Tuzla Piyade Okulu
Tuzla Piyade Okulu'nda 10 Kasım günü Atatürk'ün Anma Töreni sırasında üniformaya Atatürk fotoğrafının iğnelenmesi konusunda kursiyer teğmenler arasında yaşanan olaylarla ilgili hazırlanan resmi rapordan alıntı yapmaya devam ediyorum.
Büyüteç'te önceki günkü ilk yazıda, olayın sadece Atatürk fotoğrafının üniformaya iğnelenmesi boyutunda kalmadığını, devamında 13 Kasım günü Atatürkçü teğmenler ile Atatürk karşıtı olduklarını gizlemeyen teğmenler arasında ikinci olayın yaşandığına dikkat çekmiştim.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın emriyle Genelkurmay Başkanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanı Korgeneral Zorlu Topaloğlu başkanlığındaki beş kişilik soruşturmacı heyetinin raporunda, 13 Kasım'da yaşanan ikinci olayla ilgili önemli tespitler yer aldı.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen adli soruşturmaya esas olmak amacıyla 15 Aralık'ta gönderilen 44 sayfalık Disiplin Soruşturma Raporu'nda her iki tarafta yer alan kursiyer teğmenlerin ifadelerine yer verildi.
Detaylara geçmeden önce ikinci olayı özetlemek gerekirse; 10 Kasım'daki olaydan üç gün sonra, 13 Kasım günü Atatürk karşıtı oldukları öne sürülen Piyade Teğmen A.A., Piyade Teğmen M.F.Ş. ve Piyade Teğmen F.A.'nın kaldığı 405 numaralı koğuşun kapısının dışına üç, içine ise bir Atatürk resminin yapıştırıldığı görüldü.
Atatürk fotoğraflarının yapıştırıldığı koğuşun önünde karşıt iki grup teğmen arasında gerçekleşen ikinci fotoğraf olayının ilerleyen dakikalarında "arbede" yaşandı. Sonrasında olay, okul yönetimine yansıdı.
Tıpkı, 10 Kasım'da yaşandığı gibi yine "tarikat / cemaat" iddiaları gündeme geldi.
Bu arada, Atatürkçü kursiyer teğmenlerin, karşılarına aldıkları üç teğmenin kaldığı koğuşun kapısına yapıştırmak için internet üzerinden Atatürk resmi satın alıp, Tuzla Piyade Okulu'na kurye aracılıyla teslimini sağladıkları soruşturmacı heyet tarafından tespit edildi.
Ayrıca kursiyer teğmenlerin, okul yönetimince belirlenen yatakhanelerde kalmadıkları, aksine birbirleriyle yakın arkadaş olan teğmenlerin aynı koğuşlarda kaldıkları ortaya çıktı. Kursiyer teğmenlerin, Atatürk fotoğrafı üzerinden başlattıkları tartışmaların yanında bir de yatakhane kullanımı konusunda emirlere aykırı davranıp suç işledikleri tespit edildi.
Koğuş kapısında Atatürk fotoğrafını bulan subay anlatıyor
Şimdi, 405 numaralı yatakhanede, 13 Kasım günü öğle saatlerinde yaşananların detaylarını aktarmaya sıra geldi.
Atatürk karşıtı olduğu iddia edilen kursiyer Piyade Teğmen M.F.Ş., yaşadıklarını müfettişlere aktarırken özetle şöyle dedi:
"(...) 13 Kasım 2023 günü sabah 08.00'de içtimaya gitmek için koğuştan çıktık. Saat 13.00 sularında istirahat esnasında tek başıma koğuşa gittim. Koğuş kapısının dışına yapıştırılmış üç adet Atatürk fotoğrafı gördüm. Bu fotoğraflar yaklaşık A5 boyutunda fotoğraf kağıdına basılmış idi. Kapımıza fotoğraf asılacağı söylentisi vardı. Bunu bildiğim için sinirlendiğimden fotoğrafları yerinden çıkartarak katlayıp kamuflaj pantolonun sağ yan cebine koydum. İçeriye girince kapının içinde de bir fotoğraf gördüm ve aynı şekilde katlayıp aynı cebime koydum.
Ardından yine üyesi olduğum 'KHO 2023 PİYADE' isimli WhatsApp grubunda paylaşılan mesajları gördüm. Piyade Teğmen R.A.'ın koğuşumuzun kapısına yapıştırdığı üç adet Atatürk resminin, kapı üzerinde yapıştırılmış haliyle çekilen fotoğrafı WhatsApp grubunda paylaştığını, altına da bir şeyler yazdığını gördüm. Bu paylaşımın hemen altında da Piyade Teğmen O.K.'nın 'sökerlerse dövüyoruz beyler' diye paylaşım yaptığını gördüm. Sonra Piyade Teğmen F.A. ve Piyade Teğmen A.A. koğuşa geldiler. Onlara durumu anlatıp fotoğrafları kapıdan çıkarıp cebime koyduğumu söyledim."
"Neden çıkardın? Rahatsız mı oldun?"
"Yaklaşık 13.30 sıralarında 30-40 kadar kişi koğuş kapısının önünde toplandılar. Hatırladığım kadarıyla içlerinde Piyade Teğmen S.Ç., Piyade Teğmen T.Ç., Piyade Teğmen R.A., Piyade Teğmen F.Y., Piyade Teğmen G.E., Piyade Teğmen T.E.E. vardı. Bu ismini saydıklarım koğuş içersinde girmişlerdi. İçeri girer girmez 'fotoğrafı kim çıkardı?' diye sordular. Ben de 'ben çıkardım' dedim. 'Neden çıkardın? Rahatsız mı oldun? Sevmiyor musun?' dediler. Bu ifadeyi genel olarak herkes söyledi. Ben de onlara 'fotoğrafların koğuş düzeninde yeri yok. Neden astınız? Komutandan izin aldınız mı? Kapıya fotoğraf asmak Atatürk sevgisi ise, siz neden kendi kapınıza asmadınız' dedim.
Piyade Teğmen R.A. 'benim kapıma asılsa rahatsız olmam' dedi. Ben de bunun üzerine 'asmak istiyorsanız komutandan izin alıp basabilirsiniz' dedim. Piyade Teğmen R.A., önce 'fotoğrafları çöpe mi attın?' dedi. Benim 'hayır' demem üzerine, benden fotoğrafları geri istedi. Fotoğrafları komutana vereceğimi beyan ettim. Ama Piyade Teğmen R.A. ve diğerleri ısrarla istediler. Önce cebimdeki fotoğrafları gösterdim. Israr etmeye devam edince, cebime sığsın diye ortadan katladığım fotoğrafların bir tanesi haricinde diğerlerini R.A.'ya verdim. O bir fotoğrafı da delil olarak mahkemeye sunmak için saklıyorum. Heyetinize vermek istemiyorum."
"Sen bunu takmayı hak etmiyorsun?"
"Verdiğim fotoğraflardan bir tanesini R.A. tekrar kapıya yapıştırdı. 'Bu burada kalacak' dedikten sonra üniformamızın sol kolundaki çıtçıtlı Türk bayrağını söktü ve 'sen bunu takmayı hak etmiyorsun' dedi. Ben karşılık vermedim. Sonra Piyade Teğmen A.A., koğuş kapısına fotoğraf asmanın yasak olduğunu söyledi. Beni destekledi. Piyade Teğmen S.Ç. 'sen konuşma' diyerek A.A.'nın sözünü kesti. A.A. 'konuşurum, sana ne?' dedi. Sonra S.Ç., bunun üzerine yumruk atarak A.A.'nın üzerine atıldı. Ayırmak için araya girdim. Sol kolumla S.Ç.'ı tuttum. T.Ç. da benim kafamı koltuk altına alarak nefessiz bırakacak şekilde tuttu. Aynı anda A.A.'yı geriye doğru çekip odaya girenler darp etti. Tam olarak kimin vurduğunu görmedim. Sadece sesleri duydum. Ben A.A.'yı yerde sırtüstü yatarken gördüm.
Bu karmaşa esnasında F.A'yı göremedim. Ondan sonra T.Ç. beni bırakarak F.A.'nın üzerinde rütbe bulunmayan apoleti tutup kopardı. Sonra tekrar bize hesap sormaya başladılar. G.E. 'hangi cemaattensin? Hangi tarikattansın?' şeklinde soru sordu. F.A. cevap olarak 'biz bir yere bağlı değiliz. Elinizde delil varsa mahkemeye verip şikayetçi olun' dedim. A.A. ve F.A. konuşmalara devam ederken, kapının girişinde duran Piyade Teğmen Ö.S. 'mahkemede zaten sizden, onlara mı şikayet edeceğiz sizi?' dedi. Ben de 'komutanlara şikayet edin diyoruz etmiyorsunuz, mahkemeye verin diyoruz onlar da sizden diyorsunuz. Gidin bunu sosyal medyada duyurun o zaman.Biz daha ne yapabiliriz' dedim."
"Atatürk'ün 1923 öncesi asker kişiliğini kabul ediyorum, sonrasında her şeyini kabul etmiyorum"
"Piyade Teğmen Ö.S., 'Yok öyle bir şey. Burada Allah da benim, mahkemede benim' dedi. Piyade Teğmen A.Ş. 'Sizin de sonunuz Cumhuriyet düşmanı imamlar gibi olacak, asılacaksınız' dedi. Sınıfını bilmediğim ve tanımadığım E.S. isimli devre arkadaşımız WhatsApp'tan Şeyh Sait'in idam fotoğrafını paylaşıp 'Sonunuz böyle olacak' mesajını attı. Daha sonra G.E. kapının girişindeki buzdolabının üzerine oturdu. Elindeki Atatürk fotoğraflarından biriyle 'Siz Atatürk'ü seviyor musunuz? Sevmiyor musunuz? Seviyorsanız öpün o zaman' dedi.
Aynı ifadeyi Piyade Teğmen F.Y. da tekrarladı. F.Y. veya bir başkası olabilir bana 'Atatürk'ü kabul ediyor musun?' diye sordu. Ben de cevap olarak '1923 öncesi asker kişiliğini kabul ediyorum ancak sonrasında her şeyini kabul etmiyorum' dedim.
Bu arbede esnasında A.A., Bölük Komutanı Y. Üsteğmen'i aramış. Ne konuştuğunu ben duymadım. Ayrıca mesaj atmış. Arbede bitmişti ancak hesap sorma devam ederken birkaç dakika içersinde G. Üsteğmen geldi ve herkes dağıldı. (...)"
Kıdemli kursiyer Teğmen R.A., koğuşta yaşananları anlatıyor
Atatürk karşıtı oldukları iddia edilen kursiyer teğmenlere müdahale ettiği için görevden uzaklaştırılan Piyade Teğmen R.A. da soruşturma heyetine ifade veren kursiyerlerden oldu.
Aynı zamanda bölük kıdemlisi olarak bilinen Piyade Teğmen R.A., soruşturma heyetince hazırlanan raporda görevden uzaklaştırılması talep edilen yedi personel arasında. Milli Savunma Bakanlığı'nın bilgilendirmesinde isimleri açıklanmayan ihraç teğmenler arasında yer alması büyük olasılık.
Piyade Teğmen R.A., EDOK Komutanı Korgeneral Zorlu Topaloğlu başkanlığındaki heyete yaşadıklarını şöyle anlattı:
"(...) Bahse konu koğuş kapısına fotoğrafları yapıştıran ben değilim. 10 Kasım'da Piyade Teğmen A.A.'nın eyleminden sonra arkadaşlar arasında bir hassasiyet oluşunca bölük kıdemlisi olarak Trendyol uygulamasından 50 adet Atatürk fotoğrafı siparişi verdim. İsteyen arkadaşlara dağıttım. 13 Kasım 2023 günü saatini hatırlamadığım bir zamanda koğuşa gittim. Niye gittiğimi hatırlamıyorum.
Ben birinci kat koğuşta kalıyorum. O gün pazartesiydi, sabah 8.30'da dersimiz vardı. Normalde öğlen saatlerine kadar derste olmamız gerekiyor. Ben gittiğimde niçin çıktım hatırlamıyorum ama dördüncü kata çıktım ve 405 nolu odanın önünden geçerken benim temin ettiğimi arkadaşlara dağıttığım fotoğraflardan üç adedinin kapının dışında yapıştırıldığını gördüm.
Atatürk sevgimden ve hassasiyetimden dolayı bu görüntüden memnun oldum. KHO 2023 PİYADE isimli WhatsApp grubunda kapının fotoğrafını paylaştım. Altına da 'Bence güzel oldu veya olmuş' şeklinde paylaşım yaptım. Tartışma seslerini duydum ve 405 nolu koğuşa yöneldim. Giriş çok kalabalıktı. 30 kişiden fazla devre arkadaşım toplanmıştı. 'Ne oluyor?' diye sordum. Bana 'M.F.Ş'nin fotoğrafları söktüğünü ve arkadaşların ona tepki gösterdiğini' söylediler.
Aynı zamanda bir nevi tabur kıdemlisi gibi görüldüğüm için müdahale etmek maksadıyla koğuşa girdim. A.A ve M.F.Ş.'nin S.Ç. ile tartıştığını gördüm. 'Durun, sakin olun' dedim. Ardından M.F.Ş.'ne dönerek 'Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarını söktüğün doğru mu? Fotoğraflar nerede? diye sordum. 'Bende' şeklinde cevap verdi. 'Göster' dedim, sağ veya sol pantolon yan cebinden iki veya üç adet fotoğrafı buruşmuş bir vaziyette bana gösterdi."
"1923 sonrası Atatürk'e saygı duymuyorum"
"Fotoğraflar karton şeklindeydi ama yine de buluşturulmuştu. 'Fotoğrafın bu haline hiç mi saygın yok Atam'a?' diye sordum. M.F.Ş. cevap olarak 'Sizin gibi putlaşıp takmadığım için mi zorunuza gidiyor?' dedi. 'Bizim kimseyi putlaştırıp taktığımız yok ancak bu ülkenin kurucusuna saygı duymak zorundasın.' dedim. M.F.Ş., cevap olarak '1923'e kadar olan Atatürk'e saygı duyabilirim ancak 1923 sonrası Atatürk'e saygı duymuyorum' dedi. Başka bir şey dediğini hatırlamıyorum tartışmayı uzatmak istemediğim için konuşmayı yarıda kesip koğuşun kapısının önüne çıktım. İçeride konuşmalar devam etti sonra bir an A.A.'nın S.Ç.'yı ittiğini gördüm ancak S.Ç.'nın sadece sesini yükselttiğini duydum fiziki bir eylemini görmedim. S.Ç., tepki vermesin diye arkadaşlarla beraber S.Ç.'yi tutarak dışarı çıkardık."
"Hubbifillah" adlı WhatsApp grubundaki Atatürk karşıtı subaylar
"Ben iddia edildiği gibi kimsenin kolundaki bayrağı çıkarmadım ve kimseye fiziksel bir temasta bulunmadım. 'Odayı boşaltın' diye bağırdım. Koridorda güvenlik kamerası yoktu. Ben 'Boşaltın' deyince herkes koğuşu boşalttı. Ben G. Üsteğmen'in geldiğini ve sonrasını görmedim. 13 Kasım günü herhangi bir komutanımla görüşmedim. Ertesi gün Tabur Komutanı İ. Binbaşı ile görüştüm. Bahse geçen üç arkadaş A.A., M.F.Ş. ve F.A. haricinde Mustafa Kemal Atatürk'e ve Cumhuriyet ilkelerine karşı sözlü davranışları olan kendi bildiğim Piyade Teğmen K.A. de vardır. Diğerleri de "Hubbifillah" isimli grupta yer alan isimlerini bilmediğim kişilerdir. (...)"
Piyade Teğmen Ö.S. anlatıyor
Milli Savunma Bakanlığı'nca görevden el çektirilen Tuzla Piyade Okulu kursiyeri Piyade Teğmen Ö.S., soruşturmacı heyete, bildiklerini şu şekilde anlattı:
"(...) 10 Kasım'da yaşanan olaylardan dolayı bir hassasiyet oluştuğundan koğuş kapılarına isteyen Atatürk fotoğrafı yapıştırdı. Ben de yanımda olan, törende dağıtılan küçük Atatürk resmini sakladığım için onu kendi rızamla kapıma yapıştırdım. 4-5 koğuşta daha fotoğraf olduğunu gördüm. Piyade Teğmen R.A.'nın fotoğraf satın alıp dağıttığını duymadım. 13 Kasım günü öğle arasında 405 nolu koğuşta sesleri duyunca oraya doğru gittim. Koğuşun kapısının önünde bir kalabalık vardı. Ben içeriye girmedim sadece kapının ağzından içeriye baktım.
İçeride gördüğüm kadarıyla Piyade Teğmen S. Ç. ile o odada kalan F.A. ve A.A. konuşuyordu. M.F.Ş. de kapının önünde bizimle konuşuyordu. M.F.Ş., bana '1923 yılına kadar olan Atatürk'ü kabul ettiklerini, 1923 sonrası Atatürk'ü kabul etmediklerini, dini yobazlaştırdığını, dini Türkçeleştirdiğini' söyledi. Bir arkadaş tepki göstererek, 'O zaman laikliği de kabul etmiyorsunuz' dedi. M.F.Ş. da cevap olarak başını sallayarak onayladı. Ben de kızarak ona 'Sizin inandığınız Allah'la, benim inandığım Allah farklı, o zaman' dedim. Oradan ayrıldım.
O gün hatırladığım kadarıyla M.F.Ş. bana 'Gidin mahkemeye verin' benzeri bir şey söyledi. Ben de ona 'Mahkemeden önce amirlerimize isimlerinizi vereceğiz' dedim. Ben kesinlikle iddia ettikleri şekilde 'Mahkeme de zaten sizden, burada mahkemede benim Allah da benim. Bir gün gelecek hepiniz asılacaksınız' şeklinde veya benzeri hiçbir söz söylemedim veya imada bulunmadım. Yukarıda beyan ettiğim gibi onlara 'O zaman sizin Allahınızla da benim Allahım farklı' dedim. (...)"
Yarın devam edeceğim...
Tolga Şardan kimdir?Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |