HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın tarafından sarf edilen "HDP/PKK kamilen itlafı gereken bir siyasi haşere sürüsüdür" sözlerinin bir soykırım çağrısı olduğunu söyledi. Söz konusu sözlerin, 1994 yılında Ruanda'da 800 bin insanın ölümüne neden olan soykırımda da kullanıldığını hatırlatan Sancar, Yalçın'ın yargılanması için bütün hukuk kanallarını kullanacaklarını ifade etti.
MHP'nin, Yalçın'ın sözlerine ilişkin bir açıklama yapmadığını, AKP'nin herhangi bir şekilde tepki göstermediğini dile getiren Sancar, muhalefetten de bir ses çıkmadığın söyleyerek, "Muhalefetteki partilere sesleniyorum, bu sözler Türkiye’de bu kadar kolay sarf edilecek hale nasıl geldi? Böyle ifadeleri normal mi görüyorsunuz? Normal gördüğünüz için mi ses çıkarmıyorsunuz?" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Bahçeli tarafından yapılan 'HDP kapatılsın' çağrısını MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın sözlerini, bütçe görüşmeleri sırasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'lunun yaptığı konuşmayı ve gündeme ilişkin Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtladı.
"Bize saldırının esas nedeni çözümsüzlük girdabıdır"
HDP'ye yönelik kapatılma çağrılarına ilişkin soruya yanıt veren Sancar, söz konusu çağrının bir gündem değiştirme ve iktidar ortaklarının birbirlerine HDP üzerinden mesaj verme kaygısı olduğunu dile getirdi.
"MHP, AKP'nin reform söylemi ile başlayan sürecinin sonucunu kestiremiyor. İktidar ise çözümsüzlük girdabında" diyen Sancar, HDP'ye kapatma davası açılmasının çok yüksek siyasi maliyetleri olacağını ifade ederek partilerinin AKP ve MHP tarafından hedef gösterilmesini şöyle yorumladı:
"Bize göre bunun nedeni; iktidar bloğu bir çözümsüzlük girdabına girmiş durumda ve uzun bir süredir hiçbir soruna çözüm üretmiyorlar. Sorunları çözemeyince tartışılmasını engelleyecek taktik uygulayan bir anlayış var karşımızda. İktidar kendi girdiği çözümsüzlük girdabını gizlemek için bize saldırıyor. Bizim üzerimizden kamuoyu ve siyasi muhalefete ayar çekmeye çalışıyor.
Her bir aktörün bize yönelik hamlesinin başka nedenleri de var. MHP’nin çıkışını, Soylu’nun konuşmasını ve AKP’nin tutumunu da başka türlü masaya yatırmak gerekiyor. Bize saldırının esas nedeni çözümsüzlük girdabıdır. Çözümsüzlük girdabında olduğu için bütçe görüşmelerinde sorulara doğrudan cevap vermek yerine meseleyi başka alanlara çekiyorlar. Bugüne kadar kullandıkları gerilim, çatışma ve düşmanlaştırma yönetimini kullanıyorlar. Bu iktidar bloğundaki bütün partiler için geçerlidir. Mesela MHP bütçe görüşmelerinde sanki iktidar ortağı değilmiş gibi bir hava yaratıyor. Bahçeli'nin tweet'leri ile gündem belirlemeye kalkılıyor."
"İktidar bloğu içinde ayrıca çekişmeler var... Merkez Bankası'nın rezervleri sıfırlandı, Türkiye'ye döviz girmiyor, kur yükseliyor, pandemi süreci yönetilemiyor. İktidar bloğu içinde belli ki AKP kanadı bu sorunları aşmak için 'reform' sözüyle içerde bir parça yumuşama yaratmaya yoluna gidiyor. MHP de 'reform' ile başlayacak bir tartışmanın sonucunu kestiremiyor. 'AKP böyle devam ederse benimle ortaklıktan vazgeçer mi 'gibi bir kaygı yaşıyor anlaşılan. O nedenle birbirlerine bizi kullanarak mesaj veriyorlar. Birbirlerine karşı hamle yapıyorlar."
"Kapatma davası açılır mı, açılmaz mı, açılırsa kapatılır mı, umurumuzda değil. Mutlaka, derhal, en etkili şekilde yola koyulacak ve daha da büyüyerek geleceğiz. Biz büyüdükçe iktidarın kabusu da büyüyecek bunu böyle bilsinler. HDP bir bina değildir, halktır. "
"AKP, MHP'ye ayar vermeye çalışıyor"
Sancar, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan'ın Diyarbakır'da iş insanları ve kanaat önderleriyle yaptığı görüşmelerin de AKP'den MHP verilen bir mesaj olduğunu dile getirdi. AKP'nin MHP'ye yeni bir çözüm süreci söylentileri üzerinden 'ayar vermeye' çalıştığını düşündüğünü belirten Sancar, "Çözüm süreci gibi hayati bir meseleyi kendi iç gerilimlerinin aracı haline getirdiklerine yönelik şüphelerim var" dedi.
"Yalçın'ın sözleri Soykırım çağrısıdır"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın tarafından sarf edilen "HDP/PKK kamilen itlafı gereken bir siyasi haşere sürüsüdür" sözlerinin bir soykırım çağrısı olduğunu söyleyen Sancar, "Biz bunu gaflet anında söylenmiş bir söz olarak geçiştiremeyiz" diye konuştu. Ruanda’daki aynı ifadeler nedeniyle radyo ve gazete yöneticilerinin Birleşmiş Milletler tarafından insanlığa suç işlemekten mahkum edildiğini hatırlatan Sancar, şöyle konuştu:
"MHP yönetimi kendisinin bu sözlerine katılıyor mu? Görüşünü paylaşıyor mu? Bunu bugüne kadar ses çıkarmadılar. AKP iktidarın büyük ortağı bununla ilgili ne diyor. Bu sözleri önemsiz bir atıf gibi görüyor yoksa katılıyor mu? Sessiz kalıyorlar, bu ikrardır. AKP buna ses çıkarmadığı için buna katılmış sayarız.
"Muhalefetteki siyasi partilerden tek bir açıklama gelmedi. Muhalefetteki partilere sesleniyorum, bu sözler Türkiye’de bu kadar kolay sarf edilecek hale nasıl geldi? Böyle ifadeleri normal mi görüyorsunuz? Normal gördüğünüz için mi ses çıkarmıyorsunuz?"
"Asla bunun peşini bırakmayacağız. Ulusal ve uluslararası hukukta bütün yoları deneyeceğiz. Bu partiye oy veren 6 milyon, gönül veren 15 milyon insanı aşağılayan bir anlayışın Kürtler farkında değil mi sanıyorlar? Bunun sonucunun olmayacağını mı düşünüyorlar?"
"İktidarın 'reform' söylemi gerçekçi değil"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'yargıda reform' sözlerinin kamuoyunda yarattığı beklentiye ilişkin soruya yanıt veren Sancar, böyle bir sürece girmeye sıcak baktıklarını ancak içinde bulunulan süreçte bunun gerçekçi olmadığını söyledi.
Sancar, "Erdoğan, reformla ilgili konuştuğu sırada önce yargıya talimat veriyor. Demirtaş ve Kavala'yı mahkum edin diyor. Sonra da 'ben yargı reformu yapacağım diyor. Buna nasıl inanırsınız? Demirtaş ve diğer arkadaşlarımız bugüne kadar bütün temel hukuk ilkeleri ve kuralları çiğnenerek içerde tutuluyorlar. Osman Kavala da siyasi rehinedir. Bir intikam objesidir. Onunla ilgili süreç de aynen hukuk tamamen çiğnenerek yürütülmektedir. Bu iki isimle ilgili yargıya talimat veriyor, sonra da ben reform yapacağım diyor. Bu zihniyetle reform yapamazsınız" dedi.
"Süleyman Soylu bir iç güvenlik tehdidi haline gelmiştir"
İçişleri Bakanlığının iç güvenliği korumak, kamu düzenini korumak, vatandaşların hak ve özgürlüklerini güvence almak görevinin olduğunu ifade eden Sancar, "Meclis Bakanlığa bunun için para veriyor. Fakat kendisi bir iç güvenlik tehdidi haline gelmiştir. Meclis konuşması da bunun apaçık örneğidir" diye konuştu.