Şahane bir İstanbul kitabı: Bu Şehr-i İstanbul Ki

Bu Şehr-i İstanbul Ki

Bu Şehr-i İstanbul Ki

MURAT BELGE- TANYERİ ERKMAN

Encore Yayınları/ Açık Radyo Kitaplığı

"Bu Şehr-i İstanbul Ki, şehrin yaşamına, tarihine, sofrasına, sokağına, evine, taşlarına, kaldırımlarına, seslerine, edebiyatına dokunan ve bunu yaparken biz okurları da yanına katan, her daim okunası bir kitap."

SEVAL ŞAHİN

Açık Radyo’nun efsane programlarından Bu Şehr-i İstanbul Ki kitap olarak yayımlandı. Murat Belge ve Tanyeri Erkman tarafından Açık Radyo daha 94.8 frekansındayken haftalık olarak hazırlanan bu bir saatlik program radyonun ilk yayın döneminde, 1996’da yayınlanmış. Bu programın deşifrelerinden oluşan kitap da aynı isimle Açık Radyo Kitaplığı’nın dördüncü kitabı olarak yayımlandı.

Bu Şehr-i İstanbul Ki birçok açıdan değerli bir kitap. Öncelikle tabii ki İstanbul’u anlatan bir kitap olması başı çekiyor. Her programda Tanyeri Erkman’ın seçtiği bir İstanbul şiiri okunuyor ve ardından o gün ele alınacak semt hakkında konuşulmaya başlanıyor. Kitapta İstanbul’un 31 semtine yer veriliyor. Programda konu edilecek semt tarihî açıdan ele alındıktan sonra, Bizans’tan günümüze semtin değişimleri konusunda detaylar veriliyor. Ardından semtin gündelik yaşam dokusu, eğlence mekânları ve devrin önemli müzisyenlerine selam veriliyor. Bu selamlarda Murat Belge’nin taş plakları, kasetleri ve CD’leri başrolde. Eğer programı dinlediyseniz, Belge’nin yaptığı taklitleri, gramofonu çalıştırırken zaman zaman çıkan gürültüleri de okurken duyar gibi oluyorsunuz. Tabii, bu gündelik hayattaki şarkıları, müzikleri bugün de dinleyebilmemiz için kitaba günümüz teknolojisi sayesinde karekodlar da konulmuş ve programda bahsi geçen yerde bulunan karekodlar aracılığıyla çalınan şarkıları, müzikleri siz de hemen dinleyebiliyorsunuz. Bu konuda birincilik Seyyan Hanım’da. Çünkü Murat Belge Seyyan Hanım’ı çok seviyor. Nitekim kitabın Gedikpaşa’ya ayrılan kısmında Seyyan Hanım ile nasıl tanıştığından, onunla konuşmalarından da bahsediyor. Kitabın güzel taraflarından biri de bu.

Tanyeri Erkman ve Murat Belge, semtleri anlatırken o semtlerdeki kendi yaşamlarını, oralardaki tecrübelerini de anlatılarına katıyorlar. Böylece kitap sadece bir semt tarihleri anlatısına değil, o semtlerde yaşamış iki kişinin tecrübesinin sözlü tanıklığına da dönüyor. Örneğin Murat Belge’nin Müzeyyen Senar, Ferit Edgü ve Can Yücel’in oturduğu üç katlı yalının şenlikli havasından bahsederkenki hâli, Moda’da ve Bahariye’de yemek yedikleri yerlerdeki garsonlar, onlarla konuşma şekilleri… Bir yaşam şeklinin hatıralardan akseden hâlini bizimle paylaşıyorlar. Bunların hepsi sadece bize bu programı yapan iki kişinin anlatabilecekleri, onların tecrübelerinden süzülerek aktarılanlar olarak bizim de hafızalarımıza nakşediliyorlar.

Kitapta her semtin başına o semtle ilgili küçük bir fotoğraf konulmuş. Böylece o semtin gözümüzün önünde canlandırılması için küçük bir kapı aralanmış. Ayrıca her semt için çalınan şarkı ve müziklerin listesi de kitabın sonunda verilmiş.

Semtler dışında İstanbul’da din temasının anlatıldığı ve iki program devam eden “Din Teması” başlıklı konuşmalarda, İstanbul’un Müslüman, Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani vatandaşlarından, bu dinlerin İstanbul’daki tarihlerinden, tarihî eserlerinden, yaşam tarzlarından bahsediyorlar.

Operetler ile ilgili kısımda, operetlerin çeşitliliği, geçirdikleri aşamalar, türün kendi içindeki dönüşümü hakkında farklı örnekler üzerinden neredeyse bir kısa operet tarihi geçişi izliyoruz.

Serasker Rıza Paşa’nın anlatıldığı kısımda ise bir şehri semtleriyle değil yaşayanlarıyla anlatmanın yolunu bulmaya çalışıyoruz: “İyi akşamlar, iyi pazarlar efendim. Ben Murat Belge. Açık Radyo’da Bu Şehr-i İstanbul ki programından sizlerle konuşuyorum. Bugün, başlangıçtan beri devam ettiğimiz semt temelinden İstanbul’u gezme ilkesini biraz erteleyip bir başka yaklaşım deneyeceğim: Bu sefer bir semtten değil de, bir insandan giderek İstanbul’un çeşitli yerlerini gezmek gibi. Çünkü bu şehrin çeşitli yerleriyle bir biçimde ilgisi olmuş, İstanbul tarihi içinde de önemli rol oynamış çeşitli ilginç insanlar var. Bunları da böyle kendi başlarına ele almakta yarar var. Onlar da çeşitli semtler gibi şehrin hayatının adeta bir parçası. İlk olarak da bu yenilik çerçevesinde Serasker Rıza Paşa’yı ele almayı düşündüm.” Maalesef bu kişilerin devamı gelmemiş. Belki bir gün gelir…

Bu Şehr-i İstanbul Ki, çok özel bir kitap… İstanbul’un yaşamına, tarihine, sofrasına, sokağına, evine, taşlarına, kaldırımlarına, seslerine, edebiyatına dokunan ve bunu yaparken biz okurları da yanına katan, her daim okunası bir kitap.