Çiğdem Toker

29 Mart 2023

80 kişi öldükten sonra hastane ihalesi

"Her biri 25 yıllık, gizli sözleşmelerle yaptırılan şehir hastaneleri tamamlanırken, koca 11 yıl boyunca İskenderun Devlet Hastanesi depreme dayanıksız olduğu biline biline neden yenilenmedi?" sorusu AKP'nin nasıl bir sistem kurduğunun sorusudur aynı zamanda. Onca insan enkaz altında öldükten sonra bugün yapılacak depreme dayanıklı yeni hastane ihalesinin, şehir hastanesi müteahhitlerine verilmesi de aynı sistemle ilgilidir

Seçime haftalar kalmışken AKP iktidarı tükenmiş vadesini uzatmaya yönelik siyasi ve mali inşa operasyonlarını eş zamanlı sıklaştırıyor. Kameralar önünde Cumhuriyet'in 100 yıllık tarihinde en gerici, en kadın düşmanı ittifakını kurarken; sessiz ve duyurusuz bir üslupla da deprem bölgesinde büyük tutarlı ve adeta fabrikasyon ihaleleri sürdürüyor. Her iş günü sekiz on ihale, kendisine siyaseten eklemlenen şirketler, planlanan hakedişler, bütçe kaynakları ve kamuoyunun bilmediği (önemli bir seçmen tabanının ise bilse de bilmese de önemsemediği) pazarlıklar anlamına geliyor.

Şeffaf yürümeyen bu süreçler içinde, sahne dekoru gibi taşınabilir (!) bina temelleri yer alsa da toplamda AKP'nin seçim kampanyalarına destek işlevi görüyor.

* * *

TOKİ'nin 21 Şubat'tan bu yana her gün dörder beşer yaptığı deprem konutları ihalelerine, bu hafta Sağlık Bakanlığı'nın hastane ihaleleri eklendi.

Devlet eliyle "Zamana yayılmış bir cinayet" diye tanımladığım, tamı tamına 11 yıldır depreme dayanıksızlığı bilindiği halde açık tutulan, ihale girişimleri sürekli yarım kalan, ağırdan alınan İskenderun Devlet Hastanesi, enkazında en az 80 kişi öldükten sonra nihayet hatırlandı. Yoğun bakım ünitesinde doktor, hemşire sağlık çalışanları, ve hastaların enkaz altında kalarak yaşamını yitirdiği İskenderun Devlet Hastanesi'nin "yenisi", iki gün önce ihale edildi.

Kiracısı olduğu müteahhide davet

İskenderun Devlet Hastanesi yoğun bakım servisinin içindeki hasta ve sağlık çalışanlarıyla enkaz altında kalması hakkında idari, cezai ve vicdani sorumluluk üstlendiğini duyamadığımız Sağlık Bakanlığı, pazarlık usulüyle yaptığı ihaleye daha önce 25 yıllık şehir hastanesi sözleşmeleri imzaladığı, her yıl kira bedeli ödediği müteahhitleri çağırdı.

Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü'nün, pazarlık usulü ve e-ihale biçiminde yaptığı ihalenin adı: "Hatay İskenderun 600 yataklı devlet hastanesi Yapım İşi" ihalesini evvelsi gün yaptı. Yaklaşık maliyeti 2 milyar 310 milyon 861 bin 617 TL olarak belirlendi.

Katılıp teklif veren firmalara bakalım:

Biri; Eskişehir, Isparta, Tekirdağ şehir hastanelerini yapıp işleten Akfen İnşaat ile ortağı Dost İnşaat,

Diğeri Konya ve Manisa şehir hastanelerini yapıp işleten YDA

Üçüncüsü ise Ankara Bilkent Şehir Hastanesi'ni yapan CCN Altyapı ile onun doğduğu asıl şirket İçtaş İnşaat.

Tabii Sağlık Bakanlığı'nın pazarlık usulü yaptığı bu ihalelerde hangi iki firmanın yan yana gelerek teklif vereceğini nasıl bildiğini bilmiyoruz… Normalde böyle olmaması gerekiyor çünkü. Ancak birlikte çağrılmaları kadar, firmaların isimleri de bu yeni hastane ihalelerinin önce konuşulup tasarlanıp sonra ihale edildiği izlenimi veriyor.

11 yıl gecikmeyle yapılan ve çağrılan şirketlere bakılırsa (şehir hastanesi deneyiminden dolayı) depreme dayanıklı olacağı anlaşılan İskenderun Devlet Hastanesi ihalesi iki tur gerçekleşti.

İhalede en düşük teklif 2 milyar 289 milyon 966 milyon 419 bin TL, 88 kuruş ile Akfen İnşaat- Dost İnşaat verdi.

- İhaleye katılan diğer firmalarla birlikte gelen teklifler şöyle: 

Yatak başı maliyet 3,8 milyon TL

Akfen-Dost Ortaklığının verdiği teklif üzerinden yatak başına maliyetin 3,8 milyon TL olarak çıkıyor. (3 milyon 816 bin 610 TL) Bu da bugünkü ABD doları kuru üzerinden yatak başına yaklaşık 200 bin ABD doları maliyet demek oluyor. na karşılık geliyor.

Hatay Erzin Acil

Sağlık Bakanlığı aynı gün bir hastane ihalesi daha yaptı: "Hatay Erzin 50 Yataklı Acil Durum Hastanesi Yapım İşi"

Yine pazarlık usulü ve e-ihale şeklinde yapılan ihalede bu kez yine bilinen 2 şirket teklif verdi. ("Bilinen" ifadesiyle şehir hastane müteahhitleri olduklarını kastediyorum.)

Yaklaşık maliyeti 341 milyon 462 bin 500 TL olarak belirlenmişti. Ancak her iki şehir hastanesi müteahhidinin de verdiği teklifler, yaklaşık değerin epeyce üzerine çıktı. Burada kim hesap hatası yapıyor, kamu kaynakları şirketlere haksız olarak mı aktarılacak, soruları meşrudur.

Mesele tercih

Sağlık Bakanlığı, en az 80 kişi ölmeden İskenderun Devlet Hastanesi'ni depreme dayanıklı kılmak ya da tamamen yeni bir hastane yapmak için yeterli zamana sahipti. Bakanlık, İskenderun Devlet Hastanesi'ne "bakmadığı", ihalesini tamamlamadığı bu uzun 11 yıl içinde, hepsi de depreme dayanıklı 14 şehir hastanesi yaptırdı hizmete açtı. "Her biri 25 yıllık, gizli sözleşmelerle yaptırılan şehir hastaneleri tamamlanırken, koca 11 yıl boyunca İskenderun Devlet Hastanesi depreme dayanıksız olduğu biline biline neden yenilenmedi?" sorusu AKP'nin nasıl bir sistem kurduğunun sorusudur aynı zamanda. Onca insan enkaz altında öldükten sonra bugün yapılacak depreme dayanıklı yeni hastane ihalesinin, şehir hastanesi müteahhitlerine verilmesi de aynı sistemle ilgilidir.

Bir sistemin bizi öldüren mi yoksa yaşatan bir sistem mi olacağı ise enikonu basit bir soruyla biçimlenir:

"Bütçenin ne kadarını kimin için, nasıl harcayacaksın?"

İskenderun Devlet Hastanesi'nin uzun ve ağır hikâyesi, bu basit sorunun cevabını bize net gösteriyor.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında ‘küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.


Kitapları

Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

"Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)