İzmir’in Narlıdere ilçesinde, 13 Mayıs 2018 gecesi spor yapmak amacıyla evinden çıkan ve ertesi sabah kentin önemli ailelerin Tanyerler’e ait inşaat alanında cansız bedeni bulunan Dorukhan Büyükışık’ın öldürülmesi soruşturmasında yeni gelişmeler var.
Büyüteç’te geçen yıl eylülde ilk kez gündeme getirdiğim soruşturma dosyası, bir yılda epeyce mesafe aldı.
Köşenin takipçilerinin her aşamasından haberdar olduğu dosyanın en önemli gelişmesi, kuşkusuz dosyanın intihar eyleminden cinayete dönmesi oldu.
Tek evladını kaybeden Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık, Dorukhan’ın katil / katillerini bulmak için çalmadık kapı bırakmadı.
Yıllarını devlete vermiş, evladının nasıl büyüdüğünün farkında bile olamayan acılı baba, dosyayı ilmek ilmek işledi, araştırdı, kamuoyu ile paylaştı ve sonunda oğlunun intihar etmediğini, tam aksine öldürüldüğünün delillerini gün ışığına çıkardı.
Baba Büyükışık, oğlu Dorukhan’ın ölümüyle ilgili her türlü delili toplarken, bir yandan da süreçte ihmali olan kamu görevlilerinin peşine düştü.
Narlıdere cinayeti konusunda Büyüteç’te epeyce yazı kaleme aldım. Bu yazılardan bazılarında Büyükışık’ın yaşadıklarını kendi cümleleriyle aktardım.
Büyükışık, Dorukhan’ın yaşamını yitirdiği süreçte, kimi kamu görevlilerinin olayın gerçeğinin ortaya çıkmasını engelleyici tutum içinde bulunduklarını, bu satırların yazarına yeri geldiği zamanlarda anlattı hep.
Bu görüşünden de hiç geri adım atmadı.
Şimdi yakın döneme küçük bir dönüş yapalım. Büyükışık, kamu görevlilerinin cinayetin üstünü kapatılmasında mesai harcadıklarını tespit edip delillendirdikten sonra Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı üst düzey yöneticileri ile görüştü.
Görüştüğü yüksek dereceli bakanlık bürokratları arasında Emniyet Genel Müdürleri Mehmet Aktaş, Erol Ayyıldız ve Mahmut Demirtaş ile Jandarma Genel Komutanları Orgeneral Arif Çetin ile Orgeneral Ali Çardakçı var.
Büyükışık, her görüşmesinde acısını bir kez daha yaşamak pahasına, 13 Mayıs 2018’de yaşanan cinayeti detaylarına kadar anlattı, muhataplarına.
Olay yerinin polis bölgesi olmasına karşın, Büyükışık’ın cinayet iddiasını yoğunlaştırması sonrasında mevcut deliller üzerinde teknik analiz yapmakla görevlendirilen jandarma personelinin delilleri kasıtlı olarak ortaya çıkarmadığı anlaşıldı.
Söz konusu jandarma personeli hakkında “gerçeğe aykırı bilirkişi raporu düzenledikleri” iddiasıyla Ankara Adliyesi’nde dava açıldı. Bu dava henüz sonuçlanmadı.
Ve bugünlere geldiğimizde, Narlıdere’de Tanyer Ailesi’ne ait inşaat alanında yaşamını yitirdiği ortaya çıkan Dorukhan’ın öldürülme olayının “üstünün örtülmesi” diğer deyişle “karartılması” amacıyla bazı savcılık ve emniyet mensuplarının çaba gösterdiği gün ışığına çıktı.
Hatta öyle ki, söz konusu kamu görevlilerinin bireysel olarak değil, ciddi organizasyon içinde hareket ettikleri tespit edildi.
Burada sözü Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık’a bıraktım:
“Oğlumun cansız bedeni bulunduktan sonra başlattığı çalışmalarda, olay yerinin polis sorumluluk bölgesi olması sebebiyle bazı emniyet personelinin süreçte yer aldığını ortaya koydum.
Özellikle kamera görüntüleri üzerinde yapılan ses ve görüntü analizlerinden, sonradan ortaya çıkan tanık ifadeleri ile cep telefonlarına ait kayıtları Emniyet Genel Müdürlüğü’ne teslim ettim.
Önceki Genel Müdür Erol Bey, hemen devreye girdi ve polis müfettişi görevlendirmesi yapıldı. Görevden ayrılana kadar takip etti süreci. Sonrasında da yeni Genel Müdür Mahmut Demirtaş’a giderek yaşananları anlattım. Bilgilendirme yaptım, hemen ilgili yöneticileri arayıp kendisine detaylı bilgi aktarılması talimatını verdi.
Bu arada, ilk başvurum sonrasında Emniyet Polis Başmüfettişleri, geçen yıl kasımda tamamladıkları dosyayı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Ardından ikinci görevlendirme yapıldı. Ankara’dan gelen polis başmüfettişleri, savcılıktan tüm belge ve bilgileri resmi kanaldan alarak Ankara’ya döndü. Dorukhan’ın ölümünün aydınlatılmamasında sorumluluğu bulunan polisler yargı önüne çıkacak.”
İzmir Savcılığı’ndan İzmir Emniyeti’ne resmi yazı
Dorukhan Büyükışık’ın ölümünün araştırılması konusunda sorumluluklarını yerine getirmeyen polislerle ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne özel bir yazı gönderdi.
Memur Suçlarını Soruşturma Bürosu’nda görevli savcı imzasıyla 15 Ekim’de Hukuk İşleri ve Soruşturma Şubesi’ne gönderilen yazıda, aralarında dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Yalçın, dönemin Şehit Ayhan Tanrıverdi Polis Merkezi Amiri İsmail Köksal, Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü Büro Amiri Atakan Kaçar, aynı birimde Grup Amiri Deniz Asıcı başta olmak üzere Narlıdere İlçe Emniyet Müdürlüğü, Asayiş Şubesi Cinayet Bürosu ve Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü’nden çeşitli rütbe ve görevdeki polisler yer aldı.
Organize suç örgütü iddiasıyla soruşturma
Bu arada, polis başmüfettişlerinin süreçte sorumluluğu bulundukları iddiasıyla haklarında soruşturma yaptıkları polislerin, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220. maddesindeki “organize suç örgütü oluşturup faaliyette bulunmak” hükmüne göre yargılanacaklarına dikkati çekeyim.
Dorukhan Büyükışık’ın öldürülmesi dosyasında savcılık ile emniyetin koordineli çalıştığının altını çizeyim.
Dosyada adı geçen polislerin aynı zamanda idari çerçevedeki disiplin soruşturması da tamamlandı bu arada.
Emniyet kaynaklarından edindiğim bilgiye göre; soruşturmayı yürüten müfettişler, adları geçen 24 personelden dokuzu hakkında meslekten ihraç, maaş kesim cezaları ile kınama cezaları talep etti.
Dosyada yer alan dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Köksal ve Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’ya “meslekten çıkarma cezası” verilmesi teklif edildi.
Ancak polis müdürü Köksal’ın cezası, olayın işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesini gerektiren mevzuat nedeniyle zaman aşımına uğradı!
Olaya adı karışan en üst rütbedeki polis müdürü olan Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü Köksal ile Narlıdere Şehit Ayhan Tanrıverdi Polis Merkezi Amirliği’nde görevli Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’nun, Dorukhan Büyükışık’ın şüpheli ölümü ile ilgili, adli amiri konumunda bulunan Cumhuriyet savcısının olayın soruşturmanın amiri olduğu polis merkezine verildiği halde, Cumhuriyet savcısınca talimatlar verilmesine rağmen, olay yerindeki güvenlik kamera kayıtlarının tamamının izlenerek ve kayıt alınarak tutanak düzenletmediği ve ölen Dorukhan Büyükışık’ın olay yerine geldiğini gösteren kamera görüntülerinin olduğunu bildiği halde görüntü kayıtlarını aldırmayarak soruşturma dosyasına eklenmesini sağlamadığı tespit edildi.
Savcı, gerçek dışı evrak hazırlamış!
Polislerle ilgili bu gelişme yaşanırken, dosyanın adli boyutuyla ilgili ayrı süreç geliştiğini öğrendim.
Şöyle ki, baba Büyükışık, tıpkı polislerde olduğu gibi Dorukhan Büyükışık’ın dosyasından sorumlu yargı mensupları hakkında da Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) nezdinde girişimde bulundu.
Dorukhan Büyükışık’ın cansız bedeninin bulunmasıyla birlikte başlatılan adli soruşturmada ilk üç yıl görev alan İzmir Cumhuriyet Savcısı Muhammed Doğramacı’ya yönelik HSK soruşturması başlatıldı.
Savcı Doğramacı hakkındaki soruşturmaya esas olan iddia, olay yeri inceleme ve ölü muayene tutanağına gerçek dışı bilgi yazmak! Diğer bir değişle sahte içerikli resmî belge hazırlamak.
Bu durumun tespitiyle birlikte Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık, Savcı Doğramacı hakkında HSK’ya suç duyurusunda bulundu.
HSK, suç duyurusuna karşılık olarak savcı hakkında soruşturma yürütülmesine izin verdi.
Büyükışık, adaletin tecellisini bekliyor
Narlıdere cinayetiyle ilgili edindiğim bilgiler sonrasında Büyüteç’i kaleme almadan önce baba Ethem Büyükışık’la telefona görüştüm.
Büyükışık, bir yıldan fazla sürede yaşanan gelişmelerin geldiği nokta nedeniyle, eskiye göre daha moralli. Ailesiyle birlikte adaletin tecelli etmesini beklediklerini ifade etti.
Dorukhan Büyükışık soruşturmasında olayın aydınlatılmasının önünü açan “kanun yararına bozma” işlemine imza atan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yeri geldiğinde ülkedeki adalet sisteminden son derece memnun olduğu mesajlarını veriyor.
Ancak Tunç’un bu değerlendirmelerine karşın, sadece Büyüteç’te birbirine benzeyen ve ailelerin adalet beklediği epeyce olaya yer verdim.
Her yerde olduğu gibi adaletin uygulanmasında teori ile saha gerçeği pek örtüşmüyor zannımca.
Üzerinde soru işaretleri bulunan Dorukhan Büyükışık soruşturmasında yeni gelişmeler
Tolga Şardan kimdir?Tolga Şardan, 1988'de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü. Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlanan " Komonist Masası'nda Nazım Hikmet " adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı. 2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor . |