AKP'nin, siyasi çıkarları için attığı adımları, ülke yararına gibi göstermesi kendi tarihiyle yaşıttır. 2023 seçimleri yaklaşırken de bu yaklaşımın örnekleri yoğunlaşarak artıyor.
Başörtüsüyle ilgili -referandum kozu içeren Anayasa değişikliği-, zeytin sahalarını yeniden termik santral patronlarına açan kanun değişikliği, 6 yaşında istismara uğrayan çocuğun davasında altı ay sonraya verilen ilk duruşma tarihinin kamuoyu baskısı ile öne çekilmesi (iyi ki) sadece son iki günde gördüğümüz üç adım.
Öte yandan AKP'nin mutfağında pişirilmiş hukuk alanındaki metinlere baktığımızda; hemen hepsinde uçsuz bucaksız bir pragmatizm, belirsizlik, ince mühendislik ve muğlaklık görmemiz de tesadüf değil, aynı yaklaşımın bir sonucu.
* * *
Enerji Bakanlığı, bundan on ay önce, kanun değişikliği gerektiren bir konuyu, hukuku göz göre göre çiğneme pahasına yönetmelik maddesiyle düzenlemişti. Maden yönetmeliğine bir madde eklenerek, termik santral işletilmesi için gerekli kömür sahasına rastlayan zeytinliklerin yok edilmesinin önü açılmak istendi. Oysa tam 83 yıldır "Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun" adlı bir yasa yürürlükteydi. Görmezlikten gelindi.
"Bu yasa orada dururken yönetmelikle yapamazsın" diyenler dinlenmedi. Muhtemelen kanun çıkarmak için gerekli "zahmetler" göze alınmadı. Beklemek istenmedi. Sonuçta yönetmelik dediğiniz idari bir işlemdi, görece kolaydı. Ek madde yazıldı ve Resmi Gazete'de yayımlandı. Duruma itiraz eden gazeteci, hukukçu ve hak savunucularının üzerine sosyal medyada troller salındı.
* * *
Hukukun işlediği ender davalardan biri olarak iptalle ilgili davada, yönetmelik değişikliği Danıştay'dan geri döndü. Ama iktidarın bir yargı kararı çıktı (!) diye yolundan döneceğini sananlar fena halde yanılıyordu. Sözleşmeler yapılmış, santraller işletmeye alınmış, taahhütler verilmişti. Linyit sahaları da zeytinliklerle iç içe olmaya devam ediyordu.
Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ’nin Muğla Milas'taki iki termik santraline kömür sağlamak amacıyla genişletilmek istenen kömür madeni sahasının İkizköy Mahallesi'ndeki Akbelen Ormanı'"nı yok etmemesine karşı direnen kadınlar.
Zeytinliği kesmek ucuz (!)
Peki hangisi daha az maliyetli? Ve hangi seçenek daha kolay? Kömüre dayalı termik santral politikasında köklü değişiklik yapmak mı, yoksa enerji ithalatını biraz olsun düşürmek için zeytinlikleri ortadan kaldırıp yok etmek mi? Tabii ki ikincisi ve bunun için kanun çıkarmak gerekirse çıkarılır, direnen köylüler dipçiklenir, kadınlar sürüklenir, hak savunucuları güvenlik güçleri tarafından "süpürülür."
Aslına bakılırsa, meseleye "beşli çete" diye bakmak asıl büyük fotoğrafı eksik tarif etmek oluyor. Çünkü o şirketler, o faaliyetlerinde yola yalnız çıkmadı… Onlarla farklı sözleşme ve taahhütlerle mali bağımlılık ilişkisi içine giren AKP iktidarının ta kendisi. Dolayısıyla zeytinliklerin "taşınma" diye bir icatla kesilip biçilebilmesi için güvenlik güçlerinin seferber edilmesi, sadece o şirketlerin haklarını korumakla kalmayıp iktidarın kendi bekası için de aldığı bir "önlem"e dönüşüyor.
Bugün Enerji Komisyonu'nda
Bugün TBMM Enerji Komisyonu'nda zeytinlikleri, kömür santrallerine feda ettirecek yasa değişikliğinin de yer aldığı yeni torba kanun görüşülecek. İktidar, zeytinlikleri koruyan 83 yaşındaki o kanuna gözlerini yine kapatmış. Tercihini madencilik kanunundan yana kullanmış. Torba yasadaki düzenlemeyle maden Kanunu'na bir madde eklenerek zeytinliklerin fedasına yeniden zemin hazırlanıyor. Bu madde, on ay önce yönetmelikle yapılmak istenen maddeye çok benziyor.
TBMM'ye gönderilen kanun teklifinin gerekçesine baktığınızda, "yeni ekonomik ve sosyal gelişmelerle birlikte ülkenin artan elektrik ihtiyacının öncelikle yerli kaynaklardan karşılanması amacıyla" ifadesi dikkat çekiyor. Buradan kastedilenin, Rusya'nı Ukrayna'ya açtığı savaş sonrası değişik enerji dengeleri ve maliyetleri olup olmadığı kanun teklifi görüşmelerinde dile gelecektir. Ama gerekçe bu bile olsa zeytinlikleri santrallere feda etmek, yoksul zeytin köylüsünü, değerli bir tarım ürününü harcamak anlamına gelmektedir ve meşruluğu tartışmaya açıktır.
Çiğdem Toker kimdir? Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı. Ödülleri |