Haftaya yine arkadaşlarımın ödül haberleriyle başladım. Bazı kötü niyetlilere, "Her ödül alan ünlüye arkadaşım dediğimi" iddia edenlere önerim doğru arkadaşlar seçmeleri. Ben ucuz magazin yapmıyorum. Neyse...
Desen: Kemal Gökhan Gürses
Geçen bir iki haftada ödül alanlar, edebiyatçı Jale Parla ve yönetmen Orhan Oğuz'du. Bu sefer üç ödüllü arkadaşım var, Antalya Altın Portakal'dan. 'Upper Cihangir'li komşum Ahmet Mümtaz Taylan en iyi erkek oyuncu ödülünü "Gelincik" le aldı. Eskiden Cihangir'deyken, sonra eşi yüzünden ve onunla beraber Balat'a düşen arkadaşım Nalan Kuruçim, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü aldı. Hem de en iyi yönetmen ve film ödülünü de alan Azra Deniz Okyay'ın "Hayaletler" filmiyle.
Altın Portakallı arkadaşım Nalan Kuruçim ve bir yayınevinde neşriyat müdürü olan eşi Cem Erciyes. (Foto: Cem Dinlenmiş)
Haksızlık etmeyeyim, Kuruçim ödülünü Nezaket Erdem'le (İnsanlar İkiye Ayrılır) paylaşmış. Üçüncü ödül ise kısa metrajda "Mammaville" filmiyle Irmak Karasu'nun oldu. O mu kim? Cihangirli avukat komşumuz Emel Ataktürk'ün kızı. Mezuniyet filminin gösterimini sanki dünmüş gibi hatırlıyorum. Şimdi de hepimizi mutlu etti. Sürekli kendimi pazarlamak gibi olmasın ama ilk uzun metraj filminde uygun bir ücretle oynayabilirim.
Mahallemizin kızı Irmak Karasu bütün ablalarını, bazı abilerini, bütün teyzelerini ve bazı amcalarını çok mutlu etti
Altın Portakal özel muhabirimden:
Güzel kadınlarla bir gece
Ben, Feza Aygen ve Cavit Bey mesafeli rakıda
Ece Aksoy'dan fotoğrafta en ünlü kişi Derya Alabora. Sonra burun farkıyla ben ve bir boy arkadan Cumhuriyet'in Mine Söğüt'ü. Hayranım olan diğer kadınların adlarını magazin değerleri standart olduğu için yazmadım. (Foto: Nedense Pencere'de çalışan Erel Eryürek)
Bu linkler ihmâl edilmesin
* Üçüncü Diyarbakır Karşılaştırmalı Edebiyat Günleri, Zehra Doğan'ın kişisel sergisi, 5-12 Ekim haftasının sansür gündemi ve daha fazlası Susma Platformu'da
* Hood BASE'de "Hemzemin" sergisi: Korona'dan kurtulur kurtulmaz bu alternatif sanatçılarla mutlaka tanışmaya gideceğim.
* Hakikat Adalet Hafıza Merkezi'nden panel daveti: Covid-19 günlerinde sivil alanı genişletmek
Tarihimden yapraklar
İlk fotoğraf milenyum başları. Daha İstanbul Kent Üniversitesi'ne dönüşmemiş olan Alman Hastanesi'nde 6 buçuk saat süren bir ameliyattan sonra Halil Ergün'ün evinde yatıyorum. Sırasıyla, ruh sağlığımı korumaya çalışan Şahika Yüksel, ameliyattan sonra beni iki ay evinde misafir eden okul arkadaşım Halil Ergün. Misafir dediysem, daha ilk haftanın sonunda "Bu tekerlekli arabanla seni duvardan duvara çarparım, odana kilitler aç bırakırım" tehditlerine başlamıştı. Şahidim Deniz Türkali'dir. "Ayol siz Bebek Jane'e Ne Oldu'yu çeviriyorsunuz" demişti. Tahmin edeceğiniz gibi ben gariban Joan Crawford, Halil Ergün acımasız Bette Davis'ti.
Fotoğraftaki üçüncü kişi "Biseksüel bir erkek olan" Simone De Beauvoir'ın kallâvi "İkinci Cinsiyet" kitabını çeviren feminist-sosyolog Gülnur Savran. Son kişi ise artık aramızda olmayan, Firuzağa Camii kahvesinin en kıyak solcusu Nail Satlıgan.
Sıkça sorulan sorular ve cheap shots
* Eski stajyerim Oray Eğin Habertürk'te, pek sevdiği Ertuğrul Özkök'ün de müdâhil olduğu, "Türkçe edebiyat" tartışmasını yazarak bir Cihangirli olarak beni gaza getirmeye çalışmış... Cumhuriyet'ten 'Upper Cihangir'de ikâmet eden Özdemir İnce, "Türkçe edebiyat olmaz, Türk edebiyatı olur" deyip olayı bölücülüğe bağlamış.
"Ne var bunda? Alev Coşkun'un Atatürk kitaplarını pazarlayan Cumhuriyet'in sağ Kemalist yazarı" deyip geçecektim. Zaten "boomer" Özkök, en "tarafsız" yazıyı yazıp tarafları haklı ve haksız bulmuştu. Ama komşum Cihangirli kadın gazeteci Şengün Kılıç'ın bana yolladığı Özdemir İnce yazısı beni mecburen duruma müdahil etti, gazeteciler için seksizmin ırkçılık kadar affedilmez bir hata olduğunu hatırlatarak.
Ertuğrul Özkök- Oray Eğin- Özdemir İnce
Yazının başlığı " Kız oğlan kız ama altı aylık gebe". Yazı Devlet Bahçeli'ye hitaben yazılmış. Bir de bitiş cümlesini aktarayım "Kızlık zarı (bekâret) dikilir ama bozulan anayasal düzen tamir edilemez."
"Teşbihte hata olmaz" deyip geçeyim mi? Haklı olabilirsiniz.. Milliyetçi sağı, Kemalist sağıyla bu heteronormatif dünyada bana yer yok.
Tuzu kuru Oray Eğin'in ben, Özkök ve İnce gibi "boomer"ları anlayabilmesi, çözümleyebilmesi için en az bir 25 yıl gerekli. Özkök ve İnce arasındaki zarif "kovcu" polemiği hâlâ devam ediyor.