LISA BRENNAN-JOBS
çev. Ayşe Bağcı Mundi Kitap 2021 392 s.
Steve Jobs ismini duymayan az kişi vardır. Kendisinin ne yapmış olduğu çoğunluk tarafından detaylarıyla bilinmese de dünyaca ünlülüğü tartışılmaz. Bilgisayar devi Apple şirketini kurmuştur ama e yani, elma isimli bir şirket kurmak insanı unutulmaz kılmaya yetmez sanki...
Öyleyse nedir bu figüre yöneltilen tükenmez ilginin sebebi? Jobs fenomenini inceleyen onca metne rağmen cevap hâlâ net değilse bu kitapla konuya daha da yabancılaşacaksınız; etkileneceğiniz bir anlatı okuyacağınızsa kesin.
Kitabın yazarı Lisa, Steve Jobs’un ilk kızı fakat ne yazık ki babasının bunu kabullenmesi oldukça zaman almış. Kitaptan alıntılarsak:
“Çok sonraları birkaç kişiden, babamın o dönemde fotoğrafımı cüzdanında taşıdığını duydum. Akşamları yemek davetlerinde fotoğrafı çıkarıp etrafındakilere gösterir, ‘Çocuk benim değil. Ama babası yok, bu yüzden ona destek oluyorum’ dermiş.”
Lisa’nın annesi Chrisann Brennan, Steve Jobs ile lise yıllarında tanışıyor. Hippi zihniyetiyle ilişki yaşayan çift tüm yoksunluklara rağmen birlikte yol alıyor, ta ki Chrisann hamileliğini açıklayıncaya dek. Steve Jobs durumu felaket olarak algılıyor ve böylelikle çiftin yazgı iplikleri geri dönüşsüzce düğümleniyor.
Olaylar Palo Alto, California’da geçiyor. Aktörler birbirlerinden dört blok ötede dönenip duruyorlar. Sayfaları çevirdikçe yazarın çocukluğu üzerinden teknoloji önderliğiyle anılan bir ismin ailevi alanına süzülüyoruz. Akabinde magazin dergisi okuruymuşçasına özel ilişkilerin orta yerinde eşelenmeye başlıyoruz.
Dünya nüfusunun büyük bölümünü dünyanın merkezi olduğuna inandırmış babanın git-gel sevgi aktarımlarını acı çeken küçük kızın kelimeleriyle gözetliyoruz. Sevgi Steve Jobs evreninde bu akşam varolan ve yarın sabah hiç beklenmedik biçimde acımasızlıkla yer değiştiren bir mefhum. Jobs evreninde her şeyin kontrolü Jobs’ta, ki bu her şey insancıkları da kapsıyor.
İki Lisa: Lisa Brennan-Jobs ve Macintosh'tan önce Apple'ın ürettiği başarısız kişisel bilgisayar modeli; Lisa.
Gerçeklik lise yıllarından beri bir gün ünlü olacağını söyleyen bu deha için şekillenecek çamurdan ibaret; şekillenmeye muhtaç ve Jobs da bu işe talip. Böyle böyle kendi efsanesine inanarak sağduyusunu iyice kaybeden ince uzun siluete buzlu cam arkasından bakıyoruz. Doğumundan bir hafta sonra annesiyle Lisa ismini koyduğu kızın asla ve kat’a kendi evladı olmadığını iddia eden bir inovasyon büyücüsü bizim Steve, insanlığa teknolojiyle düşleme yollarını açan sistem karşıtının ta kendisi. Herkesi öncü ve özgürlükçü olduğuna inandırmayı başarmış, tüm afili tanımlamalar yerli yerinde de, bakın bakalım kitabımız ne diyor:
“Filmlerdeki zenginlerin evleri gibi keskin hatlıydı. Babamın bahsedip durduğu karşı-kültür ideallerine tam ters düşen, gösterişli, tamamen insanları etkilemek için yapılmış bir vitrindi. Evet, babamın bir Porsche’si ve şık takım elbiseleri vardı ama basit şeyleri sevdiğini sanıyordum, bu yüzden daireyi görünce büyük şaşkınlık yaşadım. Belki de idealleri sadece benim için geçerliydi, bana karşı cömert davranmaması için bir mazeretti. Belki de babam ikiye bölünmüş biriydi; ben yırtık kotları, tuhaf beslenme tarzı, sadeliğe dikkat etmesi, dökülen evi yüzünden böyle şeylere önem vermediğini düşünürken, o diğer zenginler gibi, başkalarını etkileme isteğine engel olamıyordu.”
Çevirmeninin duru tercümesi ve özenli açıklama notlarıyla zenginleşen hatırat ilerledikçe Steve Jobs’un bir türlü tam anlamıyla kabul edemediği kızına yaşattıklarına öfke duymaktan kendinizi alamayacaksınız. Artık ismini duyduğunuzda 20. yüzyılı belirleyenlerden biri olmasına rağmen onu iyi anmak iyice zorlayacak sizi. Lisa hakkında ise ne düşüneceksiniz, kim bilir? “Çocukluk enkazından kurtulmaya çabalayan, ayrıcalıklı ve mızmız tipin teki” de diyebilirsiniz, “psikolojik yaraların maddiyatla sağaltılamadığının canlı kanıtı” da.
Hayatının neredeyse otuz yıllık kesitini zihnimize yansıtan bu genç kadın özlemlerinin üzerinden silindir gibi geçen yaşanmışlıkları sinik ve örtülü bir üslupla taşıyor vitrine, hiç görülmemesi gerekenleri gösteriyor. Canına dişine takarak parçası olmaya çalıştığı parıltılı aile imgesini tuzla buz etmeyi seçiyor. Dışlanan artık Lisa değil. O, aile aidiyetinden vazgeçerek özgürleşiyor.
Babasına böyle bir kitap yazmayacağı konusunda söz vermiş olsa da, biriktirdiklerinin vanasını açarak çözülmesi namümkün bağı kesmek için var gücüyle vuruyor paslı bıçağı. Ne doğru denebilir böylesi bir eyleme ne de yanlış; olan olmuş biten bitmiş, çocukluk üzgün günleriyle kişiliğin merkezine konuşlanmış artık. Steve Jobs’un roman yazarı kız kardeşi Mona Simpson’ın Lisa’ya söylediği gibi:
“Para her şeyin güzel görünmesini sağlamaktan başka ne işe yarar ki?”
Lirik doğa tasvirleri arasına sıkıştırdığı iğneli anekdotlarla okuru adım adım babanın vefat ettiği 2011 yılına getiriyor kitap. İhmal, zorbalık, manipülasyon, yem yapılan sevgi vaatleri, çaresizce aranan baba onayı… Bu zehirli halkalar Lisa’yı hapseden, eritilemez zinciri meydana getirmiş. O evet, Steve Jobs’un kızı fakat bu doğal gerçeği kabul ettirmek için boğuntular içinde nasıl mesafeler katetmiş? Okusak bile anlama kapasitemiz yetmiyor sanki olanları idrake. Lisa ile köşede bekliyoruz ama yıllar geçiyor.
“Yine de her şeyi yoluna koymak için fazla ısrarcı olursam hassas dengeleri bozacağımı, babamın yine beni bırakıp gideceğini hissediyordum. Gitmesin diye bu belirsizlik içinde bekledim.”
Hippilik, veganlık, Zen Budizm… Etiketler şefkati önceliyor ama okur merhametsizlik üzerine merhametsizliğe şahit kılınıyor. Zenginlik atmosferimizin ayrılmaz parçasıyken bile dişlerimizle yumruklarımız sıkılı, hiçbir şey dışarıdan varsayıldığı kolaylıkta tekâmül etmiyor. Çocuk küçük parmaklarına bakarak duygusal şiddet yüklü sahneleri atlatıyor, edebiyatla tanışıyor ve yazıyor:
“‘Çocuk sahibi olma kararı sadece anne babaya ait değildir’ demişti annem. Bu görüşün de Budizm’den geldiğine emindim. ‘Kimileri, çocukların da anne babalarını seçtiğini söyler. Doğmadan önce yani.’ Kendi seçimimi enine boyuna değerlendirmeye çalıştım: Kırık bir ayna gibi parlayan, çok uzaktaki bir baba ve daima fazla yakın ve kararlı bir anne. Gerçekten de anne babamı ben seçtiysem yine aynılarını seçerdim, diye düşündüm.”
•
(İtalik alıntılar kitaptandır.)