Hasan Cemal

05 Kasım 2024

ABD'ye ilk kadın başkan mı yoksa yine Trump kâbusu mu?

Amerikalı olsam benim tercihim de Kamala Harris olurdu

Kamala Harris-Donald Trump

Sekiz yıl geçmiş.
Donald Trump'ın ABD'ye başkan seçildiği
9 Kasım 2016 tarihinde
New York'tan T24'e şu başlığı taşıyan
bir yazı göndermiştim.

Trump: Hem Amerika
hem dünya için
korkunç bir Başkan!

Yazım şöyle başlıyordu:

Televizyonda penisinin boyunu konuşan...
Kadın düşmanı...
Kadına bok gibi muamele edeceksin diyen...
Irkçı...
Hitler’in konuşmalarını yatağının başucu kitabı yapabilen...
Yahudi düşmanı...
Siyahlara tembel damgası vuran...  
Meksikalıları ırz düşmanı ilan eden...
Göçmen düşmanı...
Müslümanları İslamcı terörist sayan...
Entelektüel deyince tüyleri diken diken olan...
Sınıf nefreti körükleyen...
Korumacılıktan yana...
Ticaret duvarlarının yükseltilmesini savunan...
Amerika’nın dünyadan elini ayağını çekip
kendi evine kapanmasını isteyen...
Milliyetçilikle oynayan...
Demokrasinin dayandığı değerler sisteminin altını oyan...
Cahil...
Adı Donald Trump olan böyle bir adamı, Amerika, kendisine 45. Başkan seçmiş bulunuyor.
Akıl alır gibi değil.
Trump kâbusu gerçek oldu.
Yalnız Amerika için değil,
bütün dünya için bir kâbus.

2020'de araya Başkan Biden dönemi girdi.
Şimdi, sekiz yıl sonra Amerika ve dünya
bu "Trump kâbusu"nu yeniden yaşayacak mı?..
Yoksa Amerikan seçmeni kendi tarihlerinin
ilk "Kadın Başkanı"nı seçecek mi?

New York Times tercihini
Kamala Harris'ten yana yaparken
başyazısında şu satırlara yer verdi:

"Amerika Birleşik Devletleri başkanlığı görevine
Donald Trump kadar layık olmayan
başka bir aday hayal etmek zor.
Trump, ulusun iyiliğini kişisel çıkarlarının
üstünde tutması beklenen bu makam için ahlaki açıdan
uygun olmadığını kanıtladı.
Kendisinde ziyadesiyle eksik olan bilgelik, dürüstlük,
empati, cesaret, itidal, alçakgönüllülük, disiplin gibi
nitelikleri gerektiren bu göreve mizacının
uygun olmadığını ispatlamış durumda.

(...)

Harris, küresel düzeyde de ABD’nin yurtdışındaki
çıkarlarına ve güvenliğine uzun süredir katkı sağlayan,
benzer fikirli uluslarla ittifakları sürdürmeye
ve güçlendirmeye çalışacaktır.
Vladimir Putin, Viktor Orban ve Kim Jong Un gibi otokratları
epeydir öven Trump ise bu demokratik ittifakları
parçalama tehdidini savuruyor.
Harris, küresel iklim değişikliği sorununa
küresel çözümler bulunması gerektiğini kabul ediyor
ve Başkan Joe Biden’ın bu amaca ulaşmak için
gerekli sanayi ve teknolojilere yaptığı büyük yatırımları sürdürecek.
Trump ise bilimi reddediyor.
Düşük karbonlu enerji çözümlerini küçümsemesi, f
osil yakıtlara olan bağlılığına yakışıyor

(...) 

Trump ise bu kez farklı türde bir başkan olacağına söz verdi.
ABD’nin siyasi sisteminde yerleşik olan güç kontrolleri tarafından
sınırlandırılmayan bir başkan. “
İlk günden itibaren” bir “diktatör’” olma vaadi
şaka gibi gelebilir fakat diktatörlüklere
ve onları yöneten diktatörlere karşı hiç
gizlemediği düşkünlüğü şaka değil.

(...)

The New York Times yayın kurulu 2020’de
Trump’ın yeniden seçilmesine karşı
yapabileceği en güçlü savunmayı yapmıştı.
Aradan geçen dört yılda pek çok Amerikalı
onun aşırılıklarını akıllarından çıkarmış durumda.
Bu seçmenleri, o döneme nostaljiyle bakanları
ya da hayatlarının üç yıl öncesine göre
çok daha iyi olmadığını düşünenleri,
Trump’ın ilk döneminin bir uyarı olduğunu,
ikinci bir Trump döneminin ise ilkinden çok daha zarar verici
ve bölücü olacağını kabul etmeye çağırıyoruz"

Amerikalı olsam benim tercihim de
Kamala Harris olurdu.
Önümüzdeki saatler bakalım ne getirecek?
ABD'nin ilk Kadın Başkanı mı,
yoksa yine Trump kâbusu mu?