Bu başlığı yadırgayabilirsiniz. Geçen ayki işsizlik yazıma “İşsizlikte beklenmedik artış” başlığını koymuştum. Bu kez de normal olarak “İşsizlikte beklenmedik azalış” başlığını koymam uygun olurdu. Ama anormallikler, yaşamamızın olağan bir unsuru haline geldi. Başlıkta da anormalliğin son bir örneğine dikkat çekmek istedim.
TÜİK’in dün yayınladğı ağustos dönemi işgücü istatistikleri tarım dışı işsizlikte tamı tamına 0,5 yüzde puanlık şok bir düşüşün yaşandığını gösterdi. Genel işsizlik oranında da 0,3 yüzde puanlık düşüş var. Önce anormalliğin bu gelişmenin neresinde olduğunu anlatmak istiyorum. Bunun için bir önceki döneme yani temmuz dönemine geri dönmemiz gerekiyor. Ardından Türkiye’de işsizliğin son durumunu ve yönünü anlamaya çalışırız. Tabi baş döndüren tuhaf rakamlarla ne kadar anlayabilirsek.
Geçen ayki yazımda, temmuz döneminde mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlikte artış olduğunu, genel işsizlik oranın yüzde 11,1’den 11,2’ye, tarım dışı işsizlik oranının da yüzde 13,2’den 13,4’e yükseldiğini aktardıktan sonra şöyle bir yorumda bulunmuştum:
“Bu benim için, beklenmedik bir gelişme oldu. Eğer izliyorsanız aylık işgücü piyasası yorumlarımda, yüzde 5’in üzerinde seyreden ekonomik büyümenin istihdamı da kamçıladığını, dolayısıyla geçen aralık ayında zirve yapan işsizliğin düşüş eğilimine geçmesinin normal olduğunu sürekli vurguluyorum.”
Temmuz döneminde işsizlik artışının nedenleri kısaca şöyleydi: Hazirandan temmuza tarım dışı işgücü artışı 12 binden ibaretti. Bu rakam normal işgücü artış temposunun bir hayli altındaydı. Aralık-Temmuz döneminde ortalama aylık artış79 bindi ve hiç bu kadar düşük bir başka artış örnegi de yoktu. Bu kadar düşük işgücü artışına rağmen işsiz sayısının 54 bin, işsizlik oranının da 0,2 puan artması tarım dışı istihdamdaki azalmadan kaynaklanıyordu. Yani işgücü piyasası rakamları ile ekonomik büyüme arasında dikkat çekici bir tutarsızlık söz konusuydu.
Bu teşhisten yola çıkarak yazımda ağustos döneminde güçlü bir istihdam artışının görüleceğini tahmin ettiğimi vurguladım..
Tahminim doğrulanmakla kalmadı olağanüstü bir istihdam artışı ortaya çıktı.TÜİK temmuzdan ağustosa mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı istihdam artışını 239 bin olarak açıkladı. Hizmetlerde artış 105 bin. Temmuz döneminde 45 bin azalmıştı. Sanayide artış 74 bin. Temmuz döneminde 20 bin azalmıştı. Böylece işsiz sayısı da bir ay içinde 115 bin azalmış oldu.
Temmuz dönemindeki istihdam azalışı ve buna bağlı olarak işsizlik artışı anormaldi. Ağustos ayında bir düzeltme bekliyordum. Ama bu kadarını da beklemiyordum. Ağustos rakamları da anormal. Sizlerin de aklına gelmiştir benim de geldi: Geçmişte böyle anormallikler acaba yaşanmış mıydı?
Mevsim etkilerinden arındırılmış 2005-2017 dönemsel seriye baktım. Tarım dışı işsizlik oranının bir dönemde 0,5 yüzde puan ve üzeri düştüğü üç dönem var. Kasım 2009, Kasım 2010 ve Şubat 2011. Kasım 2009 ve Şubat 2011 dönemlerinde istihdam artışı öyle aman aman yüksek değil. İşsizlik oranındaki şiddetli düşüş önemli ölçüde işgücündeki azalıştıan kaynaklanıyor. Bu tamamen sıra dışı bir durum. Sadece Kasım 2010 - Ağustos 2017 ile benzerlik gösteriyor: İşgücü artışı yüksek (132 bin) ama istihdam artışı (252 bin) çok daha yüksek. Ancak benzerlik burada bitiyor. 2010 yılı küresel krizden çok güçlü bir çıkışın yaşandığı bir yıl. Büyüme oranı yüzde 8’in üzerinde. Bunun sonucu olarak da işsizlk oranın sürekli düştüğü bir dönem. Yani önce istihdamın azalarak işsizliğin yükselttiği ardından büyük bir artış kaydederek işsizliği büyük çapta düşürdüğü bir dönem değil.
Kısacası tamamen istisnai ve anormal bir durum ile karşı karşıyayız. Bu koşullarda işsizliğin bundan sonraki gidişatı için ne söylenebilir?
“Eylül rakamlarını bekleyelim”diyebiliriz. Bu işin kolayı. Zor olanı, ocak döneminden bu yana, temmuz hariç, azalmakta olan işsizliğin nasıl devam edeceğini kestirmek. Bu kestirim için yüzde 5’in üzerinde seyreden ekonomik büyümenin geleceğini kestirmemiz gerekiyor.. Bu konudaki görüşlerimi son yazımda paylaşmıştım (“Büyük sınava doğru ekonomik açmazlar”). Büyüme temposunda yavaşlamanın yüksek ihtimal olduğu sadece benim değil tüm bağımsız ekonomistlerin ortak tahmini. Düşer mi düşmez mi, düşerse ne kadar düşer, izleyelim.