FRIEDRICH ENGELS
çeviren ve derleyen: Tevfik Turan Kırmızı Kedi Yayınları 2021 72 s.
Friedrich Engels’in henüz 20 yaşındayken opera için kaleme aldığı Cola di Rienzi isimli librettosu, 133 yıl boyunca 1974 yılına dek varlığı bilinmeyen bir kitap olarak kalır. Kimilerine göre devrimci, kimilerine göre de protofaşist olarak görülen Rienzi’nin öyküsü, Engels ile hemen hemen aynı yıllarda Richard Wagner tarafından sahneye taşınmıştır…
İngiliz yazar Edward George Earle Bulwer-Lytton, 1835 yılında Tribünlerin Sonuncusu Rienzi adlı romanında 1347’de Roma’da soylulara karşı bir devrim gerçekleştiren Cola di Rienzi’yi anlatır. Roma’yı eski ihtişamlı günlerine kavuşturmak vaadi ile yola çıkan Rienzi, iktidara geldikten sonra hızla vaatlerinden uzaklaşarak despot bir kişiye dönüşecektir. Soyluların halkın hoşnutsuzluğunu örgütlediği bir ayaklanmayla da devrilecek ve öldürülecektir.
Gençlik yıllarında edebiyat ile ilgilenen genç Friedrich Engels’in tahminen 1840-41 yıllarında henüz 20 yaşındayken opera için kaleme aldığı Cola di Rienzi isimli librettosu, 133 yıl boyunca 1974 yılına dek varlığı bilinmeyen bir kitap olarak kalır. Kimilerine göre devrimci, kimilerine göre de protofaşist olarak görülen Rienzi’nin öyküsü, Engels ile hemen hemen aynı yıllarda Richard Wagner tarafından sahneye taşınır…
Her ne kadar Friedrich Engels’in (1820-1895) gençlik yıllarında edebi denemeler yaptığı, hatta bu yıllarda giriştiği bazı polemikleri manzum metinlerle sürdürdüğü yaşamı üzerine yazılmış bazı kitapları okuyanların yabancısı değilse de onun bir opera metni, libretto yazdığı yaklaşık yarım asır öncesine kadar uzmanlar dâhil pek çok kişinin malumu değildi. Ancak 1974 yılında Wuppertal’daki Engels-Haus müdürü Michael Knieriem’in Engels’in arşivindeki çalışmaları sırasında Cola di Rienzi metnini bulması ve özenle hazırlayıp, tarihi açıklamalar ve notlarla yayınlamasıyla görüldü ki ünlü düşünür gençliğinde böyle bir işe de kalkışmış.
Ortada Friedrich Engels, 1840. Solda ve sağda Rienzi'nin Roma'daki heykeli ve büstü...
Kitabın çevirmeni Tevfik Turan, Cola di Rienzi’nin çamaşırcı bir anneyle meyhaneci bir babanın oğlu olarak 1313 yılında Roma’da doğduğunu belirttikten sonra şu bilgiyi veriyor:
“Halktan biri olmasına rağmen iyi bir eğitim gördüğü anlaşılan Cola, bir noterin kızıyla evlenir. Kendisi de noter olur ve çok geçmeden siyasete atılır. 1343’te Roma Halk Partisi’nin, Avignon’a çekilen Papa VI. Clemens’i Roma’ya dönmesi için ikna etmeye çalışan bir delegasyonda yer alır. Fransız olan Clemens sülaleler arasındaki kan davalarında parçalanmış, harap haldeki Roma’ya sırt çevirmişken, Cola’nın ikna gücünden çok etkilenmiş olacak ki ona şehir noterliği işini verir.”
Cola, noterlik yaparken Roma’nın gerçek halini, yaşadığı çöküntüyü içerden görmek fırsatını elde eder. Ona göre bunun sebebi papalığın ortadan kalkmasıyla doğan yönetim boşluğu ve daha önemlisi güçlü asil aileler arasındaki bitmez tükenmez kavgalardır. Okumaya devam edelim:
“Rienzi 1347 yılında harekete geçer. Roma’nın kötü durumunu vurgulayıp bunun suçunu asillere yükleyerek zaten hoşnutsuz olan halkı arkasına alır. Başarılı bir isyan sonunda, 20 Mayıs günü, Roma’da iktidarın merkezi olan Kapitol’ü işgal edip eski Roma örneğine uygun bir Cumhuriyet kurmayı vaat eder.”
Romalılar minnettardır ve ona “özgünlüğün tribünü ve Roma Cumhuriyet’in inayetli efendimiz Jesus Christus’un otoritesi sayesinde muazzam kurtarıcısı” unvanını verirler. Ama Rienzi’ye “Halk tribünü” sıfatı yeterli gelmez. Bu sıfat cumhuriyetin seçilmiş bir memuru, geleneksel olarak halkın, asillerin ve senatonun gücünü dengelemek için görevlendirdiği, veto hakkı bulunan, sayıları ise tarih boyunca iki ile on arasında değişen bir temsilcisi olmaktan öte bir mana ifade etmemektedir. Yetkileri herhangi bir yasaya dayanmaz. Dokunulmazlığı vardır ve bunu “kanıtlamak için silahsız dolaşması da adettendir. Ona saldıranın halk tarafından öldürülmesi de öyle!”
Rienzi’nin büyük bir rüyası vardır: eski Roma Cumhuriyeti’ni canlandırmak. Yetkiler, dokunulmazlık ve “tribünlük” sıfatı isyancı başını doyurmaz. O da karşısına çıkacak engelleri aşmak için bu çerçevede çözümler arar ve sonunda bulur. Roma İmparatorluğu’nda MS 22 Aralık 69 yılında çıkarılmış Vespian Kanunu’nu gün yüzüne çıkarır. “Vespian’a imparatorluk yetkileri veren bu eski kanun, hem bir senato kararı biçimindedir hem de halk meclisi tarafından kanun olarak kabul edilmiştir.”
“Rienzi, kardeşinin ölümü için adaleti sağlamaya yemin etti.”, William Holman Hunt, 1849, Ulusal Galeri, Londra.
Rienzi, hemen çalışmaya başlar, yeni kanun ve kararnamelerle yurttaşların güvenliğini sağlar. Hukuk sistemini onarır. Ekonomik hayat rahatlar, olanlardan halk memnundur. Ama bazı uygulamaları büyük ailelerle arasının bozulmasına neden olmuştur. Ayrıca Roma halkının papalıktan daha üstün olmasını istediği için kilise kendisine mesafeli durmaktadır. Sonuç olarak Papa Clemens ile Roma-Alman Kralı IV. Karl’ı karşısına alır. Bu arada ihtişam merakı, büyüklük gösterileri ve en önemlisi vergilerin sürekli artması Roma halkını öfkelendirmektedir. Nihayetinde Roma caddelerinde sadece zafer alaylarıyla dolaşabilir hale gelir!
Bir süreliğine aralarındaki kavgaları unutan karşıtları Kasım 1347’de bir isyan düzenlerler ancak başarılı olamazlar. Bunu bir süre sonra Papa’nın aforoz kararı alması izler ve Rienzi şehri terk etmek zorunda kalır. Abruzzo’daki bir manastıra sığınır. 1350 yılında tebdil-i kıyafet ederek Roma’ya dönen Rienzi, kısa bir süre sonra Prag’a gider ve Kral IV. Karl’a Roma’ya karşı bir sefer düzenlemesini teklif eder. Kral böylece gelecekteki Kutsal Ruh İmparatorluğu’nun kurucusu olacaktır ancak Kral, Rienzi’nin halkın üstünlüğüne dair görüşlerini bildiği için, onu tutuklayıp Avigon’daki Papa’ya teslim eder. Ama Papa bir yıl içinde ölecek ve yerine gelen VI. İnnocentius, Roma’nın bozulan düzeniyle başa çıkabilmek için Rienzi’nin popülerliğinden yararlanmak isteyerek onu senatör tayin edip Roma’ya dönmesine izin verecektir. O da yine şatafatlı bir şekilde 1354’de Roma’ya döner.
Gösterişli bir şekilde şehre geri dönen Rienzi yine tiranlığa meyleder ve düşmanı olan asillerin kışkırtmasıyla halk bir kez daha ayaklanır. Dönüşünden üç ay sonra karşılaştığı bu isyana hazırlıksız yakalanan Rienzi, tutuklanır. Mahkemeye çıkarılacaktır fakat çıkan kargaşada, denildiğine göre bir esnaf tarafından bıçaklanarak öldürülür. Hırpalanan cesedi teşhir edilir.
Cola di Rienzi, 19. yüzyılın başlarında bir kez daha hatırlanır. Tarihi romanlarıyla bilinen İngiliz yazar Edward George Earle Bulwer-Lytton, 1835 yılında Tribünlerin Sonuncusu Rienzi adlı romanını yayınlayarak onu tanıtır. Fransız Devriminin artçı dalgalarının devam ettiği, halk ayaklanmalarının bazen beklenmedik şekillerde sonuçlandığı, tahtı terk eden kralların yeniden arzı endam ettiği yıllarda piyasaya çıkan roman dünya çapında ünlü kitaplardan biri olur. Ve kısa bir süre sonrada Almancaya çevrilir.
Cola di Rienzi, Faruffini Federico, 1865.
Araştırmacılara göre Engels, günümüze fragman olarak kalan bu metni kendisinden libretto isteyen bir arkadaşı için kaleme almıştır. Sahnede başarı vaat eden bir konusu vardır. Yazar görüldüğü kadarıyla projesini tamamlamamış ve metin neredeyse bir buçuk yüzyıl bir kenarda beklemiştir.
Rienzi’yi sahneye taşımak isteyen sadece Engels değildir, Richard Wagner de Tribünlerin Sonuncusu Rienzi’yi okuduktan sonra librettosunu yazmaya karar verir ve beş perdelik bir opera hazırlar. İlk kez 1842 yılında sahnelenen eser büyük başarı kazanır.
Yeniden Engels’e dönecek olursak, elimizdeki metin üç perdelik bir çalışmadır. İlk perde, ayaklanan halkın asil Colonna’nın sarayını basmasıyla başlar. Halk asiller ile Rienzi arasında kalmıştır. Bir bölümü asillerden yanayken bir bölümü de Rienzi’den yanadır. İlk perdenin ikinci sahnesinde sorunlu bir aşkla karşılaşırız. Colonna’nın kızı Camilla, ayaklananlardan çok korkmakta ve babasının hayatından endişe etmektedir. Babasının evden kovduğu sevgilisi Montreal gelir ve ona, “Sen hiç korkma! Baban güvende! / Asillerle Orsini Konağı’nda, / Kaçış konusunda tavsiye alıyor. / Vaziyete el koyuyor tribün, / Halk da onu alkışlamaya çıktı. / Yıldırım hızıyla davrandı geldi. / Ve asiller ne olduğunu anlayamadan / Kapısına dayandı şehrimizin. / Hemen gelir baban sadık dostlarla, / Güvenli bir yere götürür seni…” diyerek sakinleştirir ve ardından şimdilik gitmek zorunda olduğunu ama geri geleceğini söyler.
Bir sonraki sahnede Rienzi, halkın karşısında konuşma yapmaktadır. Onlara Roma’yı “eski haşmetine kavuşturma” sözü verir.
İkinci perdenin ilk sahnesinde şehrin asilleri, hatta arasında uyumsuzlar olduğunu görüyoruz. Hatta Roma’nın önde gelen ailelerinden Orsinilerin reisi güven tazelemek için Colonna’nın kızı Camilla’yı oğluna eş yapmak istemektedir. Ancak kız bu evliliğe razı değildir. Babasıyla tartışırlarken içeriye Montreal girer ve Colonna’ya saf değiştirdiğini askerlerin Rienzi’ye karşı saldırıya geçtiğini söyler. Colonna’ya desteğini sürdürmek için iki şart ileri sürer. Birincisi Romagna’daki Ancona Beyliği’ne vali olmak, ikincisi ise kızı Camilla ile evlenmek. Zor durumdaki adam, her iki şartı da kabul eder.
Artık zor durumda olan Rienzi’dir, çünkü halk kendisinden soğumuş, desteğini çekmiştir. “Kaçalım” diyen karısına “ödlekler gibi kaçmak mı? Asla!” der. “Eğer ben mahvolacaksam olayım, / Ölümüm göstersin bütün dünyaya / sadece Roma’nın ihtişamına / Adanmıştı benim bütün şu ömrüm.”
Üçüncü perdenin son sahnesinde Colonna’nın kızı Camilla’yı elinde kılıçla görüyoruz. “İntikam saati geldi!” diye haykırmaktadır. “Artık kadın değil, bir hışımdır” ve öldürülen sevgilisinin öcünü alacaktır. Halkı kendisine katılmaya çağırır. Rienzi’yi son bir kez daha görürüz. Toplananlara iftiranın sesini dinlememelerini, onu yaptıkları ile yargılamalarını söyler. Ama her şey artık nafiledir, halk üzerine çullanır…
•