçişin en büyük adımının da hayal ederek gerçekleşeceğinin altını çiziyor; çünkü bireysel olarak atılan adımların kolektif olarak yankı bulacağına, dönüşümü gerçekleştireceğine inanıyor ve okuru bugünün koşullarını sorgulamaya yönlendiriyor: “Ya aradığımız cevap hayatta kalma ilkesinin kasvetli yalnızlığında ve inzivasında, yahut ticaretin acımasız darbelerinde veya seçilen bir kurtarıcının atlayıp bizi bu durumdan çıkaracağı hayalinde değil de, toplumla yeniden bağ kurmaktaysa?” Yazar insanın yaşadığı çevreyle olan ilişkisini güçlendirmesi konusunda “Pişirmek yeni Prozac’ınız olacak” ilkesiyle çalışan ve yerel üretime önem veren mahalle fırınını, özgüven inşasında büyük önemi olan sokak oyunlarını çocukların hayatına dahil etmek için belli dönemlerde kapatılan sokakları, doğayla bağ kurmak ve yerel üretimi artırmak amacıyla kurulan gıda bahçelerini, hayal gücünün içerisinde gelişebileceği demokratik yapıların oluşumu olarak Korkusuz Şehirler’i örnek olarak okura sunuyor.

Kaybettiğimiz hayal gücümüzü yeniden inşa etmek için Rob Hopkins adeta her gün veri bombardımanına maruz kaldığımız, uyarıcılarla çevrili olduğumuz bu dünyada dikkatimizi toplamamız ve teknolojinin dikkatimize hükmeden büyüsünden kurtulmamız gerektiğine işaret ediyor. Sosyal medya mecralarının hayatımızdan çaldığı zamanı artık kontrol altına almamız gerektiğinin altını çiziyor ve soruyor: “…ya Albert Einstein da o uzun, düşsel bisiklet seyahatlerine çıkmak yerine kahvaltısının fotoğraflarını Instagram’da paylaşsaydı? Ya da William Wordsworth ile kardeşi Dorothy, 1802’de Lake District’te bulunan Ullswater’daki Glencoyne Koyu’nda o meşhur “altın nergisler”in yanından yürüyüp geçerken sosyal medya hesaplarına baksalardı? Mikhail Bulgakov, Usta ve Margarita’yı kaleme almak yerine bir YouTube yıldızı olsaydı? Neleri kaybederdik bu durumda? Daha önemlisi, tam şu an toplayabildiğimiz kadar yaratıcı dehaya fena halde muhtaçken, kim bilir hangi yaratıcı dâhilerin çalışmalarını kaybediyoruz?”

Rob Hopkins, gelecekteki dönüşüm için hayal gücünün zarureti kadar onun bir ürünü olan hikâyelerin de önemini vurguluyor ve diyor ki: “Hikâyeler hayatımızın ve toplumun kader çizgisinde ilerleyeceği yolun nasıl şekil alacağını etkiler. Nitekim hikâyelerin gücü aslında tehlikeli boyutlarda küçümsediğimiz bir şey.” Geçmişe yönelik nostaljik bir bakışı veya distopik bir geleceği öngören hikâyelerdense ya da alaya alınma endişesi yüzünden “gerçekçi” hayaller kurmaktansa, umutsuzluğa ve travmalara ilaç olacak, iyimser ve geleceği sezmeye olanak sağlayacak hayaller kurmanın, bunları paylaşmanın ve insanlarda yankı bulmasını sağlamanın gerekliliğini vurguluyor, çünkü her şeyin iyi olduğu bir dünyayı düşlemeyi, harekete geçmek ve bu yoldaki kararlılığı muhafaza etmek için en önemli motivasyon kaynaklarından biri olarak görüyor.

Olandan Olasıya, satır aralarında okuruna ilham ve motivasyon olabilecek fikirler barındıran, cesur ve güçlü bir kitap. Okurunu her sayfasında cesaretlendiren, sürdürülebilir bir gelecek için hayallerin ve hikâyelerin önemini vurgulayan, yol gösterici bir çalışma. Çok geç olmadan harekete geçmek için adeta bir uyarıcı. Hopkins’in çağrısına cevap vermek ve hayallerin dönüştürücü etkisiyle tanışmak, harekete geçmek ve kolektif olarak uyanmaksa bu dünyada iz bırakan herkesin görevi.