Servet Yılmaz
Türk Emniyet Teşkilatı'nın en önemli yönetim organlarından Yüksek Değerlendirme Kurulu'ndaki (YDK) "kriz süreci" halen devam ediyor.
Teşkilatta görev yapan amir ve 1. sınıf emniyet müdürlüğüne terfi edecek müdürlerin dışında kalan -birinci sınıfına terfi edecek personeli sadece İçişleri Bakanı belirleme yetkisine sahip- müdür sınıfındaki tüm personelin bir üst rütbeye terfi etmesinin yanı sıra emekli edilecek amir ve müdürlerin dosyalarının tek tek tartışılıp değerlendirildiği kurulun çalışmaları, geçen mayıstaki son birleşim sonrasında askıya alındı.
Kısaca "terfi kurulu" adıyla bilinen YDK; Emniyet Genel Müdürü'nün başkanlığında tüm Emniyet Genel Müdür Yardımcıları, Polis Akademisi Başkanı, Personel Başkanı, Özel Güvenlik Başkanı, Polis Teftiş Kurulu Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, mevcut il emniyet müdürleri arasından seçilen iki il emniyet müdürü, mevcut polis başmüfettişleri arasından seçilen bir polis başmüfettişinden oluşuyor.
YDK'nın 2024 yılı çalışmaları yürürlükteki mevzuat gereğince görevdeki Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız başkanlığında mayısta bir araya geldi.
Kurul çalışmalarının ilk bölümünde bir üst rütbeye terfi edecek emniyet amiri ve müdürlerin dosyaları değerlendirilip sonuca bağlandı.
YDK'nın askıya alınmasına neden olan gelişme, çalışmaların ikinci bölümünde yaşandı. Kurul üyeleri arasında "gürültü kopması"nın sebebi, emekli edilecek polis müdürleriydi.
Zira emekli edilmesi beklenen polis müdürleri arasında, ülkenin yaşadığı tartışmalı sürecin mimarlarından Önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "A Takımı" var.
A Takımı derken; bir isim öne çıkıyor aslında. Önceki Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz!
YDK krizinin adı: Servet Yılmaz
Soylu'nun emniyet içinde ilk sırada gelen isim Servet Yılmaz'ın emekli edilmesinin öngörülmesinin yarattığı krizi, yakın zamanda Büyüteç'te gündeme taşıdım.
Konuyu tekrar etmemek için ilgili yazıların linkleri burada:
23 Nisan'daki Büyüteç, 28 Mayıs'taki Büyüteç ve 14 Haziran'daki Büyüteç'i okumak, süreci bir bütün şeklinde anlamaya katkı sağlayacak.
Özellikle 14 Haziran'daki son yazıdaki kulis bilgileri, YDK'da yaşanan krizi göstermek açısından dikkat çekici.
Bu kulis bilgilerine göre; tüm süreç tek bir isim üzerinde odaklandı: Servet Yılmaz.
YDK'nın Servet Yılmaz'a yakın üyeleri, Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Selami Yıldız ve Mahmut Çorumlu, Özel Güvenlik Başkanı Suat Çelik ve Birinci Hukuk Müşaviri Rüştü Yılmaz, Önceki Ankara Emniyet Müdürü ve Soylu'nun en tepe ismi Yılmaz'ın emekli edilmesinden yana değiller.
Hatta öyle ki; Çorumlu, Yılmaz'ın dosyasının kurula getirilmesi halinde "şerh koyacağını" açık açık dile getirdi. Halen bu görüşünde ısrarcı.
Yılmaz'a emeklilik yolunun açılmasına destek verenlerin başını halen görevine devam eden Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç ile Soylu ve ekibinin varlığından hiç hazzetmediği Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan var. Bir de en kıdemli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Adem Çakıcı.
Soylu ve ekibi, bir dönem Çakıcı'nın görevden alınması konusunda yoğun çaba sarf etti. Ancak son noktada Çakıcı kaldı, tasfiye edilen Soylu ve ekibi oldu.
Dinç, Yılmaz'la ilgili neler biliyor?
İşin diğer bir boyutu Dinç'in mevcut konumu. Son yıllarda başta Hrant Dink dosyası olmak üzere tartışılan bir mesleki sicile sahip olan Dinç, halen Ankara Emniyet Müdürü.
Selefi Servet Yılmaz'ın görev süresinde neler yaptığını en net bilenlerden. Henüz kamuoyuna yansımamış enteresan olaylar var. Dinç bunları biliyor. Yılmaz da Dinç'in kendisi hakkında neler bildiğini biliyor.
İkili arasında kıyasıya bir güç mücadelesi var.
Bir ekleme daha yapayım; Ankara Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'nde yakında patlak veren gizli tanık skandalını da bu mücadeleden ayrı tutmamak gerekir. Yakında bu konuda da önemli ve ilginç gelişmeler yaşanacak. Hem kurumsal hem de siyaset odaklı.
Emeklilik krizi bu kadar net ve keskin hatta cereyan ediyor.
Mayıstaki son birleşiminden sonra YDK çalışmalarının askıya alınmasıyla Yılmaz'ın destekçileri karşı tarafın kalesine bir gol attılar şimdilik.
Yine kulis bilgilerine göre, Yılmaz başta Soylu'nun diğer ekibinin emekliliğinin görüşülmesi konusu Kasım'a kaldı. Bu takvimin gerekçesi de hem mesleki kıdem hem de görev itibarıyla en kıdemli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Adem Çakıcı'nın 2 Kasım'da yaş haddinden emekli olması.
Böylece bir tasfiye edilen ekibin emekliliğinde direnen bir YDK üyesinden kurtulmuş olacak Yılmaz'ın destekçileri. Bu takvimi bozacak bir tek parametre var. Önümüzdeki günlerde çıkması beklenen emniyet müdürlerinin yaş haddinden emeklilik yaşının 60'dan 62'ye çıkarılması. Bu teklifin yasalaşması ve Çakıcı'nın mevcut görevine devam etmesi, Yılmaz'ı destekleyen ekibi üzecek doğal olarak.
Terfi ve tayin bekleyen personelin günahı ne?
YDK çalışmalarının "Servet Yılmaz'ın emekli edilmesinin önüne geçmek isteyen grubun faaliyetiyle askıya alınması", diğer bir deyişle kilitlenmesi, teşkilat içindeki önemli bir süreci de doğrudan etkiliyor kuşkusuz.
Aynı zamanda binlerce teşkilat mensubunu huzursuz eden ve sonu bilinmeyen bir takvim bu.
Şöyle ki; YDK'nın görevlerinden birisi de yazının başında belirttiğim gibi amir ve müdürlerin terfilerinin karara bağlanması.
Bu çerçevede binlerce amir ve müdür hakkında terfi kararları alındı tek tek. Ve bu kararların yürürlüğe girmesi için önce kurul üyelerince imza altına alınması, ardından da İçişleri Bakanı'nca onaylanması gerekli.
İşte bu zorunluluk, Emniyet'in elini kolunu bağlamış durumda.
Çünkü, teşkilatın amirler ve müdürleri kapsayan yıllık olağan tayinleri bu terfi kararlarını bekliyor!
Personel Başkanlığı'nın, ülke genelindeki tayinleri bu terfi kararları üzerinden planlama görevi var. Doğal olarak terfi edenler ya da terfi edemeyenlerin yeni görev yerleri bu kararlara göre şekillenecek.
Hâl böyle olunca şu günlerde çoktan yayımlanması gereken –resmi tayin ve atama tarihi 30 Haziran– terfiler, tayinler ve atamalar kilitlenen YDK'dan beklenen kararlar nedeniyle gerçekleşemiyor maalesef.
Doğudan batıya, batıdan doğuya yapılacak planlamaların yürürlüğe girmesi, YDK'da Servet Yılmaz başta Soylu'nun üç - beş adamının emekliliğinin önüne geçilmesi pahasına gerçekleşemiyor.
Bu isimleri hiç tanımayan amir ve müdürlerin mesleki ve ev yaşamları, YDK krizi nedeniyle olumsuz etkileniyor. Terfi ve tayin uygulaması içinde yer alacak personelin hak ettiği bir durum mudur bu?
Bu sürecin yaşanmasına ön ayak olan Servet Yılmaz'ın destekçisi YDK üyeleri, binlerce polisi amir ve müdürünün yaşamsal hakkını gasp ederek görevi ihmal etmiş değiller mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan devreye girdi iddiası
İşte yaşanan kaotik durum, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kadar ulaşmış durumda.
Ankara Emniyeti'nde yaşanan gizli tanık skandalı sürecinde hangi polis müdürleri ile –tutuklanan ve haklarında adli soruşturma başlatılan polisler dışında- hangi AKP'li önemli bir siyasetçinin rolünün ne olduğu başta olmak üzere Emniyet'teki YDK krizi Cumhurbaşkanı Erdoğan'a aktarılmış durumda.
Hatta, Erdoğan geçen hafta Polis Akademisi'ndeki mezuniyet törenine katıldığı sırada YDK süreciyle ilgili İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile ayaküstü konuştu. Sorunun çözümlenmesini söyledi.
Bunun üzerine dün itibarıyla YDK'nın kasımı beklemeden yeniden çalışacağı beklentisi oluştu, Emniyet kulislerinde.
Büyüteç'i kaleme aldığım dün öğle saatlerine kadar bu konuda olumlu bir gelişme yoktu. Terfilerini alan ve tayin bekleyenler daha beklemeye devam edecekler anlaşılan.
Emniyet Genel Müdürü Ayyıldız bu sürecin neresinde?
Buraya kadar okuduklarınızla ilgili Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız'la ilgili özel bir paragraf açmak gerekli.
YDK'nın tüm süreci Ayyıldız'ın gözleri önünde ve bilgisi içinde gerçekleşiyor maalesef.
Ayyıldız her nedense Genel Müdür olduğunu hatırlatamayıp, özellikle Servet Yılmaz'ın yanında yer alan YDK üyelerinin kontrolüne girdiğini gösteren yaklaşım içinde.
YDK'nın çalışmalarını tamamlatmak yerine Yılmaz'a yakın ekibin yaklaşımını kabul edip askıya alınmasının yolunu açtı.
Oysa YDK kararlarını bekleyen binlerce polis ve yakınları var. O insanlar, YDK kararlarıyla bağlantılı olarak hayatlarını yeniden biçimlendirme çabasındalar.
Emniyet Genel Müdürü Ayyıldız'a önerim, kılavuzlarını değiştirsin.
Kılavuzlarından gelen her bilgiye inanmasın. O kılavuzlar, isimlerinin karıştığı "emniyet – siyaset" düzleminde gerçekleşen sıkıntılı bir olayla ilgili paçalarından tutuşmuş vaziyetteler ve kendilerini kurtarma çabasındalar.
Kendisinden önce aynı koltukta oturan Mehmet Aktaş da yanlış kılavuzlar bulup çalıştı ve Emniyet tarihine "düşük profilli genel müdür" olarak geçti. Atandığı bakan yardımcılığı görevi sırasında da bir gecede sorumluluk alanını kaybetti.
Böyle giderse, Ayyıldız'ın akıbeti de aynı olacak. Hatta fısıldamış olayım; kulislerde daha şimdiden kendisi için matematikteki "toplamada sıfır, çarpmada bir" anlamına gelen "etkisiz eleman" yakıştırması yapılıyor.
Aktaş'la benzer süreci yaşaması çok yakın. Zira birisi Marmara Bölgesi'nden, diğeri de Güney Anadolu Bölgesi'nden iki vali Emniyet Genel Müdürü koltuğuna oturmak için kulis yapıyorlar iktidar nezdinde!
Benden söylemesi.
Emniyet tarihine nasıl geçeceği Ayyıldız'a kalmış artık.
Tolga Şardan kimdir?Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |