Ben Halkım: Popülizm ve demokrasi

Ben-Halkım

Ben Halkım

NADİA URBİNATİ

çev. Büşra Ayoub Tellekt 2022 336 s.

"Profesör Urbinati’nin popülizmin şafak vaktiyle ekonomik eşitsizliğin artması arasında ilinti kurması beklenen bir yargı ve bu çok önemli. Çünkü 'kilit taşı' bu çıkmaz sokaklar. Geleneksel sosyal demokrat ve sol partilerin toplumsal reformları sürdürmedeki yetersizliği, popülizmin yükseliş dönemini oluşturuyor. Bu nedenle, 'bu dönüşümleri adlandırmak için terimler geliştirmezsek, demokrasinin meşruluğunu kaybetmesine katkıda bulunuruz'. Oksimoron (tezat) deyimlerin icadı veya bu yolla yaşamın yorumlanması, popülizmin elini sadece güçlendiriyor. Bu nedenle demokrasi alanında keşifçi bir yolculuğu öneriyor, ama rotası belli olmak kaydıyla..."

KENAN MORTAN

Profesör Nadia Urbinati, ABD’de Columbia Üniversitesi’nde siyasetbilimci. Temel araştırma alanı demokratik ve anti-demokratik gelenekler. Çarpıtılmış Demokrasi: Kanaat, Hakikat ve Halk; Modernliğin Tiranlığı; Temsilî Demokrasi: İlkeler ve Soybilim başlıklı eserlerin yazarı.

Son çalışması Ben Halkım: Popülizm Demokrasiyi Nasıl Dönüştürüyor? başlıklı eserde “Popülizm yeni bir şey değildir. [...] Ama ilgilendiğim 21. yüzyıl popülizmidir. [...] Bu kitap sadece bir araştırma metni değildir; siyasi önemi vardır. Demokratik akademisyenlerle ve ayrıca popülizmi (çağdaş demokrasileri uğraştıran toplumsal adaletsizlik ve yetkisizlik sorunlarına işaret eden) bir kınama hareketinden daha fazlası olarak benimseyen ve kuramsallaştıran vatandaşlarla popülist demokrasi üzerine bir diyaloğa girme amacındadır” demesiyle, okura temel bir “derdi” olduğu mesajını veriyor.

Prof. Urbinati’nin temel kaygısı, popülizmin bir faşizm ön odası olduğu sanısını değiştirmek. Bunun yerine popülizm, “bir bütünün yerine parçalarından birinin konmasını içeren bir fenomenolojidir” diyor ve ekliyor: “Demokrasi bu durumda radikal çoğunlukçulukla ya da belli bir çoğunluğun iktidarıyla özdeşleşir hale gelir. Popülizm genel bir meşruiyet ilkesi olarak halkın egemenliğine dönük bir çağrı değildir. Bunun yerine idealleştirilmiş bir topluluk algısını temsil eden merkezin köklü bir biçimde yeniden doğrulanmasıdır.”

Nadia Urbinati

Yazar popülizmin nasıl esneyebileceğine, “popülizmin anayasal demokrasiyi sınırlarına kadar zorladığını da iddia ediyorum. Bu sınırların ötesinde başka bir rejim pekâlâ oluşabilir: otoriter, diktatoryal ya da faşist bir rejim” diyerek açıklık getiriyor.

Bu popülizm fenomeninin kuşkusuz bir senaryosu var.

Prof. Urbinati bunu dört kaçınılmaz eğilim altında şöyle sınıflıyor:

1- Popülizm kendisini, geleneksel partizan bölümlemelerin (çok particiliğin) karşısında nitelendirir.

2- Popülizm seçim rekabeti yoluyla iktidara ulaşmayı arzular. Fakat seçimleri çeşitli temsili iddiaları değerlendirmek için kullanmak yerine, bunları kazananın gücünü kamuoyuna kanıtlamaya yarayan plebisitler olarak kullanır.

3- Popülizmde halkla lideri bağlayan doğrudan temsil, kitleyi meşruiyetin tek kaynağı olarak seçer, siyasi aracıları (örgütlenmiş partiler ve kurumsal denetimleri) değersizleştirir. Propaganda, iktidardaki popülizmin temel bir bileşenidir.

4- Popülizm, demokrasiyi radikal çoğunlukçuluk olarak yeniden yorumlar. Hizipçilik, popülizmin uyguladığı siyasetin karakterini oluşturur. Uzun süre iktidarda kalmayı planlayacak bir çoğunlukçuluk arayışında olan bir harekettir. Onun sağcı ya da solcu yön alması tamamen tesadüfidir.

Profesör Urbinati’nin popülizmin şafak vaktiyle ekonomik eşitsizliğin artması arasında ilinti kurması beklenen bir yargı ve bu çok önemli. Çünkü “kilit taşı” bu çıkmaz sokaklar. Geleneksel sosyal demokrat ve sol partilerin toplumsal reformları sürdürmedeki yetersizliği, popülizmin yükseliş dönemini oluşturuyor. Bu nedenle, “bu dönüşümleri adlandırmak için terimler geliştirmezsek, demokrasinin meşruluğunu kaybetmesine katkıda bulunuruz”. Oksimoron (tezat) deyimlerin icadı veya bu yolla yaşamın yorumlanması, popülizmin elini sadece güçlendiriyor. Bu nedenle demokrasi alanında keşifçi bir yolculuğu öneriyor, ama rotası belli olmak kaydıyla...

Peronizm, 20. yüzyılın en popülist toplumsal hareketlerinden biriydi.

“Popülizmin popülistlerin tepki gösterdiği sorunlara cevap vermeyeceği”ni savunan siyasetbilimci Prof. Urbinati’ye göre:

“Demokrasi kendini keşfetme ve deneyler yapma alışkanlığından ayrı tutulamıyorsa ve tartışmalarla, çekişmelerden koparılamıyorsa, o halde kurumsal ve prosedürel yenilikler şimdi odaklanması gereken acil görevdir.”

Evet, “Demokrasi ve popülizm birlikte yaşar ve ölürler; bu nedenle de popülizme, anayasal demokrasinin arkasından diktatoryal rejimlerin ortaya çıkmaya hazır olduğu uç sınırı demek mantıklıdır” diyen yazar Prof. Urbinati, demokrasiyi savunmanın aynı zamanda her türden popülist eylemi de savuşturmayı zorunlu kıldığını açıklıkla anlatıyor.

Çünkü popülizm demokrasiyi hem dönüştürüyor hem de kemirerek yok edip meydanı “tek ve yek” lidere, Führer’in iradesine bırakıyor.

Bu nedenle popülizmin önlenemez yükselişlerine set çekmenin yolu “temsili demokrasiyi yeniden tasarlama”dan geçiyor.

20. yüzyılda kamusal olan her şeyi anlatmaya ve çözümlemeye çalışan Prof. J. Habermas’ın sözleriyle, “Sonradan gelenler, ancak onlardan önce gelenlerle ‘aynı teknede’ olurlarsa geçmiş hatalarından ders çıkarabilirler”.

 ***

2019’da ilk kez ABD’de yayınlanıp daha sonra tüm ana-akım dünya dillerinde yayımlanan Ben Halkımbaşlıklı çalışma, yazarına Capalbio Uluslararası Ödülü’nü kazandırdı.

Dört bölümden oluşan ve en az bunun kadar çok anlamlı bir “giriş” ve “sonuç” bölümüyle konuyu kavramamızı sağlayan kitabın çevirisini gerçekleştiren Büşra Ayoub, bu yoğun metni büyük bir beceriyle, Can Yücel’in deyimiyle “Türkçe söylemiş”. Bununla metnin soluğuna ulaşmamızı sağlamış, onu kutluyorum.

Urbinati’nin İtalyan kökenli olması, onun günümüz popülizmin uygulama mekânları olan İtalya (Beş Yıldız) ve İspanya (PODEMOS) hareketlerini birinci elden ele almasını sağlamış, eseri zenginleştirmiş.

Tellekt yayınları bu eserle popülizmi “halk dalkavukluğu” kolaycılığıyla görmenin ötesinde, onu önce anlamamıza, irdelememize, en önemlisi def etmemize yarayan bir “alet çantası”na kavuşturuyor bizleri.

***

Aşağıdaki şablonu popülizmi anlamak için ben çıkardım, okura harita okumada yararlı olacağını düşünüyorum.

POPÜLİZMDEN FAŞİZME SEYİR DEFTERİ

Demokratik ve Yarı-Demokratik Rejimler:

ORTA SAĞ

+Genelde aşırı sağın küllerinden doğuyor.

+Güçler ayrımı var ve ödünleşme ve koalisyonlara açık.

+Konumu değişken.

+Seküler olsa da dinî değerler siyasette etkin.

+Azınlık hakları var “ben” ve “öteki” kapalı ortamların konusu.

 

POPÜLİZM ve OTORİTERİZM (Boyun eğme/compliance)

+Ana slogan: Elitlere karşı halk egemenliği (Vox populi-Vox dei).

+Tek bir liderin etrafındaki küçük grup ve iktidarın şahsileştirilmesi.

+İdeoloji yok, zihniyet(ler) egemen. Etkin ve dolaysız bir siyasi iletişim var.

+Patronajcı ve klientalist esaslı bir sübvansiyon rejimi.

+Tek ulus/tek ırk paradigması ve yaygın yerlileştirme ve milliyetçilik pazarlaması.

+Din ve inanç sistemi hep gündemde.

+“Nefret tacirliği” yapılıyor, tarihî olgular inkâr ediliyor.

+Azınlıklar “öteki” ve günah keçisi konumunda. Farklılıklar kurumsallaştırılıyor.

+Göçmen ve sığınmacılar için kota/vize uygulaması.

+Uygulamalar politik çıkara göre şekillendiriliyor.

+Savaş sanayisi güçlendiriliyor.

+Anti-demokratik uygulamalar ve yargı bağımsızlığı tehdit altında.

 

Otoriter Rejimler:

TOTALİTARİZM ve DESPOT LİDERLİK (İçselleştirilmiş Sistem)

+Tek lider ve liderin çevresi olan başkanın adamları.

+Başkanın adamlarında yaygın bir kleptokrasi uygulaması.

+Nepotizm ve eş-dost kapitalizmi sistemin özü.

+Her şeyi onaylayan bir yasama organı.

+Yargı bağımlı ve etkisiz.

+Tek ırk esaslı bir ırkçılık resmî söylem.

+“Dış düşmanlar” sürekli gündemde.

+Ekonomik durum düşmanla özdeş.

+Sistemden yana olmayanlar “iç düşman”.

+Azınlıklar “öteki” işlemi görüyor. Anti-semitizm yaygın.

+Homofobi resmî politika.

+Göçe ve göçmene kapalı.

+Bölgesel savaş ve çatışmalar yaygın.

+Yaygın politik tutuklamalar, yargılama olmaksızın tutukluluk hali.

+Yurttaş için “bilmesinler” politikası ve popüler önyargılar kullanma.

+Her türden hoşgörü ve oydaşmaya ret.

 

FAŞİZM

+Rejim=Lider.

+Her şey lider kararıyla oluyor.

+Lider sermaye gücüne teslim.

+Yasama ve yürütme organı yok.

+Yargı, lider adına karar veriyor.

+Irkçı ve anti-semitist.

+Hukukun üstünlüğü yerini “her şey düzen için”e bırakıyor.

+Demokratik haklar iptal, her şey “ulusal güvenlik” merceğinde.

+Basına ve siyasal muhalefete stratejik düşmanlık politikası.

+Sistemden yana olmayan düşman, yok edilmeli.

+Yaygın yıldırma politikası, tutuklama ve öldürme.

+LGBT’ciler imha ediliyor.

+Düşmanın imali ve onlara karşı savaş veya ele geçirme uygulaması.

+“Lebensraum” (yaşam alanı) ilanı ve silaha dayalı yayılmacılık politikası.

Not: Bu diyagramın akışı lineer ve hep bir sonraki döneme geçen rejim uygulamaları değildir, geri dönüşler, sıçramalar ya da hepsi bir arada uygulamalar yaşanabilmektedir.