Füsun Sarp Nebil

06 Ekim 2023

Etisan örneği: Kurumsal sosyal sorumluluk projesi nasıl olmalı?

Şirketler kendilerini tanıtırken, medya, halkla ilişkiler ve reklam olanaklarını kullanırlar. Bunlar şirketin kendi tanıtımına para harcaması anlamına gelir. Başka deyişle pazarlamasına. Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ise biraz daha farklıdır. Bu bugünü değil, yarını kurtarmak, yani "sürdürülebilirlik" açısından önemlidir

Birkaç defa ameliyat oldum. Hepsinde, en yakın arkadaşım müzikti. Daha doğrusu Çek besteci Smetana'nın en güzel eserlerinden biri olan Moldou idi. Evvelki gece bunun nedenini yıllar sonra fark ettim. Moldou'yu eski AKM'deki Cumartesi 11 konserlerinden birinde fark etmiştim. Konser öncesi aldığım bilgi notunda, Smetana'nın Moldava nehrinin akışını tasvir ettiğini, dağların tepesinde ufak suların toplanmasını, sonra akışa geçmesini, daha sonra çağlayana dönüşüp, en sonunda yeniden dingin bir şekilde akışını anlattığını yazıyordu. Hayatımın ondan sonraki döneminde ne zaman Moldou dinlesem, ameliyat ağrıları ya da içinde olduğum diğer şartları unutur, o nehrin üzerinde uçarım.

İletişimin ve tarihi kaydetmenin önemli bir aracı sanat

Evvelki gece Ankaralı, bünyesinde Fintech şirketleri barındıran Etisan Holding'in daveti nedeniyle Mardin, Artuklu Üniversitesi'nde Maestro Rengim Gökmen yönetimindeki Etisan Oda Orkestrası'nı dinledim. Aslında dinlemekten öteydi, şef müziği dinlemeyi ve neyin ne olduğunu (bagetin neden kullanıldığına kadar) gençlere öğretti. O zaman neden Moldou'yu bu kadar benimsemiş olduğumu anladım. İlk dinlediğim konserin masterosu da Rengim Gökmen'di. O nehrin akışı olduğunu anlattığında müzik bir tık başka noktaya geçiyor. Müziği yaşamaya başlıyorsunuz.

Rengim Gökmen gerçek bir değer. Hayatınıza uzaktan bile dokunuş yapabiliyor. Acaba onun ya da onun gibi değerli uzmanlarımızın kıymetini ne kadar anlayabiliyoruz? Onları hayatlarımıza katkılarını sürdürmeleri için ne kadar destekleyebiliyoruz?

Bu noktada müziğin ya da sanatın insan yaşamına katkısını düşündüm. Google'a baktım. Beğendiğim bir yorum şöyle:

"Sanat sadece duyguların ifadesi değil, aynı zamanda fikirlerin iletilmesi için de bir araçtır. Terapötik bir rahatlama, kendini ifade etme kanalı ya da sadece hayatın güzelliğini takdir etmenin bir yolu olarak hareket edebilir. Sanat aracılığıyla tarihi kaydedebilir, toplumsal değerleri somutlaştırabilir ve siyasi veya toplumsal olaylar hakkında yorum yapabiliriz."

Ebru Baybara Demir Temmuz'da gastronominin nobelini kazandı

Mardin'e Ankaralı Etisan Holding firmasının daveti ile katıldım. Etkinlik sonrasında Mardin'in efsanevi şefi Ebru Baybara Demir'in muhteşem yemeklerini yedik. Zamarot 1890 restoranında alıştığımızdan farklı bir menü sunuldu. Hem sunumları hem de tatları muhteşemdi.

Gecenin sonunda yemekleri hazırlayanlarla da tanıştık. Deprem bölgesindeki çocuklar için Haziran'a kadar 1 yıl kahvaltı desteği sunan Ebru Baybara ekibi, deprem sonrasında da neler yaptığına kısaca değindi.

Etisan sosyal sorumluluk projesi

Etisan sosyal sorumluluk projesi olarak bir Oda Orkestrası kurmuş ve müziği tanıtıyor. Rengim Gökmen, etkinlik sırasında bir yandan müzik tarihinden bazı kesitler verirken, "Sanat korunmalıdır" cümlesini kullandı. Sanat, anında paraya dönüştürülebilir bir şey değil ama fonksiyonu ve topluma yaptığı katkı çok önemli.

Bu açıdan liderlerin sanatı korumaya önem vermesi lazım. Örneğin Rus müzisyenlerin ancak son yüzyıllarda yükseldiğinden bahsederken, bizim Deli Petro olarak bildiğimiz, Büyük Petro'nun yarattığı destek ile bütün dünyanın hayranlık duyduğu Rus edebiyat ve müzik eserlerinin ortaya çıktığına işaret etti.

Etisan'ın projesi bu açıdan önemli. Bir yandan müziği bir nebze korurken, bir yandan da müziği tanıtıyor ve anlatıyor.

Gençler anlayabiliyor mu? Etkinlikten erken çıkan gençler de gördüm ama kalanlar çoğunluktaydı ve etkinlik sonunda soruların sonu gelmedi. Gençler Rengim Hoca'nın anlattıklarından fazlasını sordular. Mesela müziğin terapi etkisini soran bir genç kız vardı, ya da Çağrı filmindeki senfonik müziğin film içinde etkileyici olup, tek başına dinlendiğinde o kadar etkileyici olmadığı soruldu. Rengim Hoca her soruya büyük bir sabırla cevap verdi. Daha sonra müzisyenlere soruları nasıl bulduklarını sordum: "Burası gizemli, güzel bir şehir" diye cevapladılar. Evet Mardin gerçekten derinliği olan bir şehir.

Etisan'ın kurumsal sosyal sorumluluk projesinin önemi şu: Etisan da bu projesi ile gençleri hayatın bir boyutuna, yani müziğe daha bilinçli bakmak için davet ediyor. Kaliteli bir müziğin hayata katabileceği anlamı hatırlatıyor ve yaşatıyor.

Sosyal sorumluluk projeleri toplumsal dengeleri desteklemeli

Şirketler kendilerini tanıtırken, medya, halkla ilişkiler ve reklam olanaklarını kullanırlar. Bunlar şirketin kendi tanıtımına para harcaması anlamına gelir. Başka deyişle pazarlamasına. Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ise biraz daha farklıdır. Bu bugünü değil, yarını kurtarmak, yani "sürdürülebilirlik" açısından önemlidir.

Bugünlerde ESG ("Environmental, Social, Governance" yani "Çevre, Sosyal, Yönetişim" kelimelerinin baş harfleri) olarak da tanımlanan Kurumsal Sosyal Sorumluluk projeleri çok moda. Sürdürülebilirlik gündeme uygun olarak daha çok "iklim değişikliği" ile bir anılıyor. Burayı tıklarsanız, büyük üretim firmalarının ESG projelerinde doğaldır ki hep karbon azaltmadan bahsedildiğini göreceksiniz.

Ama sürdürülebilirlik daha fazlasıdır. Yine Google'a baktım. Beğendiğim bir tanım şu:

"Sürdürülebilirlik yaşam kalitemizi artırır, ekosistemimizi korur ve doğal kaynakları gelecek nesiller için korur."

Yani kısaca bulunduğunuz ortamın sürdürülebilirliği anlamına geliyor. Kurumsal sosyal sorumluluk projesi olarak toplumsal dengeleri destekleyici hareketlerde bulunması da aynı kapsamda. Ben gelen basın bültenlerindeki sosyal sorumluluk projelerine baktığımda bir yandan o kurumun ve yöneticilerinin mantığını anlamak açısından da öğretici olduğu düşüncesindeyim. Moda diye bir şeyler mi yapıyorlar, yoksa gerçekten işe yarayacak, ülkenin yaşayışına katkıda bulunacak şeyler mi yapıyorlar? 

Örneğin son 10 yılda parayla alınan "en iyi şirket" vs. ödülleri uçuşuyor (tabii ki öle göz göre göre para almıyorlar ama başvuruya, danışmanlığa ve/veya ödülü almak için gittiğiniz toplantıdaki masaya para alıyorlar). "5 tane öl aldım" diye övünen devlet şirketleri bile görüyor ve üzülüyorum. Bu paraları daha düzgün projelere harcasalar daha yararlı olmaz mı?

Rengim Hoca'ya bu etkinliği nasıl gördüğünü sordum: