Büyüteç'te son yazıda akademisyen Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesi olayının şüphelilerinden Levent Göktaş'ın altı haftadır yakalanamamasını kaleme almıştım.
Yazının yayımlanmasıyla birlikte hafta sonu itibarıyla siyaset ve ekonominin yanında yeni gündem oluştu.
Meraklıların da yakından takip ettiği üzere, cumartesi akşamı halen firarda olan Levent Göktaş'ın adına sosyal medya hesabı açılarak paylaşımlar başladı. Göktaş'ın ağzından çıktığı izlenimini veren paylaşımlarda açık biçimde devletle hesaplaşmaya girileceği ifade edildi.
Seri paylaşımlardan birisinde isim verilmeden AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hedef alındı.
Ardından halen yurtdışında yaşadığı bilinen organize suç örgütü lideri Sedat Peker, aynı sosyal medya hesabından yapılan kendisine yönelik değerlendirmelerle topa girdi. Kısa süreli karşılıklı mesaj trafiği yaşandı.
Sıcağı sıcağına ortaya çıkan söz konusu paylaşımlar kimi çevrelerce doğrudan Göktaş'a ait olarak kabul edilirken, bazı kesimler ise, paylaşımların içeriklerine temkinli yaklaşmayı tercih etti.
Bu satırların yazarı olarak ben de mesajlara temkinli yaklaşanlar arasındaydım.
Aynı saatlerde, Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu, pazar gece yarısı kendisine ait sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla süreci ağır biçimde eleştirdi.
Şengül Hablemitoğlu'nun eleştirilerinde "hukuk ve adalet" merkezinde yaşananlara yönelik değerlendirmeler dikkat çekiciydi.
Geldik dün sabaha.
Sabah erken saatlerde, Göktaş'ın avukatı Hüseyin Ersöz, müvekkili firari şüpheli Göktaş'ın adına herhangi bir resmi sosyal medya hesabı olmadığını duyurdu.
Ersöz'ün açıklaması sonrasında, gün ve saat vererek açıklama yapacağını duyuran Göktaş'ın adına paylaşımlar yapan hesap kapatıldı.
Avukat Celal Ülgen de yaptığı bilgilendirmede, söz konusu hesabın FETÖ'cüler tarafından açıldığını duyurdu.
Böylelikle Göktaş'ın adına yayın yapan hesabın "şimdilik" sahte olduğu anlaşıldı.
Şimdilik dedim, zira bu coğrafyanın adının Türkiye olduğunu ve yarın neler olacağını şimdiden bilinemeyeceği prensibini bir kez daha hatırlatırım.
Belki gerçekten sahte bir hesap, ya da asıl sahibinin kontrolünde olup son iki gündür yaşananların ardından "süreci izlemek" amacıyla yayını geçici sonlandırılan bir hesap.
Doğrusunu öğrenmek için biraz daha zaman gerekecek. Firari Göktaş'ın en azından savcı önüne çıktığında netleşecek bir durum bu.
Dün sabah saatlerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da yaptığı sosyal medya paylaşımıyla Şengül Hablemitoğlu'na destek oldu. Kılıçdaroğlu'nun hedefinde son dönemde olduğu gibi yine iktidara yakın olan bir grup vardı.
Üç günde yaşananlara karşın iktidar kanadı sessizliğini korumaya devam ediyor maalesef. Oysa Hablemitoğlu cinayeti AKP iktidarına yönelik bir suikasttı.
Böyle olmasa bile; devleti yöneten siyasi iktidar, bu coğrafyada işlenen bir cinayeti çözmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün gereğini yerine getirip işin ne olduğunu berrak bir şekilde kamuoyuna duyurmalıdır.
Sonuçta, zülfüyâre dokunsa da...
Firarda rol oynayanlara özel soruşturma
Hablemitoğlu soruşturması çerçevesinde yeni bir bilgiyi daha paylaşayım.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, cinayet dosyasından bağımsız olarak yeni bir dosya daha açtı.
Bu dosyanın içeriği ise, Göktaş'ın firarına yardım edenlere yönelik.
Savcılık, ikisi Antalya'da, birisi Ankara'da, birisi de İstanbul'da yaşayan ve Göktaş'ın sırra kadem basmasında rol oynadıkları iddiasıyla dört kişi hakkında adli soruşturma başlattı.
Hakkında soruşturma başlatılanlardan birisi Ankara'da avukatlık yapan K.E. İstanbul'daki şüpheli ise Göktaş'ın yakın bir arkadaşı. Antalya'dan İstanbul'a geldiği gece Göktaş'ı evinde gizlediği iddiasıyla soruşturma kapsamına alındı.
Diğer iki kişi ise Antalya'dan. Antalya'da bulunduğu süre içinde Göktaş'a yardım ettikleri iddiası var haklarında.
Aslına bakarsanız savcılık, etrafındaki çemberi daraltarak Göktaş'ı yakalamaya çalışıyor.
Tabii burada savcılığın tek başına çabası yetersiz kalıyor.
Her türlü teknik imkanlara sahip olan emniyet birimlerinin Göktaş'ı saklandığı yerde kolayca yakalaması mümkün. Ama her ne hikmetse Emniyet kanadından pek ses çıkmıyor.
Bu durum, Göktaş'ın yakalanmasında bir ihmal olup olmadığını tartışma konusu yapıyor.
Tolga Şardan kimdir? Tolga Şardan, 1988’de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi’nde mesleğe başladı. 1989’dan 2018’e kadar Milliyet Gazetesi’nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992’den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi’nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği’nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü’nün sahibi oldu. Şardan, 2019’da Doğan Kitap’tan yayımlanan "Komonist Masası’nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019’dan bu yana T24’te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |