MAY SARTON
çev. Semih Lim Yapı Kredi Yayınları Şubat 2021 76 s.
Beyefendi bir kedi olmaktan hiçbir zaman ödün vermeyen Tom Jones ve bize roman boyunca eşlik eden “Beyefendi Kedi’nin On Emri”... Tom Jones’un ve onun suretinde edebiyata yansımayan tüm kedilerin hayat felsefesiymiş gibi görünüyor!
Kediler tıpkı diğer birçok evcil hayvan gibi, günlük hayatımızın olmazsa olmaz bir parçası olmanın yanı sıra, ailelerimizin birer daimi üyesidirler. Özellikle eve kapandığımız salgın günlerinde 7 gün, 24 saat onlarla birlikte zaman geçiriyoruz. Birlikte uyanıyor, birlikte uykuya dalıyor, birlikte günlük aktivitelerimizi yerine getiriyoruz. Ancak kedilerin hayatımıza bu denli adapte olmalarına karşın insanın duygu, heyecan ve hayal dünyasının en iyi yansıması olan edebiyatta kedilere neden fazla yer verilmediği bir tartışma konusu olarak kafalarda yerini almaktadır. Bu gerekliliğin önemli istisnalarından olan, May Sarton’ın 1957 senesinde yayınladığı ve geçtiğimiz aylarda Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan Kürklü Kişi isimli roman kedileri edebiyatın konusu haline getirmekle kalmıyor, doğrudan bir kedi etrafında geçen bir roman kurguluyor.
Kürklü Kişi lakaplı Tom Jones gerçekten de kitabın yazarı May Sarton ve partneri Judy Matlack’in kedisi ve roman da onun başından geçen gerçek olayları kurgulaştırmak suretiyle kaleme alınmış. Edebiyata konu olmuş bir kedi namının yanı sıra, Tom Jones gerçekten de edebiyat dünyasının içinde yaşamış bir kedi; öyle ki, yazar Sarton’ın yanı sıra uzunca bir süre Rus asıllı ünlü romancı Vladimir Nabokov ve eşi Vera ile de birlikte yaşamış! Tüm bunlar aslında Kürklü Kişi Tom Jones’un yazarın deyimiyle “ne kadar müstesna” bir kedi olduğunu açıklıyor.
Dünyaya gözlerini, kendisini Hayvanları Koruma Derneği’nden alan ilk bakıcısı Alexander isimli genç bir oğlanın yanında açan Kürklü Kişi, henüz yavru bir kediyken sevdiği ilk evinden kaçıp bir sokak kedisine dönüşüyor. Uzun süren bu serüven esnasında, Kürklü Kişi’yi bir hanımefendi, sığındığı bir bakkalın altında uyuklarken buluyor ve onu evine götürüyor. Ancak özgürlüğüne düşkün, beyefendi bir kedi olan Kürklü Kişi bu yuvasında istediği konforu bulamadığı için özgürlüğüne kavuşmak yolundaki çareyi yine kaçmakta buluyor. Bu defa yolu mezgit kokularının eşlik ettiği, sıcak bir yuvaya düşüyor ve orada sonradan romanın yazarı olacak Haşin Ses ve partneri Tatlı Ses ile tanışıyor.
Yeni yuvasına gün geçtikçe daha fazla alışan Kürklü Kişi, Tatlı Ses ve Haşin Ses’i de kâhyaları olarak benimsiyor. Üzerine bir isim de yakıştırılan Tom Jones, artık Tatlı Ses ile Haşin Ses’in evinin, daha doğru bir ifadeyle ailesinin vazgeçilmez bir parçası haline geliyor.
Bir sokak kedisiyle kavga etmekten bir fare peşinde koşturmaya kadar türlü türlü ev maceraları yaşayan Kürklü Kişi Tom Jones ailenin taşınma kararıyla ilkin bir sarsıntıya uğruyor. Yeni yere alışamayacağına inanan Tom Jones gitmek konusunda uzunca bir süre diretmesine karşın yeni evi ve yeni semtini görünce kafasındaki tüm tilkiler kayboluyor. Yeni evine alışmakta herhangi bir zorluk çekmeyen Kürklü Kişi evin aslında sevdiklerinin yanında olmak olduğunu fark ediyor.
Tüm bu esnada Tom Jones beyefendi bir kedi olmaktan hiçbir zaman ödün vermiyor. Bize roman boyunca eşlik eden “Beyefendi Kedi’nin On Emri”, Tom Jones’un ve onun suretinde edebiyata yansımayan tüm kedilerin hayat felsefesiymiş gibi görünüyor:
“Beyefendi Kedi’nin On Emri:
I. Bir Beyefendi Kedi’nin göğsü ve patileri her zaman kusursuz ve tertemiz olur.
II. Bir Beyefendi Kedi, sevecenlikle bile olsa kısıtlanmasına izin vermez.
III. Bir Beyefendi Kedi ancak aşırı hallerde miyavlar. İsteklerini belli eder ve sonra bekler.
IV. Bir Beyefendi Kedi kendisine hitap edildiğine hiç kıpırdamaz. Söyleneni işitmemiş gibi görünür.
V. Korktuğu zaman Bir Beyefendi Kedi canı sıkılıyormuş gibi görünür.
VI. Kendisini doğrudan ilgilendiren bir durum olmadıkça, Bir Beyefendi Kedi başkalarının işlerine hiç aldırış etmez.
VII. Bir Beyefendi Kedi bir hedefe doğru giderken asla acele etmez, aklında sadece tek bir şey varmış gibi asla görünmez; bu kibarlığa sığmaz.
VIII. Bir Beyefendi Kedi ne kadar aç olursa olsun yemeğe usulca yaklaşır ve yemeğin İyi mi, Orta mı, Geçer mi, Değmez mi olduğuna en az bir metre uzaktan karar verir. Değmez olduğuna karar verirse, onun üstünde toprağı eşeliyormuş gibi yapar.
IX. Bir Beyefendi Kedi kendisine layık bir öğün için teşekkür eder; bu amaçla tabağı öyle bir yalar ki, insan tabağın yıkanmış olduğunu düşünebilsin.
X. Bir Beyefendi Kedi kâhya seçerken asla acele etmez.”
Bugün Tom Jones da, onu edebiyat dünyasında ölümsüzleştiren May Sarton da artık hayatta değil. Ancak Tom Jones’un yaşantısı bize Beyefendi Kedi’lerin yalnızca Tom Jones ile sınırlı olmadığını işaret ediyor. Her kedi aslında tıpkı her insan gibi içinde ilgiye şayan bir cevher barındırıyor. Tom Jones’un müstesna olmasının sebebi bu konuda yalnızca daha şanslı olması. Ancak kedi ve kâhyası (yani biz, insanlar) arasındaki ilişkinin sevgi dinamiği yalnızca Tom Jones ve yazarımız Sarton arasındakiyle sınırlı olmayacak kadar kutsal ve yüce. Kaldı ki romanın son cümlelerinde bu his ve durum, aslında Beyefendi Kedi’nin on birinci emri olarak karşımıza çıkıyor:
“Bir Beyefendi Kedi bir insan tarafından sahiden sevildiği zaman Kürklü Kişi olur.”
Sarton’ın Kürklü Kişi adlı romanı insan ile kedi arasındaki iletişimi bir kedinin gözünden, romancılara has bir ustalıkla yorumluyor. Yazarın çocuklara sesli bir şekilde okunmasını önerdiği bu roman yalnızca Tom Jones adlı kedinin maceralarını aktarmakla kalmıyor, kedi ile insan arasındaki yıllardır süren bağı edebiyat kaygısıyla değerlendiriyor. Şüphesiz kediler uzun yıllar boyunca insanların hayatlarının olmazsa olmaz bir parçası olmayı sürdürecektir. Edebiyat da elinden geldiği kadar bu dostluğu konu olarak edinmelidir. Bunun yanı sıra, biz okuyuculara ise en nihayetinde Beyefendi Kedi’nin On Emri’ne riayet etmek düşüyor!
•