Metin Münir

17 Aralık 2019

Sizden hiç rahat yok mu?

"Sağlıklı yaşamak" neredeyse bir din oldu. Ve herkes bu dinin peygamberi. Herhangi biriyle konuşun, on dakika sonra kendisinden muhakkak şunu ye bunu iç şeklinde bir öneri duyarsınız

Hayatımı kilo konusunda iki döneme ayırabilirim:

Birinci dönemde, ki yetmiş yıl kadar sürdü, şiddetli bir rüzgârda bir yere tutunmazsam uçacak kadar ince idim.

Tamam.

Biraz mübalağa ettim ama ne demek istediğimi anlıyorsunuz.

Bu dönemde, sağlıklı ve kaliteli olmak dışında, ne yediğime dikkat ettim ne de kalori saydım.

Abartmamaya özen göstererek her istediğimi, istediğim kadar yedim. Yürümek ve yüzmek dışında bir egzersiz yapmadım.

Ne de "Acaba kaç kiloyum," diye tartıldım.

İkinci dönem, buna 'Göbek Dönemi' de diyebiliriz, adaya yerleşince başladı.

Eski, abartmamaya ve sağlıklı gıdaya dayalı besleme tarzıma devam ettim ama abartmamayı abartmayarak.

Bu tarz nedeniyle biraz göbeklendim.

Az gayret etsem belki eski hâlime dönebilirim ama o gayreti göstermek niyetinde değilim.

Bir defa, sağlığıma zararlı olduğuna inanmıyorum.

İkincisi, açık konuşmak gerekirse, zararlı olsa da umurumda değil.

Yıllar gelip geçerken sağlık ve beslenme konusunda, özellikle çocukluğumda ve gençliğimde olmayan bir şey oldu.

Şirketlerden, tıp ve diyet sektöründen tüketicilere yönelik önce az az, zamanla carpet bombing, tarzında bir saldırı başladı. Amerika’nın Vietnam’daki barbarlıklarını hatırlayanlar bilecektir: Bu, bir bomba yükünün, belirli bir sahanın her parçasında hasar meydana getirecek şekilde, havadan tedrici olarak boşaltılması anlamına geliyor.

Saldırının amacı tüketicileri bazı ürünleri tüketmeye özendirmek, bazılarından vazgeçirmeye çalışmaktı. Bu gayrette nihai kastın şirketlerin kârını artırmak olduğunu söylemeye gerek bile yok, ama ben gene de söyleyeyim.

Diyetle ilgili pek çok önerinin bilimsel temeli yoktur.

Bunun klasik örneği sudur. Hemen hemen herkes sağlıklı yaşamak için günde en az 2,5 litre su tüketilmesi gerektiğine inanır.

Bu tamamen palavradır.

Sağlıklı olmak için günde ne kadar su içilmesi gerektiğine dair bilimsel bir kanıt yoktur. Olamaz da. Susadığınızda su içerseniz vücut, sıvı dengesini kendiliğinden mükemmelen korur. *

"Sağlıklı yaşamak" neredeyse bir din oldu. Ve herkes bu dinin peygamberi. Herhangi biriyle konuşun, on dakika sonra kendisinden muhakkak şunu ye bunu iç şeklinde bir öneri duyarsınız.

Kaçma alanlarınızı kapatmak için yeni numaralar var. Günde kaç adım attığınızı ölçen ve atmadığınız zaman kötü hissetmenize neden olan saatler bunlardan biridir.

Okuduğum bir habere göre, bazı bilim adamları bütün yiyecek ve içeceklerin üzerine onlardan aldığınız kaloriyi yakmanız için ne kadar yürümeniz veya koşmanız gerektiğine dair etiket konmasını önermiş.

Örneğin 138 kalori ihtiva eden bir gazlı meşrubatın üzerinde bunu yakmak için 26 dakika yürümek veya 13 dakika koşmak gerektiği sembolleri konabilirmiş.

Gazlı meşrubatların üzerine, meşrubatına göre, içenin kaç defa kırbaçlanacağının sembolünü koymayı öneren bilim adamı olsaydı bu konuda onları ciddiye alabilirdim. Ama yok.

Dünya, para kazanmak veya kazandırmak için akılları yanlış bilgilerle dolduranlarla doludur.

Onları dinlerseniz hiç durmadan koşarsınız. Ama hiçbir yere varamadan.

*Bu konudaki ayrıntılı yazımı okumak için tıklayın