T24 Haber Merkezi
AKP Konferans Salonu'nda Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), sona erdi. MKYK'nın ardından AKP Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu. Konuşmasında, hayatını kaybeden Fethullah Gülen'e de yer veren Çelik, "İslam’a, insanlığa ve milletimize ihanet etmiş bir haindi. Vatansız olarak bu dünyayı terk etti. Örgütün fiziki unsurlarıyla mücadele edeceğimiz kararlılıkla bir gevşeme söz konusu değildir. Bu zihniyetle de aynı güçle mücadele etmemiz gerektiğini farkındayız" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ziyaretini de değerlendiren Çelik, "Hükümete çağrı yaparken, hükümeti hukukun üstünlüğünü saygı duymaya davet ediyorlar. Hukukun üstünlüğünden bahsedenlerin öncelikle terör örgütüyle ilgili ne düşündüklerini açıklaması lazım. Kobani olaylarında yapılan konuşmaları biliyoruz" ifadelerini kullandı. CHP'ye yönelik olarak "Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcı uygulamaları çözerken karşımızdaydılar" diyen Çelik, bu sorunun artık çözüldüğünü söyledi, Özel'in Kürt sorununu gündeme getirmesini "gecikmiş bir tarih okuması" olarak değerlendirdi.
TIKLAYIN - Fethullah Gülen öldü
Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Örgüt mensuplarının yaptığı açıklamalarda, İslam’a ve insanlığa hizmet ettiğine dair ifadeler var. İslam’a, insanlığa ve milletimize ihanet etmiş bir haindi. Vatansız olarak bu dünyayı terk etti. Dinimize yaptığı kötülükler böyle bir şahsın ismini Netanyahu gibi biriyle yan yana yazdırması neticesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Geçmişe doğru değerlendirildiğinde 15 Temmuz darbe girişimiyle ortaya çıkan tablo, gerek daha sonra yürüttükleri faaliyetler bu teröristbaşının aslında ülkemizdeki milli egemenliği çalmak üzere ordumuza, milletimize büyük kötülükler yapmak üzere bir projenin taşeronluğunu yaptığını göstermektedir. Teröristbaşı Gülen kurduğu ihanet şebekesiyle büyük bir ihanet ve cinayet ağının mimarlığını yapmıştı.
Örgütün fiziki unsurlarıyla mücadele edeceğimiz kararlılıkta bir gevşeme söz konusu değildir. Bu zihniyetle de aynı güçle mücadele etmemiz gerektiğini farkındayız.
Uzun zamandır örgüt mensuplarının yaptığı faaliyetlere dikkat ettiğimizde bunları aynı ihanet ve cinayet şebekesini işlevsel kılmak için çeşitli ülkelerde ülkemize karşı faaliyetlerde yürüttüğünü, kendilerince uygun bir fırsat bulmaya çalıştıklarını net bir şekilde görüyoruz.
Bu zihniyetin, şebekenin şimdi yaptıkları birtakım açıklamaları gördüğümüzde aynı ihanet ve cinayet şebekesini sürdürmeye çalıştıklarını görüyoruz. Gelinen noktada 15 Temmuz’dan sonra kimler tarafından himaye edildiklerini de görmüş olduk. Birçok odakları bertaraf edildi. Kutsal değerlere ve insanlığa kötülük etme bakımından ismini Netanyahu gibi katillerle yan yana yazdıran bir kötülük abidesinin hayatı son bulmuş oldu.
Bütçe, Meclis'e geliyor
23’üncü bütçemizi yarın Meclis’e sunmuş olacağız. Uzun yıllar boyunca bu bütçeyi yapma şeklindeki siyasi hikayemiz ve ortaya koyduğumuz siyasi başarı, 23’üncü bütçeyle taçlanmış olacak.
Nobel kazanan Acemoğlu'na tebrik
Nobel Ödülü Kazanan Daron Acemoğlu’nu tebrik ediyoruz. Bilimsel çalışmalarına yapılan atıflar dikkatle takip edilmesi gereken konular.
İsrail'in Filistin ve Lübnan saldırıları
Filistin meselesi ve Gazze’de yaşananlar, Lübnan’da olan konular bugün de MKYK’mızın ana konusu... Dışişleri Bakanlığımızın sunumu vardı. Kapsamlı bir değerlendirme gerçekleştirildi. Netanyahu hükümetinin katliamlarına devam ettiği bir kere daha görüldü.
Rakamlar, cinayetler, ortaya koydukları soykırım Nazilerin yaptıklarının çok ötesine geçmiş bir tablo ortaya çıkardı.
Yahya Sinvar’ın şehit edilmesiyle Netanyahu hükümetinin katliamlarına devam ettiği net bir şekilde görülmüştür. Filistin meselesini MKYK’da ayrıntılı bir şekilde ele aldığımızda gördük ki ortaya koydukları soykırım Nazileri fersah fersah geçmiş, Nazilerden daha beter bir tablo ortaya çıkarmıştır.
Bugün yeni bir İsrail saldırısından da bahsediliyor. Netanyahu hükümeti barışa ait her şeyi hedef almaya devam ediyor. Bu saldırgan politikanın durmayacağı görülüyor. Buna silahla destek olanlar eninde sonunda bunun altında kalacaklardır. Bunu bugün durdurmayanlar yarın kendi halklarının daha büyük tepsisiyle karşı karşıya kalacaklardır. Soykırım şebekesi insanlık mahkemesinde yargılanacak ve hak ettikleri en ağır cezayı alacaklar.
Kafkasya'daki son durum
Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanlığımızın ev sahipliğinde Azerbaycan, Ermenistan, Rusya Dışişleri Bakanları Türkiye’deydi. Cumhurbaşkanımızın kabulünde ifade ettiği konular Kafkasya barış perspektifi bakımından önemlidir. Net bir şekilde Türkiye Kafkasya’daki barış içinde kilit rol oynayan bir ülkedir. Yıllarca Ermenistan’ı silahlandırarak çıkar elde etmeye çalışanlara karşı Türkiye herkesin yararına olacak. Azerbaycan’ın, Ermenistan’ın Rusya’nın içinde olduğu konularla Kafkasya barışını koruma iradesi bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Rize'deki hamburgerci açılışına katılan AKP'li belediye başkanları ve teşkilat üyeleri
Rize'deki açılışa katılma olayıyla ilgili olarak oraya katılan belediye başkanlarımız ve yöneticilerimiz hakkında disipline sevk işlemi yapılmıştır ve süreç kurul tarafından takip edilmektedir. O konudaki gelişme şimdilik bu noktadadır.
Erdoğan'ın Rusya ziyareti
Çarşamba günü sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya Kazan ziyareti olacak. BRICS toplantısı gerçekleşecek. Türkiye’nin tarihsel yürüyüşü korunurken ilişkilerin çeşitlendirilmesi açısından Türkiye’nin dünyanın her türlü birliğinde yer alma iradesi baştan itibaren ilan edilmiştir. Cumhurbaşkanımızın yapacağı temaslar önümüzdeki dönem için yol gösterici ve aydınlatıcı olacaktır.
"Yenidoğan çetesi"
Yenidoğan bebekleri öldüren cinayet şebekesiyle ilgili gündemi ve gelişmeleri yakından çok ciddi bir şekilde takip ediyoruz. Sağlık Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımız tam bir koordinasyon içerisinde bu çetenin tamamen çökertilmesi, varsa benzerlerinin de bertaraf edilmesi için güçlü bir çalışmayı sürdürüyorlar.
Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz günlerdeki kabulünde Adalet Bakanımız ve Sağlık Bakanımız kendilerine bilgi verdiler. Cumhurbaşkanımız sonuna kadar ve tavizsiz bir şekilde bu meselenin üstüne gidilmesi gerektiği konusunda tutumunu ortaya koydu. Yenidoğan çetesinin tümüyle kazıyacağımızı ve en ağır cezayı almaları için gayret göstereceğimizi ifade etmek istiyoruz.
İddiaların hepsi ayrıntılı bir biçimde inceleniyor. Çeşitli vatandaşlarımız tarafından bazı sağlık çalışanların tarafından dile getiriliyor. Önemlidir, önemsizdir ayrımı yapılmaksızın inceleniyor. Sonuçları kapsamlı şekilde kamuoyuna paylaşacağız. Bu işlerin içine bulaşanlar var mıdır? Hepsinin inceleneceğinden kuşkunuz olmasın.
Gerçekten pandemi zamanında ve diğer zamanlarda büyük fedakarlıkla çalışan sağlık çalışanlarımızı tırnak altında bırakacak cümlelerden kaçınmak gerekir. Vatandaşlarımızdan gelen uyarılar var. Bu konuyu ciddiye aldığımızı ifade etmek istiyoruz. CİMER’e geldiği gibi partimize gelen ihbar söz konusu olduğunda bütün ayrıntılarıyla bakıyoruz."
Çözüm süreci
Yeni bir çözüm süreci iddialarıyla ilgili Türkiye Cumhuriyeti’nin meşruiyet alanından taviz vermeyeceğini ifade eden Çelik, "O zaman da ifade edildi, özellikle terör örgütüne destek veren ifadeler kullanan siyasi partiye dönük olarak bu terörle aralarına mesafe koymaları ve Türkiye partisi olmalarına dönük bir davettir. Çözüm süreci, milli birlik kardeşlik projesi dönemlerinde de yapılmak istenen, devletin sert gücünü kullandığı kadar yumuşak güç unsurlarını da kullanarak yani istihbarat teşkilatının görüşmeler yapması yoluyla terör örgütünün silah bırakması ve ülke topraklarını terk etmesiydi" dedi.
Bahçeli'nin terörist başına ‘Türkiye’ye hizmet etmek istiyorsan silah bırakmalarını söyle’ sözünün İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu tarafından çarpıtıldığını, o sözün terörist başıyla pazarlık söz konusuymuş gibi algı yaratıldığını söyleyen Çelik, böyle bir pazarlığın mümkün olmadığını söyledi.
Özel'in Demirtaş'ı ziyareti
Özel'in cezaevindeki Demirtaş'ı ziyareti hakkında da konuşan Çelik, şunları söyledi:
"Burada kimin kimi ziyaret ettiği bizi çok ilgilendirmez. Yapılan açıklamaların ortak noktası var. Hükümete çağrı yaparken, hükümeti hukukun üstünlüğünü saygı duymaya davet ediyorlar. Hukukun üstünlüğünden bahsedenlerin öncelikle terör örgütüyle ilgili ne düşündüklerini açıklaması lazım. Kobani olaylarında yapılan konuşmaları biliyoruz.
Terörist başının heykelini dikmesinden kimin bahsettiğini biliyoruz. Hukukun üstünlüğü öncelikle terörün dışlanmasından geçer. Hukuk devletinin en büyük tehdidi terördür. Bütün cümleler hükümete karşı söylenmiş ama terör örgütüne karşı bir şey söylenmemiş. Hem ziyaret edenin hem ziyaret edilenin cümlelerinde bu söylenmemiş. Öncelikle Kobani olayları başta olmak üzere terörist başının heykelini dikmek yaklaşımı başta olmak üzere bunların yanlışlıkları konusunda sayın Özgür Özel'in bir şeyler söylemesi, PKK terör örgütüne karşı net bir tutumu söylenmesi ve bunun da kamuoyuyla paylaşılması gerekirdi.
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar olan süreci değerlendirerek sayın Özel'in konuşmasında, bundan sonrasında da şöyle yapacağız gibisinden bir yaklaşım ortaya konuluyor. Bu da tek millet prensibinden bizim açımızdan aykırıdır. Biz ikinci sınıf vatandaş olgusunu kabul etmiyoruz. Bütün Kürt vatandaşlarımızı kast ederek 'kendilerini eşit hissedene kadar' diyor sayın Özel. Biz bu düzenlemeleri yaparken karşımızdaki en sert blok CHP'ydi. CHP'nin o zamanki yöneticileri bütün düzenlemeler yapılırken askeri ve yargı vesayetini kışkırtmak istiyordu. Başörtüsü söz konusu olduğunda bu sorunun en büyük siyasi destekçisi CHP'ydi. Sorunu çözdükten sonra aradan yıllar geçti sayın Kılıçdaroğlu çıkıp 'bu konuyu çözeceğiz' dedi. Halbuki biz bu konuyu çözerken de karşımızda olanların başında sayın Kılıçdaroğlu vardı. Aynı mesele Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcı uygulamaları çözerken karşımızdaydılar. Şimdi bu sorunu çözmüşüz, sonra Özgür Özel bunu gündeme getiriyor gecikmiş bir tarih okuması olarak. Bu da gerçekten anokronik bir durum."
“29 Ekim resepsiyonu yine milletin evi olan külliyede gerçekleşecek”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının Çankaya Köşkü’nde yapılması çağrısı sorulan Çelik, şöyle konuştu:
“Sayın Özel ‘29 Ekim resepsiyonu Çankaya Köşkü’nde olsun’ derken milletin evi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılmasını Atatürk’ün mirasına aykırı bir şey olarak ifade ediyor. Aynı zamanda da onu, külliyede, milletin evinde yapılmasını olumsuzlayan bir tavır içerisine giriyor. Devlet hayatında, devletimizin ihtiyaçlarına göre devlet başkanlarının kullandığı farklı mekanlar olur. Bu devletin ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Gelişen ihtiyaçlara göre Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evi olarak yapılmıştır. Sayın Özel’in milletin evi Cumhurbaşkanlığı külliyesine karşı kullandığı ifadeler son derece yanlış ifadelerdir.
Cumhurbaşkanımız Atatürk’ün hatırasını korumak bakımından da bazı faaliyetlerini yine Çankaya'da sürdürmektedir. Çankaya Köşkü de kapatılmış değildir. Ama bugün devlet hayatının ihtiyaçları bakımından merkezi olarak kullanılan yer Cumhurbaşkanlığı külliyesidir, milletin evidir. Artık katılım çok yüksek oluyor resepsiyonlara, binlerce kişinin üzerinde bir katılım yapılıyor. Dolayısıyla bu çerçevede 29 Ekim resepsiyonu yine milletin evi olan külliyede gerçekleşecektir. Sayın Özel’in bu resepsiyonlara katılmak için böyle bir şart koşması da siyaseten absürt bir yaklaşım olmuştur"
Ahmet Ümit: Artık ciğerim yanıyor, ‘Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nı yazmak zorundaydım!
|