Candan Yıldız

27 Haziran 2024

Diyarbakırlı Ramazan Hoca cinayeti davasında dikkat çeken tarikat-cemaat diyaloğu

Sanık Erkan Baykut, Ramazan Hoca’yı hedef gösteren Hüseyin Çevik’e yakın olduğu anlaşılan Kerem Önder’in adını verdi: Onun videolarını izliyordum.

Bir katil zanlısını düşünün… “Benzettiğim için öldürdüm” derken yüzünde en ufak bir duygu belirtisi olmasın, öldürdüğü insanın ailesine dönüp bir kez bile “pişmanlık” ifadesinde bulunmasın…

Youtube yayınları yapan, yayınları çok izlenen, Allah ve inanan arasında cemaat ve tarikatların olmaması gerektiğini söyleyen, Kur’an’ın tek rehber olduğunu savunan Diyarbakırlı Ramazan Hoca’nın katil zanlısı Erkan Baykut, tutuklu bulunduğu Burdur Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden getirildiği duruşma salonunda böyle bir ruh haliyle savunma yaptı.

Çağlayan’daki İstanbul Adliye Sarayı 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde soru işaretlerinin çok olduğu cinayet davasının ilk duruşması görüldü.

 

24 yaşındaki Erkan Baykut, sanık sandalyesinde otururken siyah gömlek ve siyah kot pantolonu ve Amerikan traşı saçlarıyla oldukça soğuk kanlı görünüyordu.

Bir insan tanımadığı bir insanı, hiç yüz yüze gelmediği Ramazan Hoca’yı, iddiaya göre kendisini 4 yıl boyunca cinsel olarak istismar ettiğini söylediği bir Afgan’a benzettiği gerekçesiyle öldürür mü?

Sürekli olarak çelişkili ifade veren Baykut kendisini şu cümlelerle savundu:

“Ramazan Hoca’yı yüz yüze hiç görmedim, olay günü uyuşturucunun etkisindeydim, Ramazan Hoca’yı videolarından biliyordum, beni cinsel olarak istismar eden Afgan Abdul Saboor Muradı’ya benzettim. Planlı değildi, o anlık ruh haliyle öldürdüm. Dükkâna girdiğimde elimde taş vardı. Taşı attım, kendisini savunmaya kalkınca korktum, iki haftadır taşıdığım bıçakla bıçakladım.”

Oysa olay yeri incelemenin raporuna göre cinayetin işlendiği çay ocağında bir taş bulunamadı. Çay ocağının tabelasında da Diyarbakırlı Ramazan Hoca’nın Çay Ocağı yazıyordu. Çay ocağının yanındaki eczanede çalışan kişi cinayet yerinde taş görmediğini söyledi. Sanık Erkan Baykut’u ilk kez dükkândan kaçarken gördüğünü, cinayetin 10-15 saniye içerisinde işlendiğini belirtti.

Tanığın ifadesine göre ortada bir boğuşma yok. Zaten Ramazan Hoca’nın ayağında ayakkabı yokmuş, abdest nedeniyle olsa gerek gömleğinin kolları sıvanmış, namaz kıldığı tahtanın yanına düşmüş haldeymiş.

Baykut’un “olay günü uyuşturucunun etkisi altındaydım” iddiasıyla çelişen görüntüler de dosyaya girmiş. O görüntüleri izleyen Ramazan Pişkin’in kardeşleri “Kameraları gördüğü an yüzünü şapkasıyla kapatmaya çalışıyor, etrafına bakınıyor, Rambo bıçağı ile öldürmüş kardeşimi. Öldürdükten sonra sigara içiyor. İnsan 4 yıl istismara uğradığını söylediği insanı tanımaz mı?” sözleriyle planlı bir cinayet olduğu iddiasını ısrarla savundular.

Ramazan Hoca ailesini korumak için olsa gerek hiç tehdit aldığını söylememiş. Ancak kullandığı telefonda mesajlaştığı bir arkadaşına “Kısa boylu, sakallı, Karslı bir klimacı tarafından” tehdit edildiğini söylemiş.

Soruşturmayı yürüten kolluk ise bu tarife uygun bir kişiye ulaşamamış.

Ramazan Pişkin’in kardeşi Mehmet Pişkin kardeşinin planlı ve kasten öldürüldüğünü, Erkan Baykut’un sadece bir “tetikçi” olduğunu söylerken kardeşinin cemaat ve tarikatlar konusundaki sözlerinin rahatsızlık yaratmış olabileceğini, cinayetin arkasındaki kişi ya da grubun ortaya çıkarılmasını, azmettirenlerin de cezalandırılmasını istedi. Bir savcının da kendisine “Bu kişi tetikçi, bu cinayetin arkasında başkaları var” dediğini öne sürdü.

Pişkin ailesinin avukatı Akif Eringin

Pişkin ailesinin avukatlarından Akif Eringin de sanık Erkan Baykut’a şu soruyu sordu:

“Annesinin verdiği ifadeye göre sanık 4 yıldır dini videolar izliyormuş. Hangi cemaatin, hocaların ya da kişilerin videoları izliyordu?”

Mahkeme başkanının “Olayı siyasileştirmeyelim, iddianame sınırları içerisinde kalalım” uyarıkarşısında avukat Eringin gerekçesini sununca mahkeme başkanı bu kez sanığın soruyu yanıtlamasını istedi.

Katil zanlısının yanıtı çok dikkat çekiciydi…

Sanık “Benim tarikatla işim olmaz, dini geliştirmek için izlediğim bazı videolar oluyordu. İsim vermem gerekirse Kerem Önder isimli kişinin videolarını izliyordum” dedi.

Bu yanıt şu açıdan çok önemli. Kerem Önder isimli kişi, Hüseyin Çevik’le Youtube yayınları yapan bir kişi…

Hüseyin Çevik, öldürülen Ramazan Hoca’yı “itikadı bozuk, Vahabi, deli, sözde hoca müsveddesi” sözleriyle hedef almıştı.

Çevik, Cübbeli Ahmet (Ahmet Mahmut Ünlü) için de “Cübbeli Hocama bir saldırı var, saldıranlar sakallılar, sarıklılar, cübbeliler. Tehdit falan ediyorlarmış. Cübbeli Hoca hakkında uyarıyorum. Akıllı olun, ben Cübbeli Hoca’ya benzemem. Adamı öttürürüm. Ben ve Bağcılar bebeleri adamı kovalarlar” demişti.

Ramazan Hoca’yı tehdit ettiği iddialarıyla ilgili de “Ben ne hedef göstereceğim ya! Ben ‘Bakın böyle sıkıntılı fikirleri var. İslam’a aykırı fikirleri var’ dedim. Yoksa bana ne! ‘Gidin dövün’ falan niye böyle bir şey konuşayım ben. Ben dövmeye bile karşıyken niye azmettirici olayım niye tetikçi olayım?” ifadelerini kullanmıştı.

Katil zanlısı Baykut, Hüseyin Çevik’e yakın olduğu anlaşılan Kerem Önder’in adını nedense “İsim vermem gerekirse” diyerek verdi. Belki de bu cümle bir yerlere mesaj anlamı taşıyordu.

Soldan sağa Kerem Önder ve Hüseyin Çevik

Halk arasında Filozof Ramazan olarak tanınan Ramazan Hoca’nın katil zanlısı Erkan Baykut, ruh sağlığının bozuk olduğunu ama kimsenin kendisine inanmadığını iddia ederken mahkeme başkanının sorularına “Kullandığım bir ilaç yok, cinayet öncesine ait raporum da yok” diye yanıt verdi. Savcı akıl sağlığı raporu talebinden vazgeçti.

Bu arada seyirci sıralarından bir kadının “Erkan epilepsi hastası olduğunu söylesene” diyerek seslenmesi dikkati çekti.

Savcı da sanığın tasarlayarak kasten öldürmeden yargılanmasını ve hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini talep etti.

 “En ağır cezayı almazsa ortaya yeni bir mafya babası çıkacak”

Duruşma sonrası avukat Akif Eringin şu değerlendirmede bulundu:

İddianamenin eksik ve sevk maddesinin yanlış yazıldığını başından beri iddia etmiştik. İlk duruşmada savcı bunun farkına vararak mütalaasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanmasını ve cezalandırılmasını talep etti. Umarım hiçbir indirim uygulanmadan hak ettiği cezayı alır. Arka plandaki kişilerle ilgili araştırmalarımız ve mücadelemiz devam edecek. Sanık başından beri bir senaryo ile oynuyor. Akıl sağlığı yerinde değil raporu almaya çalışarak mahkemeyi ikna etmeye çalışıyor. Ama hem karakol hem savcılık hem de mahkemede huzurda vermiş olduğu ifadede akıl sağlığının yerinde olduğu gözlemlerle tespit edilmiştir. Sanık duruşmada profesyonel bir tetikçi gibi davrandı. Hiçbir pişmanlık, hiçbir üzüntü, hiçbir insani duyguyu dile getirmedi. Duruşma esnasında hem heyete hem katılan avukatlara intikam bakışlarıyla yaklaştı. Eğer bu şahıs en ağır cezayı almazsa ortaya yeni bir mafya babası çıkacak.”

Hayatın olağan akışına uygun olmayan bir cinayetle karşı karşıyayız.

Bütün tanıyanların “Kimseyi incitmezdi, kazandıklarını garibanlarla paylaşırdı, bu dünyaya çok fazlaydı” sözleriyle anlattığı Ramazan Hoca’nın öldürülmesiyle ilgili hazırlanan iddianamenin sınırları içinde mi kalınacak?  

Yoksa soruşturma en kritik soruların yanıt bulabileceği şekilde genişletilecek mi?

Bir sonraki duruşma pazartesi günü. Yeni bir mafya babasının doğuşuna tanıklık etmek istemiyorsa bu toplum, yüzünü kritik dava dosyalarına dönmeli…

TIKLAYIN: Öldürülen Diyarbakırlı Ramazan Hoca'nın dosyasına ilişkin yanıt bekleyen sorular

TIKLAYIN: Öldürülen Diyarbakırlı Ramazan Hoca'nın yakını konuştu: Radikal İslamcı olsa ekmeğini, parasını paylaşır mıydı?

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.