Köşe yazarları, 18 yazarı ve yöneticisi hakkında gözaltı kararı bulunan, 12'si gözaltına alınan Cumhuriyet gazetesine yöenlik düzenlen operasyon hakkında yazdı.
Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök, Mehmet Y. Yılmaz, Akif Beki, Yalçın Bayer, Ahmet Hakan, Murat Yetkin, İsmet Berkan, Kanat Akkaya, Sabah'tan Fahrettin Altun, Hilal Kaplan, Melih Altınok, Cumhuriyet'ten Miyase İlknur, Can Dündar, Çiğdem Toker, Mine Söğüt, Tayfun Atay, Orhan Bursalı, Ahmet İnsel, Emre Kongar, Bağış Erten, Aslı Aydıntaşbaş, Ceyda Karan, Habertürk'ten Sevilay Yükselir, Muharrem Sarıkaya, Umur Talu, Sözcü'den Soner Yalçın, Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Ümit Zileli, Can Ataklı, Mehmet Türker, Necati Doğru, Uğur Dündar, Yeni Şafak'tan Salih Tuna, Karar'dan Etyen Mahçupyan, Yusuf Ziya Cömert, Milliyet'ten Güneri Cıvaoğlu, Melih Aşık, BirGün'den Turan Eser, Ümit Alan, Nihal Kelamoğlu, Doğan Tılıç, Fikri Sağlar, Fatih Yaşlı, Erk Acarer, Enver Aysever, Bülent Mumay, Star'dan Ahmet Taşgetiren, Ersoy Dede, Murat Çiçek, Halime Kökçe, Saadet Oruç, Fadime Özkan, Yiğit Bulut, Nuh Albayrak, Ahmet Kekeç, Evrensel'den Fatih Polat, İlhan Çaralan, Kamil Tekin Sürek, Fehim Işık, Yeniçağ'dan Tuncay Mollaveisoğlu, Ergun Kaftancı, Arslan Bulut, Arslan Tekin, Burhan Ayeri, Yeni Akit'ten Kadir Demirel, Mehtap Yılmaz, Yeni Birlik'ten İlnur Çevik yazdı.
14 gazeteden 69 yazarın Cumhuriyet gazetesine yönelik düzenelenen operasyonla ilgili yazdığı yazılar şöyle:
Hürriyet
Ertuğrul Özkök - Acaba bunu yapan hangi üst akıldır
Sabahın 05.00'inde Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının evine yapılan baskını okuyunca aklıma yine o günler geldi... İlhan Abi’nin evinden alınıp götürüldüğü o meşum sabahı hatırladım. Yani tarihimize “Kumpas” olarak geçen o karanlık dönemi... Dün sabah o soruyu yine sordum... İlhan abileri sabah 05.00’te evinden alıp hapse götüren üst akıl kimdi... Ve dün sabah bu ülkenin en köklü gazetelerinden birine şafak baskını yapan bu üst akıl kimdir... Kimdir bu ülkenin kendi ayağına ateş ettiren üst akıl... Yazıyı okumak için tıklayınız
75 yaşındaki Aydın Engin’in evi: “Engin, polislerce çekiştirilerek gözaltına alındı. Engin önce ‘Biraz yavaş olur musunuz’ diye ricada bulundu. Sonra da yorulup bir taşın üzerinde soluklanmak istedi.” Cumhuriyet gözaltıları çok yakın tarihimizden hangi dönemi hatırlatıyor? Yazıyı okumak için tıklayınız
Mehmet Y. Yılmaz - Ortadoğulu olmaya bir adım daha
Murat Sabuncu, Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya, Kadri Gürsel, Musa Kart, Güray Öz ve Nebil Özgentürk’ün Fetullahçı olduklarına mı inanalım, PKK’lı olduklarına mı? İki iddianın da iler tutar tarafı olmadığı için ikisini birden söylüyorlar. Seç beğen al, hangi terörist örgüte üye olmak istersen! Yazıyı okumak için tıklayınız
Mehmet Yılmaz - Tramvay son durakta!
Bütün gazetecilik yaşamı boyunca Fetullahçı örgütlenmeye dikkat çeken ve bu konudaki ilk kitapları yazan Hikmet Çetinkaya, 1-9 Mart 2004 tarihlerinde “Gülen Serüveni” diye bir yazı dizisi hazırlamış, Gülen de buna tekzip yollamış. Bu da olmuş Çetinkaya’nın FETÖ ile işbirliğine işaret! O kadar gerilere gidilebiliyorsa bütün AKP yöneticilerini toplamak daha mantıklı bir hareket olurdu. Yazıyı okumak için tıklayınız
Akif Beki – Başbakan’ın Cumhuriyet cevabı
AVRUPA Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, Cumhuriyet gazetesine operasyonla kırmızı çizginin aşıldığını söyledi. Başbakan Yıldırım da “Senin çizgine falan biz bakamayız, o çizginin üstüne bir çizgi de biz çekeriz” dedi. Milli duyguları şahlandırdı, Schulz’a ağzının payını verdi, eyvallah da... Çıkarlarımızı parçası olmakta gördüğümüz bir dünyayla restleşe restleşe içe kapanırsak Schulz ne kaybedecek? Yazıyı okumak için tıklayınız
Yalçın Bayer - OHAL neye mal olabilir
Cumhuriyet’teki gözaltıları duyunca yüreğimiz ‘cız’ etti. Uzun yıllar her türlü görevde bulunduk; hep doğruları savunduk. Hiçbir partinin veya grubun sözcüsü olmadık, şimdiki gibi... Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda mücadele arkadaşı Yunus Nadi’nin kurduğu, Cumhuriyet dönemi ile yaşıt, aydınlanmanın öncüsü olan bu gazetenin şanssızlığı nedir? Hiçbir iktidara yâr olmadı. Yazıyı okumak için tıklayınız
Ahmet Hakan - FETÖ’nün en mutlu günü
Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyon, FETÖ’cülere ilaç gibi geldi” dedi ve “FETÖ’cüler bu kıyak için kime teşekkür etmeliler acaba? Ben üniversitedeydim... Hikmet Çetinkaya Fetullah’ı yazardı. Ben gazeteciliğe başladım... Hikmet Çetinkaya Fetullah’ı yazardı. Ben Fetullah Gülen’i melaike gibi görürdüm... Hikmet Çetinkaya Fetullah’ı yazardı. Ben Hikmet Çetinkaya’ya kıl olurdum... Hikmet Çetinkaya Fetullah’ı yazardı. Ben gazetecilikte 20 yılı devirmiştim... Hikmet Çetinkaya Fetullah’ı yazardı. Ben yarım asırlık çınar oldum... Hikmet Çetinkaya Fetullah’ı yazdı. İşte bu Hikmet Çetinkaya… FETÖ’cülükten gözaltına alındı. Komik ama ben gülemiyorum. Yazıyı okumak için tıklayınız
Murat Yetkin - Ben dışarıdayım daha abi
Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ü aradım hemen, neler olduğunu anlamak için. Telefonu 'Ben dışarıdayım daha abi' diye açtı; bugünlerde gazeteci milletinin içinde bulunduğu ruh halini özetliyordu. Yazıyı okumak için tıklayınız
İsmet Berkan - Cumhuriyet ve terör: Güldürmeyin insanı
Gazete yönetiminin PKK’lı olması, FETÖ’cü olması... Bunlar akla ziyan suçlamalar. Ama diyebilirsiniz ki suçlamayı yöneltenlerin akla veya mantığa, hatta delile bile ihtiyacı yok. Maalesef ülkemizde durum bu; onlar akla ziyan şeylerle sizi suçlarlar, suçu onların kanıtlaması gerekmez, sizin suçsuzluğunuzu kanıtlamanız gerekir, o da yıllar alır. Yazıyı okumak için tıklayınız
Kanat Akkaya - Madendeki kanarya susunca…
Ortamın espri kaldıracak hali yok ama ‘Darbe yapıldığını nasıl anlarsınız?’ diye sorsalar, ‘Aydın Engin’i gözaltına aldılarsa darbe olmuştur’ diyebilirim. Yazıyı okumak için tıklayınız
Sabah
Fahrettin Altun - Terörün hürriyeti de olmaz cumhuriyeti de
Pazartesi günü Cumhuriyet vakfına, dolayısıyla da Cumhuriyet gazetesine yönelik kapsamlı bir operasyon başlatıldı. Bu kez operasyonu yürüten devlet! Şu anda, bütün Erdoğan düşmanları bu operasyonu bir fırsat olarak görmüş durumdalar. Yeniden "Türkiye'de basın özgürlüğü yok" yaygarası kopararak manevra alanı kazanmaya çalışıyorlar. PKK'lısından FETÖ'cüsüne. CHP'nin gayrı milli unsurlarına. AB'nin lüzumsuz siyasetçilerine kadar... En garibi de, Cumhuriyet gazetesini "Atatürkçü" diye pazarlama gayretleri. Cumhuriyet gazetesinin yıllar önce Fetullah Gülen ve çetesi aleyhine yaptıkları yayınları kanıt diye sunmaları. Sorun da burada. Cumhuriyet gazetesinde FETÖ'yü ve PKK'yı düşman görenler bizzat FETÖ tarafından ya tasfiye edildi, ya teslim alındı. Birkaç yıldır bu böyle! Cumhuriyet gazetesinin büyük bir iştiyakla birkaç yıldır terör propagandası yapıyor olmasının nedeni de bu! Yazıyı okumak için tıklayınız
Hilal Kaplan - Cumhuriyet’in terör arşivi
Tek tek kişiler bazında değil ama Cumhuriyet'in son iki yıllık arşivi bağlamında bu iddiaları değerlendirelim. Cumhuriyet, özellikle Can Dündar orada çalışmaya başladı başlayalı eski Cumhuriyet'e has niteliklerini kaybetmişti. FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri, klasik Kemalist reflekslerin temsilcisi Cumhuriyet tarafından dışlanması gerekirken, bilakis Cumhuriyet onlara hamilik edip kol kanat gerdi. Yazıyı okumak için tıklayınız
Melih Altınok - Ne gereği var ki...
"'O kadar korkutuyoruz, hâlâ sinmiyorlar' diyorsunuz. Biatçısınız, isyanı bilmiyorsunuz. Tanıtmak boynumuza borç olsun." Yukarıdaki sözler yılların Cumhuriyet'ini Fetullah'a teslim edip bir trol gazetesi haline getiren susamuruna ait. Evet, evet o. Fetullah'ın savcılarını ve örgütten gelen belgeleri hiçbir gazetecilik süzgecine tabi tutmadan manşete çeken o zoraki vatandaştan bahsediyorum. Yazıyı okumak için tıklayınız
Cumhuriyet
Miyase İlknur - Hapisler ve suikastlarla Cumhuriyet gazetesinin tarihi...
Cumhuriyet gazetesinin tarihi, kurulduğu günden bu yana Türkiye’de demokrasi ve özgür, laik düşüncenin tarihiyle kol kola örülmüştür. Ergenekon davalarının en büyük hedefi olan Cumhuriyet, bu kez FETÖ’ye savaş açan iktidarın hedefi haline geldi. Yazıyı okumak için tıklayınız
Miyase İlknur - Cumhuriyet'i hep darbeler vurdu...
12 Mart’ta gazete kapatıldı ve iki yazarımız tutuklandı. 12 Eylül’de gazete iki kez kapatıldı ve hapse girmeyen yazarı neredeyse kalmadı. Biri hapse girerken diğeri tahliye oldu. Bir kapatma kararı sonuçlanırken ikinci kapatma kararı geldi. Ama işin ilginç yönü sağ politikacılar yine de dönem dönem Cumhuriyet gazetesini darbecilikle suçlamaktan geri kalmadı. Yazıyı okumak için tıklayınız
Can Dündar - Biz sizi neyin çıldırttığını biliyoruz
Bunun sizi çıldırttığını biliyoruz: Cumhuriyet’in bir türlü teslim olmamasını, tersine ona sahip çıkılmasını hazmedemiyorsunuz. 'Bu kadar korkutuyoruz, hâlâ sinmiyorlar' diye öfkeleniyorsunuz. Biat kültüründen geldiğiniz için bu isyanı tanımıyorsunuz.
Çiğdem Toker - Yaşasın Cumhuriyet!
Cumhuriyet’te yazmak neden büyük bir onur biliyor musunuz? Gazeteciliğin, ikidarı -her kim olursa olsun- elinde tutan, vergilerimizden oluşan devasa bir bütçeyi yöneten, kaynak dağıtan, kural koyan kurum ve kadroları sorularla denetlemek olan gücünü bir an olsun unutmadığı ve unutturmadığı için. Yaşasın Cumhuriyet!
Çiğdem Toker - Aldanma hakkı
Ülkeyi Gülen Cemaati ile yıllarca iç içe yöneten iktidar, şimdi aldanma hakkı icat etmiş; tepe tepe kullanıyor. Cemaat’in devlet için nasıl bir tehlike olduğuna, AKP iktidarı henüz kurulmamışken dikkat çeken ülkenin en köklü gazetesinden suç odağı yaratılacak öyle mi? Görüyorsunuz, yandaşlarınız bile bu kadarına dayanamıyor. Tutmaz. Yazıyı okumak için tıklayınız
Mine Söğüt - ‘Reis hakkında düzgün konuş!’
İktidar ne yaparsa yapsın muhalif olan herhangi birinin iktidarın istediği gibi konuşması, şekillenmesi artık mümkün değil. Bu gazete, daha önce defalarca başına işler gelmemiş gibi. Yazarları hiç öldürülmemiş gibi. Yazarları hiç hapislerde süründürülmemiş gibi. Her faşist kalkışmada tehditlerin hedefinde olmamış gibi. Hâlâ bildiğini okuyor. İktidar istediği kadar vursun; tekmelesin; hırpalasın; tehdit etsin. Aklı başında olan kimsenin Reis hakkında düzgün konuşması mümkün değil. Yazıyı okumak için tıklayınız
Tayfun Atay - Suya sabuna dokunmanın bedeli
Etle tırnak olduğunuz bir yapıyla kanlı bıçaklı olunca şimdi mağduru oynarken aslında 'mesul' olduğunuzu unutturmak için OHAL’i de fırsat yapıp size muhalif herkese cadı avı başlattınız. Ahlâksızlığın, namussuzluğun, nâhaklığın kararttığı memleket havasında güvercin ürkekliğiyle yaşar hale gelmiş sevenlerimizin sözünü dinlememenin bedelini ödüyoruz.
Suya sabuna dokunmanın bedelini ödüyoruz. Yazıyı okumak için tıklayınız
Orhan Bursalı - Cumhuriyet ‘parantezin’ asıl unsurlarındandır
Gazeteyi sıfırlarsınız, 200’e yakın çalışanı da tüm haklarını kaybetmiş olarak işsiz ve sokakta bırakırsınız. Bu pratiği iyi bilirsiniz, hatta ustasısınız. Çok yönlü bir intikam da almış olursunuz
Ahmet İnsel - Gidişat hızlanıyor
Gidişatın yönü belli. Otoriterlikle tanımlamanın artık bütünüyle yetersiz kaldığı, seçimli diktatörlük gibi kendi içinde çelişkili tanımlara başvurmayı gerektiren bir geçiş dönemi bu
Emre Kongar - Cumhuriyet’e operasyon günü
Bu, yıllardır yazdığım, vurguladığım, toplumu uyarmaya çalıştığım gibi, resmen demokrasiye yapılan sivil bir darbenin ta kendisi!
Bağış Erten - Gazetecilik meslektir
Bu yazının yayınlandığı gazete Türkiye’nin gazetecilik okuludur. Hatasını, sevabını ayıklarsanız ruhundan geriye bir tek şey kalır. Bu ülkeye ve Cumhuriyet’e sahip çıkmak. Hatta bu konuda ‘abarttığı’ olur da, eksik kaldığı olmaz. Bu kimsenin buyruğuyla değişecek bir şey değil. Tarihsel bir gerçek. Ve orada çalışanlar gazetecidir, fanatik değil.
Aslı Aydıntaşbaş - Batı’yla ipler koptu
Bizim de artık ülkemizin geleceğini bu parametrelerle düşünmemiz gerekiyor. Her geçen gün bağırıp çağırmak yerine, artık kendi insanlarımızı korumak, dostlarımıza zarar gelmesini engellemek ve güçlü durmak durumundayız
Size boş yere umut tacirliği yapmak istemem. Demokrasi bu iktidar döneminde yeşermeyecek. Sonsuza kadar değil ama kısa dönemde sıkıntılı günler devam edecek. Bu kafayla Türkiye’nin daha derin karanlıklara sürüklenme ihtimali var. Bu ortamda artık iktidara konuşmanın, dert anlatmanın, yakınmanın bir anlamı yok. Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Ceyda Karan - Cumhuriyet bitirilemez
Yazar ve yöneticilerimizi Cumhuriyet Vakfı’na açılan soruşturma yüzünden almışlar. Gülen cemaatiyle kol kola iktidara yürümüş olanlar 'Ergenekoncu' olarak suçladıklarını “FETÖ”cü yapmaya karar vermişler. Kargalar gülsün! Ortaçağ hukukuna dönüldüğünden, hangi kanıtlarla neyle itham edildiklerini bilemiyoruz Yazıyı okumak için tıklayınız
Habertürk
Sevilay Yükselir - Görevdeki komutanlar da konuşmalı!
Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarına ve yazarlarına yapılan operasyonla ilgili çok farklı bilgilere sahibim, ama şimdilik susma hakkımı kullanıyorum. Zira yazacağım her ne olursa olsun yanlış anlaşılmasını ve başka türlü değerlendirilmesini istemiyorum. Bildiklerimi soruşturmanın ileri safhalarında paylaşmanın daha doğru olacağı kanaatindeyim.
Muharrem Sarıkaya - Siyasi yükü kim taşır?
Yıllar geçse de vicdanlarda bir türlü tüketilmeyen ağır yükler oluşturur. Aynen dün Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticilerinin, yaşamının her aşamasında FETÖ ve PKK ile mücadele konusunda ulusalcı, liberal duruş sergilemiş olanların gözaltına alınması gibi... Bu durumdan hoşnut olmadığınızı anlatmanız yetmez; savcının, mahkemenin kararlarına bir müdahaleniz olmasa da sizden bilinir... Yazıyı okumak için tıklayınız
Umur Talu - Toplama ile bölme!
Bütün bu yanlışları yapan, o “Paralel”i, bir mızrak gibi, “Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan” bu güzel memleketin bağrına saplayan; gazetelerinden, TV’lerinden, köşelerinden, Meclis kürsülerinden, yalaka-cıvık çığırtkanların ağzından öven, pohpohlayan, onca kayırmayı, tayin ve terfii yapan Murat Sabuncu, Hikmet Çetinkaya, Musa Kart, Nebil Özgentürk, Güray Öz, Aydın Engin, Turhan Günay, Kadri Gürsel, Hakan Kara, Orhan Erinç, Akın Atalay, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Bülent Yener, Eser Sevinç, Önder Çelik, Günseli Özaltay’dı da, önceki sabah hepsi toplandı… Rahatladık! Bugün o yüzden dünden daha mutlu, daha huzurlu, daha umutlu, daha güzel, daha iyisiniz işte! Demokrasi böyle bir şey değilse, daha nedir ki? Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Sözcü
Soner Yalçın - CHP’ye kurşun Cumhuriyet’e baskın
Cemaatle mücadele eden Hikmet (Çetinkaya) Abi mi FETÖ'cü?.. Teröre karşı çıkan Aydın (Engin) Abi mi PKK'lı?.. Hümanist Murat (Sabuncu) kardeşim mi terörist?.. Hadi canım sende?..” dedi. Yalçın “Hukuk; siyasal rakibi yenmenin/yok etmenin zulüm aracına dönüştürüldü. Yazıyı okumak için tıklayınız
Yılmaz Özdil – Cumhuriyet
Hukuk, medyanın doğasıdır. AKP'nin anlamadığı budur. “Parçalarsın, bozarsın, zarar verirsin ama… Asla istediğin şekle sokamazsın. Dünyaya hükmettiğini zannedersin… Kağıda bile hükmedemezsin Yazıyı okumak için tıklayınız
Bekir Coşkun - FETÖ’cü Cumhuriyet
Şu yandaş gazeteleriniz cemaatin kıçını yalarken, FETÖ'ye direnen gazete… “Tahminimizin çok ötesinde büyük bir plan bu” demişti İlhan Selçuk…
Hedef basın özgürlüğü falan filan değil hedef laik cumhuriyet rejimidir… Yazıyı okumak için tıklayınız
Bekir Coşkun - Kemal Bey ne zaman kızacaksin?..
Kızmıyor… Devleti yıktılar, hukuku çökerttiler, ülke bölündü, mahalle birbirine düşman, eğitim ilkelleştirildi, ordu bitirildi, cumhuriyet her gün biraz daha tekmeleniyor… Tüm bunları yapan bile her gün her şeye kızıyor… En son cemaatçi diye Cumhuriyet Gazetesi'ne sıra geldi, kendilerinin devleti teslim ettikleri FETÖ'den dolayı, Cumhuriyet'i suçlu buldular…
Kızmadı… “Cumhuriyet Gazetesi, cumhuriyet ile yaşıt bir gazetedir” dedi… Yaştan kurtarsın diye hani!.. Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Emin Çölaşan - Devlet Bey’e mektubumdur… Aferin sana beyefendi!
Beyefendi, bu iktidar yağcılığını, hükümet destekçiliğini artık lütfen bir yana bırakın da, hiç değilse belli konularda biraz olsun muhalefet yapmayı öğrenin. Böyle giderse zat-ı âlinizin heykelini gerçekten de AKP genel merkezinin önüne dikecekler, belki üzerine kocaman harflerle şöyle yazdıracaklar: “En büyük kurtarıcı meleğimize, en sağlam stepnemize sonsuz teşekkürlerimizle. Yazıyı okumak için tıklayınız
Ümit Zileli – Cumhuriyet...
Çok değil, daha düne kadar yakın zamanlarda iktidarla birlikte cumhuriyetçilere cephe alan, Ergenekon kumpası esnasında gazetenin başyazarına dil uzatacak kadar Cumhuriyet'ten uzak olan kişilere dahi köşeler açıldı!.. Gazetenin manşetleri 90 küsur yıllık Cumhuriyet gazetesi ideolojisinin tamamen dışına çıktı… Bir diğer deyişle, Cumhuriyet gazetesi artık cumhuriyetçilerin gazetesi değildi!.. Gazeteden bir “oldu bitti” ile ayrılmaya zorlanan Cumhuriyetçiler işin peşini bırakmadı. Sevgili Alev Coşkun, vakıf seçimlerinin hukuka ayrı yapıldığını delilleriyle birlikte mahkemeye taşıdı. Diğer bir deyişle vakıf seçimlerinin yenilenmesi ve gazetenin Cumhuriyetçilerin yönetimine geçmesi artık an meselesiydi. İşte Cumhuriyet gazetesine operasyon tam da bu ortamda gerçekleştirildi!.. Hukuk süreci zaten sonuçta yönetimi gasp edenlerin tasfiye olacağı ve Cumhuriyet'in gerçek çizgisini temsil eden gazetecilerin yönetime geleceği günlerden geçmekteydi. İşte sırf bu nedenle bile yapılan operasyonun Cumhuriyet gazetesinin varlığına karşı bir saldırı olduğu kuşkusu, endişesi ortaya çıkmıştır.
Can Ataklı - “İdam da idam” diye tutturanlar Menderes’i unutmasın
Kendilerince ilginç bir yöntem de bulmuşlar. Darbeye kalkışan dinci faşist cemaatin PKK ile işbirliği yaptığını ileri sürüyorlar. Böylelikle olağanüstü hal koşulları sadece darbecilere karşı değil, her türlü teröre karşı denilerek genişletiliyor ve Cumhuriyet Gazetesi iki taraflı bir cendereye sokuluyor.
Bugün aklı başında hiç kimse Cumhuriyet Gazetesinin teröre destek verdiğini, PKK'lı olduğunu, cemaatle işbirliği içinde hükümeti devirmek için hukuk dışı yollara saptığını söyleyemez. Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Mehmet Türker – İdam Muamması
Cumhuriyet muamması!.. Evet o da bir muamma!.. Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş operasyonun tüzel kişiliğe yönelik olduğunu söylüyor… “Tüzel kişilik” yani şirket, vakıf gibi kuruluşlar… Hadi bu kişilerin itibarlarını, ailelerini, sağlıklarını düşünmüyorlar… Neden Türkiye'nin Batılı ülkeler nezdinde zaten sarsılmış itibarının daha da yıkılmasına ve demokrasiyi sıfırlamış bir ülke durumuna düşürülmesine sebep olunur?.. İktidar bunları bilmez mi?.. Savcılarımız bu tür uygulamaların geçmişte Türkiye'yi ne hallere düşürdüğünü unuttular mı?!. Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Necati Doğru - Cumhuriyet kalıcı! Recep Tayyip gidici!
Bizim basın tarihimiz, yabana atılacak, küçümsenecek, burun bükülecek bir geçmiş değildir. Gazetelerimizin haini de, satılmışı da çoktur ama her dönem ”diktatöre, zalime, kendini beğenmişe, egemene, soyguncuya yiğitçe karşı duran” namuslu kalemleri de, gazeteleri de hep olmuştur. Cumhuriyet Gazetesi'nin 15 yazarı ile yöneticisinin, “FETÖ'cü değiller ama propagandasını yapıyorlar” gerekçesiyle evlerinden sabah vakti polisle alınıp sorguya çekilmesi “Recep Tayyip Dönemine” rast geldi. Cumhuriyet kalıcıdır. Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Uğur Dündar - Ey Atatürk’e “diktatör” diyenler!..
“Türkiye basını (medyası) milletin gerçek ses ve iradesinin doğduğu yer olan Cumhuriyet'in etrafında çelikten bir kale oluşturacaktır. Bu bir düşünce kalesi, düşünce yolu kalesidir. Basın görevlilerinden bunu istemek, Cumhuriyet'in hakkıdır…” 1920'li yılların ilk yarısında söylenen bu sözler, “diktatör” dedikleri,“faşistlikle” suçladıkları, “astığı astık, kestiği kestik tek adam”diyerek karaladıkları Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'e ait… Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Yeni Şafak
Salih Tuna - Cumhuriyet’e Ümit Zileli, Sözcü’ye Uğur Dündar
Cumhuriyet gazetesi “Türkiye Cumhuriyeti”ni yıkıp “Fetullah Cumhuriyeti” kurmak için 15 Temmuz'da halkımızı katleden FETÖ'nün yayın organı gibi neden faaliyet gösterdi? Mustafa Balbay'a yazdırmayan, Ümit Zileli'ye yol veren Can Dündar'ın Cumhuriyeti, Gürsel Kadri'leri neden “hizmete” aldı? E tabii, Dumanlı Ekrem veya Mehmet Kamış gibileri yazdıracak değillerdi ya. Her şeyden evvel kamuflaj değerleri yok. Yani, Cumhuriyet gazetesinin Atatürkçü okurlarını bunlarla “kandırması” mümkün değil. Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Salih Tuna - Bu afra tafranızı çeker miyiz ülen
Can Dündar'ın genel yayın yönetmenliği üzerinden Cumhuriyet gazetesinin “hizmete” alındığı günden beri, gırtlağına kadar Gürsel Kadri'ye batmasıdır. O Gürsel Kadri ki, “Yabancı liderlerin Türkiye'deki IŞİD terörünün bir numaralı sebebini oluşturan kişiyi arayıp Suruç için başsağlığı dilemeleri utanç verici” diyecek kadar kendinden geçmişti. Cumhuriyet gazetesi bu “elemanı” köşe yazarı olarak “hizmete” almakla kalmadı, tuttu bir de “danışman” yaptı. Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Karar
Etyen Mahçupyan - Yeni emperyalizmin 'altın' kuralı
Rektör seçimi, Kürt Belediye Başkanları, hele de Fırat Anlı, şimdi de Cumhuriyet gazetesi, ortak akıldan ortak akılsızlığa doğru hızla ilerliyoruz. Yazıyı okumak için tıklayınız
Yusuf Ziya Cömert - Olağanüstü halimiz
Cumhuriyet gazetesindeki operasyon içeride, dışarıda çok yazıldı, çok konuşuldu. Daha da yazılacak. Cumhuriyet, MİT TIR’larına yapılan FETÖ saldırısında aktifti. Bazı terör hadiselerinde zımnen veya alenen yanlış yerde durdu. Çok kimse operasyonu gazetenin bu tavırlarıyla irtibatlandırdı. Cumhuriyet, 4 Ekim 2016’daki başyazısında konuyu ifşa etmiş: “Ölünceye kadar yönetimde bulunmayı kendilerine hak gören Cumhuriyet’in iki eski yöneticisi ve yazarı yeniden seçilmiş olmamanın etkisiyle iktidarın gazeteye müdahale etmesine zemin ve fırsat yaratmak için onunla işbirliği yapmaktadır.” Demek işin böyle bir tarafı var. O tarihlerde Cumhuriyet’te Kemalistlerin tasfiye edildiğine dair yazılar da çıkmış. Acaba savcı bu yönetim değişikliğini bir ‘FETÖ operasyonu’ olarak mı gördü? Yazıyı okumak için tıklayınız
Milliyet
Güneri Cıvaoğlu - Boş sütunlar, Contemporary İstanbul (CI) açılıyor
Contemporary İstanbul (CI) açılıyor. Dünyanın her tarafından koleksiyonerler, sanatçılar, gazeteciler, sanat eleştirmenleri burada. Duvarlar sanat yapıtlarıyla dolu. Tek bir köşe hariç. “Cumhuriyet gazetesine ayırılmış alan”dan söz ediyorum. Cumhuriyet gazetesi Contemporary Istanbul’un medya sponsoru. Yöneticilerinin ve bir kısım yazarlarının gözaltına alınmasından sonra Cumhuriyet’ten CI’ye telefon edildi. “Yöneticilerimizin ve bazı yazarlarımızın gözaltına alınması nedeniyle etkinliğinize katılamıyoruz. Çok üzgünüz” denildi. Ne yazık ki CI’de Cumhuriyet gazetesine ayırılan bölüm boş kalmış durumda. Yazıyı okumak için tıklayınız
Melih Aşık - Cadılar Bayramı
“Bugün 31 Ekim Cadılar Bayramı... Cadılar Bayramınız kutlu olsun” Bizde cadı kazanı her gün kaynadığı için bayramın bizim için bir özelliği yoktu. Ancak yine de Cumhuriyet Gazetesine yapılan operasyon sıradanın ötesine geçiyor... Çünkü Cumhuriyet gazetesi Cumhuriyet’le yaşıt bir yayın organı... Adını Atatürk koymuş... Atatürk basın özgürlüğünün tanımını yapmayı da unutmamış: Basın özgürlüğünden doğan sakıncalar yine basın özgürlüğü ile giderilir. Yazıyı okumak için tıklayınız
Melih Aşık - Hesabı görelim...
Yandaş Star gazetesi yazarlarından Resul Tosun dünkü sağduyulu yazısını şöyle bitiriyor: “Savcılığın Cumhuriyet gazetesi hakkında başlattığı soruşturma, gözaltılar ve ev aramalarının zamanlamasına bakınca, bu tasarruftan Cumhuriyet gazetesinin zarar görmeyeceğini aksine itibar kazanacağını ama hem iktidar partisinin hem Cumhurbaş-
kanı’nın yara alacağını görmemek için bu dünyada yaşamıyor olmak gerekir.” Bu arada hükümet açıklamasında gözaltılar 18 Ağustos’ta savcılıkça başlatılan Cumhuriyet Vakfı ile ilgili soruşturmaya bağlanıyor. İyi de, Genel Yayın Müdürü Murat Sabuncu ile yazar AydınEngin ve Kadri Gürsel vakfın üyesi değiller ki... Yazının tamamını okumak için tıklayınız
BirGün
Turan Eser - Birbirimize sustukça sıradayız
Gericiliğin karanlığı çöktüğü bu ülkede hiç bir şey eskisi gibi değil. AKP rejimi kendisinden olmayan herkesi, mezhepçi ve tek adamlık başkanlık rejimi önünde yaka iliklemeye, teslim olmaya ve biat etmeye davet ediyor. İtiraz edenin fetvası verilmiş; “Susturun!” Sıradaki ses Cumhuriyet’in sesi! Yazının devamını okumak için tıklayınız
Ümit Alan - Mesele manşetlerse alın size manşetler
“Haber böyle yapılacak yap, manşet böyle atılacak at” şeklinde bir disiplin oluşturma çabası var. Örneğin; dün Cumhuriyet’e yönelik operasyonla ilgili bazı ön sayfalarda, Cumhuriyet’in eski manşetlerinden bir demet vardı. Bu manşetlerden Zaman gazetesiyle pişti olanlar vs. Cumhuriyet’in FETÖ ile ilişkisine kanıt olarak gösterilmiş. Yargının hatta ordunun içine bu denli sızmış ve uykuya yatmış bir örgüt, eğer Cumhuriyet’in içine sızmışsa, kendini böyle bire bir manşetlerle ele verir mi dersiniz? Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Nihal Kelamoğlu - ‘Mış’ gibi yapmadan!
En sert kış başlamıştı. Cumhuriyet gazetesine başlatılan operasyonda gazetenin yaş almış yazarları, bir ömür adadıkları yazılarının başından alınmaktan çok, kollarına girmiş polislerle götürülürlerken "burası şimdi neresi" der gibi bakan yorgun, incinmiş bakışları takılmıştı görüntülere... 47 yıllık gazeteci yazar Aydın Engin yarı yaşındaki polisin kollarından kurtulup birkaç saniye duvar üstünde nefeslenince, otoriter devlet zor gücünün birincil hedefinin düşünen, sorgulayan ve eleştiren zihinler olduğu gerçeğini bir kez daha görmüştük. Yazıyı okumak için tıklayınız
Doğan Tılıç - Avlanacak cadı kalmayacak!
Gazetecilerin işi yazmak, söylemek... Bir siyasi partinin muhalefeti bunun ötesine geçmeli. Belli ki, kendi kendimize konuşmaların pek etkisi yok. Hukuku, adaleti, özgürlükleri, laikliği, demokrasiyi talep eden meşru bir mücadeleyi birlikte, ama etkili ve güçlü bir şekilde yürütmeyi beceremezsek, “avlanacak cadı”nın kalmadığı günler çok da uzak değil! Yazıyı okumak için tıklayınız
Fikri Sağlar - Bunu mu dediniz?!
Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırı, Türkiye’de hukukun bitişinin, tek adam diktasının kuruluşunun final gösterileridir. Kısacası yurtsever, ilerici, devrimci olan, cumhuriyetin demokrasi, eşitlik, özgürlük, adil paylaşım gibi temel değerlerine inanan yurttaşlar durmamalı, meydanlara çıkmalı, demokratik haklarını kullanmalı! Yazıyı okumak için tıklayınız
Fatih Yaşlı - “Bu idareyi bir daha dirilmemek üzere tarihe gömdük”
Saltanatın kaldırılmasının 94’üncü, seçim mekanizmasının fiilen geçersiz kılınmasının 1’inci yılında, OHAL’in 4’üncü ayında, ülkede yeniden bir padişahlık rejimi, bir hanedan yönetimi kurulmak isteniyor. Bakalım Mustafa Kemal’in, “Bir daha dirilmemek üzere tarihe gömdük” dediği zihniyet başkanlık adı altında yeniden hortlayacak mı, yoksa saltanata karşı mücadele edenler bu gidişatı durduracak mı? Hep beraber yaşayacak ve göreceğiz. Yazıyı okumak için tıklayınız
Erk Acarer - Faşizm bir başka mahalleye atlıyor
Yıllarca Cumhuriyet’in içinden haber yapan bir muhabir olarak, yine gazetenin içinden bu kez Cumhuriyet’in haberini yazıyoruz. Bir TOMA, Cumhuriyet gazetesinin karşısında yer alan, ‘Hâkimiyet milletindir’ yazısının önünden geçip caddeyi kesiyor. Gazetecilere karşı önlem alınıyor! Yazıyı okumak için tıklayınız
Enver Aysever - Biz “tehlikenin farkında mısınız?” derken kıs kıs gülenler…
Cumhuriyet gazetesi “Tehlikenin Farkında Mısınız?” kampanyasını başlattığında, geniş bir liberal kitle, iktidarın ekmeğine yağ sürerek saldırdı tüm aydınlanmacılara. Cemaatin yatağında, AKP’nin koltuk değneği olan bu kesim, siyasal İslamcıların etki alanı dışında kalan kalabalıkları ikna etti. Ellerine tüm olanaklar sunulmuştu. Bunu iyi kullandılar. Yani laiklik demek suç oldu, cumhuriyet buharlaştı! O günlerde askeri vesayeti yıkan siviller(!), şimdi sarayda genelkurmay başkanıyla öz çekim yapmakta! Yazıyı okumak için tıklayınız
Bülent Mumay - Biz o çuvala sığmayız
Çetinkaya, AKP’nin iktidara geldiği yıllarda bu kitabını bir yazı dizisi olarak Cumhuriyet’te yayınlamaya başladı. İlk yazı çıktıktan sonra Cumhuriyet’e yayın durdurma cezası geldiğinde sene 2005’ti. Çetinkaya’nın 40 küsur yıldır yaptığı uyarılara kulak asılmış olsaydı yaşamayacağımız bir 15 Temmuz geçti memleketin üzerinden. Ve o kitabın basılmasından 11 yıl sonra dün, aralarında Hikmet Çetinkaya’nın da bulunduğu yaklaşık 20 Cumhuriyet mensubu gözaltına alındı. “Kandırılmamış,” “istedikleri hiçbir şeyi vermemiş”, üstelik Gülencilerle yıllardır mücadele eden gazetecileri FETÖ’ye destek gerekçesiyle gözaltına almak nedir Allahaşkına? Yazıyı okumak için tıklayınız
Star
Ahmet Taşgetiren - Cumhuriyet’e operasyon
Bir medya organının 'teröre muzahir olması, desteklemesi' de kabul edilemez, terörle mücadelenin yönteminin eleştirilmesinin, teröre destek gibi değerlendirilip medya özgürlüğünün engellenmesi de. Yazıyı okumak için tıklayınız
Ersoy Dede - Bu Cumhuriyet o Cumhuriyet değil!
Cumhuriyet, ilk kurulduğu günden beri, toplumun değerleriyle kavgalı bir gazetedir.. Bu başka bir şey.. Pembe Köşk’te kurulduğu günden beri hiç değişmedi.. Peki bugünkü tepkimiz niye?.. Çünkü tarih boyunca her ‘Cumhuriyet’ in bir ‘Tercüman’ı oldu.. Bugün de gazeteniz Star bu işlevi ziyadesiyle yerine getiriyor... Yazıyı okumak için tıklayınız
Murat Çiçek - Siz kimsiniz ki?
Cumhuriyet Gazetesi’nin bazı yazar ve yöneticilerinin gözaltına alınmasının ardından yazıyorlar bunu. Ama anlamadıkları, anlamak istemedikleri şu; başta Can Dündar olmak üzere savcının iddianamesinde yer alan isimler teslim alındığı için bu operasyon yapılıyor zaten. Daha ne kadar teslim alınmayı bekliyordunuz ki? Yazıyı okumak için tıklayınız
Halime Kökçe - CHP değişirken Cumhuriyet gazetesi de değişti
2013’ten bu yana yaşadıklarımızı alt alta sıraladığımızda başka hiçbir toplumun baş edemeyeceği bir yekun çıkıyor karşımıza. Bu süreçte maalesef bazı medya organları koçbaşı görevi üstlendi. Cumhuriyet gazetesinin PKK ve FETÖ’ye, kendi yayın organlarının yapamayacağı kıymette hizmetleri oldu. Doğrudan bağlı değillerdi ama ABD ve AB’nin gösterdiği yolda hareket ederken ister istemez yolları kesişiyordu. Yazıyı okumak için tıklayınız
Saadet Oruç - ‘Gazetecilik’ darbe işbirlikçiliğini aklar mı?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ne pahasına olursa olsun siyaset sahnesinden silmek isteyen hegemonik odaklar, içeride müttefik bulmakta zorlanmadılar, Can Dündar ve benzerleri gibi gazetecilik kürkü içindeki kibir abideleri ortalıkta bolca arz-ı endam ederken. “MİT TIR’ları” haberi işte bu çerçevede hazırlanmış uluslararası bir algı operasyonudur. Gazetecilik dışında her türlü operasyona imza attı Can Dündar idaresindeki Cumhuriyet yönetimi. Yazıyı okumak çiçin tıklayınız
Fadime Özkan - Terör örgütleri ve kamuflajlı medya
Özgür Gündem, Taraf, Zaman doğrudan terör medyasıydı. Can Dündar yönetiminde çıkan Cumhuriyet’se kokteyl terörün Kemalist kamuflajı. Yazıyı okumak için tıklayınız
Yiğit Bulut - Sen kimsin de kırmızı çizgi çiziyorsun!
Her konuşmasında Türkiye’ye “ayar verdiğini sanan”, “parmağını ülkeme, milletime, Lider’ime sallayan” Schulz ve benzeşlerine daha önce de yazdığım şu notu düşmek istiyorum; 200 yıldır bu coğrafyada kan döküyorsunuz! Gözyaşlarının ana sebebi sizlersiniz. Dedeleriniz Yunan ordusunu taşeron kılarak, bu topraklarda bebekleri süngülere geçirirken, bu millet o süngüleri de, o parmakları da kırdı! Yıl 2016 ve siz hala Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk Milleti’ne ve LİDER’e parmak sallıyorsunuz! Yazıyı okumak için tıklayınız
Nuh Albayrak - Cumhuriyet’e yapılan operasyona sessiz kalan dilsiz şeytanlar...
Gerçekten Cumhuriyet gazetesi bir operasyona maruz kaldı. Hem de çok sinsi bir operasyona. Bir “Cumhuriyet Bayramı”nda gösterime giren “Mustafa” belgeseliyle piyasaya sürülüp bolca parlatılan Can Dündar sessiz sedasız, telifli bir yazar olarak Cumhuriyet’e gelir ve ilk yazısı 25 Ekim 2013’te yayınlanır. 17/25 FETÖ Darbesi’nden çok kısa bir süre önce Cumhuriyet’e gönderilen Can Dündar, ilk yazısında ne kadar kökten Cumhuriyetçi olduğunu anlatarak operasyona damardan girmiştir. Kısa süre sonra başlayan 17/25 darbesini Cumhuriyet, “Yolsuzluk iddiasıyla büyük operasyon: PİMİ ÇEKTİLER” manşetiyle “gazete” gibi görür. Ama artık “uyuyan Can”ın uyanma vakti gelmiştir. Yazıyı okumak için tıklayınız
Ahmet Kekeç - Siz önce paçanızı FETÖ’den kurtarın!
FETÖ’nün “hizmet” ve “cemaat” diye anıldığı dönemlerde saplantı halinde peş peşe Gülen aleyhtarı kitaplar yazan Hikmet Çetinkaya bir sabah “hidayetle” uyandı, darbeye kalkışacak kadar gözünü karartmış FETÖ’nün terör örgütü sayılamayacağını söyledi. Bu sözler, Zaman gazetesinin manşetini süsledi. FETÖ Cumhuriyet’i nasıl elde etti? Hangi “aracıları” kullandı? Bunları konuşmayacak mısınız? Yazıyı okumak için tıklayınız
Evrensel
Fatih Polat - Cumhuriyet’i savunmaktan daha fazlası
Musul macerası, Erdoğan’a başkanlığın yolunu açacak bir manivela olarak görülürken, bu savaş sürecinin dolaylı sonucu olarak içeride de aykırı ses olarak görülen tüm basın kurumları tek tek susturuluyor. Tam da bu nedenle bugün Cumhuriyet gazetesini savunmak, Cumhuriyet’i savunmaktan çok daha fazlasıdır. Basın özgürlüğünü savunmaktan da daha fazlasıdır. Bugün Cumhuriyet’i savunmak, neredeyse tamamen tasfiye edilen demokrasiyi savunmaktır, bu ülkenin geleceğini savunmaktır. Yazıyı okumak için tıklayınız
İlhan Çaralan - Daha ne olması gerekmektedir?
Türkiye’nin cumhuriyetle yaşıt gazetesi Cumhuriyet’e yönelik operasyon gerek içeride basın özgürlüğünden yana olan her çevrede gerekse dünyada basın ve siyaset çevrelerinde yaygın sert tepkilerle karşılandı. Bu tepkilerin Avrupa’daki boyutunu, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Shultz, basın özgürlüğünde hükümetin “Kırmızı çizgiyi aşması” olarak niteledi. Cumhuriyet ve okurları ve demokrasi ve özgürlükleri savunan çevreler, aydınlar Cumhuriyet’e yönelik operasyonun duyulmasından itibaren, gazetenin İstanbul’daki merkezi, Ankara Temsilciliği ve ülkenin birçok yerinde toplanarak Cumhuriyet’e desteklerini, Hükümete ve bu operasyonun arkasındaki güçlere protestolarını ifade ediyorlar. Yazıyı okumak için tıklayınız
Kamil tekin Sürek - Beterin beteri
Cumhuriyet’i herkes biliyor. Kurtuluş Savaşı sonrası Kemalist politikaların yaygınlaştırılması için bizzat Mustafa Kemal tarafından kurdurulmuş ve uzun yıllar yarı resmi cumhuriyet gazetesi olarak anılmış ve anlaşılmış bir gazete. Son yıllarda katı Kemalist çizgiden daha özgürlükçü bir çizgiye geçmiş, sol, demokrasiyi ve özgürlükleri savunan bir gazete. FETÖ’yü uzun yıllar önce dizi olarak sütunlarında anlatmış, bürokraside, orduda, poliste FETÖ’cü sızmayı her gün yazmış bir gazete. Yazıyı okumak için tıklayınız
Fehim Işık - Tek tek avlanıyoruz...
Cumhuriyet’e gelinceye kadar da, bundan sonraki hamleler de bilinmiyor, tahmin edilmiyor değil. Daha ilk günden basına ve toplumun diğer kesimlerine yönelik giderek artan saldırılara dikkat çeken herkes ülkeyi dikensiz gül bahçesine çevirmek isteyen Erdoğan’ın kendi sistemini kalıcılaştırmak için baskıları artıracağını, öncelikle basına yöneleceğini söylüyordu. Bugün yaşanan da bu. Basın yok edilmeden, haber alma kaynakları kurutulmadan toplumu sessizliğe gömmek mümkün değil. Yazıyı okumak için tıklayınız
Yeniçağ
Tuncay Mollaveisoğlu - Cumhuriyet baskını ve siyasette kan davası!
Gazetenin çizgisinden saptığını, eski Cumhuriyet'i aradığımızı bir kenara koyuyorum. Bu eleştiriler Cumhuriyet'e operasyonun zemini olamaz. Yapılan basın özgürlüğüne müdahaledir. Ama'sız, fakat'sız özgürlüklerden yana olmalıyız. Yazıyı okumak için tıklayınız
Ergun Kaftancı - Gazeteci de suç işler
DÜN üç gazete yok sattı; Cumhuriyet, Yeniçağ ve Sözcü... Kaç satış bürosuna sordumsa üçünün de günün ilk ışıklarıyla birlikte kapışıldığını öğrendim. Demek ki son siyasal ve toplumsal olaylar, gerçekleri yazan bu üç yayın organının kapışılmasına neden oluyor... Yazıyı okumak için tıklayınız
Arslan Bulut - "Vatanseverlerin listesi" kime lâzımdı?
Şimdi Cumhuriyet gazetesine "FETÖ ve PKK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek"ten başlatılan soruşturma çerçevesinde verilen arama, gözaltı ve yakalama kararları uygulanıyor. Fakat operasyon, "muhaliflere gözdağı" olarak gösteriliyor. Böyle olsa da olmasa da 15 Temmuz'un asıl sorumluları olan "CIA'nın Yıldız'daki kozmik odası"nda çalışanlar ve AKP Erzurum milletvekili Orhan Deligöz'ün suç duyurusunda bulunduğu, "15 Temmuz'da Büyükada'daki CIA toplantısı"na katılanlar üzerinde hiç durulmaması garip değil mi? Yazıyı okumak için tıklayınız
Arslan Tekin - MHP'nin sesi kim!
Gazetenin üzerinde karabulutlar dolaşırken ayrıntıya da girmek istemiyorum. Daha önce, Özgür Gündem kapatılırken, bu gazeteye "resmî PKK gazetesi" demiş, gayriresmîleri de sıralamıştım. İçlerinde Cumhuriyet de vardı. Onun için, fikrimi şimdi yeni açıklıyor değilim. Gazeteciler patır patır içeri atılıyor. Gözaltı kararı verilen Cumhuriyet'in yazarlarına bakıyorum... Allah Allah!... Asıl PKK'yı savunanlar bile değiller. Yazıyı okumak için tıklayınız
Burhan Ayeri - Siyaset ve müziğin babaları
CNNTÜRK, 4.5G faciasını sürdürmekte kararlı. Cumhuriyet gazetesindeki gelişmeleri Hatice Demircan'dan takip ederken, her zamanki gibi görüntü dağıldı. Bir başka ekranda da genç muhabir "Cumhuriyet'in Genel Yayın Müdürü Uğur Dündar" diyordu. Musa Kart'ın gözaltına alınanlar arasında olduğunu görünce şaşırdım. Musa bir karikatürist. Üstelik dünyanın en kibar insanlarından. Onunla bir de ortak yanımız var. Göz ameliyatlarımızı peş peşe olduk. Bu defa geçmiş olsun dileğimi başka anlamda tekrarlıyorum. Yazıyı okumak için tıklayınız
Yeni Akit
Kadir Demirel - Düşmanlık Cumhuriyet’i...
92 yıldır bu milletin diniyle imanıyla alay eden gazete deyince ilk akla gelen gazete Cumhuriyet… Din ve vicdan özgürlüğünün önüne ‘irtica yaygarası’ ile engeller koydurmak için tüm mahfilleri ayaklandırmaya çalışan hangi gazete… Elbette Cumhuriyet… Bu ülkede ezanların Türkçe okunmasına destek veren, Allah’ın kelamını öğreten Kur’an kurslarını ‘irtica yuvası’ olarak gösteren ve belirli mahfillere jurnalleyen başta Cumhuriyet değil mi?... Yazıyı okumak için tıklayınız
Mehtap Yılmaz - Başbakan Binali bu işte! Yıldırım gibi çarpar, yakar adamı!
“Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan operasyonla, bir ‘kırmızı çizgi’ daha aşıldı” diye saçmalamış! Yahu Türkiye bir kez aştıysa, siz bin kez aştınız! Yani bugün, Başbakan Binali Bey’den yediğiniz “kapağa” bin kere müstahaksınız! Vallahi helal olsun! Başbakan Binali, haddinizi bildirdi! Milletinin lisanı haline tercüman oldu! Yazıyı okumak için tıklayınız
Yeni Birlik
İlnur Çevik - Muhalefet susturuluyor imajı vermeden yapalım…
Böyle darbeleri kamuoyuna iyi anlatmak lazım… Ama bu konuda hükümet biraz geride kalıyor… Yani yaptıklarımızı 'muhalefet susturuluyor' imajı vermeden yapmalıyız…” ifadelerini kullandı. Çevik, yapılan operasyonların gerekli de olduğunu söylerken "Ama bu işlerin Batı’da bir yapılış tarzı var. Bizim de bunları öğrenmemiz lazım… Yazıyı okumak için tıklayınız