Calasso'nun K'sı

K

K

ROBERTO CALASSO

Çeviri: Leyla Tonguç Basmacı Everest Yayınları

Calasso edebiyatı hakîkati araştırma aracı olarak kullanan, kültürel bağlamları çakıştırırarak gerçeğin katmanlarını yazı aracılığıyla soyan bir yazar. Bu kitabında ise Kafka'nın öznel evreniyle bizim mutlak zannettiğimiz ortak gündeliğimiz arasındaki açı farkına neşter atmakta...

ÖMER ALTAN

Bu kitabında Franz Kafka eserlerini ele alan Roberto Calasso zamanımızın en derinlikli isimlerinden, öyle ki Paris Review dergisinin kendisi ile gerçekleştirdiği röportaj* o tek kişilik bir kurumdur tanımlamasıyla başlamakta. Calasso edebiyatı hakîkati araştırma aracı olarak kullanan, kültürel bağlamları çakıştırırarak gerçeğin katmanlarını yazı aracılığıyla soyan bir yazar. Ardor adlı son kitabında Hint uygarlığının temel savlarını inceleyerek çağcıl yaşantımızın düşünsel kökenlerindeki kırılganlığı göstermişti. K'da ise Kafka'nın öznel evreniyle bizim mutlak zannettiğimiz ortak gündeliğimiz arasındaki açı farkına neşter atmakta. Calasso külliyatının, kalıp düşünceleri temizleyerek farklı konulardan ortak bir etki damıttığını söylemek mümkün: varoluşun anlamlandırmalara açık doğasını hatırlatarak şaşırma yetimizi geri kazanmamızı sağlamak.

Kafka, her türlü sınıflandırmadan ve adlandırmadan önce olan bir dünyayı anlatır. Bu, kutsal veya ilahi bir dünya değildir, ama kutsal veya ilahi olan tarafından terk edilmiş de değildir. Bu, sınıflandırmaları ve adlandırmaları teşhis etmesi, diğer her şeyden ayırt etmesi gereken bir dünyadır. Veya onları nasıl teşhis edeceğini, nasıl diğer her şeyden ayıracağını bilmediği bir dünya. Burada tek bir bütün vardır, o da sırf güçtür. Burada hem en yüksek düzeyde iyilik, hem de en yüksek düzeyde kötülük o güçle birbirine geçmiştir. Kafka'nın işlediği konu, henüz unsurlarına ayrılmamış, kütle halinde güçtür. Bu satırlarla genel çerçevesini belirleyen Calasso, okurlarına yirminci yüzyıl edebiyatının yarı saydam figürünü daha net algılama imkânı sunuyor.

Kurgu hikâyeler anlatmakla çizilen genelgeçer sınırı geride bıraktığımız vakit, edebiyatın varoluşa dâir keşifleri aktaran bir platform olduğu fikrine ulaşıyoruz. Detaylarla ilgili kavrayışlar, yan masada oturan iki kişinin sohbetindeki şiirsellik, evrenin oluşumuyla ilgili bir bilgi parçacığı, öznelerle nesneler arası etkileşimlerde yâhut psikolojik çözümlemelerde bulutlanan sezişler, hepsi ben dediğimiz bellek yapısına ve bunun uzantısındaki hayata dâir farkındalıklar taşımaktalar. Öyleyse edebiyat bireyin farkındalıklarını kayda düşme işi.

Farkındalıkları kurgulaştırarak öykü, roman, şiire dönüştürmek bir seçenek. Diğer bir seçenek de Calasso'nun yolundan giderek kültürel bağlamların, sanatçı yaşamlarının, târih koridorlarıyla beslenen psikoloji ve felsefe kavşaklarının bilişsel belgelerini çıkarmaya yönelmek. İzle, oku, sindir, kıyasla ve gerçeğin göreceliliğini kayda geçir, böylece binlerce veçhe içerisinde mutlak olan bir şeyler var mı anlayacaksın, yalanları, talaşı, çöpü, günün koşullanmalarını ayıklayıp daha derin ortaklıklara ulaşmanın yolunu bulacaksın. Amerikalı bilim kurgu ustası Philip K. Dick'in deyişiyle Gerçek, sen ona inanmayı bıraktığında yokolmayandır. Roberto Calasso bu şiarla hareket eden bir diğer edebiyat kuvveti.

Bu kavrayışların dil lezzetiyle aktarılması edebiyat söz konusu olunca gerek şart tabiî ki. Roberto Calasso için gerçeği estetik duyuşuyla didik didik eden bir entelektüel demek uygun düşer öyleyse. Kitaplarında bilgi, insanlık sevghisi ve okuma zevki bulabileceğiniz iyi gizlenmiş bir ustadan bahsediyoruz burada. Doğu Batı meselelerine sâlim kafayla yaklaşan bir sentezleme dehâsı Calasso, tüm eserlerinin bir an önce dilimize çevrilmesi bu nedenle de çok önemli.

Medeniyetlerin içsel kodlarıyla tutarlı bütünler oluşturduğunu kabul eden ve böylesi farklı kültürleri paralel evrenleri yan yana dizip karşılaştırırcasına didikleyen sonsuz bir kalemden yaşamın hikâyesini okuma şansını es geçebilir misiniz. Hiç bir gerçekliği küçümsemeden, ilkel damgasını vurmak gibi bir saygısızlığa düşmeden karşılaştığı tüm bilgiyi, tüm yaşanmışlığı özenle âit olduğu kavanoza yerleştirmeye çalışan bir yazın Hipokrat'ının, bilgelik peşindeki mâcerâlarına dahîl olmayı ihmal edebilir misiniz. Kos adasından çıkan tıp ilminin kurucusu misali, dünyaya yaklaşırken ἐπὶ δηλήσει δὲ καὶ ἀδικίῃ εἴρξειν prensibiyle hareket eden, zarar vermekten imtinâ et diyen bir kültür vakanüvisinin bilgi kırıntılarıyla inşâ ettiği dil anıtlarını gezmek ayrıcalığını elinizin tersiyle itmenin yaratacağı pişmanlıkla yaşayabilir misiniz.

Riske girmenize gerek yok, Calasso imzalı ne bulursanız okuyun, okuyun ve mineralli toprakta hızla boy atan bitkiler misali zihin havuzunuzun üstel biçimde genişlediğini duyumsayın. Gezegendeki bilgi birikiminin nitelikli, derinlikli ve sanatlı yorumlarına ulaşmak için edebiyatın çatı katında ikamet eden bu yazarın eserlerine meyledin, eylemek için kurulmuş düzenin ötesindeki yaşam dolu vâhalara ilerlemeye başlayın, hazır kusursuz bir rehber çıkmışken karşınıza, fırsatı kaçırmadan bu titiz kültür insanının peşine takılın.

K'yı okuyun ve şu satırların içinize nüfuz etmesine izin verin: İnsanlık tarihinin en uzun bölümü boyunca mit, bilginin en temel kaynağını oluşturmuştur. Ama sonradan sadece geçmişte insanların nasıl yaşadığını anlamak açısından önemli olan sinsi ve boş öykülere dönüştüler. Bilgelikle ilgili kaynaklar yer değiştirdi. Daha önce mitlerle anlatılanlar artık kanıtlanıp uygulanıyordu. Ama birileri mitin bilgeliğinin bir kısmının yeni bilgeliğin içerisinde kapalı kaldığını fark etti. Çoğu, o kadar da önemli değil, tavrını benimsedi. En fazla geçmiş konusunda daha az bilgi ediniriz, diye düşündü. Önümüzde devasa şimdiki zaman olduktan sonra geçmişten bize ne? Ama bazıları bu konuda ısrarcı olmaya devam etti.