HATAY
T24 ekibi olarak deprem bölgelerinden biri olan Hatay’a girerken yıkılmamış ama ağır hasar gören bazı binalardaki çatlakların ortak bir görüntüsü dikkatimizi çekti. Deprem, bazı binalara ‘X’, yani çarpı işareti şeklinde çatlaklarla hasar vermiş. Diğer illerdeki binalarda buna benzer -en azından benim fark ettiğim- şekillerde çatlaklar yoktu.
Görüştüğümüz depremzedelerden bazıları da bu konuya dikkat çekmişti. En sonunda depremzede bir hanımefendinin söylediği şu sözleri duyunca da işin aslını öğrenmek mecburi oldu:
“Allah dedi ki sizden büyük ben varım. Bu büyüklük kime. O yüzden bütün bu binalarımızın üzerine çarpı işareti koydu ve bizi cezalandırdı. İbret almak lazım.”
Toplumsal hafızamızda, kimi etnik ve inanç gruplarının evlerinin kapılarına işaret koyan nefret gruplarının yarattığı acı hatıralar var malum. Ancak o işaretler gökten değil yerdendi, nefret dolu insanlardan gelmişti elbette. O nedenle Hatay’da hasar gören bazı binalarda ortaya çıkan X çatlaklarının nedenini öğrenmek için eski İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe’ye sordum. İşte Gökçe’nin verdiği yanıtlar:
“Birtakım gözü açık uyanıklar Allah’ı kullanarak insanların paralarını alıyor”
- Hatay’da depremden zarar gören çok sayıda binada X şeklinde bir deformasyon da gözleniyor. Bu durumu çok değişik yorumlayan vatandaşlar da var, sizce neden hasar gören bazı binalarda bu şekilde bir görüntü oluştu?
- Zaten öyle düşündükleri için o binalar öyle oluyor. Her şeyi Allah’a bağlayıp, bize bir şey olmaz anlayışı ile kadercilik anlayışıyla yapıyorlar bu binaları ve evi satın alanın paralarını alıp, canlarını da depreme teslim ediyorlar, farkında değiller.
Bizim ülkenin temel problemi burada. Bazı binalar yerle bir olmuş, bazı binalar hasar görmüş ama insanlar içinden çıkmışlar. Bazı binalar ise hiç hasar görmemiş. Bu insanları Allah daha mı çok seviyor? Enkaz altında kalan insanlar çok mu kötü insanlar da cezalandırılmışlar!
En büyük problemimiz ‘Bir şey olmaz’, ‘İnşallah’, ‘Maşallah’ ve ‘Kader’ lafları… Müslüman ülkelerin -Türkiye dahil olmak üzere- büyük çoğunluğunun geri kalmasının temel nedeni bu. Çünkü hep kaderci. Her şeyi Allah’a havale ettikleri için işin bilimsel, teknik ve mühendislik tarafını hep ihmal ediyorlar.
Birtakım gözü açık uyanıklar da Allah’ı kullanarak onların paralarını alıyor. Bir dahaki depreme kadar devam eder bu durum.
Binalardaki X şeklinin sebebine gelecek olursak; bu depremin kuvvetleriyle ilgili. Depremin geliş yönüne göre değişebilir. Yapının özelliği, depremin özelliği ve yönüne ve kuvvetine göre değişir.
- Bu işaret olan ve dışardan bakıldığında az hasarlı görünen evlerde oturulmaya devam edilebilir mi?
Görmek lazım tabii. Çatlama duvardan mı yoksa beton ve kirişte mi ona bakmak lazım. Duvardaysa çok önemli bir şey değil. Çünkü duvarlar taşıyıcı değil. Taşıyıcı olan kiriştir, kolondur, perdelerdir. Eğer kirişte, kolonda ve perdelerde çatlak yoksa bir problem yok demektir. O binada ilgili çatlaklar giderildikten sonra oturulabilir. Yok eğer o çatlaklar kirişte, kolonda ve perdedeyse orada oturmamak lazım. Çünkü bunlar binanın taşıyıcı sistemleridir. Bunlar binanın ayaklarıdır. Bizim ayaklarımız olmasa ya da sakatlanırsak yürüme şansımız yok. Kiriş sakatlanırsa, yine o üzerindeki yükü taşıma şansı yok. Belki temelde de problem var, temele de bakmak lazım. Döşemelere yani tabliyeye, ayağımızı bastığımız binalardaki döşemelere bakmak lazım. Ama duvarsa, bunlar onarılıp oturulabilir.
- Sizin de yönetim kurulu üyesi olduğunu Türkiye Deprem Vakfı neler yapıyor?
Jeoloji mühendisleri, jeofizik mühendisleri durmadan fayları anlatıyorlar. Bizim bilmediğimiz fay kalmadı artık. Tüm fayları biliyoruz. Bir yerde fay varsa, orada deprem vardır. E siz o depremlerin ortaya çıkaracağı enerjiye göre onun kuvvetini alacak, o enerjiyi yutacak yapı üretmezseniz, o yapılarınız depremde hasar görecek, yerle bir olursa da hayatınızı kaybedeceksiniz. Yok eğer daha dayanıklı güvenlikli yapı üretmişseniz, yapınız hasar alacak ama can kaybı olmayacak.
- Hiçbir şekilde hasar bile almayacak bir yapı üretmek mümkün değil mi?
Biz inşaat mühendisleri deriz ki, yapılarımız hasar görsün ama can kaybı yaratmasın. İnsanlar da bize der ki öyle bir yapı yapın ki hiç hasar görmesin. Öyle bir yapı yapabiliriz ama onun da bir maliyeti var. O maliyeti yüklemeye gerek yok. Fakat okullar, hastaneler, kamu binaları hiç hasar görmeyecek şekilde yapılmak zorundadır. Ama gördüğümüz gibi bölgede hastaneler yıkıldı, okullar yıkıldı. Demek ki yeterli ölçüde mühendislik hizmeti almamışlar. Doğru bir proje yapılmamış. Yoksa deprem yönetmelikleri dikkate alınsa, zemin koşullarına da bakılıp ona uygun proje yapılsa, standartlara uygun malzemeler kullanılırsa, yeterli mühendislik hizmeti ve denetimi yapılabilirse o yapılarda can kaybı olmaz.
Bu yönetmeliklere uygun olarak yapılmış hiçbir ev yıkılmaz. Ben bütün depremleri biliyorum. 1992 Erzincan depremi, 1995 Dinar depremi, 1998 Adana depremi, 1999 Gölcük depremi, yine 12 Kasım 1999 Düzce depremi, 2003 Bingöl depremi, 2011 Van depremi, 2020 Elazığ depremi… Bunların hepsini biliyorum, gezdim. Hepsinde deprem yönetmeliklerini uygun olarak yapılmış olan yapılarda hasar görüyor ama can kaybı yaratmıyor.
- Size bu yıkılan binaların mühendislerinin bilgileri geldi mi hiç?
Basına yansıyor ama onların dosyalarına bakmak lazım. Çok bina var tabii, çok yıkım var. Kaçak yapılmamışlarsa hem müteahhitleri var hem mühendisleri var hem yapı denetçileri var. Dolayısıyla onlar belge üzerinde yazılı. Ortaya çıkacaktır hepsi.
- Yani diyorsunuz ki harfi harfine Deprem Yönetmeliği’ne uyan bir yapı asla yıkılmaz. Doğru mu?
Kesinlikle söylüyorum, evet. Çünkü o zaman gelecek olan deprem kuvvetlerini dikkate alarak yapı yapıyorsun. Tekrar söylüyorum, hasar görebilir ama yıkılmaz.
Tabii şu da var; yapı yapıldıktan sonra siz kolonu kirişi kesmişseniz, kötü kullanmışsanız, rutubet ve suyla karşı karşıya bıraktıysanız, o zaman yapı problem yaşayabilir. Yani yapı yapıldıktan sonra da onu korumak gerekiyor.
- Yani bu yıkılan binaların bazılarında belki de müteahhit / mühendis her şeyi doğru yaptı ama sizin dediğiniz kolon kesmek gibi şeyler yapıldı…
Olabilir tabii bunların hepsini incelemek lazım. O nedenle dikkat ederseniz biz ihtiyatlı konuşuyoruz ve kesin bir şey söylemiyoruz. Ama genel çerçevede, matematiğine uygun, deprem yönetmeliklerine uygun yapılmış yapılar hasar görür ama can kaybı OLMAZ!
Berna Abik kimdir? 1988 yılında İstanbul'da doğdu. Editörlük hayatına dünyanın önemli şehir dergilerinden biri olan Time Out'ta başladı. Daha sonra Doğan Burda dergi grubu bünyesindeki İstanbul Life dergisinde çalıştı. Son olarak T24 ekibine katıldı; burada editörlük ve video röportajlar yapıyor. |