Erdoğan İşcan

12 Şubat 2022

Guantanamo

Guantanamo yirmi yıldır ABD insan hakları sicilinde bir leke olarak durmaya devam ediyor. Bush kurdu. Obama kapamak istedi, Kongre’yi aşamadı. Trump sürekli açık kalması yönünde karar imzaladı. Biden kapama niyeti beyan etti. Bakalım ne olacak...

9/11 olarak bilinen 11 Eylül 2001, insanlık tarihi için çok acı bir gün. ABD’de, dünyada nicelik ve nitelik olarak örneği görülmemiş bir terör faciası yaşandı. Başta ABD olmak üzere uluslararası toplum için kolay atlatılamayacak bir travma. Keşke olmasaydı, engellenebilseydi; böyle bir felaketin bir daha yaşanmayacağını umarım.

9/11, uluslararası sistemin evriminde dönüm noktalarından birini oluşturdu. Yerleşik deyimiyle, “hiç bir şey artık eskisi gibi olmadı”.

Öte yandan, bu vahim terör saldırısının faillerinin yakalanmaları, yargılanmaları ve cezalandırılmaları, insanlığın ortak hedefi oldu. Bunun hukukun üstünlüğü ilkesine uygun yapılması da, genel beklentiydi. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 28 Eylül 2001’de oybirliği ile kabul ettiği 1373 saylı karar, terörizmle mücadele süreci için temel referans oldu. 9/11’den sonra ne olduğuna bakalım.

ABD Başkanı Bush, “terörizme karşı küresel savaş” ilan etti. BM Güvenlik Konseyi’nde sürdürülen müzakereler sonucunda, bazı müttefiklerinden destek sağlayabilen ABD, Afganistan’a ve Irak’a girdi. Yirmi yıl sonra Afganistan’dan çekildi, 9/11 sonrası terörizmle mücadele kapsamında hedef alınan yapılardan biri olan Taliban, Afganistan’da yönetimi yeniden ele geçirdi. Irak’ta halen istikrar sağlanamadı, yakında sağlanabilecek gibi de görünmüyor. Terörizm uluslararası barış ve güvenliği ciddi şekilde tehdit etmeye devam ediyor.

Bunda yanlış bir şeyler olduğunu düşünenler haksız mı?

Guantanamo nedir?

Guantanamo, Küba adasının doğusunda bir körfez. Burada bir ABD deniz üssü var. ABD yönetimi 9/11 sonrasında terörizmle bağlantılı şüphelilerin tutulmaları ve yargılanmaları için burada gözaltı merkezi ve cezaevi niteliği taşıyan bir kamp kurdu. Burada tutulan kişilere yönelik hukuka aykırı uygulamalar, yıllardır uluslararası toplum tarafından kaygı ile izlenmekte.

11 Ocak 2022, Guantanamo’nun kullanıma açılmasının yirminci yılıydı. Uluslararası insan hakları mekanizmaları ve sivil toplum kuruluşları, bu vesile ile Biden yönetimine, bir insan hakları ihlalleri simgesi durumuna gelen Guantanamo’nun kapatılmasına yönelik çağrılarını yinelediler.

Guantanamo’da ne oldu?

Guantanamo’da şimdiye kadar 779 kişi tutuldu. BM insan hakları mekanizmalarının, ayrıca, uluslararası insani hukukun temel unsurları 1949 Cenevre Sözleşmeleri uyarınca tarafsız kuruluş olarak görevlendirilen “Uluslararası Kızılhaç Komitesi” (ICRC: International Committee of the Red Cross) ile “Amnesty International” ve “Human Rights Watch” dahil sivil toplum kuruluşlarının raporlarında Guantanamo’daki uygulamalar ve burada tutulan kişilerin durumu hakkında geniş bilgi var. Bu yazı kapsamında, Guantanamo hakkında ayrıntılarda kaybolmamaya çalışarak kısa bilgiler aktaracağım. İlgi duyanlar verdiğim linkler aracılığıyla kapsamlı bilgilere ulaşabilirler.

Bugüne kadar Guantanamo’ya getirilen 779 kişiden 731’i zaman içinde ülkelerine ya da kabul eden üçüncü ülkelere transfer edildi; 9’u öldü; 39’u halen on yıl ya da daha uzun süredir gözaltında tutuluyor.

Guantanamo’ya getirilen kişilerin ABD’nin de taraf olduğu uluslararası insan hakları hukukunun vahim ihlalini oluşturacak şekilde işkence ve kötü muamele gördüğü, adil yargılanma hakkından yararlandırılmadığı, kimsenin inkar edemediği bir gerçek. Özetle, tüm insan hakları standartlarının Guantanamo’da askıya alınmış olduğunun, BM mekanizmaları tarafından da kayda geçirilmiş olduğu biliniyor. Guantanamo, bir anlamda, hukuk açısından bir “kara delik” (black hole).

Bir başka önemli unsur da, Guantanamo’da insan haklarını ihlal eden hiçbir görevlinin hesap vermek durumunda kalmaması; yani tam bir cezasızlık kültürü örneği.

Transfer edilenler asla suçlanmadı ya da yargılanmadı.

Dokuz ölümden ikisinin doğal nedenlerle, yedisinin intihar sonucu gerçekleştiği açıklandı. Ölenlerden hiç birine karşı suçlama getirilmemiş ve hiç biri yargılanmamıştı.

Kalan 39 kişiden 27’sinin en azından on yıl ya da daha uzun süredir haklarında herhangi bir suçlama yapılmadan Guantanamo’da bulunduğu, hepsinin işkence ve kötü muamele sonucu travma geçirmekte oldukları ve ciddi tıbbi sorunları bulunduğu açıklandı. Zaten yirmi yıla yakın sürede, her türlü temel hak ve özgürlüklerden yoksun bırakılmanın yanı sıra, işkence ve kötü muamelenin yarattığı travmaya ek olarak, ilerleyen yaşlarına bağlı sağlık sorunlarının geliştiği de dikkate alınmalı.

ABD başkanlarının farklı tutumları

11 Ocak 2002’den bu yana ABD başkanları, uluslararası tepkilere karşın, Guantanamo konusunda farklı tutumlar izlediler.

Bush, Guantanamo’nun kurucusu. ABD Yüksek Mahkemesi’nin, Guantanamo tutuklularının askeri mahkemenin kararlarını sivil yargıya taşıma hakları olduğuna ilişkin kararı üzerine, Bush döneminde 779 kişiden 532’si serbest bırakılarak transfer edildi. Dördü intihar olmak üzere beş kişinin öldüğü açıklandı. Sadece üç kişi suçlanmış ve mahkum olmuştu. Bush görevden ayrılırken Guantanamo’da 242 kişi kalmıştı.

Obama Ocak 2009’da göreve başladığında Guantanamo’nun bir yıl içinde kapatılacağını açıkladı. Ancak, özellikle Kongre’nin güçlü direnişi karşısında bunu gerçekleştiremedi. Sekiz yıl sürecek başkanlık döneminin başlangıcında “terörizmle mücadelede yetersiz olduğu” iddialarının tırmanması üzerine bu konuyu gündemin ön sıralarında tutmamayı tercih ettiği anlaşılıyor. Buna karşın, transfer işlemlerinin devam ettiği görülüyor. Obama döneminde 197 kişi serbest bırakılarak transfer edildi. Üçü intihar olmak üzere dört kişinin öldüğü açıklandı. Beş kişi de mahkum oldu. Böylece Obama’nın görevinin sonunda Guantanamo’da 41 kişi kalmıştı.

Trump, Ocak 2018’de görevinin başlangıcında Obama’nın kapatma kararını iptal ederek Guantanamo’nun süre sınırı olmaksızın açık kalacağına ilişkin bir karar imzaladı.

Biden, göreve başladıktan sonra Şubat 2021’de Guantanamo’nun görev dönemi bitmeden kapatılacağını açıkladı. Demokrasiyi uluslararası siyaset gündeminin öncelikleri arasına alan, başkanlık döneminin ilk yılında bana göre “tuhaf” bir “demokrasi zirvesi” düzenleyen Biden’ın tutumunu izleyeceğiz.

Guantanamo’nun bazı yansımaları

İnsan hakları hukuku açık; hakkında somut iddia ya da delil bulunan şüpheliler sorgulanmalı, bağımsız yargı tarafından adil yargılanma ilkeleri uyarınca yargılanmalı, delillere dayanılarak kanun ile öngörülen şekilde cezalandırılmalı. Masumiyet karinesi herkes için geçerlidir. Herkes suçluluğu kanıtlanıncaya kadar masumdur.

İnsan hakları hukukunda, yaşam hakkının korunması gibi, işkence ve kötü muamele yasağı da kesindir ve hiç bir koşulda, savaşta bile, askıya alınamaz.

Guantanamo uygulamaları BM insan hakları mekanizmaları tarafından da değerlendirilmiş ve özellikle Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile İşkenceye Karşı Sözleşme kapsamında insan hakları hukukunun ihlal edildiği belirlenmiştir. İşkenceye Karşı Komite, 2006’da ABD’ye Guantanamo’nun kapatılmasını tavsiye etmiştir. 2007’de BM Terörizmle Mücadele Raportörü de İnsan Hakları Konseyi’ne sunduğu raporda, Guantanamo’da uluslararası hukukun ihlal edildiğini kaydetmiştir. Başka örnekler de var.

Avrupa Konseyi’nin girişimleri

9/11 sonrasında ABD birlikleri Ekim 2001’de Afganistan’a girer. Terörizmle bağlantılı kişileri ihbar edenlere para ödülü önerir. Böylece, para ödülünün çekiciliğinin de etkisiyle, belki bazıları ciddi delillere dayanmakla birlikte, büyük çoğunluğu belirsiz iddialara dayalı ihbarlar üzerine çok sayıda kişi yakalanır ve gözaltına alınır. O sırada Guantanamo henüz yoktur, 11 Ocak 2002’de hazır olacaktır. Yakalanarak gözaltına alınan kişiler Litvanya, Polonya ve Romanya’da “gizli cezaevlerine” (secret prisons) gönderilirler. Yaygın şekilde işkence ve kötü muamelenin yapıldığı bu gizli yerler “kara noktalar” (black sites) olarak anılır.

Görev yönergesi Avrupa’da demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları standartlarını geliştirerek demokratik güvenliği sağlamak olan Avrupa Konseyi (AK) harekete geçer. AK Parlamenter Meclisi’nde (AKPM) 2006 ve 2007 yıllarında kapsamlı raporlar hazırlanır. İzleyen dönemde, AK’nın bağımsız yargı kanadı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ilgili devletlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiklerini belirleyen kararlar kabul eder. AİHM kararları, Avrupa tarihinde “kara sayfa” (black chapter) olarak hatırlanacak bu durumun bir daha yaşanmaması için önemli bir adım olarak nitelenir.

Sonuçta;

Guantanamo’da tutulan kişilerin insan hakları ihlal edilmiştir. Çok büyük bölümü suçlanmamış veya yargılanmamıştır. Guantanamo uluslararası hukukta bir “kara delik” (black hole) oluşturmuştur.

9/11 felaketinin faillerinin belirlenerek uluslararası hukuk uyarınca yargılanmaları ve cezalandırılmaları gerçekleşemediğinden, bu vahim terör felaketinde ölenlerin yakınlarına ve hayatta kalanlara adalet sağlanamamıştır.

“Human Rights Watch” raporu, bu uygulamanın küresel düzlemde terörizmle mücadelede işbirliğine bir katkısı olmadığını, tersine, son yirmi yılda gözlenen terörizm faaliyetlerinde intikam güdüsü yarattığını, örnekleriyle anlatmaktadır.

Gözaltındaki kişilere sistematik şekilde işkence ve kötü muamele uygulayarak insan haklarını ihlal eden ve bu uygulamayı onaylayan ya da bundan haberi olan failler sorgulanmamış, yargılanmamış, dolayısıyla ciddi bir cezasızlık birikimi oluşmuştur.

ABD; terörizmle mücadelede hukukun ve insan haklarına uyum yükümlülüklerinin tehlikeli sonuçlara yol açacak şekilde askıya alınması bakımından kötü bir örnek oluşturmuştur.

Amerikalı Büyükelçi Dan Fried, 2009’da Guantanamo Özel Temsilcisi olarak atanmış. Bir söyleşide, uygulamaları oldukça açık bir dille anlatıyor. Guantanamo’da hukuk menzili dışında bir yer oluşturulduğunu doğruluyor ve şu sonucu dile getiriyor: “Bir kez hukukun üstünlüğü alanının dışına çıktığınızda, geri dönmek düşünebileceğinizden de zor olur. Hırsınıza kapılıp kurallar kitabını bir kenara koymayın. Pişman olursunuz. Biz olduk.” Bence doğru bir özet, ekleyecek bir söz bulmak zor.

Son söz

Uuluslararası hukukta, terörizmle mücadele için önemli bir birikim geliştirilmiş, etkin ve sonuç alıcı mücadelenin parametreleri belirlenmiştir. BM’de kapsamlı bir norm ve standart birikimi sağlanmıştır. Güvenlik Konseyi’ne bağlı mekanizmalar üye devletlere destek olma yönünde çaba göstermektedirler. BM Küresel Terörizmle Mücadele Stratejisi bu bağlamda temel referans belgesidir.

Aynı şekilde, bölgesel düzeyde de AK Terörizmle Mücadele Stratejisi kabul edilmiştir. AK belgesinin Türkiye’nin girişimi ve çabası ile geliştirildiğini, önceki bir yazımda izah etmiştim.

İnsan haklarına saygı, terörizmle etkin ve sonuç alıcı mücadelede stratejisinin ayrılmaz unsurudur. Bu konuyu da bir başka yazıda daha ayrıntılı olarak ele alırız.