Merkez Bankası başkanlarının hafta sonu açıklama yapması adetten değildir. Bu nedenle geçtiğimiz pazar (dün değil, önceki pazar) Anadolu Ajansı Merkez Bankası Murat Uysal’ın açıklamalarını servise koyunca birçok kişi şaşırdı. Önemli bir gelişme, kamuoyunun bilmesi gereken bir şey mi vardı?
Murat Uysal şöyle diyordu: "Merkez bankalarıyla mevcut işbirliğimizi güçlendirmek ve yeni swap anlaşmaları tesis etmek amaçlı görüşmeler yapıyoruz."
Ortada ciddi bir şey varmış gibi görünmüyordu. Swap anlaşması yoktu, görüşmeleri vardı… Öyleyse Murat Uysal neden pazar günü açıklama ihtiyacı duymuştu? Bunu pazartesi günü T24 yayınında ekonomist Murat Üçer'e sordum. Merkez Bankası Başkanı’nın piyasanın ateşini düşürmeye çalıştığını söyledi. Uysal piyasaya umut vermek, "Moralinizi bozmayın, yakında güzel haberler duyacaksınız" demek istemişti...
Piyasaların umuda ihtiyacı mı var? Hem de nasıl. Koronavirüs salgınının patlamasından bu yana para piyasaları yangın yeri, dolardaki yükseliş soluksuz sürüyor. Çünkü Türkiye Koronavirüs salgınına 172 milyar dolarlık kısa vadeli döviz borcu ve yetersiz döviz rezervi ile yakalandı. Geçtiğimiz hafta paylaşmıştım ama tekrarlamakta fayda var, Türkiye, kısa vadeli döviz borcu / döviz rezervleri oranında, gelişmekte olan ülkeler arasında dünyanın en kötüsü.
Bu durum, "Türkiye bu kadar borcu ödeyecek dövizi nereden bulacak?" sorusunun sorulmasına yol açıyor. Tamam, bu borcun önemli bir kısmı bankalara ait ve onlar, yüksek faizle olsa da yola devam edecek. Ama bir de reel sektör şirketleri var. Onlar ne yapacak?
Geçtiğimiz günlerde kamuoyunun pek dikkatini çekmeyen, bizim de T24’te yeterince eğilemediğimiz bir gelişme yaşandı: Vestel Nisan vadeli döviz borcunu ödeyemeyince kredi derecelendirme kuruluşu S&P tarafından "Seçici temerrüt" kategorisine alındı. Neyse ki, kısa süre sonra bu kategoriden çıkarıldı. Ama yatırımcıların içine bir şüphe düştü: Reel sektör şirketleri bu kadar borcu nasıl çevirecek?
Özet: Türkiye’nin dövize ihtiyacı var. Normalde dövizin Türkiye'ye giriş kanalları belli: Turizm, ihracat, yabancı sermaye yatırımları… Koronovirüs bu kanalları kurutmuş durumda. Turizm felç, ihracat ciddi oranda yavaşladı, kısa vadeli yabancı sermaye Türkiye’den kaçtı. O halde?
Prof. Dr. Refet Gürkaynak başta olmak üzere pek çok ciddi iktisatçı, en iyi seçeneğin IMF’den düşük maliyetle kaynak sağlamak olduğunu söylüyor. Ama gerçekçi olalım, Erdoğan yıllarca Türkiye’yi IMF’den kurtarmakla övündükten sonra bunu yapmaz. Başdanışman İbrahim Kalın, Türkiye’nin IMF defterini kapattığını söyledi bile.
Hem Türkiye başvursa bile IMF kaynak verir mi bakalım? Türkiye’nin ihtiyacı olan kaynak, IMF’nin altından kalkabileceği boyutları aşabilir. Ayrıca S-400 füzeleri meselesi çözülmemişken Amerika, IMF’nin Türkiye’ye kaynak sağlamasına onay verir mi? Evet, IMF’nin Koronavirüs salgınına özel oluşturduğu 1 trilyon dolarlık bir acil durum fonu var ama Fon yetkilileri bu kaynağın "ekonomik fundementalleri sağlam" ülkelere kullandırılacağını belirtti. Türkiye'nin bu kategoriye girip girmediği çok tartışmalı. Girmediğini düşünen analistler var.
Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın "Swap için görüşüyoruz" açıklamasına geri dönelim; yoksa Türkiye'nin aradığı döviz kaynağı Swap hattı mı?
Amerikan Merkez Bankası, Koronavirüs salgınının patlamasından sonra Avrupa’ya ve Brezilya, Meksika gibi kendine yakın ülkelerin merkez bankalarına Swap ile dolar sağladı. Az, buz değil, Brezilya Merkez Bankası'na bu kanaldan 60’ar milyar dolar verdi. Endonezya Merkez Bankası'na da repo kanalıyla 60 milyar dolar aktardı.
Türkiye Swap hattına alınırsa, "172 milyar dolarlık döviz borcu nasıl ödenecek?" sorusu ortadan kalkar. Ve TL rahat bir nefes alır. En azından bir süre için. Murat Uysal'ın pazar günü apar topar yaptığı açıklamanın anlamı işte bu. Uysal "Swap için görüşüyoruz" diyerek piyasalara umut vermeye çalışıyordu.
Ama dolar hafta içinde yine de 7 lirayı geçti. Çünkü piyasalar, Amerika ile aradaki kallavi sorunlar dururken Swap hattının açılacağına inanmadı. Nitekim araştırma kuruluşu Capital Economics cuma günü yayımladığı raporda, "Türkiye’nin talebi Amerika’da işitilmedi" yorumunu yaptı. Washington’ın S-400’lerle ilgili kallavi bir taviz koparmadan Swap hattını açacağını düşünmek safdillik olur.
Öyleyse? İktidar kaçak matbaa kurup dolar basacak değil ya, ekonomiyi döndürmek için kendi parasını, TL’yi kullanacak. Ve Türkiye’deki sınırlı dövizin sistemden kaçmasını engellemek için önlem alacak.
Şu anda yaptığı da bu. Piyasadaki para miktarı hızla genişliyor, yani para basılıyor. (Murat Üçer, nisanın başından bu yana para tabanının yaklaşık 40 milyar TL genişlediğini söyledi.) Bir yandan da para piyasasına yönelik sıkı önlemler alınıyor; bankaların Londra piyasası ile Swap yapması yasaklanıyor, Merkez Bankası’na daha fazla döviz vermeleri sağlanıyor… Türkçesi, sermaye kontrolleri uygulanıyor.
Peki iktidar, Amerika’ya göstermelik bir-iki taviz verip Swap hattının açılmasını sağlayamaz mı? Geçen hafta Reuters’a düşen bir haber bu açıdan önemliydi: "Koronavirüs salgını nedeniyle S-400'lerin aktive edilmesi ertelendi."
S-400 aktivasyonunun ertelenmesi 60-70 milyar doların kapısını açar mı? Göreceğiz.