Tolga Şardan

11 Şubat 2025

Uyuşturucuyla yakalanan Özel harekatçılar, Komiser Kürşat’ın intiharıyla bağlantılı tayinler: Emniyet’te neler oluyor?

KOM Başkanlığı’nda görevli komiser Kürşat Özkan’ın intihar etmesine neden olan süreçte yer alan Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yener Su Eskişehir’e, Bütçe Şube Müdürü Alpaslan Güleç Giresun’a ve KOM Başkan Yardımcısı Ahmet Güler ise Teftiş Kurulu Başkanlığı bünyesine atandı. Savcılık, Yener Su ve Alpaslan Güleç hakkında takipsizlik kararı verdi

Ülke gündeminin yoğunluğu sebebiyle Emniyet teşkilatı ve güvenlik konuları ikincil konuma düştü kısa süreliğine, Büyüteç’te.

Emniyet teşkilatı olmayan bir Türkiye düşünülemez! Ülkenin gündeminin, siyaset, ekonomi, katliama dönüşen facialara yönelmesi, ‘Emniyet teşkilatında hiçbir şey olmuyor’ anlamını ortaya çıkarmaz elbette.

Kendisine göre gündemi var, Emniyet’in.

Uyuşturucu operasyonunda tutuklanan özel harekâtçılar uyuşturucu kuryesiymiş!

Kısa aranın ardından biriken konulardan bir bölümünü aktarayım, haftanın ilk yazısında.

Önce, Muş’ta gerçekleştirilen uyuşturucu operasyonunu aktarayım.

Muş-Bingöl karayolunda üç hafta önce uyuşturucu operasyonu gerçekleştiren polis ekipleri, yol uygulamasında şüphelendikleri iki aracı durdurup arama yaptı.

Savcılık talimatıyla yapılan aramada, her iki araçta toplam 10.5 kilogram metamfatemin, 6 kilogram dolayında eroin ve yaklaşık 200 bin lira para ele geçirildi.

Araçlarda bulunan biri çocuk altı kişi gözaltına alındı. Zanlılardan dördü tutuklandı.

Nefes aldığımız bu coğrafyada hemen her gün karşılaşılan türdeki bu operasyonu farklı hale getiren ise, tutuklanan iki şüphelinin Emniyet özel harekât biriminde çalışıyor olmaları.

Görevleri terörle mücadele etmek olan özel harekâtçı polislerin, uyuşturucu kuryesi oldukları anlaşıldı. Diğer iki şüpheli ise, uyuşturucunun naklinde polislere yardım edenler.

Savcılığın gizlilik kararı verdiği operasyonda tutuklanan iki özel harekâtçı, Van Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevliler. Operasyonu oluşturup yöneten Siirt Emniyeti. Yakalamayı yapan ise Muş Emniyeti. Polislerden birisinin aracında ailesinin bulunduğu ortaya çıktı.

Büyüteç’i okuyanlardan kimileri, “koskoca Emniyet teşkilatı, çürük elmalar bulunup temizlenmiş” diyebilir. Ancak tutuklanan özel harekâtçı polislerin şöyle bir özelliği var:

İki polis de, şimdilerde siyaseti bıraktığını açıklayan önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu döneminde “hiç polislik yapmamış adaylar arasından yapılan seçmelerle teşkilata girenlerden.” Daha önceleri, özel harekâtçı polisler, teşkilat içinde seçilirdi.

Ancak, AKP iktidarında Soylu’nun rehberliğinde, özel harekât’ın dokusu değiştirildi.

Bu arada, Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’i öldüren tetikçiyi İstanbul’dan Ankara’ya getiren iki özel harekâtçı polisin de yine dış kaynak alımı olduğunu hatırlatayım!

Özel harekât artık nasıl yönetiliyorsa; üniforma giyme şansını elde eden polisler, suç işlemekten geri kalmıyor!

* * *

KOM’daki intihar sonrasında üç polis müdürüne tayin

Emniyet teşkilatının en önemli birimleri arasında yer alan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı’nda (KOM) yaşanan intihar olayını aktardım Büyüteç’te yakın zamanda.

Bu konuda gelişmeler var.

Emniyet Genel Müdürlüğü, KOM’da komiser rütbesiyle görev yapan Kürşat Özkan’ın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan olaya adı karışan üç polis müdürünün KOM’dan tayinini çıkardı.

Özkan’la birlikte Moskova’ya resmi görevle giden Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yener Su Eskişehir’e, Bütçe Şube Müdürü Alpaslan Güleç Giresun’a ve KOM Başkan Yardımcısı Ahmet Güler ise Teftiş Kurulu Başkanlığı bünyesine atandı.

Şunu ekleyim, tayini çıkan polis müdürlerinden Güler, bizzat Moskova’ya gitmiş değil. Güler’in KOM’dan tayinin çıkarılma gerekçesi, daha önce başka bir dosyadan aldığı kıdem durdurma cezasının uygulanması ve iki polis müdürünün adının karıştığı olayda denetim görevini yapmasında görülen eksiklik.

Özkan’ın ölümüyle sonuçlanan süreçle ilgili yürütülen soruşturmada polis müdürlerine sadece 6 ay kıdem durdurma cezası verildi, Emniyet Genel Müdürlüğü Disiplin Kurulu’nca.

Oysa soruşturmayı yapan polis başmüfettişi, söz konusu polis müdürleri hakkında 16 ay kıdem durdurma cezası istemişti.

Bu sürecin bir boyutu.

Diğer boyutunda ise, savcılık soruşturması var. Savcılıkça yaklaşık 1,5 yıldır sürdürülen adli soruşturmada iki polis müdürü Su ve Güleç hakkında takipsizlik kararı verilmesi dikkati çekti.

Aynı yazıda, Emniyet Genel Müdürlüğü üst düzey yönetiminden bazı isimlerin, İstanbul Adliyesi’nden bazı isimlerle görüştüğünü, girişimlerde bulunduğunu aktardım.

Savcılığın takipsizlik kararı vermesi bu nedenle dikkat çekici.

Sonuç olarak; ortada intihar etmiş bir komiserin cenazesi var.

Yanında, olaya karışan ancak “kimi kamu yöneticilerince işin içinde olmadıkları yönünde kulis yapılan” iki polis müdürü ve iki polis müdürünü “işin içinden sıyırtmaya çalışan kamu yöneticileri” var.

Tabii, müfettişin talebine uymak yerine daha az cezaya imza koyan EGM Disiplin Kurulu üyelerini ve eldeki verilere rağmen takipsizlik veren savcılığı unutmamak lazım.

Ayrıca, söz konusu süreçle ilgili olaya doğrudan katılmayıp, başkanlık bünyesinde görevli personel üzerinde “denetim görevini yerine getirmeyen, ihmal eden” dönemin KOM Başkanı ve sonrasında KOM’dan sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Çorumlu ve ekibi var.

* * *

Emniyet Genel Müdürü hakkında çirkin iddia

Emniyet teşkilatı kulislerinde çok çirkin bir bilgi dolaşıyor son günlerde.

Doğrusu, bilgi demek yakışıksız olacak, dedikodu demek daha doğru.

Zaman zaman Büyüteç’te Emniyet kulislerine yer verdiğim olur. Ancak, şimdilerde konuşulan bu konuyu içeriği nedeniyle yazıya almadım. Israrla birkaç farklı kanaldan gelmesine karşın aktarmayacağım.

Sadece şunu belirteyim, iddianın merkezinde mevcut Emniyet Genel Müdürü Mahmut Demirtaş var. Geçmişte özel yaşamıyla ilgili yaşadığı iddia edilen bir süreç; kulaktan kulağa, dilden dile yayılıyor.

Üstelik, doğruluğu kanıtlanmamış konuyu; çok uzakta değil, Demirtaş’ın yanı başındaki kimi üst yöneticiler dillendiriyor. İsimlerini şimdilik açıklamak istemiyorum. Ama şunu belirteyim; bu isim/isimler, son dönemde Ankara’daki merkez teşkilatı çatısı altında yoğun biçimde kulis yapanlar.

Bu iddianın gündeme getirilmesi, aynı zamanda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı da rahatsız ediyor. Zira, Demirtaş’ın göreve gelmesinde Yerlikaya’nın da etkisi var. Demirtaş’a yönelik ortaya atılanlar, dolaylı olarak Yerlikaya’yı hedef alıyor. Bir taşla iki kuş misali.

Öte yandan, Emniyet Genel Müdürü Demirtaş, doğrudan kendisine bağlı Medya Halkla İlişkiler ve Protokol Dairesi Başkanlığı’na yeni atama yaptı. Demirtaş, bu göreve Adana Valisi iken özel kaleminde birlikte çalıştığı lise müdürünü getirdi!

Önceki daire başkanı, gazeteci kökenli Levent Eke, Soylu döneminde, bizzat Soylu’nun talimatıyla göreve geldi. Demirtaş göreve geldikten sonra geçtiğimiz günlerde Eke, daire başkanlığından istifa etti. Bir süre vekaleten yürütülen göreve önceki hafta yine dışarıdan atamayla Güngör Selçuk getirildi.

Liyakat örneği: Lise müdürü Emniyet’te daire başkanı oldu!

Son dönemin kamu atamalarında en dikkat çeken ya da problem olan başlık “liyakat.”

Adana Valiliği ile örtüşemeyecek görev olan Emniyet Genel Müdürlüğü’ndeki daire başkanlığına lise müdürünün atanması dikkat çekici.

Medya alanında teşkilat içinde akademik eğitim almış personel varken teşkilatı tanımayan dışarıdan farklı akademik eğitim almış kamu personelin getirilmesi ne kadar verimli olabilir ki?

İşte bir örnek; İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bakan olduktan hemen sonra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Eski Dekanı Prof. Ergün Yolcu’yu Ankara’ya transfer etti. Mesleğinde liyakatli. Bakan başdanışmanı olarak İçişleri Bakanlığı’nın her türlü mahrem toplantısına katılıyor.

Ayrıca, Ergün Yolcu’nun kendisi gibi iletişim alanında akademisyen eşi Doç. Özgü Yolcu da yine İçişleri Bakanlığı’nın en önemli birimlerinden Göç İdaresi’nde iletişim danışmanı olarak görev yapıyor. Eşi gibi önemli toplantılarda masada.

Yolcu Ailesi, İçişleri Bakanlığı bünyesinde görev başında.

Eğer, sivil personel aranıyorsa Polis Akademisi bünyesinde medya halkla ilişkiler alanında akademik eğitim almış olanlar var. Demirtaş, söz konusu olanağı Yerlikaya benzeri gibi değerlendirebilirdi.

* * *

MSB ve İçişleri, polisin KHO’nu takip ettiği iddiasına sessiz kaldı

Yazıyı ihraç edilen teğmenler konusuyla tamamlayım.

Büyüteç’te bir önceki yazıda “polis teşkilatının Kara Harp Okulu’nun takip edip etmediğini” gündeme getirdim.

Çünkü KHO’yu bünyesinde barındıran Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Erhan Afyoncu, kılıçlı yemin olayının ardından komutanlarla yaptığı toplantıda okulla ilgili kendisine Emniyet’ten bilgi geldiğini aktardı. 

Büyüteç’in yayımlanmasının ardından ne üniversiteden, ne Afyoncu’dan, ne Emniyet Genel Müdürlüğü’nden, ne İçişleri Bakanlığı’ndan, ne de Milli Savunma Bakanlığı’ndan olumlu ya da olumsuz bir açıklama geldi.

Taraflar, halk deyimiyle kulaklarının üzerine yatmış durumdalar sanki. Ses yok.

Böylesi durumlarda, ‘sükût ikrardan gelir’ misali dolaylı olarak durumu kabullendiler ve doğruladılar.

İlgili kurumların konunun takipçisi olmasında fayda var, zira iş raydan çıkmasın…