Hayri Cem

25 Ekim 2020

Hazırlık ve adaptasyon sürecinde kullanılacak enstrümanlar - 2

Çoğu enstrümanın ilkokullardan başlamak üzere her kademede ders müfredatında kendine yer bulması gerektiğine inanmaktayım

Geçtiğimiz hafta, Endüstri 4.0'a hazırlık ve adaptasyon sürecinde kullanılacak enstrümanlardan, Hızlı İnternet, Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti ve Bulut Bilişim'i yazmıştım.

Bu hafta ise diğer yazılım, uygulama ve teknolojileri tartışacağız.

Yapay Zekâ: Geleceğin teknolojilerinin merkezinde elbette yapay zekâ olacaktır. Akıllı cihazların yaratılmasında temel faktör olan yapay zekâ yazılımları, yaratıcılığın, icatların ve yeni ürün geliştirmenin belirleyici unsuru olacaktır.

Önceki yazılarımda yapay zekânın kullanım alanlarını detayları ile anlatmıştım. Hem tüketicilerin hem de üreticilerin çok geniş alanlarda yapay zekâ ürünlerini kullanacaklarını yazmıştım.[1] Yapay zekânın kullanılmadığı bir ürün ya da hizmet olmayacak gibi görünmekte.

Bireylere, yaşam standartlarını yükseltebilmeleri için, yapay zekâ ürünlerinin kullanımı hakkında eğitim verilmesi bir zorunluluk olacaktır. Aksi takdirde kullanamadıkları her türlü akıllı araç / gereç, hayatlarını zindan edebilir. Akıllı evine gelip, ışıkları yakamayan, klimayı çalıştıramayan, hatta dijital kapı kilidini açamayan bir insanın yaşayacağı zorlukları hayal bile edemiyorum.

Yapay zekânın eğitimde kullanımı çift yönlü olacaktır; bir yandan öğrencilerin ihtiyaç duyduğu bilgiler ve veriler yapay zekâ ürünü araçlar ve programlar (3D, 4D, VR, AR vd) ile eğitimin temel araçları olarak kullanılırken bir yandan da öğrencilere yapay zekâ yazılımı ve yapay zekâ ile üretim, ve yapay zekanın yeni alanlara uygulanma teknikleri öğretilecektir.

Eğitim kurumları yapay zekânın eğitimine daha ilkokuldan başlamak zorundadır. İlkokul öğrencilerine basit kodlama eğitimi vermek yapay zekâ yazılımları yazmak için bir ilk adım olabilir. Elbette bu eğitim süreci, sürekliliği olan ve üniversitede de devam eden bir eğitim sisteminin parçası olmalıdır.

Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik (AR): Yazının başında, geleceğin okul ortamını tanımlarken kitapların, defterlerin, kalemlerin yerini dijital araç gereçlerin alacağını yazmıştım. Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik cihazları geleceğin eğitim araçlarının en önemlilerinden olacağını söylemek kesinlikle abartı olmaz.[2]

Her türlü laboratuvar ortamını sanal gerçeklik ortamında yaratmak mümkündür. Tıp öğrencilerinin artık kadavra aramasına gerek kalmayacaktır; sanal gerçeklik gözlükleri ve artırılmış gerçeklik teknikleri ile her türlü organı üç boyutlu incelemek şimdiden mümkündür. Bu teknolojileri kullanan kurumlarda çalışan mühendisler yaptıkları her türlü projeyi üretime geçmeden sanal ortama taşıyıp, gözden geçirebilmekte, değişiklik yapabilmekte ve hataları hayata geçirmeden düzeltebilmektedirler.

Sosyal bilimler ile ilgili derslerde de hem sanal gerçeklik hem de artırılmış gerçeklik uygulamaları önemli bir yer tutacaktır. Bu konudaki örnekleri de yukarıda linklerini verdiğim yazılarda detayıyla anlattığım için tekrar etmeyeceğim.

Özetle, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik uygulamalarının gelecekteki eğitim sisteminin en önemli gereçleri olacağını şimdiden söyleyebiliriz.

3D ve 4D Yazıcılar: Bu yeni aletler gelecekteki üretim biçimlerinin en temel araçları olmaya adaylar. Bu aletler hem üretim süreçlerini hızlandıracak hem de üretim maliyetlerini düşüreceklerdir. Bu konudaki örnekleri de daha önceki yazılarımda detayıyla anlattığımdan tekrar etmeyeceğim.[3]

3D ve 4D yazıcıların gelecekte eğitim sistemi içindeki rollleri çok büyük olacaktır. Öğrencilere bir laboratuvar uygulama alanı doğurup, projelerini hayata geçirme, tasarladıkları ürünlerin protiplerini üretme fırsatı verecektir.

Bu yazıcıların eğitimde kullanılması ile birlikte üniversiteler, yeni ürün yaratma, geliştirme ve inovasyon konusunda üretim dünyasının başvuru merkezi haline geleceklerdir.

Blockchain: Bu yeni uygulama her geçen gün hızla yayılıyor. Kullanım alanının kripto paralarla sınırlı olmadığını ilgili yazımda altını çizerek belirtmiştim.[4] Yakın bir gelecekte, bankacılık, noterlik, dış ticaret işlemleri, hukuki sözleşmeler gibi pek çok hizmet Blockchain uygulamaları üzerinden verilecektir. Örneklerden de görüleceği üzere bu uygulama pek çok meslek dalını ve hizmetini ilgilendirmektedir. Dolayısıyla yeni neslin bu hizmetleri bilerek yetiştirilmesi çok büyük önem arz etmektedir.

Bu uygulama, eğitim süreçlerinde de bir eğitim aracı olarak kullanılabilir. Her türlü ders materyalinin (kitap, makale, eğitim videosu), sınavların, öğrencilerin transkriptlerinin, diplomalarının bu uygulamalar üzerinde yer alması pek çok açıdan yararlı olacaktır.

Özellikle finans, bankacılık, hukuk gibi branşlarda eğitim gören öğrencilerin Blockchain uygulamalarını yakın gelecekte kullanmak zorunda olacakları göz önüne alınarak, şimdiden eğitim sistemine dâhil edilmesi gerekmektedir.

Kripto Para Sistemi: Mevcut Fiat Para sistemini yakın zamanda kökten yok edecek gibi gözükmese de kullanımı her geçen gün artmaktadır.[5] Gelecekte kullanılacak para birimlerinden biri gibi düşünüldüğünde, hem öğrencilerin hem de toplumun bu konuda eğitilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bu konunun da eğitim sistemi içerisinde yer bulması bir zorunluluktur.

Siber Güvenlik: Dijitalleşen dünyada güvenlik sorunu bir yandan tüm bireyleri ilgilendirirken bir yandan da özel ve kamu kuruluşlarını, hatta devlet ve askeri yapıyı da çok yakından ilgilendirmektedir.[6] Gerek öğrencilerin gerekse toplumun tüm bireylerinin siber güvenlik konusunda eğitilmeleri çok büyük önem taşımaktadır.

Banka hesaplarından, kapı kilitlerine kadar her şeyin dijital çözümlerle yürütüldüğü bir dünyaya doğru hızla yol almaktayız. Her türlü yazılımın hack'lenebildiği bir dünyada bireylerin kişisel güvenliklerini sağlayabilmeleri son derece önemlidir. Siber güvenlik konusunun kurumlar ve devletler açısından önemini belirtmeye gerek bile duymuyorum.

Dolayısıyla Siber güvenlik eğitiminin de, ilkokullardan başlamak üzere her kademede ders müfredatında kendine yer bulması gerektiğine inanmaktayım.