Sözcü yazarı Soner Yalçın, Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyonu değerlendirirken “Cemaatle mücadele eden Hikmet (Çetinkaya) Abi mi FETÖ'cü?.. Teröre karşı çıkan Aydın (Engin) Abi mi PKK'lı?.. Hümanist Murat (Sabuncu) kardeşim mi terörist?.. Hadi canım sende?..” dedi. Yalçın “Hukuk; siyasal rakibi yenmenin/yok etmenin zulüm aracına dönüştürüldü” ifadelerini kullandı.
Soner Yalçın’ın “CHP’ye kurşun Cumhuriyet’e baskın” başlığıyla yayımlanan (1 Kasım 2016) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Cumhuriyet'e yapılan operasyon hukuka uygun mu? Zorlanırsa ilgili bir iddia; ve bir ceza maddesi bulunur kuşkusuz! Odatv'yi kumpasla hapse koyan da bir kanun maddesi değil miydi?
Asıl soru şu:
Cumhuriyet gazetesi operasyonu adalete uygun mu?
Hayır!.. Bin kez hayır!
Türkiye çok tehlikeli bir uçuruma savruluyor; tüm renkler tek bir renge dönüştürülmek isteniyor.
Biliyoruz… Görüyoruz ki…
Hukuku/kanunu, ahlaki adalet bağından koparan da işte bu siyasi dayatmadır.
İktidar “düzen” için her yolu mubah görüyor; bu anlayışsızlık, demokratik olmayan, özgürlük düşmanı “otokratik hukuku” doğuruyor.
Bu hukuk anlayışı, iktidarın yanında duruyor; güçlünün haklı olduğunu düşünüyor hep. Sadece bugün değil; adaletin bir türlü bu topraklarda yeşermemesinin sebebi bu: Sıkıyönetim Mahkemeleri… Devlet Güvenlik Mahkemeleri… Özel Yetkili Mahkemeler… Ve bugün henüz adı konmamış Kanun Hükmünde Kararname Mahkemeleri…
Sonuçta…
Hepsi elbirliğiyle hukukun üstünlüğü kavramını yok etti.
Hukuk; siyasal rakibi yenmenin/yok etmenin zulüm aracına dönüştürüldü.
Bu nedenle “kasıtlı hukuk cinayetleri” hiç tükenmiyor bu ülkede.
Her politik dönemde adalet çürümeye terk ediliyor.
Oysa adalet, doğruluk demektir.
Ne yani…
Cemaatle mücadele eden Hikmet (Çetinkaya) Abi mi FETÖ'cü?..
Teröre karşı çıkan Aydın (Engin) Abi mi PKK'lı?..
Hümanist Murat (Sabuncu) kardeşim mi terörist?..
Hadi canım sende?..
Bunca yanılgıya rağmen
Biz!.. Hukuka değil adalete uygunluk arıyoruz.
Siz!..
Can Dündar'a kurşun sıkanı tahliye edin.
Sonra…
Can Dündar hakkında arama-yakalama kararı çıkarın!
Ardından deyin ki:
“CHP'li Tezcan'a niye kurşun sıkıldı?”
Ülkenin dört yanındaki şöhret budalası ruh hastaları, bu “hukuk anlayışını”/adaletsizliği görmüyor mu sanıyorsunuz? (Sahi, tekmeci psikopat içeride mi dışarıda mı?)
Bu hukuk anlayışı yüzünden; bugün iktidarın kültürel dayatmasına uygun davranmayanlar ve muhalif tüm politikacılar-gazeteciler mermi tehdidi altındadır.
İktidar bunun farkında mı?
Ya da bu tehlikeli durum iktidarın umurunda mı? Sanmam.
Adaletin amacı korkuyu ortadan kaldırmaktır. Aksine…
Siyasal iktidar, hizmetine almaya çalıştığı hukuk eliyle korkuyu bir virüs gibi yaygınlaştırmak istiyor. Korkutarak insanları kullaştıracağını, biat ettireceğini hesap ediyor. Bilmiyor. İnsanlık tarihinde aynı yolu yürüyen -adaleti yok sayan- yüzlerce politik lider gibi yanılıyor.
Kuşkusuz… Yanıltanlar da yok değil; bugün ülkemizde başkalarının acısından mutluolan acımasızlar ne çok. Bunlar radikal kötülükten besleniyor.
Ne demokrasi umurlarında.
Ne özgürlük umurlarında.
Ne adalet arıyorlar.
Ne doğruluk arıyorlar.
Elbet…
Siyasal-ideolojik farklılık olacaktır ülkede; farklılıklar düşünsel zenginliktir. Ancak. Mesele bu değil. Aradığımız iyilik'tir; ve fakat iyilik'te bile buluşamıyoruz. Ortaklaşa gülmeyi ve ağlamayı kaybettik artık. Oysa…
“Toplumsal uzlaşmadan” anladığımız buydu. Meğer, barışmayı bile beceremeyen bir kültür kök salmış bu topraklarda; çekip koparamıyorsunuz bu zararlı otu!
Peki… Barışmayı beceremiyorsak ne yapacağız?
“Gücü gücüne yetene mi” diyeceğiz.
Yazık değil mi bu koca ülkeye, çocuklarımıza?..
Bırakın…
Cumhuriyet gazetesindeki meslektaşlarımızla özgürce tartışalım; ne doğru, ne yanlış ortaya çıkaralım. Yok. Fikir tartışmasına izin vermiyorsunuz. Mahalleri koparmak/ülkeyi bölmek için elinizden geleni yapıyorsunuz.
Ne acı ki…
Bunca yanılgınıza rağmen hâlâ haklı olduğunuzda inat ediyorsunuz!