Osmanlı’ca fikr-i ta'kib denirdi ve Latin harfleriyle böyle yazılırdı…
Gazeteciliğin alfa’sı 5 N,1 K soru cevaplarının verilebildiği bir haber yazılması ise, beta’sı da bizce işte (haberin) peşini bırakmama-sona erdirme demek olan fikr-i ta'kib’tir.
Haber+yorum formatında yazmaya çalıştığımız, 2 Mayıs 2016 tarihli ve Kıraathane' doğdu, şamatasız ama gümbür-gümbür! başlıklı yazımızda P24 ve K24’ün birlikte oluşturdukları ve adı Kıraathane olan kültür-sanat etkinliklerinin ilki hakkında yazmıştık…
T24’te okumuşsunuzdur, 26 Mayıs 2016, Çarşamba akşamı saat 17.00’de, yine Cezayir Restaurant’ın sivil etkinlikler salonlarında, yine P24’ün, yine manidar bir etkinliği vardı…
Hasan Cemal ağabeyimizin dediği gibi gazetecilik milletinin - siyasi-ekonomik baskılarının yoğun yaşandığı bu dönemde - basın-yayın bağımsızlıkların desteklemek ve geliştirmek amacıyla kurulmuş Punto 24 girişimi, seçtiği gazetecilere ödül veriyordu…
AB desteğiyle, P24 tarafından düzenlenen Araştırmacı Gazetecilik ödülü, Türkiye’de sosyal olguların derinlemesine anlaşılmasını sağlayan, toplumda etki yaratmada başarılı ve kamu yararını gözeten habercilik örneklerini ödüllendirmeyi amaçlıyordu, ikinci kez.
Geçen yıldan farkı, bu yıl bir de genç gazeteci diye özel bir kategoride de ödül veriliyordu.
Yerleşik basına olan güvenin kaybolduğu bir süreçte; özgür-bağımsız bir basının öz değer ve ölçülerini hatırlamasına hasret kaldık neredeyse… Bu misyonu hatırlamaya çalışan P24’ün kurucu üyeleri, başta Hasan Cemal ve T24’ün Yayın Yönetmeni, Doğan Akın, Yasemin Çongar, Andrew Finkel, Hazal Özvarış, Yavuz Baydar, Murat Sabuncu’dan oluşuyor.
Alfa’dan bahsettik, beta’dan da, eh Frenklerin scoup, bizde ise atlatma haber dediğimiz gamma’ya geldi sıra herhalde gazeteciliğin…
Ala turca damağımız çoktandır kaçtığına göre biraz Frenkçe damak zevkini hatırlatalım…
Frenklerin pour la bone bouche dedikleri, sona bırakılan, lokmanın en doyurucu ve lezzetli olanınıdır… İşte biz de böyle yapmaya çalışıyoruz…
Prof. Arzu Kihtir'in başkanlığında Hasan Cemal, Tuğrul Eryılmaz, Fikret İlkiz, Cengiz Çandar'dan oluşan jüri, 1. ödülü,Cumhuriyet’te yayınlanan, hapisteki çocuk tutuklulara yapılan şiddeti anlatan Böyle Vahşet Görülmedi adlı haberinden dolayı Hilal Köse’ye verdi.
2.ödülü ise, Hürriyet’te yayınlanan, Rıza Zarrab'ın ihraç edilen altınları sahte beyannameler ile 89 kez ithal edilmesini anlatan 89 Kere Maşallah adlı haberi için Arda Akın’a...
Çiçeği burnunda, En İyi Araştırmacı Genç Gazetecilik Ödülü ise, jürinin anlattığına göre, zorlu bir çekişmeden sonra Burcu Karakaş ve Canan Coşkun’un olabildi…
İnsanları fizikken görmek yararlı oluyor; her iki hanım gazeteci de cengâverliği ve zarafeti birleştirebilmiş
Birinciye 4000, ikinciye 3000 ve Genç Gazetecilere ikiye paylaştırılan 3000 €, bin defa helâl hatta (mevcut şartları göz önünde bulundurursak) az daha yükseltilebilir diye düşündüm…
Ve işte geldik ‘pour la bone bouche’ yani ‘son yenen en lezzetli’ lokmaya
Eh söz P24’ten açılmışken, anladınız sanırım, Hasan Cemal’den söz etmemek olmaz…
Gazeteciliğin gamma’sı yani scoup / atlatma haberi ya da etkinliğin altın çivisi olabilecek, o yumuşak ses tonu ama kayadan betersert etkili, salvolarını bir müzik parçası gibi aşağıdan yukarıya, bir kreşendo çizerek patlatıyordu…
‘(…) 1945’te, Avrupa’dan dönen, Missouri askeri gemisinin New York'a dönüşüyle ilgili ilk atlatma haberini yapan Abe Rosenthal; bunun için üç gün limana gidip yatmıştı. Atlatma haber heyecanı böyle işte… Bunu duymayan gazeteci olamaz zaten. Rosenthal de sonraları New York Times’ın Genel Yayın Yönetmeni oldu. Bu millet, maceralarını anlatmayı sever, mesleğin tuzu biberidir. Abartmamak şartıyla anlatması da, dinlemesi de keyiflidir. 1969’da mesleğe başladım, 1974'te ilk atlatma haberimi yaptım; ‘demek ki beş yıl beklemiş atlatma haberini yapmak için’ diyor, Can Dündar kulağıma. Kıbrıs harekâtı ile ilgili İngiltere’ye Başbakan EcevitTürkiye’nin meramını anlatmaya gidecekti; bir tek kişi de Cumhuriyet’ten. Üç arkadaşın pasaport süreleri bitmişti; Yayın Yönetmenimiz Daltaban (böyleydi lakabım) sen gideceksin dedi, kalktık gittik. Toplantılar yapılıyor, hararetli konuşmalar, ser verilip sır verilmeyen bir ortam. Tek şansım, dışişleri bakanı Hasan Esat Işık’ın ailemden dolayı beni tanıması… Konuşmalardan yorgun-argındıla
Ve işte böylece benim ilk atlatma haberimi yapmıştım…
Bir genç gazeteci olarak ilk atlatma haber maceramı anlatırken, söylemek istediğim şu… Tasavvur edin, çok ama çok az kimsenin bildiği ve üstelik savaş gibi kritik bir konuda (yani neredeyse ‘devlet sırrı’) bir haberi ifşa ediyorum ama devlet sırrını yazmak /casusluktan dolayı dava filan açılmıyor. Bugün ise Can Dündar, teamüllere uymayan, başka gazetede de çıkmış bir haberi yayınladığından dolayı casusluktan yargılanıyor. Mesele bu diyordu…
Ödül alan Canan Coşkun ise hâkimlere çok uygun fiyata ev satıldığı haberini Hâkimlere ev kıyağı başlığıyla verdiği için, 23 yıl hapis istemiyle yargılandığını öğreniyorduk. Ucuz fiyattan ev satışı çıkar çatışması hatta çıkar çatışmasının Allahıdır diyordu Cemal...
Cemal devam ediyordu yine…
Reza Zarrab davası New York’ta başladı. Birkaç gazete hâriç kimse yazmıyor. Türkiye’de basın, Diyarbakır, Suruç, Sur ve Nusaybinbombalamaları sadece devlet bakışıyla veriliyor.
Yılların (gazeteci milletinin) milletbaşı’larından Hasan Cemal, sayısız konferans, programa katılmış ama heyecanlıydı; mesleğine olan bağlılığı, vicdanına sadakati böyle kılıyordu…
Böyle olunca da hâl, hani mum dibini aydınlatmaz misali, yazarı olduğu T24’ün adını bile unutuyor ama adalet terazisinin baş meleği Yavuz Baydar imdada yetişiyor (…) Tabii ki Cumhuriyet’in fedakârlıkları ve mücadelesi var, ancak Özgür Gündem, T24 ve daha nice az ama ne iyi ki var olan hakiki gazetecilik yapanlar var diyordu…
Cemal konuşmasını "Şanslıyız, zira araştırmacılık ödülü verecek gazeteciler var. Bu akşam ödüllere hak kazanan genç meslektaşlarımız onur kaynağımızdır. Yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığının olmadığı bir ülkede düşünce özgürlüğü ve bağımsız bir medyadan bahsedilemez. Demokrasi mücadelesi devam edecek, zira Türkiye Basını sınıfta kaldı" diye bitiriyordu.
Not: Fotoğraflar Raffi A. Hermon tarafından çekilmiştir.