Mehmet Y. Yılmaz

14 Şubat 2019

İzmir, Zeybekci’nin kimyasını bozmuş

Üretilen şarapların çoğundan Türklerin haberi olamaz ki dünya bilsin, marka olarak benimsesin

Hep derim, İzmir’in havasında, suyunda bir şey var. Oraya giden kaçınılmaz olarak bundan etkileniyor, son örneği de AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterdiği Nihat Zeybekci.
Nihat Bey, geçen gün önce Şirin Payzın ile T24’te, sonra Ertuğrul Özkök ile Hürriyet’te yayınlanan söyleşiler yaptı.
Payzın’a söylediğini hemen not ettim: “HDP demokratik, seçimlere giren legal bir partidir. Ama terörü bir kez lanetlemeleri gerekir.”

Reis’in yaklaşımından bir hayli farklı olduğunu söylememe gerek yok.
Şirin Payzın’ın sorularını yanıtlarken de AKP olarak yerli içki üretimini desteklediklerini, bunun için yabancı içkilere vergi getirdiklerini söylüyor.
Sanıyorum kendisi satın almadığı için bilmiyor olmalı, dünyanın en pahalı yerli içkisi bizim rakı.
Yunanistan’a gidin uzo en ucuz içkidir, çünkü yerlidir. Ne bileyim, İzlanda’da brennivin ucuzdur. Meksika’da tekila. Bizim rakı vergiler nedeniyle o kadar pahalı ki neredeyse ithal viskinin, votkanın fiyatını yakalayacak.
Zeybekci, Ertuğrul Özkök’e de “İzmir şaraplarını dünya markası yapacağını” söylüyor.
Merak ettim, daha önce uzun süre belediye başkanlığını yaptığı Denizli’de bunu niye yapmadı?
Denizli’nin Urla – Çeşme bölgesinden fazlası var, eksiği yok. Güney ve Çal bölgeleri, dünya çapında önemli bir üzüm ve şarapçılık bölgesi.
Ama burada üretilen şarapların çoğundan Türklerin haberi olamaz ki dünya bilsin, marka olarak benimsesin.
Çünkü AKP’nin getirdiği kurallar, pazarın eski büyük markalarını korur.
Alkollü içki reklamı yasaktır, yerli şarap üreticileri ürünlerinin reklamını yapmayı bırakın, tadım için örnek bile dağıtamaz. Bu nedenle yeni markalar adlarını duyuramazlar. Kendi ülkesinde marka olamayan bir ürün de dünyada marka olamaz, bunun bir tek bile örneği yoktur. Butik üretim de neredeyse imkansız hale getirilmiştir. İnternetten satış yapmaları bile yasaktır.
Şimdi çıkmış İzmir şaraplarını dünyaca tanınır hale getireceğini söylüyor.
Denizli’de icat etmeye çalıştığı içkili eğlence yerlerini kent dışına taşıma projesine ise hiç girmeyeyim.
Dedim ya İzmir, adamın kimyasını bozmuş, ne dediğini bilmiyor.

***

Bu insanları “şehit eden” birileri olmalı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen gün Kartal’da yıkılan binada ölenlerin cenaze törenine katıldı ve bina enkazı altında kalarak ölenlerin “şehadet makamına” ulaştıklarını söyledi.
Kimin “şehit” olduğuna ya da kimin “ne şehittir, ne gazi, pisipisine gitti Niyazi” olduğuna karar verecek durumda değilim.
Cumhurbaşkanı her şeyi herkesten iyi bildiğine göre, bunu da biliyor olmalı.
Ama ortada 21 şehit olduğuna göre, bunun faili teröristler de olmalı.
Onlar kimler ve nerede saklanıyorlar?
Bu binada kaçak üç kat çıkılmasına kim göz yumdu? O tarihte belediye başkanı kimdi? İmar işlerinden kim sorumluydu?
Teröristler bunlar olabilir mi?
O tarihteki Belediye Başkanı, şimdi AKP’nin Erzurum adayı. Cumhurbaşkanı bir fırsat bulup da sorsa, bu inşaatlara nasıl göz yumulmuş öğrense ve o teröristlerin inine girse, iyi olmaz mı?

***

Cumhurbaşkanı’nın başka işi mi yok?

Cumhurbaşkanı geçenlerde bir kararname yayınladı ve Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu’nu kurdu. Aslında bu kurul vardı ve Başbakanlığa bağlıydı ama sistem değiştiği için kurulun yeniden oluşturulması gerekti.
Bu kurul, Boğaziçi’ndeki planlamaları ve yapılaşma izinlerini denetleyecek.
Boğaziçi’ndeki belediyeler, bu kuruldan onay almaksızın yapılaşmayla ilgili her hangi bir adım atamayacaklar.
Kurul yılda iki kez toplanacak ve imar planlarını, uygulama programlarını denetleyecek, kamu yatırımlarını planlayıp, onaya sunacak.
Boğaziçi İmar Müdürlüğü de bu kurulun kararlarına tabi olacak.
İstanbul Boğazı için yapılması gerekli bir uygulama bu. Dilerim, Boğaziçi’nin daha fazla tahribini önlemekte de başarılı olsun.
Ama yine de bir tuhaflık olduğunu söylemek zorundayım: Bu kurula başkanlık edecek kişi Cumhurbaşkanı ya da Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak.
Onun bulunmadığı bir toplantı yapılamayacak.
Size de tuhaf gelmiyor mu Cumhurbaşkanı’nın onca işinin arasında bununla ilgilenmesi?
Mesela Trump ya da yardımcısı Washington D.C.’deki imar durumuyla ilgilenir mi?
Macron’un görev alanına, Paris’teki imar planı değişiklikleri girer mi?
Olmaz çünkü bir devlet yönetmek, hele bunu Erdoğan gibi tek başınıza yapmak istiyorsanız insanın tüm vaktini alacak bir iş olmalı.
Koskoca Cumhurbaşkanı’nın başka işi mi yok?
Acaba bu da “kupon arsa” işi mi?