16 Nisan 2023'te İyi Parti lideri Meral Akşener partisinin seçim vaatlerini açıkladı. Aynı gün "Türkiye Tarih Yazacak" sloganıyla 308 sayfalık 2023 Seçim Beyannamesi de yayımlandı.
Daha önce Ak Parti'nin seçim vaatlerini yazmıştım. Serinin ikinci yazısı olan bu yazı ise İyi Parti'nin vaatleriyle alakalıdır.
Beyannameyi baştan sona okuduğumda çok ciddi değişiklikler içerdiğini fark ettim. Vergiyle alakalı bölüm ise Beyanname'nin Maliye Politikası ana başlığının altında Vergi ismiyle kenar bir başlık açılarak oluşturulmuş. Vergiyle alakalı bu bölüm 52 ila 54'üncü sayfalarda 39 ila 64'üncü maddelerde yazılmış. Bazı bölümlerde de ilgisi ölçüsünde vergiyle alakalı vaatlere yer verilmiş.
Ancak öncelikle şu eleştiriyi yapmalıyım; Beyannamede yazım hataları mevcut ve sanıyorum hızlı hazırlanıp okunmamış gibi. Örneğin sayfa 54'te 59'uncu maddede tarh zamanaşımı ifadesi yerine "tarih zaman aşımı" şeklinde bir ifade kullanılmış. Esasa tesir etmeyen tamamen yazım hataları bunlar elbette, düzeltilebilir. Neyse esasa geçelim…
Vergi reformu öneriliyor
Beyanname'nin vergiyle alakalı ilk maddesiyle (m.39) "Saydam Mevzuat-Saydam Uygulama, Öngörülebilir Vergi Yükü, Geniş Vergi Tabanı-Vergi Yükünün Adil Dağılımı, Vergide Yeşil Dönüşüm, Ekonomik Etkinlik, Etkili ve Tarafsız Denetim" prensiplerine dayalı kapsamlı bir vergi reformu gerçekleştireceğiz." genel anlamda bir vergi reformu öneriliyor. İlerleyen maddelerde m.39'da belirtilen hedefleri biraz daha açarak yeni maddeler oluşturulmuş. Bu madde devamı maddelerin bir üst başlığı olarak düzenlenmiş gibi. O yüzden bu madde aslında aşağıda yazacaklarımı da kapsar mahiyette olduğundan direkt diğer maddelerin analizine geçiyorum.
Ücrette beyan esasının kapsamının genişletilme vaadi
Ücretliler genel olarak kendi gelirlerini beyan etmez; işverenler ücretleri öderken stopaj-tevkifat dediğimiz kaynaktan kesme usulüyle vergiyi kesip vergi idaresine beyan edip öderler. Ancak bazı durumlarda ücretliler stopaja tabi tutulmuş ücretlerini kendileri de ayrıca beyan ederler. Ekstra verilen beyanname üzerine hesaplanan vergiden işverence kesilen vergi de düşülür. Hangi durumda beyanname verileceğine ilişkin daha önce yazdığım bu güncel yazıya bakabilirsiniz.
Kişi, kendi beyanını verince ayrıca bazı harcamalarını da indirim konusu yapabilir ve işverence ödenen vergilerin bir kısmını bu yolla iade alabilir.
Seçim Beyannamesinde gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ücretlilerin kendi beyanlarını verme kapsamının genişletileceği belirtilmiş ayrıca m.46'da yer alan "Ücretlilerin Gelir Vergisi Kanunu'nun 89'uncu maddesinde yer alan eğitim, sağlık harcamaları gibi indirim unsurlarını matrahlarından indirebilmelerine imkân sağlayacağız" denilerek indirim konusunun ücretliler lehine olacağı sinyali verilmiş. Oldukça yerinde ve doğru bir uygulama olacağı kanaatindeyim ancak mevzuat düzenlemesinin çok iyi hazırlanması koşuluyla…
Ücretliler üzerindeki vergi ve SGK payının indirileceği vaadi
Beyanname m.45'te "Çalışanlar üzerindeki vergi ve sigorta prim yükünü indireceğiz" vaadi ile ücretliler üzerinde yer alan vergi ve sigorta prim yükünün indirileceği belirtilmiş. Bilindiği üzere çalışanın brüt ücreti üzerinden yüzde 14 SGK işçi payı ile yüzde 1 işsizlik fon kesintisi yapıldıktan sonra kalan tutar üzerinden GVK m.103'te yer alan gelir vergisi oranları ölçüsünde gelir vergisi hesaplanmakta. Ayrıca damga vergisi de var tabi.
Ancak ülkemizde ücretli çalışanların büyük bir kısmı iş akdini net ücret üzerinden yaptığı için Beyanname m.45'te belirtilen indirimlerin işçi lehine değil de işverenin lehine sonuçlanacağı sonucu çıkmaktadır. Beyannamede bu indirimlerin ücret olarak çalışana verilecek gibi ya da bu minvalde bir ibare konulmadığı sürece bu vaadin pek bir hükmü yok benim için.
Özetle bu düzenleme bu haliyle çalışan lehine görünen ama sermaye yanlısı bir düzenlemedir. Bu haliyle işçiye katkısı bulunmamaktadır.
Vergi Konseyinin adı değişecek vaadi
Beyanname m.40'ta yer alan "Vergi Konseyinin adını "Ulusal Vergi Konseyi" olarak değiştirecek, konseyi daha kapsayıcı ve etkin hale getireceğiz." vaadi ilginç olmuş. Var olan bir konseyin başına ulusal kelimesinin getirilmesinin yaratacağı mucizevi değişimi pek anlayamadım açıkçası. Beyhude bir vaat olmuş gibi…
Ancak devamında Konsey'in daha etkin hale getirilmesi yerinde bir düzenleme olacaktır. Zira onursal başkanının Dr.Nureddin NEBATİ'nin olduğu Vergi Konseyi'nin son dönemde çalışmalarına biraz ağırlık verildi ama bildiğim kadarıyla pek etkin bir çalışma yapmadılar. Ya da kendi içlerinde etkin çalıştılar da bize söylemediler.
ÖTV ile alakalı vaatler
Özel tüketim vergisi (ÖTV) 1 Ağustos 2002 tarihinde yürürlüğe giren ve benzin, alkollü ve alkolsüz içecekler, otomobil, sigara, tütün mamulleri, beyaz eşya, parfüm, havyar ve cep telefonu gibi ürünlerden alınan bir vergi türüdür. ÖTV'den 2021 yılında 205 milyar TL, 2022 yılında ise 420 milyar TL tahsilat sağlanmış. 2022 tahsilat tutarı 2021'e oranla yüzde 104 artmış anlayacağınız.
İyi Parti'nin seçim beyannamesinde ÖTV'nin kapsamının daraltılacağına ve/veya oranlarının indirileceğine ilişkin genel bir ifade bulunmamaktadır. Sadece m.47'de tarım sektöründe kullanılan mazottan alınan ÖTV yükünün düşürüleceği ve m.57'de motorlu araçların ilk iktisabında alınan ÖTV'nin düzenleneceği belirtilmiş.
Beyanname sayfa 63'te tütün ürünlerinde nispi ÖTV'nin düşürüleceği ama maktu ÖTV'nin artırılacağı belirtilmiş. Aynı sayfada otomobillerdeki ÖTV tarifesinin sonlandırılacağı yazılmış ama yerine ne getirileceği belirtilmemiştir.
Beyannamede yer alan vaatlerden olası bir İyi Parti iktidarında ÖTV gelirinden mahrum kalmak istemediklerini anlıyorum. Zaten daha önce de defalarca "hiçbir iktidar bu kadar tatlı ve kesin gelirden iktidara geldiklerinde dahi mahrum kalmak istemezler" diye yazdım ve bu iddiamı yineliyorum; vergiyi daha geniş tabana yaymaya çalışan muhalefet partileri ÖTV'ye genel hatları ile dokunmayacaklar. Bu böyle biline. İyi Parti'nin Seçim Beyannamesinden de bu anlaşılıyor.
Vergi İdaresinin özerkliğini ve etkinliğini artırmaya yönelik vaatler
Beyanname m.58 ile Gelir İdaresi Başkanlığı m.59 ile de Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı ile alakalı etkinlik planları var İyi Parti'nin. Vergi denetimini iş dünyası üzerinde siyasi baskı kurmanın bir aracı olmaktan çıkarıp, Gelir İdaresini uygulamada özerk hale getirip ve Gelir İdaresinin performans denetimine tabi olmasını sağlamaya çalışacaklar.
Ayrıca m.64 ile de sadece kurumlar vergisiyle ilgilenen ya da sadece veraset ve intikal vergisiyle ilgilenen vergi daireleri gibi ihtisas vergi dairesi sayısı ile çalışan sayısını artırıp ve dijital sistemlerden etkin yararlanmak suretiyle vergi iade sürecini hızlandırarak iş dünyası üzerindeki yükü azaltmak istemekteler. Oldukça yerinde hamleler bence.
İlaveten Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı özelinde vergi denetimi yaygın ve etkin hale getirecek, vergi incelemelerinde cari yıl denetimini esas alacak ve gelişmiş birçok ülkede olduğu gibi vergide tarh zamanaşımı süresini 5 yıldan 3 yıla indirme vaadi de bulunmaktadır.
Tarh zamanaşımı (tahakkuk zamanaşımı), vergiyi doğuran olayın üzerinden kanunda belirtilen sürenin geçmesinden sonra idarenin söz konusu amme borcunu tahakkuk ettirememe yani hesaplayıp tebliğ edememe durumudur. Tebliğ etse dahi bu alacağını isteyememe durumudur. Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tahakkuk olmayan vergiler zamanaşımına uğrar.
Tarh zamanaşımı süresinin düşürülmesi Hazineye gelir kaybı yaratacağından bu vaadin gerçekleşme ihtimalini çok zor görmekteyim.
KDV ile alakalı vaatler
Beyannamede KDV ile alakalı yurttaşlar lehine pek bir vaat bulunmamaktadır. Sadece m.48'te iş yeri kira ödemelerinde ve m.50'de eğitim ve öğretim hizmetlerinde KDV indirimi vaadi var. Sayfa 86'da bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi dijital cihazlar üzerindeki vergi yükünü azaltılacağı, s.245'te kadın hijyen ürünleri üzerindeki vergi yükünün azaltılacağı belirtilmiş. Onun dışında konut edinimlerinde, gıdada, doğalgaz, petrol, elektrik, su ve diğer hayati birçok ürünle alakalı KDV indirimi taahhüdü bulunmamaktadır.
Bu yönüyle yeterli olmadığını düşünüyorum.
Vergi harcamaları ile alakalı vaatler
Vergi harcaması devletlerin gelir toplamını azaltan, standart vergi sisteminden ayrılan ayrıcalıklar veya istisna ve muafiyetler olarak tanımlanır. 2023 yılı bütçe kanununda toplanması hedeflenen gelir 3 trilyon 763 milyar TL, harcamalar 4 trilyon 423 milyar TL ve dolayısıyla 660 milyar TL açık öngörülmüş. 2023 yılı bütçe kanununda vazgeçilmesi hedeflenen yani vergi harcama tutarı ise 995 milyar TL'dir. Yani bütçe gelirinin yaklaşık yüzde 27'si kadarından Hükümet bile bile vazgeçmektedir.
İyi Parti beyannamesinde özellikle vergi harcamaları ile bu istisna ve muafiyetlerle alakalı önemli vaatlerde bulunuyor. Oldukça önemsediğim bu konunun tüm siyasi partilerin beyannamelerinde bulunmasını gerekli görüyorum.
Çünkü bu muafiyet ve istisnaların geçerli olduğu vergi harcama listesinde Varlık Fonu gibi kurum ve kuruluşlar da var ki bu konunun ele alınması kat'i suretle ülke menfaatinedir.
Gayrimenkullerdeki vergi kaçağına ilişkin vaatler
Gayrimenkuller alıp satılırken yerleşmiş bir uygulama olan gayrimenkulün gerçek bedeli yerine daha düşük bir bedelden alım-satım gösterilmektedir. Alım-satıma konu gayrimenkul gerçek bedelinden gösterilmediği için hem alıcı hem de satıcı tapu harcını eksik ödeyerek maddi bir menfaat sağlamış olacak. Ve dolayısıyla da Hazine açısından bir harç kaybı ortaya çıkacak. Ayrıca gerçek satış bedeli üzerinden değil de belediyede kayıtlı değer (vergi değeri) üzerinden alım-satımın yapılması sonucunda satıcı açısından gelir/kurumlar vergisinin, KDV'nin, geçici verginin; alıcı ve satıcı açısından tapu harcının ve alıcı açısından ise emlak vergisinin eksik ödenmesinden dolayı Hazine açısından ciddi bir gelir kaybı doğacaktır.
Beyannamede m.52'de "Emlak vergisinde vergiye esas değer karmaşasına ve makul olmayan artışlara son vereceğiz" denilerek sorunun sadece emlak vergisi açısından olduğu kabul edilmiş. Oysa en düşük kayıp emlak vergisindedir. Ve özellikle müteahhitlerin bina satışlarında kendi payına düşen harcı da alıcıya ödettirmesinin yerleşik bir uygulama olduğu güzel ülkemde müteahhitlerin/inşaat firmalarının bu yolla yarattığı gelir/kurumlar vergisi kaybı da ziyadesiyle bulunmaktadır.
Bu açıdan sanıyorum seçim beyannamesi müteahhitlerle inşaat firmalarını pas geçerek bu kaybı halktan telafi etmek istiyor. Bu konuyla alakalı tek olumlu madde ise "İlk kez konut alımında tapu harcı almayacağız." şeklindeki 49'uncu maddesidir.
Beyanname m.53'te "Değer artış payı ve imar rantlarına ilişkin diğer düzenlemeleri gözden geçirecek, kentsel rantları kapsamlı ve etkili bir biçimde vergilendireceğiz" vaadini oldukça yerinde görüyorum. Umarım bu vaat hayata geçer.
Yeşil vergileme vaatleri var
Beyannamenin 55 ve 56'ncı maddelerinde yeşil vergileme sinyalleri verilmiş. Uzun süreli bir hedef olan bu uygulama için genel bir öneri bulunmakta ve oldukça da yerinde olduğunu söylemekte fayda var.
Kripto paralardan elde edilen gelirler vergilendirilecek
Bir işlemin ya da bir şeyin kendi kanununda kapsama alınmamış olması durumunda kanunilik ilkesi uyarınca o şeyden vergi almak mümkün değildir. Bu, hukuki güvenlik ilkesinin bir gereğidir. Örneğin kripto paralardan elde edilen gelirlerden şu an gelir vergisi alınamamasının temel gerekçesi de budur. Elde edilen bu gelirin gelir vergisinin konusuna girmemesinden kaynaklıdır yani.
Beyanname m.54'te yer alan "Kripto varlıklar ve yeni gelişen dijital mecraların etkin bir şekilde vergilendirilmesini sağlayacağız." vaadi ile bu tarz ürünlerden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi hedeflenmektedir ki oldukça yerinde bir öneridir.
Kayıt dışılığın önlenmesi ve vergi cennetlerine ilişkin vaatler
Beyanname m.63 ile kayıt dışılıkla mücadele edileceği ve kayıt dışılığı OECD ortalamasının altına indirileceği belirtilmiş. Vergi cennetlerinden elde edilecek gelirlerden stopaj yapılacağı m.62'de belirtilmiş. Ayrıca s.37'deki m.22'de "Uluslararası kuruluşlar tarafından kabul edilmiş vergi cennetleri listesini ve kara paranın aklanması bakımından riskli ülkeler listesini acilen yayımlayacağız." vaadi de bulunmaktadır.
Ancak bu vaatlerle alakalı minik bir sorun var. Şöyle ki vergi cennetleri olarak bilinen yerlere aktarılan paralardan KVK m.30/7 uyarınca yüzde 30 stopaj yapılması gerekmekte ama bu yerlerin KVK m.30/7.fkr uyarınca Cumhurbaşkanınca ilan edilmesi gerekmektedir.
Yani bu vaat maalesef Cumhurbaşkanının uhdesinde olan bir yetkide saklıdır. Bir siyasi partinin yetkisinde olan bir işlem değil yani.
İyi Parti bu yönde bir adım atacaksa şu anda Cumhurbaşkanı'na niye açıklamıyorsun? sorusunu sorabileceği gibi gerekli tedbirleri de pekâlâ alabilir. Bunun için seçim sonrasını beklemesine gerek yok anlayacağınız. Bu vaatle alakalı seçim sonrası yapabilecekleri ile şimdi yapabilecekleri arasında hiçbir fark yok anlayacağınız.
Vergi afları ile alakalı vaatler
Bildiğiniz üzere Cumhuriyet tarihimizin 41'inci TBMM'nin açılışından bu yana ise 42'nci vergi affı Mart 2023'te yürürlüğe girdi. 21 yıllık Ak Parti iktidarında ise 13 adet vergi affı çıkarıldı. Özetle yüzyıllık Cumhuriyet tarihimizde toplam vergi aflarının yüzde 32'si son 21 yılda çıkarılmış.
Beyanname m.61 ile "Ekonomik ve teknik gerekçeleri olmayan vergi affı ile özellikle matrah artırımı ve varlık barışı uygulamalarına son vereceğiz." denilmektedir. Oldukça yerinde bulduğum bu vaadin gerçekleşmesini diliyorum.
Ancak sayfa 131'de 38'inci madde ile "Esnaf ve sanatkarlarımız ile küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin kamuya olan vergi ve sosyal güvenlik borçlarını yeniden yapılandıracağız" vaadi bulunmaktadır.
Özetle
İyi Parti 16 Nisan Pazar günü saat 13.00 sularında seçim vaatlerini açıklayıp beyannamesini kamuoyuyla paylaştı. Beyannamede birçok konu ele alınmış ama uzmanlık alanım gereği sadece vergiyle alakalı vaatleri analiz etmeye çalıştım.
İyi Parti'nin vergi aflarının bir daha çıkarılmaması, vergi harcama listesinin ele alınacak olması, yeşil vergileme anlayışı, vergi reformu girişimleri, internet üzerinden alınacak vergilerin düşürülmesi (s.86), "kentsel katkı payı" (s.189) adı altında rantlara yönelik bir uygulamanın getirileceği, özel iletişim vergisinin denetimi güçlü bir fona aktarılması (s.210), belediyelerin genel bütçeden alınacak payların artırılması, yerel medya kuruluşlarının vergi yüklerinin azaltılması gibi oldukça yerinde ve desteklenmesi gereken vaatleri bulunmaktadır.
Ayrıca sayfa 190'da boş ev vergisi getirileceği belirtilmiş.
Ancak bazı vaatlerin ise dayanaktan yoksun olduğunu söylemem gerekiyor. Bunun nedeni ise sanıyorum bu seçim beyannamesinin vergiyi kapsayan bölümlerinin "ekonomist" ağırlıklı bir grup tarafından hazırlanmış olmasından kaynaklıdır. Esas uzmanlık alanı vergi hukuku olan pek kimse metne dokunmamış gibi. Dokunmuşsa da bayağı teğet geçmiş gibi.
Zaten çok düz düşünülmüş olmalı ki vergi gibi çok ciddi uzmanlık gerektiren bir alana maliye politikası başlığının altında bir maliye politikası aracı gibi yer verilmiş. Yani vergilerin kanuni özünden çok klasik anlamda ekonomide bazı amaçlar için kullanılması dikkate alınmış ve bu yönde yukarıda detaylı şekilde yazdığım gibi teknik hatalar içermiştir. Örneğin vergi cennetleri mevzuunda olduğu gibi.
Diğer taraftan ağırlığını KDV ve ÖTV'nin oluşturduğu dolaylı vergilerin payının düşürüleceği vaat edilse de bu iki vergiye ilişkin ne kapsamın daraltılacağı ne de oranların (bir iki özel alan dışında) düşürüleceği belirtilmiş. Kripto paralar gibi bazı alanların vergi kapsamına alınarak dolaysız vergilerin tutarını artırıp bu yolla dolaylı vergilere nazaran dolaysız vergi payının artırılması hedeflenmiş.
Ücretli lehine az da olsa düzenlemeler bulunmakta ancak işverene daha fazla yarayacak düzenlemeler ihtiva etmektedir. Ayrıca sermaye gelirlerinin vergilendirilmesine yönelik vergisel avantajlar bulunmaktadır. Örneğin sayfa 70'te yer alan "Özkaynak kullanımını ve uzun vadeyi destekleyen sermaye piyasası araçlarından elde edilen gelirlere vergi avantajı sağlayacağız." vaadi gibi. Zaten sermaye ve para piyasasıyla alakalı ziyadesiyle vergi avantajı bulunmaktadır.
Özetle yazdıklarım ekseninde takdir sizlerindir.
Murat Batı kimdir? Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı. Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı. Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı. "Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı. Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir. |