MATIAS FALDBAKKEN
çev. M. Emin Baş Timaş Yayınları Ağustos 2021 240 s.
Matias Faldbakken 2019’da Garson romanıyla hayatımıza girdi ve Oslo’daki bir restoran üzerinden Avrupa anlatısı sunduğu kitaptan çok daha farklı bir romanla yeniden karşımızda.
Mehmet Emin Baş’ın çevirdiği ve Timaş tarafından basılan Biz Beş Kişiyiz, Norveçli Eleştirmenler Edebiyat Ödülü, Norveç Radyosu Edebiyat Ödülü gibi ödüllere layık görüldüğü gibi, prestijli ödüllere adaylığı da bulunmakta. Biz Beş Kişiyiz, Norveç kırsalında geçen modern bir Frankenstein hikâyesi, bir nevi yeniden yazılmış bir Golem efsanesi ama çok daha esrarengiz, muzip, karanlık ve ürkütücü versiyonu. Faldbakken bu romanında mitolojik ve fantastik öğeleri modern bir ailenin gündelik çatışmalarıyla harmanlayarak sıra dışı bir evren yaratıyor.
Kitabın ana karakteri çalkantılı bir ergenlik geçirdikten sonra evlenen ve eşinin sayesinde kelimenin tam anlamıyla durularak bir aile babasına dönüşen Tormod. Tormod’un tek hayaliyse beş kişilik bir aile olmak, ancak eşi Siv iki çocuğun ardından doğum çilesine yeniden katlanmayı reddedip üçüncü çocuğu istemeyince Tormod bu boşluğu başka şeylerle doldurmaya çalışır. Önce bir köpek, ardından kırmızı Norveç kili. Böylece romanın bilimkurgu ve korku unsuru olarak kil karşımıza çıkar ve tüm kasabayı anlamlandırması imkânsız, sanrılı ve paradoksal bir dizi ürkütücü olaya sürükler.
Ailenin bu beşinci üyesi kimi zaman yapıştırıcı görevi görür, herkesi birbirine bağlar. Kimi zamansa karakterlerin sıkıştıkları duygudan kurtulabilmesi için yaptıklarının ve yapabileceklerinin nerelere varabileceğini kanıtlar. İnsanın görmeyi reddettiği her yönüne ayna tutar. Onun saplantılı, kuruntulu, ikiyüzlü ve kibirli tüm hallerini, yani insanın içinde gizlenen “canavarları” su yüzüne çıkarır. Roman boyunca ilerlerken okur ailedeki beşinci kişi olur, doldurulmaya çalışılan duygusal boşluktur. Bir yandan aile üyelerinin ihtiyacını hissedebilirken diğer yandan kille dahi empati kurabilir. Her karakterin arayışı, gidermeye çalıştıkları eksiklik üzerinden yeniden tanımlanır.
Matias Faldbakken ilgiye muhtaç canavar doğamızı, bunu saklama çabamızı ve zavallılığımızı her sayfada okurun yüzüne vurur. Gündelik dertlerin ve rutinlerin arasında heyecanını yitiren yaşamın minik anlara sıkışmasındaki çaresizliği anlatır. Bunu yaparken taraf tutmaz, yönlendirmez, okuru ikna etmeye çalışmaz. Sadece yaşananı tüm berraklığıyla gösterir. Böylece yaratıcılıkta ve yaratmakta sınır tanımayan Tormod’un atölyesindeki saatler, herhangi bir şarkıdaki bir enstrüman solosunun hatırlattıkları… okuru tanıdık bir duygudan yakalar.
“Tormod’un atölyesinde, yıl yine 1983’tü ve aradan geçen yılların getirdiği her şey, bir alışkanlık ve rutin sisi içinde buharlaşıp ortadan kayboldu, uçtu gitti. Öyle olur bazen, genellikle müzik sayesinde, kimi zaman da arkadaşlığın hatırına; her şeyin yeni ve heyecan verici olduğu eski günlerdeki gibi şeyler hissedilir.”
Faldbakken’in karanlık mizahı romanın atmosferine ve hikâyeye canlılık kazandıran en önemli ve orijinal unsurlardan biri. Bu noktada çevirmen Mehmet Emin Baş’ın emeği takdire şayan. Kelime seçimleri ve dili eğip bükmesiyle okura keyifli bir okuma deneyimi sunuyor.
Biz Beş Kişiyiz ilişkileri ve insan doğasını sorgulayan ve bunu insanı bir dizi saçmalığın ortasına atarak yapan, finaliyle okuru çok şaşırtacak, çarpıcı bir roman. Faldbakken’in çılgın, benzersiz ve garip şekilde büyüleyici evrenine mutlaka şans vermelisiniz.
•