EDUARDO GALEANO
Çeviri: Süleyman Doğru Sel Yayıncılık
“Barış ve adalet haykırarak doğan 20. yüzyıl kanın içinde boğulmuş olarak öldü ve bulduğundan çok daha adaletsiz bir dünya bıraktı arkasında.”
Eduardo Galeano’nun Aynalar adlı kitabı evrensel bir tarihi gözler önüne seriyor. Kapitalizm, eşitsizlik, engizisyon, sömürülen haklar, keşifler, savaşlar ve bunların toplamında dünya tarihinin en başından beri aç olduğu tek şey: Adalet. İnsanın macerasını ele alan Galeano, Aynalar’da bize bu maceranın Afrika’da başladığını anlatıyor. Cennetin Bahçesi’nde başlayan ve 21. yüzyıla dek devam eden insanlık tarihi sürecinde yazarları, olayları, sanatçıları, savaşları, tanrıları ele alıyor ve tüm bunların çevresinde dünya tarihinin aynasını yüzümüze tutuyor.
Kendi deyişiyle anlatılmayı hak eden hikâyeler yazıyor Galeano ve bir tarihçi değil. Aynalar adlı kitap çok farklı başlıkları ve diliyle eşine zor rastlabilecek bir dinamiğe sahip. Zaman zaman şaşırıyor, zaman zaman gülüyor zaman zamansa alaycı bir şekilde düşündürüyor tarihe yaptığı ironik göndermelerle. Dilindeki gizemli güç ise bize adalet diye savaş diye, barış diye insanlık diye yutturulanları hatırlatıyor. Onlar da kitabın son bölümünde Kaybolan Şeyler başlığı altında: “Barış ve adalet haykırarak doğan 20. yüzyıl kanın içinde boğulmuş olarak öldü ve bulduğundan çok daha adaletsiz bir dünya bıraktı arkasında.” Ve tarih maalesef o meşhur sözdeki gibi tekerrür ederek Galeano’nun satırlarına şöyle konuyor; “Yine barış ve adalet haykırarak doğan 21. yüzyıl da önceki yüzyılın izinden gitmekte.” (K24)