Hiç derdi tasası yoktu tabii bu toplumun. Zihinler, gönüller 21 senedir onca kötülükle yorgun düşmemiş, ülkenin dertleri çoğu kez kişisel meselelerin çok önüne geçmemiş gibi bugünden sonra da Anayasa Hukuku'nun inceliklerine vakıf olma ödevi verildi kendisine. Okuduğu gazeteler, internet siteleri, izlediği tv kanalları ile dijital mecralardan taşan bir takım kanun , madde numaraları, takvimler, hukuki terimlerine maruz kalmaya başladı bile memleket derdiyle dertlenenler.
14 Mayıs'ın anlamı nedir? Seçimin normal takvimi 18 Haziran ise işaret edilen 14 Mayıs erken seçim mi sayılır, yoksa seçimlerin yenilenmesi midir? Böyle bir durumda Erdoğan'ın görev süresi bitmiş sayılmadığı için tekrar aday olabilir mi yoksa kesinlikle üçüncü defa aday olamaz mı? Meclis'in feshedilmesi ne demektir? Meclis'i kim feshedebilir? Erdoğan bunu kafasına göre yapabilir mi yoksa 360 milletvekili ile karar verme sürecini başlatmak üzere TBMM'nin kapısını çalmak zorunda mıdır?
Bitmiyor ki sorular… Anayasa'nın 101. Maddesinde iki kere cumhurbaşkanı olabilir ifadesi oracıkta apaçık ve kapı gibi durduğu halde, maddenin altına yürürlük tarihi konusunda bir dipnot konuldu diye bu madde yeni bir madde mi sayılır ve bu da Erdoğan'a tabii ki üçüncü kez adaylık hakkı mı verir?
4Seçim tarihini konuşurken, sorulara ve sorunlara cevap ararken neden Milletvekili Seçim Kanunu ile Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu'nu bir arada düşünmek zorundayız?
Numaralar ve görev süreleri
Cumhurbaşkanlarını numara ile anmak ile görev süreleri arasında bağ kurmak ne kadar önemlidir? Yoksa, Atatürk ile İnönü'nün dörder; Bayar'ın üç dönem cumhurbaşkanlığı yaptığını öğrenir ve Cumhurbaşkanlarını numara ile anmanın cunta lideri Kenan Evren'in kendisine eski Cumhurbaşkanı dedirtmemek için icat edildiğini bilirsek bu soru da hızla anlamını yitirir mi?
Kabul edelim ki, berbat bir duygu yaşatsa da bu sorular, Türkiye'de yaşayan ve uğraş alanı hukuk, siyaset, gazetecilik olan vatandaşlar için günlük mesainin bir parçası. Bu yanıyla zorunluluk. Hukuk eğitimi almış bir gazeteci olarak kendimi de bu tanıma dahil ediyor ve kuşkusuz tartışmaları izliyorum. Ama öte yandan şunu düşünmekten kendimi alamıyorum:
İşim gereği bu konuyla ilgilenmek durumunda olmasam, ince mesailerle kurgulanmış bütün yolları muktedire çıkarma güdüsüyle planlanmış bu hukuk kapanlarını anlamaya cevap aramaya gönül indirir miydim? Bu soruyu sorduğumda, iktidarın bir muradının da tam bu olduğunu fark ettim. Gerçek sorunlarla zorlu bir hayat mücadelesi yürüten büyük kitleler, uzman hukukçuların dahi yer yer üzerinde mutabık kalamadığı bu teknik hukuk sorularıyla neden vakit ve enerji tüketsinler ki? (Gücün parçası ya da aparatı olan konforu yerinde "hukukçu"lardan bahsetmiyorum elbet)
Hangisi sürpriz ki?
Ne yani, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın Anayasa 101. maddeyi gözümüzün içine baka baka çarpıtması mı sürpriz? Fethullah Gülen'e TBMM kürsüsünden dizdiği övgü sözleri için "olmasa iyiydi" mealinde açıklama yapan Bozdağ'dan "Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığı anayasal hakkıdır. Hiçbir hukuki engel söz konusu değildir"den farklı bir ifade mi bekleyeceğiz.
Dahası, bu iktidarın Seçim Kanunu'nda yaptığı değişikliklerin her hâl ve şartta kendisine yarayacak biçimde tasarlandığını biliyorken, takvim konusundaki bağlayıcı maddeye uymaması (Seçim Kanunu'nda yapılacak değişikliklerin ancak bir yıldan sonra yapılacak seçimlere uygulanabileceği ) hangimizi hayretlere düşürür.
Velhasıl, AİHM kararlarını uygulamayan, Anayasa'nın pek çok hükmünü fiilen askıya alan bir iktidardan bahsettiğimiz için "bu da olmaz" denilen ve denilecek her hak ve hukuk ihlaline hazır olunmalı.
Ama bunların hiçbiri, hukuku ve Anayasa'yı savunmaya, durmaksızın tekrar etmeye engel olmamalı. Bu da bu kadar net.
Üniversite öğrencileri ve sandık
Önümüzdeki haftalar, yukarıda listelemeye çalıştığım, sayısı daha çok bu sorularla geçecek. Tüm gündemimizi Altılı Masa'nın adayı ile 2014 ve 2018'deki seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan'ın, üçüncü kez aday olup olamayacağı konusu, bunun koşullarıyla ilgili tartışmalar kaplayacak.
Bütün ortamı ve kuralları kendi keyfine göre belirleme ihtirasını saklamayan bir politik aktörden bahsediyoruz. Bu gerçeklik ortada dururken mağduriyet algısı üzerinden Anayasa ve yasa ihlallerine karşı sessiz kalmak vahim bir yanlış olacaktır. Bununla birlikte seçimlerin taşıdığı hayati önem düşünüldüğünde bütün bunlardan daha önemli olan konu, belirleyici bir rol oynama potansiyeli taşıyan genç seçmenleri sandığa gitmekten vazgeçirmeyecek bir sistemi ne yapıp edip kurmaktır.
Çünkü seçimlerin 14 Mayıs'ta (yahut üniversiteler tatile girmeden önceki herhangi bir tarih) yapılması halinde, bu tarihin yaşadıkları yerden farklı bir ilde öğrenim gören üniversite öğrencileri açısından caydırıcı olabilme ihtimali bulunmaktadır.
Başlıkta söz ettiğim hukuk kapanı, en çok bu ihtimal için önem taşımakta. Gençlerin kayıpsız oy kullanabilmesini sağlayacak önlem ve mekanizmaların hazırlanması gereklilikten öte bir zorunluluk.
Çiğdem Toker kimdir? Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı. Ödülleri |