KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
Siyasette "baba" kime denir, neden denir? Son milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri bu soruyu aklıma getirdi. "Baba" olmak kolay değil. Üzerinde çalışılması, plan yapılması gerekir. Önce kısaca bu konuyu, dağıtılan paralarla, sosyal yardımlarla, ücretsiz doğalgaz ile ve mültecilerle ekonomiyle ilişkisini de kurarak, açıklamak istiyorum.
Bazı bilgiler ve "modeller" çerçevesinde son seçim sonuçlarıyla ilgili tahminler/öngörüler yaptım. Bu tahminlerim ve öngörülerim seçim sonuçlarına göre oldukça iyimser kaldı, yanlışlandı. Bu konuda bazı değerli hocalarımız görüşler ve yorumlar ilettiler. Bunları da kısaca ele almak istiyorum.
Bir "baba" olayı; Denktaş
Rauf Denktaş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Kurucu Cumhurbaşkanıdır, Kasım 1983’ten Nisan 2005’e kadar yaklaşık 21 yıl 6 ay, her seçimi kazanarak, cumhurbaşkanı olmuştur. Kıbrıslı Türklerin kıyımlardan korunması ve hakları için verdiği zorlu mücadele 1948’de başlamış, 1970’ten 1983’e kadar Kıbrıs Türk yönetimlerinde başkanlık da yapmıştır.
Rauf Denktaş anlatıyor:
"Siyasetçi eleştiri alacağını, aleyhinde kişiler, gruplar olduğunu bilecek. Bana toplantılarda sevgi gösterisi olarak ’yaşa baba’, ‘hoş geldin baba’ diye tempo tutarlar. Ama bazen tersi de olmuştur.
Lefke’de seçim çalışmasındayız; bir açık hava toplantısı yapıyoruz. Konuşmamı yaparken, nefeslendiğim anlarda, koyu muhalif olduğunu bildiğim bir arkadaş olanca sesiyle bağırıyor; ‘yaşa baba’, ‘yaşa baba’."
Bu bağırışlar Rauf Denktaş’la birlikte toplantıya katılanların da dikkatini çekiyor.
"Konuşmam bitince bu arkadaşı yanıma çağırdım, sordum; ‘baba, baba’ diye bağırırsın, ne o bizden tarafa mı geçtin?
‘Yok yahu, ne münasebet!’ dedi.
Peki neden ‘baba, baba’ diye bağırırsın dedim.
‘Yıllardır anamızı belledin, sana başka ne diyeyim’ dedi."
Muhalif "arkadaş" Cumhurbaşkanı Denktaş’a "anamızı belledin" diyebiliyor, Denktaş da bunu gülerek ve güldürerek herkese anlatabiliyor. Türkiye’de böyle bir olay olabilir mi? Korumalar, taraftarlar, avukatlar neler yapar? Bunu bir yana koyalım ve olayın ekonomi boyutuna değinelim.
Başka ekonomik sorunlar da vardır, ama Denktaş’a muhalif kişinin "anamızı belledin" demesinin asıl nedeni, önemli bölümü KKTC’ye Türkiye’den ithal edilen yüksek enflasyon ve birlikte gelen belirsizliklerdir.
Enflasyon gibi ekonomik sorunlar, Avrupa Birliği’nin bazı vaatleri ile birleşince, KKTC’yi de, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ı da oldukça yıpratmıştır. Denktaş, bu nedenle ve Ankara’dan gelen eleştirlerle 2005’teki cumhurbaşkanlığı seçimine katılmamıştır.
Farklı bir "baba" olayı; Erdoğan
Türkiye’deki Mayıs 2023 seçimlerine ilişkin Reuters’in tüm dünyaya yayılan bir haber videosu var. Bu videoda, Cumhurbaşkanı Erdoğan 28 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçiminde seçim sandığının olduğu bina önünde para dağıtıyor :
Gençlerin, yetişkinlerin ve çocukların olduğu bir gruba Erdoğan 200 TL’lik banknotlar veriyor. İzdiham var. Gruptakiler, korumaların dikkatli bakışları altında, para almak için Erdoğan’ın elini, kolunu çekiştiriyorlar. "Baba, baba" diye bağıranlar duyuluyor. Bir genç kız, daha çok para almak umuduyla olmalı, "çok yakışıklısın" diye bağırıyor.
Videonun altında yorumlar var. Bir siyasinin, üstelik oy verme gününde insanlara böyle para dağıtmasını eleştirenler çoğunlukta. Eleştirenler ve olayı anlayamayanlar arasında yabancılar da var. Bazıları ise, bir İslam ülkesinde böyle "sadaka dağıtılması"nı olağan karşılıyor. İki noktayı belirteyim.
Birincisi, Erdoğan’ın dağıttığı para Türkiye’de basılan en değerli banknot olan 200 TL’dir. TL’nin değeri o kadar eridi ki, en yüksek değerli banknotu dağıtıyor. Bu bir fıtır sadakası ise, Din İşleri Yüksek Kurulu (2023) sadaka miktarı için; "bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktarın ölçü alınması uygundur" diyor.
Türk-İş’in dört kişilik aile için açlık sınırı Mayıs 2023’te 10360 TL, kişi başına günlük 86,3 TL’dir. Bu durumda Erdoğan eli açık davranmış oluyor. Ancak dört kişilik aile için günlük açlık sınırı 345 TL’dir; en yüksek değerli banknot çok yetersiz kalıyor.
Para dağıtma işlemini Erdoğan daha önce örneğin 2023 Şubat depremi bölgesindeki illerde de yaptı. Rize’de 2021 sel felaketinin, Marmaris’te yine 2021’deki yangın felaketinin sonrasında yapılan toplantılarda ise çay paketleri dağıttı, izleyenlerin üzerine attı. Bu dağıtmalar, toplumsal yapıyı dikkate alan bir tasarımın parçasıdırlar.
İkincisi, Erdoğan’ın dağıttığı paraların ve paketlerin kaynağı nedir bilmiyoruz. Kendi kişisel geliri olabilir. Ancak bazen, özellikle yoksul ve kırsal kesimlerde devletin yaptığı sosyal yardımları da Erdoğan’ın kendisinin verdiği izlenimi yaratılmıştır. Erdoğan giderse bu yardımların kesileceği algısı oluşmuştur.
Bu izlenimler ve algılar da geniş tasarımın parçasıdır. Böylece sosyal yardımlara (ve verilen paralara) ve dolayısıyla Erdoğan’a bağımlı hale gelen veya getirilen bir nüfus oluşmuştur. Bu nüfus üretimi, rekabeti, teknolojiyi, tasarrufu önemli görür mü?
"Baba" tasarımında diğer parçalar
1) Doğalgazın Mayıs 2023’te (tam olarak 24 Nisan-31 Mayıs döneminde) konutlara ve ibadet yerlerine tamamı, sonraki 11 ayda yüzde 25’i ücretsiz verilecektir. Bu da Erdoğan’ın bir lütfu olarak açıklanmıştır. Kararların "Cumhurbaşkanımızın talimatıyla" alındığı ilan edilmektedir.
Mayıs ayında ücretsiz verilecek gazın Karadeniz’de çıkarılan gaz olduğu söylenmiştir ama gerçekte Karadeniz’den Mayıs’ta ne kadar gaz çıkarıldığı bilgisi yoktur. Kimi açıklamalara göre ücretsiz verilen gaz ithal edilmiştir.
Açıklamalara bakılırsa, iki yıl sonra Karadeniz’den tam kapasite gaz üretimi yapılsa bile, üretim toplam tüketimin ancak yüzde 15-20’sini karşılayacaktır.
2) TÜİK, Mayıs ayında konut doğalgaz fiyatını sıfır alacağını açıklıyor. Böylece, TÜİK’in kendi ifadesine göre, Mayıs enflasyonu düşecektir. "Doğalgazın TÜFE madde sepetindeki ağırlığı da dikkate alındığında genel endeks üzerinde 2023 yılı Mayıs ayında aşağı yönlü kuvvetli bir etki yaratacaktır..." TÜİK (29 Mayıs 2023).
Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan enflasyonu da düşüren önemli bir hamle yapmıştır. Gerçi TÜİK Mayıs’ta fiyatı sıfır alarak daha sonraki aylarda "kuvvetli bir yukarı yönlü etki olacağını" da öngörmektedir.
TÜİK, "doğalgaza sıfır fiyat" uygulamasını Eurostat’ın bazı yöntem açıklamalarına dayandırıyor. Ancak bu açıklamalarda genellikle AB’de enerji fiyatlarına uygulanan vergi indirimleri ve subvansiyonlar örnek alınıyor. Bakınız örneğin Eurostat (16 Aralık 2022).
AB’de fiyatı sıfıra indirilmiş enerji maddeleri yoktur, çünkü ekonomik bir mantığı, bir anlamı yoktur. Türkiye’de hane halkının Mayıs ayında tükettiği doğalgazın ücreti vardır ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ödeyecektir. Bu durumda aslında konutlara bir transfer ödemesi yapılıyor da diyebiliriz.
Eğer bakanlığın yaptığı ödeme bir transfer ödemesi olarak kabul edilirse, Eurostat bunun fiyata değil hane halkının harcanabilir gelirine yansıtılmasının doğru olacağını söylüyor. Eurostat (16 Aralık 2022).
3) Erdoğan’ın bazen "ben ekonomistim" diyerek, bazen İslamî atıflar eşliğinde uygulattığı çarpık faiz politikası da "baba" tasarımına yardım etme amaçlıdır. Düşük faizli ve seçilen şirketlere verildiği anlaşılan KGF kredileri ve ticari krediler olduğu biliniyor.
Yine düşük faizli konut kredileri, ihtiyaç kredileri, kredi kartı kredileri (avansları) de hanehalkını Erdoğan’ın etki alanına yöneltme amaçlıdır, tasarımın parçasıdır. Özellikle son dönemde, kredilerin dövize yöneldiği endişesi arttığı için, kredi politikası bir açmazın içine girmiştir.
Özellikle son yıllarda Türkiye’de tüketiciler yanında birçok mal ve hizmet üreticisi / dağıtıcısı derinleşen ölçüde kredi bağımlısı oldular. Yüksek enflasyon, eksi reel faiz, TL’nin beklenen değer kaybı bu bağımlılıkta önemli rol oynadı. Bu bağımlılık siyasi yandaşlık da getirdi.
4) Erdoğan mültecilere de bir koruyucu "baba" görüntüsü veriyor. Ne kadar mültecinin vatandaş yapıldığını bilmiyoruz. Vatandaş yapılanlar elbettte bu "baba"ya oy verdiler. Kaç mültecinin vatandaş olmadan bile oy kullandığını bilmiyoruz.
Bu konuyu çok yazdım; Cumhurbaşkanı Erdoğan, imzaladığı "geçici koruma" yönetmeliği ile kimliksiz, yasadışı yollardan bile ülkeye gelen Suriyelilerin süresiz kalmalarını istiyor. Bunu "hicret eden din kardeşlerimiz" diyerek ve / veya düşük ücretle çalışmalarını isteyen dışa kapalı sermayenin isteği ile yapıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, yukarıdaki konulardan hangisinde Erdoğan gibi öne çıktı, çıkarıldı veya önemli destek gördü? Sanırım hiçbirinde.
Seçim sonuçlarının öngörüsünde yanılgı
2023 Mayıs seçimlerinde; (i) Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimini birinci turda olmasa bile ikinci turda kazanacağını, (ii) CHP’nin yüzde 33 dolayında oy alacağını öngördüm. Her ikisi gerçekleşmedi. Özellikle ikincisinde hata büyüktü.
Bu öngörüler için şu dayanaklarım vardı
1) Mersin bölgesinde siyasi gözlemler yaptım. Bu gözlemleri Türkiye için genelledim. Nitekim Mersin’de seçim sonuçları öngördüğüm şekilde gerçekleşti.
2) 1973’teki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini örnek aldım. O dönemin bir tekrarı olabilir diye düşündüm, koşullar benziyordu.
3) İktidar partisine (veya partilerine) verilen oyların muhalefet partilerine kayabileceğini bazı ekonomik ve siyasi endeksler yoluyla göstermeye çalıştım.
4) "Yeni siyasi iktisat" yaklaşımı ile, Millet İttifakının oluşturduğu koalisyonun önemli oy alabileceğini açıklamaya çalıştım.
Bu dayanakları ve açıklamaları Uygur (16 Mart 2023), Uygur (14 Nisan 2023) ve Uygur (11 Mayıs 2023) yazılarında ifade ettim. Her yazıda öngörülerin bazı varsayımlara dayandığını ve gerçekleşmenin bunlara bağlı olduğunu da belirttim.
Bu konularda birçok meslektaşım ile de haberleştik, yazıştık. Onlar da iyimser tahminler konusunda ihtiyatlı idiler, varsayımların geçerli olmayabileceğini belirttiler. Sıkça yazıştığımız üç meslektaşımın görüşleri özet olarak şöyle idi;
Prof. Dr. Çelik Kurtoğlu: Şimdiki ekonomi kadrosu ve politikası seçimden sonra da devam ederse ne olacak? Belki kamudaki kadrolara iktisat dersleri önermek gerekir. Yazdıklarının ekonomi temeli iyi ve akla yatkın, ama oy almak için Millet İttifakı parti örgütleri yeterince çalışmıyor.
Prof. Dr. Ertuğrul Tokdemir: Yazdığın maddi şartlar seçmen tercihinin değişmesi için yeterli görünüyor. Ancak seçmen profilinde bir dönüşümden korkuluyor. Benzer olaylar karşısında bugünün seçmenleri farklı davranacakmış gibi görünüyor. Bu duygu bir ölçüde bende de var. Bu yazıları seçimden önce yazmış olman önemli.
Prof. Dr. Halil Sarıaslan. İktisat analizleri ile siyasi analizleri iyi birleştirdin. Önemlidir, kutlarım. Kaleminden de bal akıyor. Umarım iyimser tahminin gerçekleşir. Belirteyim, tüm yazıların gerçekten çok iyi hazırlanmış.
Kaynaklar
Din İşleri Yüksek Kurulu (2023) Fıtır Sadakası Nedir ve Ne Zaman Verilir?
Eurostat (16 Aralık 2022) Methodological note: Treatment of energy prices compensation measures in the harmonised index of consumer prices (HICP)
TÜİK (29 Mayıs 2023) Kamuoyu Duyurusu
https://www.tuik.gov.tr/Kurumsal/DuyuruDetay
Uygur, Ercan (16 Mart 2023) 1973 ve 2023; uzlaşı, kazanacak aday ve seçimler
https://t24.com.tr/yazarlar/ercan-uygur/1973-ve-2023-uzlasi-kazanacak-aday-ve-secimler,39170
Uygur, Ercan (14 Nisan 2023) Ekonomi ve seçmenin parti değiştirmesi
https://t24.com.tr/yazarlar/ercan-uygur/ekonomi-ve-secmenin-parti-degistirmesi,39565
Uygur, Ercan (11 Mayıs 2023) "Yeni siyasi iktisat"a göre Kılıçdaroğlu - Erdoğan ve Millet İttifakı - Cumhur İttifakı
https://t24.com.tr/yazarlar/ercan-uygur/yeni-siyasi-iktisat-a-gore-kilicdaroglu-erdogan-ve-millet-ittifaki-cumhur-ittifaki,39956
Uygur, Ercan (18 Mayıs 2023) 14 Mayıs seçimleri ve seçmeni bilgilendirme
https://t24.com.tr/yazarlar/ercan-uygur/14-mayis-secimleri-ve-secmeni-bilgilendirme,40045
Ercan Uygur kimdir?Türkiye'nin önde gelen ekonomistleri arasında yer alan Prof. Dr. Ercan Uygur, 1969'da ODTÜ'yü bitirdi. Mezuniyetinin ardından Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) ‘uzman yardımcılığı' sınavına girdi. Ancak, Uygur'un da aralarında olduğu sınavda başarılı olan üç kişi göreve başlatılmadı. Uygur, daha sonra sınavına girdiği Maliye Bakanlığı'nda göreve başladı. Bir yıl sonra iki yıllık lisansüstü öğrenim bursu için OECD'ye yaptığı başvuru, davet edildiği mülakatın ardından kabul edildi. İngiltere Warwick Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi aldı. Doktorasını East Anglia Üniversitesi'nde yaptı; bu sırada bir yıl ‘ekonometri' dersi verdi. 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) İktisat ve Maliye Bölümü'ndeki ‘ekonometri' kürsüsünde asistanlık sınavına girdi; aynı yıl bu kürsüde göreve başladı. Doçentlik çalışmaları için 1981'de dokuz aylık Norveç Hükümeti bursu ile bu ülkeye gitti, Prof. Dr. Leif Johansen ile çalıştı. Türkiye'deki doçentlik sözlü sınavının yapılacağı gün, 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu ile iki jüri üyesi, Prof. Dr. Tuncer Bulutay ve Prof. Dr. Nuri Karacan üniversiteden uzaklaştırılınca yapılamayan jüri toplantısı yedi ay sonra gerçekleştirilebildi. 12 Eylül 1980 darbesini izleyen süreçte üniversiteden uzaklaştırılan Türkiye'nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Bulutay'ın "Bizleri temsilen Mülkiye'de kalacaksın" dediği Uygur, 1983'te ‘doçent' unvanını aldı. 1988'de Fulbright bursu ile ABD'ye gitti, Prof. Dr. Lawrence Klein ile LINK projesinde çalıştı. 1989'da ‘profesör' unvanını aldı. 1994-2012 döneminde Koç Üniversitesi'nde yaz dersleri verdi. Mülkiye'den 2010 sonunda erken emekli oldu. Mülkiye'de öğretim üyesiyken şu kurumlara danışmanlık yaptı: - İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (1986-1994) - Wharton Econometric Forecasting Associates (1988-1991) - T. C. Merkez Bankası (1988-1993 ve 1997-1998) - Devlet İstatistik Enstitüsü, TÜİK (1990-1996) - ILO / Uluslararası Çalışma Örgütü (proje danışmanı, 1990) - T. C. Hazine Müsteşarlığı (proje danışmanı, 1992-1993 ve 1997-1999) - Dünya Bankası (proje danışmanı, 1999, 2002, 2009, 2010-2011) - Birleşmiş Milletler ECE (proje danışmanı, 1999-2000) - Third World Network (2009) Yeni Yüzyıl gazetesinde köşe yazarlığı (1995-1998), Mülkiye'de İktisat Bölümü Başkanlığı (1996-2008), Ankara Üniversitesi Bilim Kurulu üyeliği (2002-2010), Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanlığı (2003 -2019), Ekonomi-Tek dergisi editörlüğü (2012-2020), Uluslararası Final Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve İİBF Dekanlığı (2016-2021) yaptı. 2011'de Uluslararası Ekonomi Birliği (IEA) Danışma Kurulu üyeliğine seçildi, bu görevi halen devam ediyor. 2012'de Kyoto Ödülü Danışma Kurulu üyeliğine davet edildi; editörlüğünü yaptıkları dahil olmak üzere Türkçe ve İngilizce 12 kitabı yayımlandı, 50'nin üzerinde bilimsel makale yazdı. Eylül 2021'den itibaren, Mülkiye'den öğrencilerinin kurup yönettiği T24'te köşe yazısı yazıyor. Prof. Dr. Ercan Uygur, 38 yıllık üniversite hayatını; 18 Mayıs 2017'de davet edildiği Mülkiyeliler Birliği Çarşamba Söyleşileri'nde Prof. Dr. Tuncer Bulutay'ın konuşması için koyduğu başlıkla özetliyor: "ODTÜ'de Öğrenci, Mülkiye'de Hoca…" |