Bu yılın şubat ayında AKP’de önemli görevlerde bulunmuş, hâlâ partili olarak milletvekilliği görevini sürdüren bir isim şöyle demişti aralarında benim de olduğum üç kişilik bir gruba:
"Bugünkü sistemin yürümediğine dair ülkede de partide de güçlü bir kanaat var. Bunu sadece MHP ittifakına her geçen gün artan bağlılığımızla da tarif mümkün değil. Daha derin bir sorun var. Kimi danışmanlara bugünkü sistemin dışında yeni bir arayış egzersizleri yaptırıldığına dair duyumlar geliyor parti grubuna. Bence bu önemli. Bu arada Berat Bey’in 'Türkiye için değişim başlıyor' gezilerini sadece şu anki sistem içinde partide ve kabinede daha etkili bir rol beklentisi olarak değil olası değişiklikte daha güçlü bir pozisyon için yaptığı da konuşuluyor. Süleyman Soylu’nun çalışmaları da hem partide hem eğer sistem değişirse iktidarın farklı etkin bir yerinde yeni görev arayışı olarak okunabilir. Son depremde bakanları bir başbakan gibi iki yanına alıp önce kendisi konuşup sonra onlara söz vermesi aramızda konuşuldu. Birkaç gün sonra Berat Bey’in bu kez Soylu’yu ve Murat Kurum’u yanına alarak yaptığı basın açıklaması sırasında Süleyman Bey’in yüzü hayli ilginçti. Toplantıdan sonra hemen kalkmak istedi ama Berat Bey kolundan tutarak birkaç şey söyledi. Sanki ‘patron benim’ der gibiydi. Ama uzun süredir devam eden bu çekişme bizi güçsüzleştiriyor." (Yazının tamamı için tıklayın.)
AKP’li milletvekilinin söylediği, aslında herkesin bildiği, parti içinde uzun zamandır gelecek ile ilgili iki ismin adeta bir yarış içinde olduğu idi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu durumdan hoşlanmadığını aktarmıştı. Bu konuşmadan kısa bir süre sonra, nisan ayının başında, pandemi sırasında gece yarısına iki saat kala ilan edilen sokağa çıkma yasağının yarattığı kaos, isimlerden birinin, Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı’ndan istifasını getirdi. Kimilerine göre ‘kamuoyundaki desteğini de test etmek isteyen’ Soylu’nun istifası Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmedi. Soylu’nun Twitter’dan duyurduğu istifa metninde şu ifadeler yer alıyordu:
"Gayretle ve titizlikle yürütülen bir süreçte, tamamen salgının önlenmesine yönelik hafta sonu sokağa çıkma kararının uygulanmasının sorumluluğu, her yönüyle şahsıma aittir. Başlangıçta kısıtlı saatlerde de olsa ortaya çıkan görüntüler, mükemmel yönetilen bu süreçle uyuşmadı. Yaşadığım onca tecrübe, sorumluluk kısmı üzerimizde olan bu olayda, böyle görüntülere yol açmamalıydı. İyi niyetle, hafta sonunda salgını ve bulaşı bir nebze durdurabilmek adına atılan bir adımdı. Hiçbir zaman zarar vermek istemediğim Aziz Milletimiz, hayatımın sonuna kadar da sadık olacağım Sayın Cumhurbaşkanım beni bağışlasın...
Onurla yürüttüğüm İçişleri Bakanlığı görevimden ayrılıyorum... Tüm dostlara, mesai arkadaşlarıma Allahaısmarladık... Allah milletimizi korusun..."
Metindeki iki noktanın altını çizelim: Hatalı benim, hayatımın sonuna kadar sadık kalacağım Cumhurbaşkanım beni bağışlasın…
Gelelim Hazine ve Maliye Bakanı’nın, parti içinde ‘geleceğe hazırlanan’ ikinci ismin istifasına. İstifa metni Instagram hesabına konuldu. (Sosyal medya yasaklansa -ki çabalıyorlar- ne yapacak bu AKP’liler!..) Saatler 19.00 sıralarını gösteriyordu. Kısa sürede on binlerce paylaşım aldı. Bir zamanların ana akımı şimdinin emir eri medya böyle bir iddia-durum yokmuş gibi konuyla hiç ilgilenmedi. Çoğu zaman yaptıkları gibi İletişim Başkanlığı’ndan gelecek talimat beklendi. Yeni ana akım internet haber siteleri ise iddiayı haberleştirdi, kaynaklarına ulaşarak doğrulatmaya çalıştı. Halk TV ve TELE 1, televizyonlar içinde haberi veren-tartışan kanallar oldu. Dönelim tekrar Albayrak’ın metninin içerik analizine. Önce istifa metninin tamamı: (Yazım hataları Albayrak’a ait)
"Yaklaşık beş yıldır sürdürdüğüm bakanlık görevime sağlık sorunları nedeniyle artık devam edememe kararı aldım. Bundan sonraki süreçte artık zamanımı uzun yıllardır zorunluluktan ötürü ihmal ettiğim ve bana desteğini hiçbir zaman esirgemeyen annem, babam, eşim ve çocuklarıma ayıracağım. Çok büyük hedefine çıktığınız bu yolculukta, gerçekleşecek olan bayrak değişimiyle yeni gelen arkadaşlarımız, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Büyük ve Güçlü Türkiye hedefine her zamankinden daha kararlı ve emin adımlarla devam edeceklerdir.
Enerjide olduğu gibi Ekonomide de ektiğimiz tohumlar çok da uzak olmayan bir gelecekte koca koca çınarlara dönüşecek ve ülkemizi tam bağımsızlık hedefine ulaştırdığına şahit olacağız inşallah. Bundan en ufak bir şüphem yoktur. Bu 5 yıllık süre zarfında benimle bu zor ama kutsal yükü yüklenen tüm yakın mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Çokça hakkım geçmiştir, haklarını helal etsinler. At izinin it izine karıştığı, Hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı böyle çetin bir zamanda bizlerin samimiyetine inanarak dua eden her bir vatandaşımızdan Rabbim razı olsun. Türkiye tarihindeki belki de en kritik dönemlerden sayılacak olan bu 5 yıllık süre zarfında ülkeme ve ümmete hizmet etmeyi bana nasip eden Rabbime sonsuz hamdolsun. Gaybı, kalpleri ve hakiki niyetleri bilen mutlak güç sahibi Cenab-ı Allah, bizleri Sırat-ı Müstakim'den ayırmasın. Sonumuzu hayreylesin..."
Albayrak diyor ki:
Sadece bakanlık görevimden değil siyasetten de uzaklaşacağım. (Artık zamanını ihmal ettiğim aileme ayıracağım.) Ekonomide önemli işler yaptım, ektiğim tohumlar tam bağımsızlık hedefine ulaştıracak. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na geliş tarihinin iki yıl önceki (öncesi enerji) Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş tarihi olduğunu da hatırlayarak şu cümlesinin ne demek olduğunu anlamak lazım: At izinin it izine karıştığı, hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı böyle bir zamanda. Ve son gibi bir son: Allah sonumuzu hayreylesin.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı ve son iki yılı ekonomi yönetiminde geçen beş yılllık bakan Albayrak’ın istifa metni, ‘Allah sonumuzu hayreylesin’ diye bitiyorsa… Kimi yorumlar Naci Ağbal ile tartışmalı olduğu ve Merkez Bankası’na atama yapılmasında fikri alınmadığı için istifa ettiği yorumunu yapıyorlar. Bu konuda kulislerde şu konuşuluyor:
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı olan Naci Ağbal’ın bir süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği brifinglerde, ekonomiden sorumlu (Hazine ve Maliye) bakan olarak Berat Albayrak’ın Beştepe’ye davet edilmemesi, son brifinglerden birinde özellikle Merkez Bankası rezervlerinin 2019 başından itibaren 120 milyar dolar azalarak eksiye düşmesi konusu, bu süreçte yapılan hataların konuşulduğu sırada Erdoğan’ın Berat Albayrak’ı telefonla arayarak “kimi noktaları derinlemesine sorgulaması” krizin patlamasına neden oluyor.
Albayrak son brifing sonrası Beştepe’de Ağbal ile karşılaşıp sert bir şekilde tartışıyor. Konu Erdoğan’a da iletiliyor. Hafta sonu Naci Ağbal’ın Merkez Bankası Başkanlığına atanması üzerine Albayrak istifa kararı alıyor. Albayrak istifa etmeden önce babasının iznini istiyor. Babası Sadık Albayrak oğluna istifa konusunda destek veriyor.
Albayrak cephesi ‘Berat Bey, Ağbal’ı Ali Babacan, Mehmet Şimşek çizgisinin devamı olarak gördüğü için istemiyor’ diye anlatıyor.
Ağbal’ı tek başına Berat Albayrak’ın istifa sebebi olarak görmek çok naif geliyor bana. En az ‘ekonomideki krizin tek sorumlusu Albayrak’ demek kadar naif. Aralarında ekonominin de olduğu her konuda son sözü Erdoğan’ın söylediğini bilmiyorlarmış gibi ‘Albayrak çok başarısız’ diyenlere de söyleyecek bir söz bulamıyorum. Hukukun yok edilmesinden demokrasinin yerle bir olmasına ve kavgalı olunmayan ülke kalınmamasına büyük sorunların her birinin ekonomideki çöküşün ana nedenleri olduğunu görmemek… Tek adam yönetiminin bu büyük ekonomik enkazın gerçek sebebi olduğunun farkına varmamak.
Bu yazı yazıldığı sırada istifa duyurusu yapılalı beş saat oldu. Saatler gece yarısını geçti. Hâlâ resmî bir açıklama yok. Erdoğan istifayı ister kabul etsin ister etmesin bu şekilde ülkenin yönetilmesi giderek imkânsız hale geliyor. Bu yönetilememe sürecinin daha fazla taşınamayacağını düşünüyorum. Erken seçim her geçen gün daha da yakınlaşıyor.