Son 5-10 yılda, gazetecilik adına kara ama bir o kadar da komik günler yaşanıyor. Belli amaçlara yönelik, düzmece haberler yarışı var. Komik yanı, teknolojiden anlamayanların yazdıkları. Güya kaş yaparken, göz çıkarıyorlar. Çok güleceğiz ama gülemiyoruz da. Öylesine kötü bir durum.
Gerçi teknoloji gazeteciliğinin yüzünün ak olduğunu da söylemek mümkün değil. Benim 2000 yılında gazeteciliğe başlamamın nedeni de buydu. Yani teknoloji haberciliğinde “günceli” ya da “başarısızlıkları” yazan göremezsiniz. Araştırmacı gazetecilik neredeyse sıfıra yakındır. Tamamen basın bültenciliği hakimdir. Çoğunluğu yabancı olan firma-embedded bir gazetecilik yapılır.
Bu nedenle de, teknolojiden fazla anlamak gerekmez. Firmanın sizi götürdüğü gezi sonrasında elinize tutuşturduğu bülteni alır, takla attırır, yayınlarsınız ve teknoloji gazetecisiyim diye övünürsünüz.
Hatta “vayyy beee adamlar yapmış” dersiniz ama teknoloji gazetecisi değil olsa olsa showman olursunuz.
Tabi, magazin gazetecisi olup da, teknoloji yazmaya bulaşanlar da mevcut. Bunu, ağır hastalık yaşayan komşusuna aspirin ya da tylehot tavsiyesi veren amatör doktorcuklara benzetelim.
Ama en kötüsü bu “hedefli gazeteciler.” Hepimizin gözü önünde cereyan eden “güç kavgası”nın şurasında ya da burasında yer alıp, zorlama haber yapanlar. Bunlar öylesine zorluyorlar ki, bazen yazdıklarına bakıp “allah allah” diyoruz.
Bunların bir örneğini 2 yıl önce “Kriptolu Telefonlar“ konusunda yazmıştık. Onlarca haberi incelemiş ve teknolojik hatalarını sıralamıştık.
Şimdi son örneğini Sabah gazetesi yayınladı. Sabah gazetesi, 1973'den beri dünyada var olan SAP isimli kurumsal yazılımı, bir işletim sistemi gibi gördü. Daha komiği, Gülen soruşturmasının sürdüğü diğer bir grup olan İpek Koza grubunda aynı yazılımın kullanılmasını adeta bir "suç ortaklığı" izlenimi veren şekilde haberleştirdi.
Burada bahsedilen SAP bir işletim sistemi değil. İşletim sistemi üzerine kurulan bir yazılım. Bilgisayarcılar dilinde “duvardan duvara” diye adlandırılan, şirketlerin muhasebesinden, bordrosuna, stoklarından, satışlarına her şeyi entegre yöneten bir yazılım.
IBM’den ayrılan mühendisler tarafından geliştirildi ve ilk olarak 1973 yılında Almanya’da pazara sunuldu. O günden bu yana gelişti ve bugün dünya çapında kullanılıyor. Türkiye’de de ISO 500 firmalarının çoğunluğunda bulunur (Sabah’a soru ; ISO-500 firmalarının da İpek Koza ve Kaynak Holding ile aynı yazılımı kullanması acaba ne anlama geliyor?)
Tabi, olay fark edilip, sosyal medyada alay konusu olunca, Sabah gazetesi haberin internet sitesindeki bölümünü yayından çıkarmış ama basılı gazetede hala duruyor.
Teknoloji gazeteciliği günceli yakalayamıyor
Sırası gelmişken, teknoloji gazeteciliği konusuna da biraz daha fazla değinelim.
Ülkemizde “ihtisas gazeteciliği” konusu maalesef zayıf kalıyor. Ekonomi ve spor dışında ihtisas gazeteciliğinin çok gelişemediğini görüyoruz. Bunun nedenlerinden birisi, “ucuz gazetecilik” ise, diğer neden “PR” yani halkla ilişkiler hizmetlerinin de ucuz olması.
Pazarın yabancı firmalar tarafından kapatıldığı bir ortamda, PR yurtdışından gelince, yurtiçindeki PR gelişemiyor. Yurtiçi teknoloji gazeteciliği de aynı paralelde zayıf kalıyor.
Yabancı ürünlerin tamamen kapladığı pazarda, yerli firmalar basın ilişkilerinde hala çok zayıf. Basının anlamını bilmiyorlar. Türkiye 1980 sonrası geçmeye çalıştığı serbest piyasa olayında henüz “reklam” – “pazarlama” – “halkla ilişkiler” kavramlarına gereksiz gibi bakıyor. Bu kavramları, yerli firmalar arasından ancak Arçelik, Vestel gibi çok büyük olanlar değerlendiriyor. TV kanallarında yer alan reklamlara bakın, yerli firmalardan toplam 25-30 büyük dışında kaç tane göreceksiniz dersiniz!
İşte bu nedenle teknoloji gazeteciliği de, bugün yabancı ürün ve firmaların sözcüsü, habercisi durumunda. Bunlara bakmaktan, yerele dönemiyorlar. Yerli ve güncel gelişmeler çok az yer alıyor. Örneğin, siber saldırı oluyor, ama ancak 3 gün sonra ve hala devam edince haber yapılıyor. Teknoloji ile ilgili kanunlarda hayatımızı değiştirecek değişiklikler ya da gelişmeler yapılıyor ama teknoloji yayınlarında ya da gazetelerin teknoloji bölümlerinde buna dair haberler yok.
Son 5-10 yılda web sitesi kurmanın dayanılmaz hafifliği ile önüne gelen teknoloji sitesi açıyor ama çoğunda "telefon" ya da "başka cihaz" incelemeleri dışında dişe dokunur bir haber ya da yorum yok. Forumlar kurarak okuyucu toplamaya ve işi kotarmaya çalışıyorlar ama aslında onlar da okuyucu filan değil. Bazıları soru sormaya, bazıları da akıl vermeye geliyor. Zaten okuyucu olsalar da, o yayınlarda gelişmeleri anlamak ve analiz etmek bir yana, takip etmek gibi bir şeyler yok.
Örneğin, 2010 sonundan beri fiber yatırımı yapılmıyor, 2010'dan bu yana bakın, hangi yayında bu verildi?
5 yıldır fiber yatırım yapılmadığı için bugün ülkemiz, olması gerekenin ancak 15 ya da 20'de biri fibere sahip. Bu nedenle Bakan Binali Yıldırım "4.5G hemen her yerde olamayacak" deyip duruyor. Çünkü fiber yetersiz[1]. Hatta bugün mevcut cep telefonları ile görüşürken daha sık meydana gelmeye başlayan kesintilerin nedeni de bu. Güya teknoloji gazetecileri olanlar ise böylesine büyük bir sorunu yazmıyor bile. Ancak 4G ihalesi sonrası yani son 6 aydır artık 1-2 yazmaya başladılar.
Daha komiği yazılan haberlerde teknoloji hataları yapılıyor. Çünkü olaylar ve gelişmeler takip edilmiyor ve sadece basın bültenleri gazeteciliği yapılıyor. Sade suya tirit.
Öyle ki, web sunucu pazarında yüzde 67 ile lider olan Apache sunucular yerine basın bülteni ile geldiği için yüzde 21 pazar payına sahip Microsoft lider ilan ediliveriyor. Ya da yine BSA'nın "korsan yazılım Türkiye ekonomisine 2 milyon TL zarar verdi" haberinin içine bakılmıyor. Oysa bakılsa bu zararın Microsoft gibi aslında bu ülkede vergi ödemeyen yabancı yazılım firmalarının, Türk firmalarına kestiği cezalardan oluştuğu ve "secaat arzederken kabahat söyleme" durumu meydana geldiği anlaşılacak.
Gazetelerin teknoloji haberleri tam bir komedi. Hayatın gerçeği basın bültenleri bir yana, magazin yazarlarından teknoloji yazanlar mı istersiniz, teknolojiden anlamayanların yazdığı haberleri mi, ya da showman modunda "vay beee adamlar yapmış işte" diyenler mi?!
Ama en tuhafı, yukarıda Sabah haberi ya da Kripto haberleri ile vurguladığımız “hedefli haberler.” Sabah gazetesinin orada yaptığı ya da güya yapmaya çalıştığı şey -ki özellikle bazı yayınlar tarafından uzun zamandır- devamlı yapılıyor. Konulara uzaktan, yakından ilgisi olmayan insanlar, yine anlamadıkları konuları, şüphe yaratmak uğruna, yalan yanlış yazmaya devam ediyorlar.
Sabah haberi de, son zamanlarda yaşadığımız ve gülmeye bile değer bulamadığımız komedilerden birisi olarak hatırlanacak. Yukarıdaki makalede de gösterdiğimiz üzere, Ankara'da sürmekte olan "güç savaşı" içinde bazı gazeteler pek çok acınası haber yaratıyorlar. Ama tirajları da düşük olduğu için, kime hitap ediyor ya da kimi tatmin ediyor bilemiyoruz.
Umarız bu dönem herkes için bir “öğrenme” ve “eğitim” dönemi olur. Hukuk’un herkes için önemli olduğu ve bu nedenle düzgün işlemesi gerektiği daha çok anlaşılır. İnsanlar da bu tür "ucuz" yolları artık bırakır ve gazetecilik ya da hukuk kurallarının düzgün çalıştığı bir sistem içinde kalırlar.