Her seçim tartışmalarının yoğunlaştığı dönemde olduğu gibi son dönemde de sık sık tartışma konuları arasına giren "Genç seçmen" fenomeni ve siyasi partilerin bu seçmen grubuna ulaşma iddiaları acaba çaba olmanın ötesine geçerek oya dönüşebilir mi?
Gençleri özne olarak kabul ederek, sadece sonuçların değil süreçlerin parçası yapmak
Öncelikle bu noktada yapılan temel hatalardan biri gençleri sadece "ulaşılacak hedef kitle" olarak tanımlanmasında. Oysa, artık politikalar oluşturulduktan, temel noktalar belirlendikten sonra gençlerin desteğini istemek yetmiyor. Gençleri politika oluşum süreçlerinde bizzat özne olarak dahil etmek, onlarla birlikte karar almak ve politika oluşturmak gençlerle bağ kurabilmenin temel koşullarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Gençleri sadece sonucun değil, özne olarak kabul ederek sürecin bir parçası olarak kabul etmemiz gerekiyor. Çünkü gençler kendilerini sadece basit bir seçmen demografisi olarak değil, sorunları birebir yaşayan kişiler olarak çözümlerin de parçası olmak istiyor.
Bu anlayışın bir örneğini son ABD seçimlerinde görmemiz mümkün. Kasım 2020 Başkanlık seçimlerinde Başkan Adayı Joe Biden, ülkemizde alışıldık uygulamaların aksine önce politikaları belirleyip sonrasında gençlerin oyunu istemedi. Gençleri ve özellikle gençlerin önderliğinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerini politika oluşum komitelerine dahil etti. Genç siyasetçiler, sivil toplum gönüllüleri ve hak savunucuları deneyimli siyasetçilerle aynı komitelerde çeşitli konu başlıklarında politika önerileri oluşturdu ve ortaklaşa kabul edilen bu politikalar Biden'in platformuna dönüştü. En genç Temsilciler Meclisi üyelerinden biri olan Alexandria Ocasio-Cortez ve deneyimli siyasetçi, eski başkan aday adayı, eski Dışişleri Bakanı John Kerry'in birlikte çevre politikaları üretmesi hem çevre konusunda daha duyarlı olan gençlerin fikirlerinin sürece yansımasına hem de gençler ile tecrübeli siyasetçilerin bir arada hareket edebilecekleri bir alan yaratılmasına vesile oldu.
Gençleri tek tipleştirmemek
Gençlere ulaşmaya çalışırken gençleri tek tip, homojen bir grup olarak kabul etmemek gerekiyor. Gençler arasında ekonomik, siyasi ve kültürel çeşitliliği kabul ederek siyaset ve iletişim stratejisinin bu çeşitliliği temel alarak kurgulamak gerekiyor. "Kim bu genç seçmen?" sorusuna verilecek cevaplarımızın, verilerimizin olması gerekiyor. Girişimi için fon arayan bir genç ile iş bulamayan bir gencin veya internete erişimi olmayan bir genç ile hızlı internet hakkını gündeme getiren gençlerin farklı olduğunu kabul etmek ve her bir gencin sorununu siyaset alanına taşımak gerekiyor.. Siyasetçiler ancak gençler arasındaki bu çeşitliliği fark eder ve bu çeşitliliğe hakim olursa onları karikatürleştirmeden, tek tipleştirmeden süreçlere dahil edebilir, onlarla sağlıklı ve gerçek bir iletişim kurabilir.
Farklı mecralarda farklı iletişim
Türkiye'de siyasetçiler genellikle farklı sosyal mecralarda aktif olma gerekliliğini aynı içerikleri aynı formatla farklı sosyal medya platformlarında paylaşarak karşılamaya çalışıyor. Aynı içerik, aynı format ile Facebook, TikTok, Twitch, Twitter'da paylaşılıyor ve sosyal mecraların özgül farklılıkları dikkate alınmıyor, bu da özellikle Twitch, TikTok gibi yaratıcılığın ön planda olduğu mecralarda içeriklerin oldukça basit ve etkisiz kalmasına sebep oluyor. Daha da vahimi yakınlaşmaya çalıştıkları gençlere aynı dili konuşamadıklarını göstermiş oluyorlar.
Siyasetçiler özellikle gençlerin yoğun kullandığı mecralarda aktif olmak istiyorsa bu mecralara özgü içerikler üretmeli, bu mecraların akışına uygun bir şekilde hareket etmeli. Örneğin aynı videoyu her yerde paylaşmak yerine, TikTok'taki video formatı ve akımları takip edip katılmalı, Twitch yayın formatına uygun bir söyleşi yaparak tipik bir Youtube canlı yayın formatını kopyalamaktan kaçınmalı. Yine ABD'den başarılı bir örnek vermek gerekirse, Temsilciler Meclisi Üyesi Alexandria Ocasio-Cortez'in sosyal medya kullanımına bakılabilir. Twitch'te canlı yayında farklı siyasetçiler ve Twitch fenomenleriyle oyun oynayarak sağlık reformu hakkında konuştuğunu, Instagram canlı yayında makyaj veya yemek yaparken seçim reformu hakkında görüşlerini açıkladığını görebiliriz. Böylece, farklı dijital platformların kendilerine özgü tarzlarını takip ederek mesajını aktif bir şekilde ulaştırmaya çalışıyor.
Sorunlara çözüm
Gençlerle bağ kurabilmenin yolu sadece gençlerin kullandığı platformlarda yer almak değil elbette. Bu platformlardaki görünürlüğün gençlerin hayattaki somut sorunlarına bir cevap teşkil edecek içerikte olması gerekiyor. Sadece gençlerin izlediği bir Twitch yayına katılmak değil, bu Twitch yayınında ülkemizin gençlerinin yoğun bir şekilde yaşadığı genç işsizlik, güvencesizlik, eğitim, umutsuzluk gibi somut ve güncel problemlere de çözüm sunmak gerekiyor. Twitch yayınında sadece şaka yapmak, gençlerin dilini taklit etmek değil, gençlerin yaşadığı sorunların ciddiye alındığı, gençlerin özne olarak kabul edildiği, gençlerin sorunlarına çözüm önerildiği hususlarının da belirtilmesi şart. Bu anlayışın güncel ve başarılı örneği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın Jahrein ile gerçekleştirdiği Twitch yayınları oldu. Her ne kadar Babacan, Kılıçdaroğlu gibi gençlerin kullandığı dile hâkimiyetini yayında göstermese de, iki lider de gençlerin eğitim, işsizlik gibi somut sorunlarını ciddiye aldığını belirtti ve çözüm önerilerini sıraladı, kendileriyle ilgili eleştirilere açık olduklarını belirtip teker teker bu eleştirileri yanıtladı.
Liderin kullandığı dil, söylem ve probleme hâkimiyet önemi
Gençlerin oyunu almak için illa genç olmaya gerek yok ama gençleri özne olarak kabul eden bir anlayışın hakim olması şart. Bunun başarılı bir örneğini ABD'de Bernie Sanders ve İngiltere'de Jeremy Corbyn kampanyalarında gördük. İleri yaşlarına rağmen belki de en genç katılımlı kampanya yapmayı başardılar. Her iki isim de ileri yaşlarına rağmen genç seçmenin yoğun desteğini aldı ve genç seçmeni siyasi anlayış, söylem ve kullandıkları dil ile mobilize etmeyi başardı. Her ne kadar seçim sonuçlarında başarısız olsalar da ülkedeki genç seçmen desteğini mobilize etmeyi başarmış isimler olarak kendilerini ön plana çıkarabildiler. Bernie Sanders'ın bugün Senato Bütçe Komisyonu Başkanı olabilmesinde bu ses getiren kampanyanın büyük payı olduğu aşikar.
Kampanya ekibinin genç olması
Siyasi anlayışı değiştirebilmek sadece genç siyasetçilerin sayılarının artması ile sağlanmıyor, aynı zamanda kampanya ekiplerinin, siyasetçilerin etrafındaki süreçleri yöneten isimlerin de genç olması da gerekiyor. Bernie Sanders, Barack Obama, Joe Biden gibi isimlerin kampanya ekiplerine, basın sözcülerine, danışmanlarına ve kampanya yöneticilerine baktığımız zaman onların da oldukça genç yaşta olduklarını görüyoruz. Ekibin genç olması, liderleri gençlerin gündemine yaklaştırırken gerektiği zaman gençlerin diline adapte olabilmesini de sağlıyor. Orta yaş bir lider yine sadece orta yaş danışman kadrosu ile çalışırken gençlerin dilini yakalaması pek de mümkün olmuyor, hatta bazen dili yakalama çabaları karikatürize olmalarına da neden olabiliyor. Sonuç olarak, siyasetin gençlere dokunabilmesi için sadece ön plandaki görünür yüzünün değil, aynı zamanda mutfağının da değişmesi, gençleşmesi gerekiyor.
Ve elbette uzun vadeli iletişim...
Sadece kampanya dönemine sıkıştırılmış bir iletişim çalışmasının hiçbir seçmen grubunda istenilen sonucu vermediğini biliyoruz. Bu kural genç seçmen için de geçerli. Sadece anlatmak veya dinlemenin yeterli olmadığını zaten biliyoruz ama genç seçmen aynı zamanda çözümleri görmek istiyor. Sadece uzun vadeli bir vaat duymak değil, verilen vaatleri hayata geçirecek yol haritalarını görmek hatta belli başlı başlangıçların başlamasını istiyorlar. Samimi olduğunuzu gösterebilmenin yolu sahici olmanızdan geçiyor ve sahici olabilmeniz için de sözlerinizi gerçekleştirebiliyor olmanız gerekiyor.
Seçim sonuçlarını etkilemek açısından önemli bir ağırlığa kavuşan genç seçmen grubu önümüzdeki günlerde daha çok tartışılacak gibi gözüküyor. İşte daha tartışma aşamasında birliktelik kurabilen parti ve siyasetçiler bağ kurabilmede bir adım öne geçebilecekler. Bakalım bu dönem siyaseti ne kadar "gençleştirebileceğiz"?
Bu yazıya Yunus Emre Erdölen de katkıda bulunmuştur.