Daha önce defalarca deprem fonunun kurulmasına yönelik çağrıda bulunmuştum. Konuyla alakalı en son yazılarımdan biri de 6 Şubat tarihli olandı.
Herhalde bu çağrım ilgili yerlere ulaştı ki 6 Mart 2023 tarihinde Cumhur İttifakı'ndan bazı milletvekilleri tarafından TBMM'ye Afet Yeniden İmar Fonunun Kurulması ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi sunuldu.
Bu Kanun Teklifi Deprem Fonu ya da Afetler Fonu olarak bilinen önceki düzenlemelere benzer bir yapıya sahip olarak tasarlanıp metne dökülmüş. 10 Şubat 2023 tarihli bu yazımda deprem fonlarının tarihçesine bakabilirsiniz.
Şimdi konumuza dönelim…
Afet Yeniden İmar Fonu olarak Teklifte isimlendirilen bu Fon'a ilişkin hem olumlu hem de bazı eksiklikleri ifade etmeye çalışayım.
Kanun Teklifinin gerekçesi
Merkez üssü Kahramanmaraş olan 6 Şubat tarihli deprem 11 ilde yaklaşık 110 bin kilometre karelik alanda yıkım/tahribat yarattı. Deprem bölgesinde yıkılan binaların yerine yeni bina inşa edilmeye başlandı ve kurulacak bu Fon ile de yapılacak yeni binaların finansman kaynağı bulunması planlandı.
Bu Teklif ile doğal afetler nedeniyle genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen alanlardaki plan, yapım ve benzeri her türlü imar işleri, altyapı ve üstyapı çalışmaları için kaynak sağlanması öngörülmektedir.
Bu Fon ile doğal afetlerden etkilenen bölgelerdeki yıkımların telafi edilmesi ve yerleşim yerlerinin altyapısıyla yeniden imarı çalışmalarına kaynak sağlanmasının hızlandırılması amaçlanmış. Yani deprem sonrası yıkılan binaların yeniden inşası için tahsis edilecek bir gelir kaynağı olarak düşünülmüş.
1970'lerde de aynı şekilde düşünülüp 19 Mart 1972 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 1571 sayılı Bazı Tekel Maddeleri Fiyatlarına Yapılan Zamlardan Elde Edilen Hasılatın T. C. Merkez Bankasında Açılacak Bir Deprem Fonu Hesabında Toplanmasına Dair Kanun ile bir fon kurulmuştu zaten. Bu Kanunun gerekçesinde 12 Mayıs 1971 tarihinde Burdur ve 22 Mayıs 1971 tarihinde Bingöl yöresinde meydana gelen depremler sonucu zarar görenlere Devlet olarak yardım edilmesi amacıyla Deprem Fonu kurulmuştu. Yani aynı amaçla 1972'de deprem fonu kurulmuş ama 1999 depremi sonrası depremin yaralarını sarmak üzere kurulan bu fonların tümü ne hikmetse kapatılmıştı.
Fon'un yönetimi
Afet Yeniden İmar Fonu'nun Yönetim Kurulu, Hazine ve Maliye Bakanı başkanlığında; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Tarım ve Orman Bakanı, İçişleri Bakanı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile Strateji ve Bütçe Başkanından oluşması planlanmaktadır.
Fonun kaynakları ve finansmanı
Fon, yurt içi ve yurt dışı kaynaklı her nevi nakdi bağış, yardım, hibe ve kredileri kabul edebilecek. Ayrıca bu amaçla Bütçeye ödenek de konulacak ve genel bütçeden Fon'a ödenek aktarılacak. Ödenek tutarına ilişkin oran ise o yılki bütçe kanununda belirlenecek sanıyorum.
Bu anlamda gerek yurt içinden gerekse de yurt dışından yapılacak her türlü bağışlar kabul edilecek. Afet Yeniden İmar Fonu tarafından kurum ve kuruluşların mevzuatındaki her türlü kısıtlamalardan muaf tutularak yurtiçi ve yurtdışı sermaye ve para piyasalarından sağlanan finansman ve kaynaklardan bağış kabul edecek.
Fon'un kasasından harcama nasıl olacak?
Fon'un kasasında biriken paralar Yönetim Kurulu tarafından onay verilen projelere ve yine aynı Kurul'un onayı ile para aktarılabilecek. Kasadaki paranın kime nasıl harcanacağına Yönetim Kurulu karar verecek.
Denetim ve raporlama olacak
Afet Yeniden İmar Fonu bağımsız denetim standartlarına uygun olarak denetlenecek. Fon'daki paraların ve kullanımına ilişkin aktarımların tutarları ve nereye aktarıldığı üçer aylık dönemler itibarıyla kamuoyuyla paylaşılması planlanıyor.
Vergi avantajı var
Afet Yeniden İmar Fonu kurumlar vergisinden muaf olacak yani Fon, kurumlar vergisi ödemeyecek. Yapılan işlemlerden stopaj da yapılmayacak.
Fon'un faaliyetleri dolayısıyla yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harçlardan istisna edilmiştir.
Ayrıca Fon'a yapılan bağış ve yardımlar veraset ve intikal vergisinden, Fon'un faaliyetleri ile ilgili işlemler banka ve sigorta muameleleri vergisinden (BSMV), kaynak kullanımını destekleme fonuna (KKDF) yapılacak kesintilerden istisna edilmiştir.
Fon'a yapılan bağışlar tıpkı Kızılay'a yapılmış bağış gibi nakdi bağışın tamamı bağış yapan gelir ve kurumlar vergisi tarafından indirim konusu yapılabilecek. Yani yüzde 5'lik indirim sınırına takılmayacaklar.
Eksiklikler
Genel olarak bu tarz bir fonun kurulmasına ve daha da önemlisi doğru işlemesine ve Fon'un büyütülüp hazır kıta şeklinde bekletilmesine ziyadesiyle ihtiyacımız var. Ama…
İlk eksiklik
Bilindiği üzere deprem vergisi olarak getirilen özel iletişim vergisi yaklaşık 24 yıldır hayatımızda. 24 yılda toplamda 89 milyar TL deprem vergisinden hasılat sağlandı. 89 milyar TL, tahsil edildiği yıldaki nominal değerler dikkate alınarak bulundu. Yani herhangi bir şeye endekslenmeden bulunan değerlerdir. Şayet ilgili yıldaki dolar, euro gibi bir yabancı para kuru ile endekslenseydi çok daha farklı bir sonuca ulaşılacaktı.
İşte ilk eksiklik bu amaçla getirilen özel iletişim vergisinin -yasal düzenlemenin de yapılarak- bu Fon'a özgülenmesi olabilirdi. Böylece her seferinde nerede deprem vergileri soru da sorulmamış olacaktı.
İkinci eksiklik
Fon'un kuruluş amacı Kanun Teklifinin birinci maddesinde belirtilmiş. Kanun Teklifinin gerekçesinde de deprem sonrası yaraları sarmak maksadıyla getirildiği belirtilmektedir. Bu, yerinde bir amaç elbette ancak testi kırıldıktan sonra alınacak önlemleri kapsayacak bir düzenleme şeklinde tasarlanmış.
Özellikle deprem olma ihtimali olan bölgelerde yani henüz deprem olmamış ve yıkılmamış binaların olduğu bölgelerde yapılacak düzenlemeleri kapsamamaktadır.
Gerekçenin ikinci paragrafında Teklif ile doğal afetler nedeniyle genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen alanlardaki plan, yapım ve benzeri her türlü imar işleri, altyapı ve üstyapı çalışmaları için kaynak sağlanması öngörülmektedir denilerek özellikle olası depremlerin beklendiği İstanbul ve İzmir illeri için kullanılmayacağı anlaşılmaktadır. Bu anlamda Fon, kısa vadeli olarak planlanmış.
Fon'un bu anlamda genele teşmil edilmesi ve deprem olan yerlerle birlikte olması muhtemel bölgeler için de planlanıp tedbirler için de kullanılması gerekmektedir.
Üçüncü eksiklik
Fon'un gelirleri ve faaliyet konularına ilişkin yapacakları işlemler kurumlar vergisi, gelir vergisi, BSMV, KKDF, harçlar, damga ile veraset ve intikal vergisi kapsamı dışında (muafiyet-istisna) tutulmuştur. Bu gayet yerinde bir düzenleme ve desteklediğimi belirtmek isterim.
Ancak Fon, depremin yarattığı tahribatı sarmak üzere satın alacağı ürünler dolayısıyla KDV ve/veya ÖTV ödeyecek. Yani KDV ve ÖTV istisnası/muafiyeti getirilmemiştir.
Bu kapsamda özellikle sosyal bir amaç için özgülenen Fon'un amaçları için KDV ve sınırlı da olsa ÖTV muafiyet/istisnası getirilmesinde fayda var.
Dördüncü eksiklik; şeffaflık sorunu
Kanun Teklifinin 6'ncı maddesi ile Fon'un bağımsız denetim standartlarına uygun olarak denetleneceğine hükmedilmiş. Ancak kimin ve nasıl denetleyeceğine ilişkin kafamda deli soru işaretleri belirmekte.
Teklifin 6'ncı maddesinin 2'nci fıkrasında ise fon kaynakları ve aktarımlarına ilişkin mali veriler en geç üçer aylık dönemler itibarıyla kamuoyuyla paylaşılacağı belirtilmiş. Ancak kuvvetle muhtemel Kızılay'ın hesaplarında olduğu gibi olacak.
Şöyle ki, kasadaki paranın akıbetinden ziyade kimden ne kadar bağış alındı, bu bağış ile diğer gelirlerin hangi kurumlara ne kadar hangi koşullarda aktarıldığına ilişkin net bir veri paylaşımı da yapılması gerekmektedir. Zira 2017 yılındaki Başkentgaz-Kızılay-Ensar Vakfı sarmalına ilişkin bir paravanlaşma olabilir.
Bu şaibenin önüne geçilmesi adına Teklife bu minvalde bir hüküm konulmasında fayda bulunmaktadır.
Murat Batı kimdir? Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı. Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı. Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı. "Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı. Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir. |