Hasan Cemal

09 Haziran 2020

Ne yapmalı ki AKP'deki çözülme muhalefette toplansın?

AKP'den kaçan oylar muhalefeti değil, KARARSIZLAR PARTİSİ'ni büyütüyor 

AKP'nin seçmen tabanı küçülüyor.
AKP oyları şubat ayında yüzde 30'un altına indi.
AKP oyları neden mi düşüyor?
İki nokta ön planda: 

  1. Keyfi yönetim.
  2. Kötü yönetim.

Bu iki nedenle AKP'nin seçmen tabanı
çözülüyor.
Soru:
AKP'den kaçan oylar muhalefete
mi gidiyor?
Hayır gitmiyor.
Büyümekte olan muhalefet değil,
KARARSIZLAR PARTİSİ!
Yüzde 40 civarındaki kararsız seçmen bugün
Türkiye'de en büyük partiyi oluşturuyor.
Meselenin özüne gelince...
Ne yapmalı ki AKP'deki çözülme
muhalefette toplansın?
Nasıl bir "muhalefet tarzı"yla iktidar koltuğu
Erdoğan'ın altından tümüyle çekilebilir?
Bu konuda kafa karışıklığı var.
Kimileri fazla zahmet etmeyin, diyor:            

Erdoğan zaten kendi kendine gidiyor.
Elleşmeyin gitsin!

Çizgi: Tan Oral

Kimi sert muhalefetten yana:

Sokaklara, meydanlara dökülelim!

Kılıçdaroğlu daha ihtiyatlı:

2017 yılının ADALET yürüyüşünü
bugünün koşullarında yanlış
buluyorum. CHP’nin de, diğer
muhalefet partilerinin de çok
dikkatli
olmaları lazım.
Gerginlik yaratacak, provokasyonlara açık
eylemlerden uzak durmalıyız.
Çünkü Erdoğan’ın istediği bu.
Muhalefeti provokasyonlara açık
şekilde sokağa dökmek ve bu gerginlik
üzerinden politika yapmak.
Bu tuzağa düşmemeliyiz,
Erdoğan’ın oyununu bozmalıyız.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan,
Kılıçdaroğlu'dan biraz daha farklı yaklaşıyor,
demek istiyor ki:
 

Baskıya karşı yürüyelim, Meclis’te
darbeye karşı yürüyelim ama dikkatli
olalım, Erdoğan'ın oyununa da 
provokasyonuna da gelmeyelim.

Siyaset zor zenaattır.
Bazı koşullarda kuyumcu titizliği ister.
Bazen öyle bir adım atarsın ki, tamamen
ters teper, istediğinin tam tersi bir sonuçla
karşı karşıya kalırsın.
Bir bakarsın, haksız hukuksuz olan
yine üste çıkmış...
Hatırlayın 2015 yılı seçimlerini.
7 Haziran'da Erdoğan kaybetmişti.
1 Kasım'da tekrar kazanmıştı.
Beş ay içinde, kaybettiği bütün oyları geri almıştı.
Nasıl mı?
Ülkeyi gererek, yangın yerine çevirerek...
Erdoğan'ın bugün de benzer oyunlar içinde
olduğu rahatça söylenebilir.
Türkiye'yi düşman cephelere bölüp
kutuplaştıracak, muhalefeti çok daha fazla
düşmanlaştıracak tuzakların ilmeklerini
atıyor olabilir.
Denebilir ki:
Bunun için HDP'yi şeytanlaştırıyor.
CHP ile HDP'nin, CHP ile İyi Parti'nin
aralarını bozmaya çalışıyor.
DEVA ile Gelecek partilerini seçim
sandığında etkisiz kılacak Ali Cengiz
oyunları kuruyor.
Uzun lafın kısası:
Belki de Erdoğan Türkiye yine yangın yerine
döndükçe, tıpkı beş yıl önce 7 Haziran-1 Kasım
örneğindeki gibi AKP'den kaçan oyların
tekrar kendisine geri döneceğini hesaplıyor.
Bu bakış açısında gerçek payı epeyce...
Bu durumda o klasik soru:
Ne yapmalı?
Türkiye'de keyfi yönetim var.
Türkiye'de kötü yönetim var.
Erdoğan'ın bu yönetim anlayışı yüzünden:
Türkiye hızla yoksullaşıyor.
İşsizlik git gide büyüyor.
Eşitsizlik dal budak sarıyor.
Adaletsizlik derinleşiyor.
Muhalefet öyle bir muhalefet tarzı yakalamak
zorunda ki, Erdoğan'ın tuzağına
düşmeden
ülkedeki yoksulluğu, işsizliği, eşitsizliği,
adaletsizliği kitlelerin gözüne sokabilsin.
Öyle bir muhalefet tarzı ki, bütün bu yakıcı
sorunları kitlelerin gözüne "çözüm yolları"yla
birlikte sokabilsin.
Öyle bir muhalefet tarzı ki, hem sokağa
çıkmak, hem "Erdoğan'un tuzağı"na
düşmekten kaçınmak, hem de keyfi ve kötü
yönetimi
, evet, "çözüm yolları"yla birlikte
kitlelere anlatabilmek...
Böylesine aktif, etkin "muhalefet tarzı"dır ki,
AKP'deki çözülmeyi muhalefet partilerine
çekebilir, "kararsız oylar"a yeni bir çatı
bulabilir, Erdoğan'ın işini de seçim sandığında
bitirebilir ya da günlük deyişle defterini dürebilir.
Siyaset bunun için var.
Bu bir "ince" çizgidir.
Dikkat etmezsen, o "ince" çizgiyi aşar,
keleğe gelirsin.
Dikkatli olursan,
rakibini tuş edersin.