Akortsuz notaların senfonisi

Gümbür-gümbür

Gümbür Gümbür

DAVID OIMET

çev.: Seda Ersavcı Çınar Yayınları 2021 büyük boy, renkli 48 s.

Sinema, müzik ve illüstrasyon gibi pek çok dalda çalışma yürüten Amerikalı sanatçı David Oimet, bu kez sokaklardan evlerimize, kitaplıklarımıza misafir oluyor.

GÜNNUR AKSAKAL BAYKAN

Çocuk edebiyatında yavaş ve emin adımlarla ilerleyen Oimet, 2019’da ilk kez Türkiyeli okurla buluşan Suspus’ta ürkek, utangaç, tutuk bir kız çocuğunu anlatıyor. Çoğunlukla yalnız gördüğümüz kahramanımızın en büyük ihtiyacı anlaşılmak. Hayat bir yandan akarken nasıl görünmesi veya konuşması gerektiğine dair derin endişeleri suskunluğuyla göğüslemeye çalışıyor. Kendini kimi zaman akortsuz bir nota kadar farklı, kimi zaman sesi çıkmayan bir çıngırak kadar çaresiz hissediyor. Hissettiklerini ancak hayalî pelerinini kuşanıp havada süzülerek yeniyor. Kitaplar okuyor; okudukça başka dilleri, başka dünyaları ve yaşamın diğer parçalarını fark ediyor. Bu sayede suskunluğunun ışıl ışıl bir gürültüye dönüşeceğine inanıp hayatı kucaklıyor.

Bu yıl yayımlanan devam kitabı Gümbür Gümbür’deyse içe kapanık kahramanımız nihayet sesini buluyor. Üstelik bu kez tek başına değil; bir arkadaşı da var. Onunlayken kendini özgür ve cesur hissediyor. Birbirlerinin tüm farklılıklarını kucaklıyor, tüm kaygılarını anlıyorlar. İki arkadaş akortsuz notalardan bir senfoni yaratıyor ve tüm dünyaya soruyorlar: “Birlikte sesimizin daha gür olduğunun farkında değil misin?”

Suspus ve Gümbür Gümbür, muhteşem görsel tasvirleriyle bir çocuğun küçük dünyasında yaşananları gösteriyor. İlkinde kaygılı bir çocuğun iç dünyasına giren yazar, daha sonra hikâyeyi sokaklarda, kıyılarda ve denizlerde sürdürüyor. Dış dünyaya çıkan kahramanımız batan tekneleri görüyor; evlerini terk etmek zorunda kalan çocuklarla tanışıyor; onlara el uzatıyor; umut veriyor.

BM’nin son hazırladığı rapora göre savaş, şiddet ve hak ihlalleri yüzünden yurdunu terk etmek zorunda kalan insan sayısı 82 milyonu aştı; üstelik yerinden edilenlerin yüzde 42’si çocuk. Pandemiye rağmen ortaya çıkan bu istatistik krizin derinleştiğini gösteriyor.

David Oimet, birbirimize açık olmanın gerekliliği üzerine kafa yorarken, yerinden edilen çocukları da es geçmiyor. Özellikle pandemi dönemi, tecrit altında böyle bir kitap yazmanın ağırlığını taşıyor.

Bu nedenle Suspus ve Gümbür Gümbür’de anlatılanları yalnızca iç muhasebe ya da arkadaşlık hikâyesi değil, aynı zamanda bir “zorunlu göç” hikâyesi olarak değerlendirmek gerekiyor.

Suspus ve Gümbür Gümbür, yakın dönemde Türkiyeli okur tarafından büyük beğeni toplayan Kâğıt Ev(Jaguar, 2015), Acı Bir Başlangıç (YKY, 2018) ve Kayıp Çocuk Arşivi (Siren, 2019) gibi eserleri Türkçeye kazandıran başarılı çevirmen Seda Ersavcı tarafından çevrildi; Çınar Yayınları tarafından yayımlandı.

İki çalışmanın -her ne kadar çocuk kitabı olarak raflarda yer alsa da- sinematik çizimleri ve alt metni göz önüne alındığında, yetişkinler için de çok uygun olduğunu söylemek gerekiyor.

David Oimet’in kaleminden bize ulaşan bu metinler “Ah, kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya” günlerine bir karşı çıkış niteliği taşıyor.