SÜREYYYA EVREN
Kara Karga Yayınları 2019 208 s.
Yazmak bir dert. Yazı da bu dertle şekilleniyor ama nasıl şekilleniyor? Dokunan Kitap yazmaya dair dertlerle başlıyor: Yazar neden yazar, yazarken nerede durur, nasıl bakar, nasıl yazar?
Pek çok şeyin tarihin önceki dönemlerine göre daha hızlı değiştiği ve onunla birlikte bizleri de dönüştürdüğü bir zamanda yaşıyoruz. Bu önemli değişimin seyrinde bilginin üretimi ve dolaşımında iletişim teknolojilerinin rolü elbette yadsınamaz, hatta bu cümleyi okurken böyle ifadeler artık birer klişe haline geldi diye düşündüğümüz an tam da “bu klişelere gündelik hayatlarımızda ne ara maruz kaldık, ne zaman kültürel yaşamımızda birer rutine sahip oldular?” diye soruşturmak üzere geriye dönüp gözlerimizi kısarak şöyle bir bakmak gerekiyor.
Soruyu derli toplu soralım: böyle bir dönüşüm evresinin gündelik hayatlarımız ya da kültürel yaşamımızdaki izleri ne zaman iz olmaktan çıkıp bizim şeklimiz haline geldi? Bu soru bizi pekâlâ okuma ve yazma eylemlerinin kucağına bırakır ama ya peki bu okuma ve yazma deneyimlerinin temsiline dair dönüşümü nasıl anlamalı? Geçtiğimiz Aralık ayında Türkiye’de akıllı telefon piyasasına giren bir firma, bazı vapur seferlerinde Orhan Veli’nin şiir kitaplarını dağıtıp kent-şiir-okuma deneyimine ilişkin görüntüleri bir tema olarak reklam filmi için kullandı. Bunun ironik tarafı, dünyayı takip ettiğimiz dijital ekranlarda kent-şiir-okumaya dair “nostaljik göstergeyi” sosyal paylaşım sitelerinin zaman akışında bir akıllı telefonun reklamı olarak görmek sanki... Kentle, toplu taşımayla ya da diğer sosyal koşullarla şekillenen bir okuma deneyimi de söz konusu bugün itibarıyla, hem de o dijital ekranlardan! Okuma ve yazma deneyiminde hem okurun hem de yazarın zaman ve mekânına ilişkin henüz tanımlanmamış yeni mesafelerin beraberinde alımlama biçimlerimizi de gözetme problemi karşımıza dikiliyor. Süreyyya Evren’in Dokunan Kitap’ı okur-yazar ilişkisine, alımlama yatkınlıklarımıza böyle bir hassasiyetle yaklaşarak, aslında bir bakıma okuma ve yazma deneyimiyle şekillenmiş olanı keşfetmek bakımından çeşitli imkânlara ve pratiklere işaret ediyor.
Aranan Kitap (Art-ist 2007; Belge 2016), Buluntu Kitap (Yeni İnsan, 2017), Kırılgan Kitap (Heterotopya, 2019) gibi kitapların ardından Süreyyya Evren’in serisine yeni bir halka eklendi: Karakarga Yayınları tarafından basılan Dokunan Kitap.
Kitap, farklı yayınevlerinden yayımlanan kardeş kitaplarda da olduğu gibi çoğunlukla yazarın yayımlanmış yazılarının edebiyat ve gündelik hayat temalı bir derlemesinden oluşuyor. Aslında bu dört kitabı birbirine benzeştiren de Evren’in kalem oynattığı edebiyat, gündelik hayat, siyaset ve güncel sanat temalarının kitaplaştırılması; fakat her bir kitabı derlemenin ötesine taşıyıp merak edilir kılan şeyin yazıları bir araya getiren tavır olduğu söylenebilir.
Yazmak bir dert. Yazı da bu dertle şekilleniyor ama bir sormak lazım; “nasıl şekilleniyor?” Dokunan Kitap yazmaya dair dertlerle başlıyor: Yazar neden yazar, yazarken nerede durur, nasıl bakar, nasıl yazar gibi soruları dert ediniyor. Evren’in yazma deneyimini şekillendiren ise kendisinin doğrudan belirttiği gibi “nasıl yazmalı?” sorusunda ve üretimlerinin de her daim fonunda takip edilebileceği form tartışmasında. Yazarın nerede durduğu, nasıl baktığı ve nasıl yazdığı üretilen işi de bir forma soktuğu için yazarın güvenceli konumlardan imtina ederek yazması hem yazıyı ve belki daha da önemlisi okur ile yazar arasındaki ilişkiyi de başka formlarda organize etmeyi sağlayabilir. Yazarın yazmaya dair en önemli dertlerinden biri de tam olarak bu teması önemseyen ve uygulayan tutumunda izlenebilir. İşte kitabı açan ilk yazı “nasıl yazmalı”ya dair bir tartışma açmakla kalmıyor, aynı zamanda deney ve önerilere de kapı aralıyor. Sanırım tam da bu yüzden iş, okumaya geri dönüyor. “Nasıl yazmalı” sorusuna bir yanıt olarak “nasıl okunur” sorusu üzerine düşündürüyor bizi Dokunan Kitap.
“Nasıl okunur” belli bir mesafe sorunsalı esasında; bununla bağlantılı öne çıkan yazılar arasında “Hilal Cebeci’nin Twitter Personası’nın Yükselişi ve Düşüşü” (2012) ve “Viral Şöhret ve Popüler Kültür: Gangnam Style” (2013) gibi gündelik hayata dokunan, internet popüler kültüründe yer bulmuş örnekler var ki her iki yazıda da yazarın geliştirdiği okuma mesafesini[1] görmeden bugün kadın cinayetleri, cinsel taciz ve tecavüzlere karşı küresel biçimde yürütülen Las Tesis protestolarının[2] hangi sürecin ürünü olduğunu anlamak da pek mümkün gözükmüyor.
Dokunan Kitap, bugünü geleceksizleştiren hissin kaynağı olan belirsiz ve esnek hayat koşullarına da dokunuyor. Kitaptaki “Franz Kafka’nın Şato’su” okuması, belirsizliği kendi hayatlarımızda günbegün deneyimlerken farkına varamadığımız zihinsel mekânla fiziksel mekânın iç içe geçmiş tuzaklarına kısılma halinin bugüne dokunan kavranışını yansıtıyor.
Bu minvalde “21. Yüzyılda Playboy” başlıklı yazı biraz bu tuzaklardan nasıl kaçılabileceği hakkında, günümüz porno yıldızlarının güvencesiz çalışma koşullarındaki girişimci pratiklerinin açmış olduğu öznellik deneyimine Sasha Grey imgesi üzerinden dikkat çekiyor. Bu yaklaşım, cinsel özgürleşme deneyimine ilişkin Playboy imgesinin 50’li, 60’lı yıllardan 2000’lere gelindiğinde nasıl dönüştüğünü odak alarak seks endüstrisinde özel yaşam ve iş hayatı arasındaki, işçi ile işveren arasındaki sınırların belirsizleştiği tartışmayı tarihsel eksende okumayı öneriyor.
“Breaking Bad’in Ardından” başlıklı dizi kritiği de yine bugünün belirsiz ve esnek sınırları çerçevesinde… Araya sıkıştırmadan geçemeyeceğim, TV tarihinin unutulmaz dizilerinden Breaking Bad bugün çekilmiş olsa TV’de mi yayımlanırdı diye soruyorum kendime, bu da TV ve dizi izleme deneyimimiz hakkında bir soru işareti olsun. Güvenceli bir beyaz yakalı olan Walter White’ın, güvencesiz bir işçi ve uyuşturucu baronuna dönüşmesi de söz konusu iki yazıyla yakın temasta gözüküyor – ardındaki suç-yasa ilişkisindeki esnekliğin ve hatta iyi ile kötü arasındaki sınırın belirsiz dününden bugüne bakmak üzere yeniden izlenesi… Hadi listeye bir de film ekleyelim, yazarın güvenceli yerinden edilmesinin sinemadaki örnek okumalarından birisini de Lars von Trier’in Nemfomanyak’ı üzerinden yapmış Evren.
2011 tarihli “Âlem Gider Vikipedi’ye Biz Kalırız Ekşi’ye” yazısı ise internetten bilgi edinme deneyimimizin formel ve enformel pratiklerini ele alarak toplumsal bilginin üretimi ve dolaşımıyla ilgili kangren tehdidini hatırlatması önemli bir izlek sunuyor. 2017 yılında Wikipedia’nın Türkiye’de erişime kapatılması hakkında 2019’un sonunda Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermesi, yeni arayışların imkânlarını tartışmanın ihtiyacını gösteriyor. Dokunan Kitap, tüm bu arayışlara ilham verecek kılavuz formların, olasılıkların, deneylerin peşine düşmüş yazıları içeriyor ve okura, yazarken yazarın durduğu mesafeyle hesaplaşabileceği bir okuma mesafesi teklif ediyor.
NOTLAR
[1] Çin Hükümeti tarafından gözaltına alınmasına referansla Ai Weiwei’in kelepçeli Gangnam Style parodi performansı, https://www.youtube.com/watch?v=n281GWfT1E8; Weiwei’ye destek olmak üzere Anish Kapoor’un organize ettiği Gangnam Style dans performansı, https://www.youtube.com/watch?v=qmb0moq_DxY
[2] Her ne kadar henüz orijinal Gangnam Style ölçüsünde YouTube reytingi almasa da küresel protesto ve dans performansı birlikteliği gelişiyor https://www.youtube.com/watch?v=tB1cWh27rmI