T24 Haber Merkezi
Kamuoyunda "yenidoğan çetesi" olarak bilinen, özel hastanelerde yaşanan bebek ölümlerine sebebiyet verdikleri ve haksız kazanç elde ettikleri gerekçesiyle suçlanan 22'si tutuklu 47 sanığın İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına 13'üncü günde devam ediliyor. Sanık avukatları, Cumhuriyet Savcısı Kadir Kocakaya’nın dün mahkemeye sunduğu mütalaaya yönelik savunmalarını yapıyor. Çetenin lideri olduğu iddiasıyla yargılanan Fırat Sarı'nın avukatı, soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'i hedef alarak, "Soruşturma savcısı, aykırı olarak, aleyhine delil topladığı gibi lehine bir delil toplamamıştır" dedi. Sarı'nın avukatı,"Örgüte ilişkin bütün detayları hepimiz açıkladık, örgüt lideri olamayacağı anlaşılmıştır, müvekkilimiz olsa olsa dış kapının mandalı olur" ifadelerini kullandı.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmada, sanık avukatlarının dinlenilmesinin ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı.
47 sanığın yargılandığı davada, mahkeme, tutuksuz yargılanan 3 sanığın tutuklanmasına, 4 sanık hakkında da tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi.
Mahkeme heyeti, tutuklu 22 sanığın mevcut hallerinin devamına karar verdi.
TIKLAYIN - "Yenidoğan Çetesi" soruşturmasında ikinci dalga; 14 şüpheli gözaltına alındı!
İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması, 13'üncü gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmaya, organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık ile mağdur aileler ve tarafların avukatları katıldı. Çok sayıda basın mensubunun takip ettiği duruşmanın yapıldığı salon ve önünde, polis ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı. Duruşma, saat 10.30 sıralarında, sanık avukatlarının katılma ve tutukluluk taleplerine ilişkin savunmalarıyla başladı.
"Müvekkilim suçsuz, tutuklama talebinin reddini istiyoruz"
Sanık avukatlarının savcının mütalaasına karşı savunma yaptığı duruşmada ilk olarak tutuklu sanıklardan Mustafa Kazan'ın avukatı söz aldı. Kazan'ın avukatı, şunları söyledi:
"Duruşma savcısının talebinin reddini talep ediyoruz. Örgüt olmadığı kanaatindeyiz. Örgüt liderinin ve örgütün üst kısımdaki kişilerin alt tabadakilere emir vermesi gözüküyor ama böyle bir şema olmadığı, işveren işçi şeması olduğu gözüküyor. Müvekkilim, iş yerinde idari personel olarak çalışmaktadır. Hiçbir şekilde tıbbi müdahalede bulunmamıştır. Suç oluşmadığı için tutuklama talebinin reddini talep ederiz. 112 ambulansının devre dışı bırakılmadığı, tamamen kanuna uygun ve usulünce yapıldığı görülmüştür. Müvekkilim, bu olay gerçekleştikten sonra emekli olmak durumunda kalmış ve memleketine gitmişti. Duruşmanın başından beri aralıksız geldi, duruşmadan kaçma ihtimali olsaydı duruşmaya gelmezdi, tutuklama talebi olmasına rağmen bugün de duruşmaya gelmiştir. Müvekkilim, iş yerinde sabit maaşla çalıştığı için herhangi bir menfaat de sağlamadığı ortadadır."
"Tutuklanırsa psikolojisi bozulur"
Tutuklu sanık Sümeyye Özdemir'in avukatı ise şöyle konuştu:
"Müvekkil, 20’li yaşların başında Bağcılar Medilife'ta tıbbi sekreter olarak çalışan biridir. Dosya kapsamında gerçekleştirdiği eylemler epikriz yazmak ve SGK’yı dolandırmak gibi eylemler deniliyor ama epikriz konusunda Hasan Basri Gök, 'Sümeyye Özdemiri tanırım, epikriz yazar diyor' ama sizin karşınızda duyumdan bahsetti ve tanımadığını ifade etti. Müvekkil doktor, hemşire değil ve epikriz yazacak bir bilgiye sahip değil. Sorumlu doktorlar yanına oturtarak ekranı kağıda yazdırıyor. Müvekkilin örgüt hiyerarşisi içinde olması söz konusu değil. Müvekkil, sadece örgüt başkanı olarak nitelendirilen Fırat Sarı'ya 'Hocam şöyle böyle oldu' diye bilgi vermiştir. Savcılık mütalaasında tutuklamadan bahsedilmiş, dosyada müvekkilim hakkında herhangi bir delil yok. Müvekkilim, fatura kesmesini bilmez, çünkü muhasebeci değil. Epikriz yazmaz, çünkü doktor değil. Müvekkil, duruşmalar başladığı günden beri takip etmektedir, kaçma sebebi yoktur. Tutuklanması halinde psikolojisi geri dönülemez hale gelecektir."
"Müvekkilimle gurur duyuyorum"
"Yenidoğan çetesi" ile ilgili ilk CİMER ihbarını yapan tutuklu sanık hemşire Deniz Korkmaz'ın avukatı, şunları kaydetti:
"Uzman raporunda veya teftiş raporunda, hiçbir yerde müvekkilin adı geçmiyor, müvekkilin işlediği iddia edilen herhangi bir suç tespit edilmemiş. Bebek ölümü ile ilgili savcılıktan hiçbir isnat yok. Herhangi bir suç olmayınca, giydiği iddia edilen parka vs iddia edilerek ve komplo teorisyenliği yapılarak, müvekkilin emniyetten yönlendirildiği iddia edildi. Emniyet ya da savcılık operasyon yapacak olsa, böyle bir şikayete gerek olmadan kendisi gereğini yapardı. Sağlık Bakanı 'Bir CİMER şikayeti ile çeteyi çökerttik' dedi. O şikayeti yapan Deniz’in sayesinde tüm bu olaylar ortaya çıkmıştır. Müvekkil Deniz Korkmaz, CİMER şikayetini yapmasa, yazdıktan sonra gönder tuşuna basmasa huzurda böyle bir dava olmayacaktı. Bu yargılama neticesinde sağlık sisteminin içerisindeki problemli kişiler, çocukları para olarak gören kişiler cezasını bulacak. Ve kimse bir daha böyle yanlışlara kalkışamayacaktır. Bunun sağlanmasına sebep olan kişiyi savunmaktan gurur duyuyorum. Netice olarak bu şikayeti yapmasa, dışarıda özgür olarak gezecek olan müvekkil hakkında tüm bu hususların gözetilerek tahliyesini talep ediyorum."
"Ölen 3 bebek için Adli Tıp'tan rapor talep ediyoruz"
Dursun Eryılmaz'ın avukatı, şunları anlattı:
"Müvekkil, 2023 Haziran ve Temmuz ayında 5 bebeğin ölümünden sorumlu tutulmuştur. Somut delilere dayanan kuvvetli suç şüphesi bulunmamaktadır. Amir- memur, alt-üst örgüt hiyerarşisi bulunmamaktadır. Savcının mütalaasına katılmıyoruz. Esas olan tutuksuz yargılanmaktır. 8 aydır müvekkil tutuklu, artık tutukluluk, cezanın infazı haline gelmiştir. Ev hapsiyle kendisinin salıverilmesini, tutuksuz olarak yargılanmasını talep ederiz. Kadan bebek, Karakoç bebek ve Helvacı bebek için Adli Tıp Kurumundan ölüm raporu alınmasını talep ediyoruz."
Emine Avcı'nın avukatı, "Uzman görüşünün dosyasıyla alakası olmadığını anlayabiliriz bu insanlar neden bu kadar süredir tutuklu? Müvekkilimin adli kontrol şartıyla tahliye edilmesini talep ediyoruz" dedi.
Fehmi Alperen'in avukatı, "Suç örgütüne üye olma suçunu kabul etmiyoruz. Müvekkilim sadece sanıklardan Gıyasettin Mert'i tanımaktadır. MASAK soruşturma incelemesinde müvekkilimin herhangi bir suç geliri elde etmediği anlaşılmıştır. Müvekkilimin delil karartma gibi bir durumu yoktur, sabit ikameti vardır ve ailesiyle yaşamaktadır. Daha fazla mağdur edilmemeleri üzerine tahliye edilmelerini talep ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Fırat Sarı'nın avukatı: Müvekkilim olsa olsa dış kapının mandalı olur
Çetenin lideri olduğu iddiasıyla yargılanan Fırat Sarı'nın avukatı ise şöyle konuştu:
"Kamu hastanelerine kaç tane hasta sevki olmuş, bununla ilgili rapor talep ediyoruz. Müvekkilim örgüt kurma ve örgütü yönetme suçuyla yargılanmaktadır. Soruşturma aşaması hatalı, baştan sona usulsüz yürütülmüştür. Soruşturma savcısı, aykırı olarak, aleyhine delil topladığı gibi lehine bir delil toplamamıştır. Örgüte ilişkin bütün detayları hepimiz açıkladık, örgüt lideri olamayacağı anlaşılmıştır, müvekkilimiz olsa olsa dış kapının mandalı olur. 15 gündür 'örgüt var mı yok mu' gereksiz şekilde hepimiz tartışmaktayız.
İhbarcı dahil etkin pişmanlıktan faydalananlar da müvekkilimin, hastalara yaklaşımında bir kusurdan bahsetmemiştir. Müvekkilim, 3 bebeğin ölümüyle suçlanmaktadır; bu durumu kabul etmiyoruz. Kadan bebekle ilgili, çok uzun süre yatıştan kaynaklı öldürmekten suçlanıyor. Müvekkilim, hangi zaman diliminde bebeği uzun yatırdığı ve ölümüne sebebiyet verdiği konusunda raporun çöp olduğu gözüküyor. Halime bebekle ilgili, ölümün gerçekleştiği hastanede tam zamanlı çalışmamaktadır. Halime bebek, ilk doğum anından ve ölüm anına kadar bebekle kendisi ilgilendiği için bebeğin ilgili doktoru olarak lanse edildi. Bebeklere özel ilgisi olduğu için ve 'yaşamaz' denilen bebeği 45 gün yaşattığı gibi ölüm anında orada olmaması nedeniyle suçlanmaktadır. Opara bebekle ilgili, eğer konu ölüm ve yaşamsa, sizin hastanenize gelen hastaları kabuk etmek zorundasınız. Doğukan Taşçı'ya ise 'Bu bebeği kabul edecekseniz, başında bir hemşire, doktor tutmak zorundasınız' demiştir.
Tutukluluk bir tedbir olmak zorundadır. Müvekkilimin ailesi ve uzak akrabaları dahil tüm malvarlığına el konuldu. Tahliyesini talep ediyorum."
Mahkemeden ara karar
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmada, sanık avukatlarının dinlenilmesinin ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti, tutuklu 22 sanığın mevcut hallerinin devamına karar verdi.
Müştekilerin davaya katılma taleplerinin kabul edilmesini kararlaştıran heyet, suçtan zarar görme ihtimaline karşı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının da davaya katılma taleplerini kabul etti.
Mahkeme heyeti, tutuksuz yargılanan sanıklardan TRG Hospitalist Hastanesi doktorlarından Mehmet Gürül, TRG Hospitalist Hastanesi İdari Müdürü Murat Mantuş ile doktor Şeyhmus Çelik'in tutuklanmasına karar verdi.
Heyet, tutuksuz sanıklar Birinci International Hastanesinin sahibi Ali Aksu, Esenler Güney Hastanesinin mesul müdürü doktor Ali Dirik, hemşire Serenay Şenkalaycı ve hemşire Ceren Hatice Kırım hakkında ise tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti.
Mahkeme heyeti, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı 13 Ocak 2025 tarihine erteledi.
Ara kararın açıklanmasının ardından hakkında tutuklama kararı verilen sanıklar Mehmet Gürül, Murat Mantuş ve Şeyhmus Çelik, duruşma salonundaki jandarma ekiplerince kelepçe takılarak salondan çıkarıldı.
"Yenidoğan çetesi" davasında ilk gün neler yaşandı?Duruşmada, mağdur avukatlarından biri, "Sanık Fırat Sarı, kaç yıldır bu işi yapıyor, kaç yıldır insanları öldürüyor? Etkinlik pişmanlık kapsamında hemşirelerin konuşması lazım. Tape kaydı uzmanlık raporunda yok. Diğer çocuklar açısından da biz hukuken peşindeyiz. İlliyet bağı açısından da enselerindeyiz. Raporda 19 çocuk yer alıyor. Ancak dosyada 19 çocuktan 6’sı eksik. Bu 6 çocuk hakkında takipsizlik kararı mı var?" ifadelerini kullandı. Duruşmada Türkiye Barolar Birliği ile diğer barolar, siyasi partiler ve derneklerin mahkemeye katılım talepleri reddedilirken, duruşmanın ilk gününde hemşire sanık Hakan Doğukan Taşçı'nın savunması dinlendi. Taşçı, "Evrak üzerindeki oynamalar daha fazla para almak için her zaman yapılıyordu. 10 yıl önce çalıştığım hastanelerde de yapılıyordu. Bu kurumlar senede 6-7 kez denetleniyor. Nasıl oluyor denetlemeden sorunsuz çıkıyorlar da suç bize kalıyor? Hastayı entübe gösterirseniz hasta '3. basamak' olur. SGK'dan daha fazla para alırsınız. Onun için bu yapılıyordu" diye konuştu. "Yenidoğan çetesi" davasında 2. gün neler yaşandı?Toplamda 5 tutuklu sanığın konuştuğu davanın ilk duruşmasının ikinci gününde Mahkeme Başkanı, sanık hemşire Deniz Korkmaz’a, 'Devleti soymak, milleti soymaktan şereflidir' sözünü neden söylediğini sordu. Korkmaz, ifadesinin "Kurtlar Vadisi" adlı dizide geçen bir replik olduğunu belirterek, "Evet, söyledim. Ünlü bir replik. Bakarsanız görürsünüz" dedi. "Yenidoğan çetesi" davasında 3. gün neler yaşandı?Toplamda 47 sanığın yargılandığını davada 13 sanığın ifadesi tamamlandı. Gazeteci Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre Kaya Bebeğin vekili haricinde, artık hayatta olmayan Michelle Nwando Opara ile Mive Serdarova gibi bebeklerin savunmasını üstlenen bir avukat olmadı. Yoğun bakım hemşiresi sanık Cansu Akyıldırım, Fırat Sarı'dan her ay topluca aldığı paraları ekibe "motivasyon" amaçlı dağıttığını iddia etti. Hemşire Mehtap Sayar da yaptığı savunmada, "10 yıldır hemşireyim ancak maaşlar oldukça düşük. Fırat Bey, kıdemli hemşirelere düzenli olarak motivasyon ödemesi yapardı" ifadelerini kullandı. "Yenidoğan çetesi" davasında 4. gün neler yaşandı?"Yenidoğan Çetesi" davasının sanıklarından CHP'li Esenyurt Belediye Sağlık Dairesi eski Başkanı Renas Kılıç, Fırat Sarı ile arasında geçen para akışına dair açıklamalarda bulundu. Kılıç, hesabına gelen paraların eski olduğunu belirterek, "Fırat Sarı'ya verdiğim borçlar" dedi. "Yenidoğan çetesi" davasında 5. gün neler yaşandı?Yenidoğan Çetesi davası duruşması beşinci gününde, 5 bebeğin ölümünden sorumlu tutulan doktor İlker Gönen kendisini savundu. Gönen, "Hasta yatırdığım söyleniyor, ben hiç hasta yatırmadım, hasta geç taburcu ediliyor deniyor, ben hiç hasta taburcu etmedim. Hastaları geç taburcu etmek zordur. Üçüncüsü de evrakta sahtecilik. Benim elektronik imzam var, epikriz sistemi böyle bir şey. Ben hiç evrak imzalamadım, ben hiç ilaç satımında bulunmadım. Ben Türkiye'de ilk defa ötenazi yaptırmakla suçlanıyorum" dedi. Gıyasettin Mert Özdemir ise maddi kazanç sağlamak amacıyla hasta yönlendirdiğini itiraf etti. "Yenidoğan çetesi" davasında 6. gün neler yaşandı?Çete lideri olduğu iddia edilen ve hakkında 582 yıl 9 aya kadar hapis cezası istenen Dr. Fırat Sarı savunma yaptı. Kendisine yöneltilen suçlamaları reddeden Sarı, "112’de kimseye rüşvet vererek hasta almadık" diyerek, "Hor görülen sevk sistemi için beni milletvekilleri de arardı, herkes aradı. Çünkü yoğun bakımda yer yoktu" ifadelerini kullandı. Tapelere itirazı olduğunu kaydeden Sarı, "Özel hayatta geçen konuşmalar, kamuya yansıtıldı. Bunlar kamu ile alakalı konuşmalar değildi. Ayrıca belli yerler kesilmiş. Tapelerde, 2 kişinin konuşmasından sanki bebekler sokaktaymış gibi bir algı yaratıldı. O bebekler kuvözde, ciddi yatırımlar yapılan hastanelerdeydi" dedi. "Benim ölüm oranım, Türkiye’deki hekimlerin ölüm oranının altında. Eğer cani olsam, bu sayı yüksek olurdu" sözleriyle kendini savunan Sarı, "Gıyasettin’e bebek başına 750 lira ödüyordum. Eşi ise sigortalı olarak çalışıyordu. Devlet memuru olduğu için ödemeleri bu şekilde yapıyorduk. Hakan Doğukan’a da para veriyordum. İlker Gönen ise maaşlı çalışanımdı" diye konuştu. Ara kararın açıklandığı duruşmada, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmedildi. "Yenidoğan çetesi" davasında 7. gün neler yaşandı?"Yenidoğan Çetesi" davasının 7. gününde tutuksuz sanıklar dinlendi. Halime bebeğin ölümüyle ilgili iddialara yanıt veren tutuksuz sanık hemşire Ecem Koç, "Çok kötü durumda bir bebekti, entübeydi. Doktor olmadığı için bebeğe müdahaleyi hemşireler olarak yaptık" dedi. Çete lideri olduğu iddia edilen doktor Fırat Sarı'nın epikrizleri değiştirmesini istediğini ileri süren tutuksuz yargılanan hemşire Serenay Şenkalaycı da "kabul etmediğini ve yönetime söylediğini" iddia etti. Avcılar Hospital Başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız da anlaşma detaylarıyla ilgili olarak "Sabit bir ödeme yoktu. Cirodan yüzde 35 pay olarak anlaştık" dedi. Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız'ın avukatı da Savcı Yavuz Engin'in suç işlenirken gereken adımları atmadığını öne sürerek 10 bebeğin ölümüne seyirci kaldığını iddia etti. "Yenidoğan çetesi" davasında 8. gün neler yaşandı?Davanın 8. gününde tutuksuz sanık Doktor Seyhmus Çelik savunmasında kalp hastası bir bebeğin ölümünü anlattı. Çelik, "Bu bebeği parası olmadığı için hiçbir hastane bu bebeği kabul etmedi. Hakan Doğukan’ın, Fırat Sarı’ya 'Bu hastayla ilgilenme, boşuna uğraşma' dediğini duydum. Doğukan Taşçı, 'Erkenden öldüreceksin, sorun çözülecek' diyordu" dedi. "Yenidoğan çetesi" davasında 9. gün neler yaşandı?Duruşmanın 9. gününde, tutuksuz sanıklar dinlendi. Hemşire Renginar Molla, kendisine solunumu olan bebek için "Oksijen almıyor" diye yaz dediklerini ve bu talimatı sorgulamadığını söyledi. Basamakları Fırat Sarı'nın belirlediğini aktaran Molla, nefes alan bir bebeği "almıyormuş gibi" yazmasının istendiğini söyledi. Savcının, Bağcılar Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan'a yönelttiği "Ölebilecek bir bebeğin mal gibi para karşılığı alınıp satılması seni rahatsız etmedi mi?" sorusuna sanık avukatları itiraz etti ve sözlerin dışarıda yanlış anlaşılacağını savundu. Savcı da "Kendisi söyledi para karşılığı bebeklerin alındığını. Beni ilgilendirmiyor dışarıda nasıl anlatıldığı" dedi. Duruşma savcısının, Şafak Hastanesi Başhekimi Semiha Yavuz'a soru sorduğu sırada çıkan tartışmada, Yavuz'un avukatı savcıya, "Müvekkile had bildiremezsiniz, sınırlarınızı bilin" dedi. "Yenidoğan çetesi" davasında 10. gün neler yaşandı?Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından başlatılan yeni soruşturma kapsamında, 26 şirket ve kişinin mal varlığına el konuldu, 12 hastaneye de kayyım atanmasına karar verildi. Mahkeme Başkanı “dedemin fişi” tapesiyle ilgili “Espiriydi” diyen sanık Bahar Kanık’a ''Orada bir bebek can çekişiyor, doktor-hemşire şakalaşıyor. Bu size normal geliyor mu?'' dedi. Çete lideri Fırat Sarı'nın el konulan mal varlığı ortaya çıktı. "Yenidoğan çetesi" davasında 11. gün neler yaşandı?11. günde, tutuksuz 3 sanık ve avukatları dinlendi. Böylece 22'si tutuklu 47 sanığın ve sanık avukatlarının dinlenmesi tamamlanmış oldu. Tutuksuz sanık Mehmet Gürül, savunmasında, Doğukan Taşçı'nın telefonunun dinlendiğini ve çete lideri olduğu iddiasıyla yargılanan Fırat Sarı'ya polisin haber verdiğini öne sürdü. Tutuksuz sanık Murat Mantuş, Sarı ile personel temini ve hastanenin reklamını yapmaları için anlaşma yaptıklarını söylerken, "Ben hiçbir olayı kapatmam. Vazifeyi ihmale uğratan merhamet, vatana ihanettir. Aldatıldım, kandırıldım" ifadelerini kullandı. Mantuş ve Volkan Karataş’ın avukatı Burak Mengü ise ortada bir suç olmadığını ve müvekkillerinin adil yargılanmadığını iddia ederek, soruşturmayı yürüten ve çete tarafından ölümle tehdit edilen Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'i hedef aldı. Mengü, "Soruşturma savcısı Yavuz Engin, 'Avukatlık soytarılık değildir' diye paylaşım yapmış. Instagram postu atacağına İl Sağlık Müdürlüğü'ne yazsaydı, hepsinin cevabını alırdı. Benim müvekkillerim lekelenmezdi" diye konuştu. TIKLAYIN - "Yenidoğan çetesi" davasında 11. gün: Telefonların dinlendiğini polis haber vermiş! "Yenidoğan çetesi" davasında 12. gün neler yaşandı?Mağdur ailelerin müşteki sıfatıyla dinlendiği duruşmada savcılık, mütalaasını sundu. Savcılık, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını; tutuksuz sanıklar Ali Aksu, Ali Dirik, Renginar Molla, Ceren Hatice Kırım, Serenay Şenkalaycı, Murat Mantuş, Mehmet Gürül, Mustafa Kazan, Sümeyye Özdemir ve Şeyhmus Çelik’in tutuklanmasını talep etti. Savcı, eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'na ait olan ve soruşturma kapsamında ruhsatı iptal edilerek kapatılan Avcılar Hospital'in de aralarında yer aldığı 12 hastane ve şirket hakkında, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine yönelik tedbir kararı konularak, suç duyurusunda bulunulmasını talep etti. Savcılık ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile müşteki ailelerin katılma taleplerinin kabulüne, barolar ve siyasi partilerin katılma taleplerinin ise reddine karar verilmesini istedi. |