Yıldızlardan gelen

Bowie

Bowie: Stardust, Rayguns & Moonage Daydreams

MICHAEL ALLRED - STEVE HORTON

renklendiren Laura Allred çev. Memo Tembelçizer önsöz: Neil Gaiman Tekir Kitap, 2020 renkli, 160 s.

"1974 senesinden itibaren sürekli Bowie'nin ve Ziggy Stardust'ın düşsel maceralarını çizip durdum" diyen Michael Allred'in pop art üslubuyla canlanan kitapta, Alice Cooper'dan Bob Dylan'a, Iggy Pop'tan Bryan Ferry'e, Freddie Mercury'den Elvis Presley'e rock müzik tarihinin önemli isimleri de arz-ı endam ediyor.

ÖMER ALTAN

1947 yılında Güney Londra’da, Brixton'da doğan David Robert Jones'un külleri 2016 yılında vasiyetine uygun biçimde Ngaben isimli hem Budizm hem de Hinduizm etkileri taşıyan yerel bir törenle Endonezya’nın Bali adasına serpildiğinde dünya onu uzun süredir David Bowie olarak tanıyordu. Aradaki 69 yılda capcanlı bir serüven sürdü ve arayışının meyveleriyle dört bir yandaki hayatlara dokundu, melodiler, sözler ve performanslarla yepyeni gerçeklikler sundu varoluşa. Onsuz deneyimlememizin imkânsız olacağı kişisel bir define sandığı bırakıp yeryüzüne, sahneyi terk ediverdi nice hünerli isim gibi. 

Bu ayrıksı ömürde neler oldu diye merak edenlerin sorusuna cevap olmak için kozmik perspektiften resmedilmiş bir eser belirdi 2020 yılının ocak ayında. Bowie hayranı bir büyük çizerin, Madman karakterinin yaratıcısı Michael Allred’ın görselleştirdiği, Laura Allred'in renklendirdiği, Steve Horton'un yazdığı ve Memo Tembelçizer'in çevirdiği bu kitap geçtiğimiz günlerde dilimize kazandırıldı. Tekir Kitap etiketiyle çıkan Bowie: Stardust, Rayguns & Moonage Dreams adlı çizgiroman Neill Gaiman'ın önsözde belirttiği üzere "muhtemelen belgesel bir filmin gerçek görüntülerinden bile daha iyi sunulmuş ve güzellikle araştırılarak kurgulanmış bir yeniden canlandırma."

Bowie, ailesinden devraldığı soyadını değiştirdiği günden beri farklı alter egolarla süsledi kariyerini. Okuduğu kitapların içinden çekip çıkardığı titreşimlerle hareket ediyordu o. Altmışlı yılların özgün atmosferinde müzik edebiyatla birleşmişti, geçmişin köşesi belli, tanımlı rolleri yeni ozanlar tarafından genleştirilirken kültür atlasının karanlık bölgelerinden referanslar pop düzlemine serpiliyordu. Edebî anlatılar şehir sokaklarından ay yolculuğuna uzanan merdivenin basamaklarını inşa ederken yabancılaşma baladları müzik listelerini ele geçirmekteydi. Değişim cereyanı genç insanları ele geçirmişken dönemin dağdağası rock melodiler üzerinde şiirsel sözlere dönüşmekteydi.

Bu ortamda şekillendi David Bowie, o uzay rüyalarının çocuğuydu. Bilimkurgu külliyatıyla karşı kültüre dair yayınların bu sadık okuru, fantastik âlemin bir figürü olmaya evriltti kendini. Bowie'nin kendi adıyla müsemma ilk albümü The Beatles'ın kült eseri Sgt. Pepper's Lonely Hearts Club Band ile aynı yılda, 1967'de piyasaya sunuldu fakat yüksek bir görünürlük yakalayamadı. Aynı dönemde tiyatro ve pandomim eğitimine yönelen müzisyen, persona doğurmak konusunda ustalık kazanacaktı. Maceranın sonunda David Bowie kendisi olmaktan öte, alternatif karakterinin kolektif akla kazınan özgünlüğüyle hatırlanacaktı."Mars'tan gelmiş gibi görünen" bir altbenlik hakkında notlar alan sanatkâr "nihaî pop idolü"ne dönüşmeyi hedefliyordu. Ziggy Stardust şahsiyeti bu hummalı arayışın sonucunda beliriverdi. 1972 etiketli albümden itibaren Ziggy Stardust, döneminin farklı tesirlerden bedenlenen özgün bir temsilcisi olarak çeşitli disiplinlerden üretime yeni kapılar açıp müteakip nesillere feyz kıvılcımları taşıdı. Bowie'nin yeraltının punk ikliminde filizlenen yan kimlikler doğurma eğilimini ana akıma taşıması, gelecek yıllarda her mecradan sanatkârın maske kişilikler üretmesine yol verecekti. Rock müzik janrında U2'nun solisti Bono Vox'un son yıllarda ara ara yeniden görülen 1992 üretim tarihli MacPhisto tasvirini Ziggy Stardust'ın güncellemesi kabul etmek mümkünken, Bono Vox'un da Paul David Hewson'un üzerine giyilmiş bir kostüm olduğunu hatırlamak Bowie'nin bu alandaki etkisini kavramayı kolaylaştıracaktır.

"1974 senesinden itibaren sürekli Bowie'nin ve Ziggy Stardust'ın düşsel maceralarını çizip durdum" diyen Michael Allred'in pop art üslubuyla canlanan kitapta, Alice Cooper'dan Bob Dylan'a, Iggy Pop'tan Bryan Ferry'e, Freddie Mercury'den Elvis Presley'e rock müzik tarihinin önemli isimleri arz-ı endam ederken retro stildeki geçmiş tabloları o iddialı onyıllara dair fantezileri anımsatarak hafıza tazeliyorlar: Sovyetler Birliği'nin Luna 2 mekiği 1959'da, Amerika Birleşik Devletleri'nin Apollo 11 mekiği 1969 yılında Ay'a iniş yapmıştı, meşhur Ay Yarışı sürüyordu. Dönemin rock yıldızları bu fon önünde gördükleri rüyaları aktarmaya talip olanlardan çıkıyordu. Halüsinojen denemelerle gündelik gerçekliğin duvarlarını yıkmayı arayanlar keşfettikleri yeni gerçeklikleri uzay temasında ifade ediyorlardı. Sıradanın ötesine uzanma arzusu hem bilimin hem sanatın ivmelendiği bu zaman diliminde tüm sosyal yaşamı sarmıştı. 

Bowie'nin benimsediği glam rock akımı o günün onlarca çıkış yolundan biriydi. Ziggy Stardust karakterine dönüşünce grubuna Mars'tan Gelen Örümcekler ismini veren Bowie'nin kimi dinleyicileri tarafından uzaylı olduğunun düşünülmesiyle başlayan yolculuk mihenk taşı niteliğindeki albümlerin üretilmesiyle devam etti. Kitap bu sürece odaklanırken Bowie'nin ömrünün ileriki yılları sekiz sayfalık metinsiz bir montajla görselleştiriliyor. İronikçe Plastic Soul ismi takılmış müziğe kayan sanatçının İnce Beyaz Dük personasına can vermesi, Los Angeles sonrası Cenevre ve Berlin yılları, Tin Machine dörtlüsü, Jim Henson imzalı Labirent kara müzikalindeki Jareth rolünün unutulmazlığı, oyunculuk kariyeri ve ötesini kuşbakışı geçen eser son sayfayı son albüme, yaklaşan ölümün gölgesi altındaki müzik insanının final gösterisi olarak tarihe geçen Blackstar'a ayırıyor. Ölümünün ardından geçen iki yılda sadece İngiltere'de beş milyon kayıt satan Bowie'nin özgün dünyası bizim günlük hayatımızı geçirdiğimiz gezegenin içindeki binlercesinden biri. Görsel zekâsıyla zenginleştirdiği müzik parçaları, klipleri, konserlerindeki sahne şovları, moda duyarlığı, tasarımcı gözüyle şekillendirdiği imgeler denizinde takipçilerini ustaca yönlendirmesi kadar kitabın rengârenk aurasına denk yoğunlukta geçen hayat macerasının sunduğu feyz imkânları, hem grafik hem de biyografik açıdan incelenmeye değer kılıyor Bowie lejandını. 

Böylesi ikonik figürlerin yaşantısını anlatmaya en uygun mecra çizgi roman mı, sorusunu sorduruyor bu eser. Anlatım seçimleri öylesine pürüzsüzce birleşiyor ki konu ile, insan anlatılanların bir zamanlar gerçekten vuku bulmuş olduğuna inanamıyor; boya işçiliğinin de önemi büyük elbet bu uyumda, renkler renklerin içinde eriyerek akıtıyor hikâyeyi. Allred'in şu satırları harcanan emeği vurgulamaya yetiyor:

"Araştırmalarım sırasında, yıllar boyunca biriktirip okumuş olduğum Bowie'yle ilgili kitap ve dergilerimin miktarı iki katına çıktı; devrilecek olsa beni altında eziverecek dev bir yığın. İnternetin altını üstüne getirip, mümkün olan en akıcı yapımı gerçekleştirebilmek amacıyla saç şekilleri, kıyafetler, mekânlar vb. için başvurulacak belgelerimi hazırladım. Bu hazırlık özellikle, dönemlerin renklerini yeniden yaratırken veya yorumlarken, Laura için çok faydalı oldu."

Allred ailesinin damga vurduğu biricik kitap bu, sanatçıyı sanatlı anlatmanın nadide bir örneği. İçine sıkışılan zamanı hızlıca terk etmek isteyenlerin kitaplıklarında bulunması elzem bir koleksiyon parçası hazırlanmış… Kim bilir, ne şekilde yolu gezegenimize düşmüş olanın anısına, bir şimşek çakışı sürede kaçıp daralan koridordan, geniş vahalara ulaşmak adına –acil durumda kapağını açınız ibaresi eksik bir tek üzerinde– lütfen okuyunuz, okutunuz, önümüzdeki aylarda çıkması öngörülen dokuz şarkılık CHANGESNOWBOWIE albümünü bekleyen tanıdıklarınıza çekinmeden salık veriniz. Sonsözde belirtilen "bu kitap sesi sonuna kadar açılarak dinlenmelidir!" talimatına uymayı da ihmal etmeden.