Zor yılların dergileri

Dergiler

1940'ların Dergileri

M. BÜLENT VARLIK

Sosyal Tarih Yayınları 2020 223 s.

Çoğu TKP yönetici veya üyeleri tarafından doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yönlendirilen, TKP'nin siyaset, sanat ve edebiyatta görüşlerini ifade ettikleri birer organ niteliği kazanan yayınlar üzerine yapılmış bu incelemenin ilk cildinde Projektör, Hamle, Toprak, Yürüyüş, Başak, Söz, Yığın, Yeryüzü dergileri yer alıyor.

AHMET EKEN

Bir süredir, araştırmacıların dergiciliğimizin sandık odasına yöneldiğini görüyoruz ve sayelerinde artık unutulmuş bazı yazarlardan ve yazılarından ya da unutulmamış da olsa bazı yazarların gözden kaçmış yazılarından haberdar olabiliyoruz. Kitaplara girmemiş şiirlerin veya yazıların ya da tefrika halinde kalmış romanların sayısı her gün çoğalıyor. Ayrıca sadece yazarları ve eserlerini değil, derginin bütününü inceleyen araştırmalara da rastlıyoruz. M. Bülent Varlık’ın araştırması böyle bir çabanın ürünü, umarız II. cildi de gecikmez.

Varlık, çalışmasının amacıyla ilgili olarak şöyle diyor:

Türkiye solunun 1936-1950 dönemi hakkında çok fazla bilgi sahibi değiliz… Bu çalışmada amacımız, (bu) dönemde başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin çeşitli yörelerinde ‘sosyalizme inanan, insan haklarını savunan, demokrasinin uygulanmasını isteyen ‘bir avuç genç’ tarafından yayınlanan, çoğu ‘edebi’ nitelikli dergileri kısaca da olsa tanıtmak, kimlerin neler yazdığını ortaya koymak, sergilemek.

Çalışmanın ilk cildinde dönemin dergilerinden Projektör, Hamle, Toprak, Yürüyüş, Başak, Söz, Yığın ve Yeryüzü dergileri tanıtılıyor. Çalışmada dergilerin biçimsel özellikleri, yayın politikaları, yazarları ve sanatçıları hakkında kısa bilgiler, bazı yazılardan örnekler ve açıklamalı bir bibliyografya da bulunuyor.  

Kitapta ilk tanıtılan dergi, Mart 1936’da Sabiha Sertel tarafından yayınlanan Projektör dergisi. Bu sayı, aynı zamanda derginin son sayısı, çünkü toplatılıp kapatılmış. Bu sayıda muhtemelen Sabiha Sertel’in yazdığı bir yazıda derginin niçin çıktığı şu satırlarla anlatılıyor:

Popüler ismi altında çıkan mecmuaların, gazetelerin, neşriyatın çoğu… okuyan kari [okuyucu] zümrelerin hayvani hislerini okşayarak, hayatın içinde kaynaşan hadiselerin üzerine yalancı etiketler yapıştırarak, hakikatleri kitlelerin gözünden saklamak (tadır)… Bu mecmuaların gayesi, ilim ve bilgi kalkanının arkasına saklanıp, hokkabazlık yapmaktan ibarettir.,, Projektör (ün) maksadı, size güzel resimler göstererek, görüş seviyenizi hayatın yalancı akislerine çekmek, sizi oyalamak, sizi uyutmak değildir. Size hayatın içindeki hadiseleri, vakıaları, hayatın durmadan akan, aktıkça karışan seyrini, olduğu gibi göstermektir.

Böyle diyerek yola çıkan derginin açıklamalı bibliyografyasından anlaşıldığı kadarıyla zengin bir içeriği var. Emperyalizmden ticaret haline gelen doktorluğa, Hitler ve Yahudilik’ten Türkiye’de küçük sanayinin yıkılışına kadar çeşitli konular hakkında yazılar yer alıyor. Ancak, denildiğine göre Sabiha Sertel’in bir yazısından (Mebus bayanlar neye bağırmıyorsunuz? İşçi ve çalışan kadınlardan yol vergisi istiyorlar.) dolayı toplatılıp, kapatılıyor.

Çalışma sözü edilen dergilerden iki tanesi, Toprak ve Başak taşrada yayınlanmışlar. İlki Samsun’da, ikincisi ise Adana’da. Toprak dergisi hakkında şu satırlar yazılmış: “1940-1941 yıllarında Samsun’da altında nispeten ‘sol’ içerikli dergilerden biridir.” Bülent Varlık, başlangıçta derginin siyasi olmayan bir yayın çizgisi izlediğini ancak daha sonra sola yöneldiğini, burada köylülüğü ön plana çıkardığını belirtiyor. Sadece yedi sayı çıkabilen dergide en çok imzası bulunan yazarlar arasında Hüsamettin Bozok, Ahmet Naim, Mehmet Seyda, Suat Taşer… gibi isimler de yer alıyor.

Mart / Haziran 1946 tarihlerinde ancak dört sayı çıkabilen Başak dergisinin yola çıkışının öyküsü, bu işe soyunanların ne gibi güçlüklerle uğraştığını göstermesi açısından hayli ilginç. Kitapta yer alan alıntıyı okuyalım:

Henüz lise öğrencisi iken derginin kurucusu olan Yusuf Tacettin Karan, yayının nasıl çıkarıldığını anılarında şöyle anlatmaktadır: Orhan Kemal, Yaşar Kemal ve liseden beş kişiydik. Tan gazetesi kapandıktan sonra sesimiz çıksın diye Başak adlı bir dergi çıkarttım… Birazcık eğilmiş bir başaktı Abidin Dino’nun çizdiği. Milli Emniyet’in adamı, küçük bey bunu siz mi yapacaksınız, daha kanunları bilmiyorsunuz dedi. Bir derginin yazı işleri müdürü olabilmek için üniversiteden, sahibi olabilmek için de liseden mezun olmak lazımmış. Başağı orağa benzetti, taneleri saydı, 15 çıkmaz mı? SSCB cumhuriyetleri mi diye sordu. Bunu çizene götür, düzeltsin dedi. Abidin başağı biraz düzeltti, biz de dergiyi çıkarttık.

Çalışmada derginin ilk sayısının “amatör işi” şiirlerle dolu sıradan bir yerel dergi niteliğini aşamadığını ancak daha sonra toplumun meseleleri üzerine yazılar yayınlandığı okuyoruz. Daha de ötesi müstear kullanılarak Nâzım Hikmet’in üç şiiri yayınlanıyor.

Nâzım Hikmet’in şiirlerini yayınlayan bir başka dergi, Söz, Mayıs / Aralık 1946 tarihleri arasında çıkan 15 günde bir yayınlanacağı söylenen dergi, tahmin edilebilecek nedenlerden dolayı böyle çıkıyor ve yedi ayda sadece yedi sayı çıktıktan sonra yayınına son veriyor. Bu yedi sayıda önde gelen bazı yazarlar arasında Behice Boran, Halil Aytekin, Zeki Baştımar, Adnan Cemgil, Cahit Irgat, Enver Gökçe ve Müntekim Öçmen gibi isimler bulunuyor.

II. Dünya Savaşı sonrası çıkan sol içerikli dergilerden biri olan Yığın, bazı kaynaklara göre Şefik Hüsnü Değmer önderliğindeki Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi (TSEKP)’nin yayın organıdır. Ancak araştırmada dergide buna ilişkin her hangi bir bilgi ya da açıklama bulunmadığını okuyoruz. İlk sayısı 1 Ekim 1946’da çıkan Yığın; 15 Aralık 1946 tarihini taşıyan 6. sayısının yayınlanmasının hemen ardından kapatılıyor. Derginin özelliklerinden biri, her sayısında belli bir konunun ele alınması. Örneğin 2. sayısında, o günlerin uğursuz hastalığı verem, 5. sayısında kadın meselesi inceleniyor.

Bülent Varlık, dergide açık bir sosyalizm propagandası yapılmadığını, SSCB’nin adının bile geçmediğini, Atatürk devrimlerinin sonuna kadar savunulduğunu ifade ediyor. Pek çok sayıda işlenen bir başka konu da, halk sağlığı meselesi olur. Yazarlarının isimleri arasında Abdulbaki Gölpınarlı, Sabire Dosdoğru, Hüsamettin Bozok, Burhan Arpad, Suat Taşer ve Orhan Kemal’in isimlerini görüyoruz.

Yığın, sıkıyönetim komutanlığının bir tebliği ile TSEKP, Türkiye Sosyalist Partisi, İstanbul İşçi Sendikaları Birliği ve İstanbul İşçi Kulübü ile Sendika, Ses, Nor Or, Gün ve Dost isimli gazete ve dergileriyle beraber kapatılır.

1951 yılının sonbahar aylarında çıkmaya başlayan kapanan Yeryüzü, bazı yazarların Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile bağlarının bulunması nedeniyle, bazı kesimler tarafından TKP’nin yayın organı olarak kabul ediliyor. Ancak bunun aksini söyleyenler de var. Dergide yer alan yazılara baktığımız zaman daha çok edebiyat ve sanat ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Arif Damar, A. Kadir, Şükran Kurdakul, Suat Taşer… şiirleriyle, Orhan Kemal, Tahsin Yücel, Mehmet Fuat… hikâyeleriyle katkıda bulunmuşlar. Ayrıca sanat ve edebiyat hakkında da çok sayıda yazı bulunuyor.

Derginin 11. sayısında bir “duyuru” yayınlanır, duyuruda “bayilerden muntazam para alınamadığı için yaz tatiline nisan ayında çıkacağız” denmekte ve sonbahara randevu gerçekleşmez ve Yeryüzü kapanır. Çalışmayı hazırlayan Varlık, “ancak” diyor, “bu kapanışta, muhtemelen derginin basıldığı matbaaya polis tarafından yapılan baskının ve derginin bazı yazarları hakkında TKP üyeliği nedeniyle açılan davaların da etkisi olmuştur.”

Bir avuç idealist insanın, bütün baskılara rağmen, inatla sürdürdükleri bir çabanın ürünü olan dergilerden bir bölümünün incelendiği çalışma, zor bir dönem üzerine öğretici bir kitap… 

 •