Türkiye’nin “gri liste” ayıbından kurtarılması, Millet İttifakı’nı oluşturan altı siyasi parti genel başkanının altına imza attığı taahhütlerden biri. Önemi dolayısıyla ayrıca ele alınıp tartışılmayı hak ediyor.
Öncelikle şu notu düşelim; bir ülkenin “gri liste”de bulunması ile aynı ülkenin Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki yeri, sırası arasında kaçınılmaz bir bağ mevcut. İki ayrı raporlamayı yapan kurumların birbirinden farklı oluşu buna engel değil. Meraklısı bakıp görebilir: Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki yeri üst sıralar olan yani iyi durumda bulunan bir ülkenin, Gri Liste’ye alınması epeyce zor bir ihtimal.
Kısa bir hatırlatma gerekirse; bir devletin gri listede olması, o devletin kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanı konularında yeterli mücadeleyi göstermediği ve bu nedenle, ilgili devletin “gözetim altında” olduğu anlamına geliyor. “Yeterli mücadele” nedir denildiğinde de bu alanda uluslararası standartları koyan, bu standartlara uyulması konusunda girişimlerde bulunup üye ülkeleri raporlayan ve kısaltılmış adı FATF olan Mali Eylem Görev Grubu’na (Financial Task Force) bakmak gerekiyor. FATF’in bir ülkeyi gri listeye almasının, mali güç ve kredibilite açısından bir çok olumsuz sonuçları bulunuyor. Para biriminin değersizleşmesinde olduğu gibi bu etkilerin bir kısmını vatandaş olarak zaten hissedip yaşıyoruz.
AKP iktidarı sürerken
Türkiye’nin AKP iktidarı sürerken “gri liste”den çıkması çok kolay görünmüyor. En azından orta vadede. Sebebi ise açık: Türkiye, hangi nedenlerle o listeye girdiyse, güçlü bir siyasi irade sergilenerek o nedenlerin ortadan kaldırılması gerekiyor. AKP bu iradeyi gösterir mi sorusuna verilecek yanıt, Türkiye’nin gri listedeki akıbetini anlamayı sağlayacaktır.
Bu haftanın başında altı siyasi partinin altına imza attığı “gri liste”den , ülkemizin çıkarılabilmesi taahhüdünün hayata geçebilmesi, FATF’in Türkiye için listelediği şu durumların ortadan kalkmasına bağlı:
- Kara para aklama mücadelesinde risklerin ortadan kaldırılması için bütün sektörlerde yerinde denetimlerin arttırılması,
- Kara para aklamayla mücadele soruşturmalarını desteklemek üzere mali istihbarat kullanımının arttırılması,
- Daha karmaşık nitelikteki kara para aklama soruşturma ve kovuşturmaları üstlenmek,
- Terörizmin finansmanı ve suç kaynaklı varlıkların takibi konusunda riskleri güncellemek, bu alanda istatistik kullanan kurumlar için açık sorumluluk ölçülebilir nitelikte performans hedefleri koymak,
- Terör vakalarında daha fazla mali soruşturma yürütmek, BM’nin belirlediği gruplarla ilgili soruşturmaları finansman ve destek ağlarını belirleyecek şekilde genişletilmesini sağlamak,
- Hedeflenen mali yaptırımlara ilişkin olarak, Türkiye'nin risk profiline uygun olarak, BM tarafından belirlenen gruplarla ilgili olarak üçüncü ülkelere giden taleplerin takibi;
- Kâr amacı gütmeyen kuruluşların terörün finansmanı için suistimal edilmesini önlemek üzere riske dayalı bir yaklaşımı tam olarak uygulamak. Bağış toplama işlemlerine, yaptırım hukuku açısından özel bir dikkat de talep ediliyor. Bu bağlamda FATF’nin kar amacı gütmeyen kuruluşlar üzerindeki gözetimini sürdüreceği ilan edildi. (Burada tek tek isim anılmasa da gözetim altında olacağı altı çiziler “kar amacı gütmeyen kuruluşlar” arasında bazı vakıfların yer aldığı belirtiliyor.)
***
Türkiye gri listeye 2021 yılı ekim ayında alındı. FATF Türkiye’nin gri listeye alınma gerekçelerinin de yer aldığı ve “şu adımları atmalı” ifadesiyle yaptığı değerlendirmeyi ise 2022 Ekim ayında yapmıştı. Bu uyarılar, Türkiye’nin 12 ay boyunca kara para mücadelesi ve terörizmin finansmanı konularında denetim, soruşturma etkinliği gibi adımları atmadığı olarak okunabilir.
FATF’in bu ay yapması beklenen toplantısında listelerin güncellenip güncellenmeyeceği merak ediliyor.
Çiğdem Toker kimdir? Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı. Ödülleri |