6 Şubat felaketinin simge isimlerinden Proteo hayatını kaybedeli 1 ay oldu.
Meksikalı kurtarma ekibinin emektar köpeği bütün memleketin kalbine dokundu.
Yılların mizah dergisi Leman, tarihinin en dokunaklı kapaklarından birini yaptı. Proteo'yu sırtına binmiş melek kanatlı çocuklarla birlikte cennete uğurladı.
Babaeski Belediyesi ilçenin dört bir yanına astığı afişlerde Proteo'ya teşekkür ederken, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, heykelini diktireceklerini belirtti.
Başiskele Belediyesi, sokak hayvanları rehabilitasyon merkezinin adına Proteo'yu ekledi. Bu yazı toparlanırken Kuşadası Belediyesi, "Can Dostlar Defin Alanı" olan hayvan mezarlığının adını Proteo olarak değiştirdiklerini duyuruyordu.
* * *
Meksika-Türkiye yakınlığı sadece Proteo vesilesiyle değildi elbette. Meksika'nın deprem vesilesiyle yaşadığı toplumsal ve politik dönüşüm, Türkiye için de sayısız ders ile dolu görünüyor. Esra Akgemci'nin T24'te yayınlanan ufuk açıcı yazısını şuraya bırakalım.
* * *
Meksika deneyiminden çıkartılacak çok sayıda dersten bir tanesi de iki tekerle ilgili görünüyor.
Avustralya kökenli bisiklet sitesi Cyclingtips'te 25 Eylül 2017'de çıkan Martha Pskowski imzalı bir makalede, Mexico City'de depremlerde bisikletin rolü anlatılıyor.
Pskowski,19 Eylül 1985 depreminde iktidarın çaresizliğinin sivil toplumu nasıl harekete geçirdiğini, 1985'te yaşananları dinleyerek büyüyen yeni neslin yıllar sonra nasıl organize olduğunu, özellikle felç olmuş trafikte iki tekerin nasıl bir "cankurtaran" işlevine büründüğünü çarpıcı örneklerle sergiliyor.
Makaleden uzun uzun alıntı yapmayacağım. Linkini buraya bırakıyor, 6 Şubat depreminde bisikletin rolüne geçmek istiyorum.
* * *
Meraklısının dikkatini çekmiştir. Felaketin ikinci haftasında bölgede sarı yelekleriyle, römorklarıyla pedal çeviren bisikletçi görüntüleri medyada görünmeye başlamıştı. İzmir kökenli BisiDestek ekibi depremin beşinci gününde bölgeye intikal etmiş, özellikle lojistik konusunda hatırı sayılır işlere imza atmıştı.
BisiDestek'in hikâyesini ekipten, Mustafa Karakuş ve Refik Tat'tan dinleyelim.
* * *
- BisiDestek ne zaman ve ne amaçla kuruldu?
Mustafa: BisiDestek, üç ayrı bisiklet oluşumunun bir araya gelerek kurduğu gönüllü bir girişim. Bunlar: Bisikletli Ulaşımı Geliştirme Derneği (BUGEP), Bisikletliler Kooperatifi (BİSİKOOP) ve Bisikletli Ulaşım Derneği (BİSUDER).
Girişim, salgın, deprem, sel, yangın gibi afetlerde dezavantajlı grupların (yaralı, yaşlı, engelli vd.) acil ihtiyaçlarını (ilaç, battaniye, alışveriş, tamir, çarşı vb.) bisikletli gönüllülerle karşılamayı ve yardımcı olmayı amaçlıyordu. Kuruluşu da Mart 2020'de, yani pandemi döneminde oldu. Malum, pandemide sokağa çıkma yasakları vardı. Bu yasaklar 65 yaş üstü insanlar için çok daha uzun sürdü. O dönem yaklaşık altmış bisikletçi, dışarı çıkamayan üç yüzden fazla kişinin ihtiyaçlarını karşılamak için pedal çevirdi.
Aynı günlerde bir de "0 800" ile başlayan bir çağrı hattı kurduk. Bedensel engelli üç arkadaşımız gelen çağrıları not alıyor, kurduğumuz WhatsApp grubuna bilgiyi geçiyor, uygun bir arkadaş da hizmeti yerine getiriyordu.
Ekibin faaliyetleri o kadar etkili oldu ki, belediye, Konak Meydanı'ndaki güvercinleri besleyemediğini bildirdi. Biz de Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nden aldığımız yemleri her gün güvercinlere ulaştırdık.
BisiDestek bu hizmetleriyle Birleşmiş Milletler Kalkınma Teşkilatı UNDP tarafından "Korona sürecinde dünya çapında tamamlanan projeler" arasında ilk 3 sırada yer aldı.
Ekibin ilk deprem deneyimi 20 Ekim 2020'de İzmir'de oldu. Bildiğiniz gibi depremin ilk saatlerinde trafik tamamen felç oldu. Tunç Soyer: "Lütfen araçlarınızı kullanmayın" diye çağrı bile yaptı. O tür durumlarda bisikletin ne kadar çok işe yaradığı bir kez daha anlaşıldı. İlaçtan jeneratöre birçok şeyi ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık.
- 6 Şubat'ta nasıl organize oldunuz?
Refik: Deprem haberini alır almaz harekete geçtik. Tabii bölgeye gitmek için bir dizi bürokratik aşamayı geçmek gerekiyordu. Doğal olarak o biraz zamanımızı aldı. Ama geçen süre zarfında da organize olduk, eğitimlerimizi aldık, eksiklerimizi tamamladık.
Karşıyaka Belediyesi bize bir salon tahsis etti. Çarşamba günü bir ilk yardım eğitmeni ve psikolog arkadaştan eğitim aldık. Çoğumuz daha önceden ilk yardım eğitimi almıştı ama bilgilerimizi tazeledik. Bunun üstüne bir de psikososyal destek eğitimi aldık.
10 Şubat cuma günü bize tahsis edilen bir otobüsle yola çıktık. Otobüste BisiDestek ve Yakamoz Arama Kurtarama Ekibi vardı. Ertesi gün sabah Hatay'a giriş yaptık. AFAD Hatay İl Müdürlüğü'nden onaylarımızı aldık.
Mustafa: Dediğimiz gibi yola çıkmadan önce dersimize epey çalışmıştık. Zaten aramızda Refik gibi şehir plancıları da olduğu için çok hazırlıklıydık. Üstü işaretlemelerle dolu büyük boyutlarda haritalarımız vardı. Koordinatlarımızı filan hepsini belirlemiştik.
AFAD'da görüştüğümüz emniyet görevlisine "Size hiçbir şekilde yük olmayacağız. Ekipteki herkes bu konularda deneyimli. Yanımızda jeneratörümüz var, yemeğimizi kendimiz yapacağız, kamp için de bir yer bulduk. İzin verirseniz oraya kurmak istiyoruz" dedik. Komiser "Sizin gibi hazırlıklı gelen kimse görmedik. Söylediğiniz yere kampınızı kurun ve işinize devam edin, sadece bölgeden ayrılırken bize bilgi verin" dedi.
-Kaç bisiklet götürdünüz?
Refik: İlk gidişimizde 11 bisiklet götürdük. Bunların 4 tanesi elektrik destekliydi. Römorklu ve heybe takılabilen bisikletlerdi. İlk gittiğimizde bölgede 5 gün kaldık. Ardından ikinci ekip yola çıktı. İkinci ekip olarak yine 11 bisiklet götürdük. Bu sefer tamamı elektrikliydi. Özellikle elektrikli kargo bisikletleri çok işimize yaradı. Bizim envanterimizde o bisikletlerden bir tane var. Bir de Anıl Şakrak arkadaşımızın verdiği ile sayısı ikiye çıktı. Bunlar hem yük taşıma kapasitesi hem de menzil yetenekleri sayesinde çok işimize yaradı. Mustafa'nın da söylediği gibi şarj etmek için jeneratör de götürdük.
- Bisikleti deprem gibi afetlerde diğer ulaşım araçlarından ayıran şey nedir?
Mustafa: Bisikletin en büyük avantajı sürücüsünün kas gücünden başka bir "yakıt" gerektirmemesi. Elektrikli bisiklette bile, şarjınız tükense de kas gücüyle devam etmeniz mümkün.
Diğer büyük avantajı ise yıkılmış binaların arasından geçip gidebilmesi, yol olmayan yerlerde bile sürülebilmesi... Hatay'da yeri geldi enkazların üstünden, vinç ayaklarının altından bile geçtik.
Bir de şu var: Ortalama bisikletçi, işin doğası gereği bazı kabiliyetlerle donanmış oluyor. Oryantasyon yeteneği gelişkin oluyor mesela. Bir kez geçtiğimiz yeri bir daha unutmuyoruz. Bu da sahada büyük avantaj sağlıyor. Adaptasyon hızımız da çok yüksek. Normal sürüşlerde bile tamir-bakımdan tut da koordine olmaya kadar çok sayıda beceriniz otomatik olarak gelişmiş oluyor.
Refik: Ben ilk günün sabahında bisiklete atlayıp keşfe çıktım. İl Sağlık Müdürlüğü'nün yarı yıkık binasının altında Eczacılar Birliği'nin çadırını gördüm. Hemen birlik başkanı ile tanıştım. Daha sonra askeri sahra hastanesinin tabipleriyle tanıştım. İstedikleri ilaçları hemen bulamadıklarını, bizden eczanelerin durumunu öğrenmemizi rica ettiler. Ekipten bir arkadaşı görevlendirdik. O, haritadan bütün eczaneleri belirledi. Ardından tek tek gezdi. Hangisi yıkılmış, hangisi yağmalanmış, hangisinin camı kırılmış, kepengi inmiş tespit etti. Durumu rapor ettik. Çok memnun oldular.
Ayrıca çeşitli ülkelerden gelen doktorların hizmet verdiği sahra hastaneleri vardı. Onlarla temas kurduk. Sterilizasyon için çamaşır makinesine ihtiyaçları vardı. Bir beyaz eşya bayisine gittik. Adam bize ambalajından çıkmamış iki tane makine verdi. Ben daha sonra markanın genel müdürlüğüne mail attım. Kendisi de bir depremzede olan bayinin yaptığı jesti anlattım.
Bir de şöyle bir şey oldu: Bir ambulansın mazotu bitmişti. Ona mazot taşıdık... Söylesem mi bilmiyorum ama cenaze araçlarına bile mazot taşıdık.
- Bütün bu avantajlarının yanı sıra sessiz bir nesne olması da işe yarıyor değil mi?
Refik: Kesinlikle. Arama kurtarma çalışmaları sırasında sessizlik büyük önem taşıyor. Yoldan geçen araçlar filan durduruluyor. Ama bisiklet zaten sessiz bir araç olduğu için işini yapmaya devam ediyor.
- Öyle görünüyor ki, çalışmalarınıza tanık olanlar, bisikletin bu tür durumlarda ne kadar işlevsel olduğunun farkına vardılar. Peki bundan sonra ne yapmak lazım?
Mustafa: Aynen öyle. Biz bölgeden ayrıldıktan sonra çok sayıda yerden, özellikle belediyelerden mesaj aldık. "Neden geri döndünüz? Çok işimize yarıyordunuz" dediler. Bundan sonra ne yapmak lazım sorusuna gelince... BisiDestek yaklaşık üç yıl içinde epey yol kat etmiş, deneyim biriktirmişti. An itibariyle 12 ilde temsilciliklerimiz var. Hedefimiz her ilde en az iki tane BisiDestek gönüllüsünün olması. Bunların kullanabileceği en az iki tane kargo bisikletinin olması çok işe yarayacaktır.
Belediyelerle protokoller yapmak istiyoruz. Sadece kamuyla değil, özel sektörle de işbirliği olanaklarına bakıyoruz. Özellikle Bisiklet Federasyonu ve bisiklet sektörü burada kritik bir öneme sahip diye düşünmekteyiz. Ayrıca Mahalle Afet Gönüllüleri'yle, İhtiyaç Haritası gibi girişimlerle ortaklaşa bir şeyler yapmanın olanaklarını arıyoruz. Yeni dijital dünyayı tanıyan, organize, esnek, sinerjik STK'larla işbirlikleri peşindeyiz.
Bu işbirliklerini Türkiye'yle de sınırlandırmak istemiyoruz. Yurt dışında birçok kuruluşla bağlantımız var. 25 Şubat'ta Kadıköy'de Gazhane'de yaptığımız toplantıda sen de vardın. Orada Amerika'dan Avustralya'ya, Danimarka'dan İngiltere'ye bir dizi kurum temsilcisiyle online görüşme yaptık. Hepsi çeşitli düzeylerde bu çalışmaların parçası olmak istiyor. Zaten Hatay'daki ekibimizde İtalyan bisikletçi arkadaşımız Daniele Panarella da vardı. Sözün özü enternasyonal bir dayanışma içindeyiz.
Refik: Son olarak şu notu da düşelim. Biz alternatif bir şey yapmak derdinde değiliz. Biz bir eksiklik gördük. O eksikleri tamamlamak üzere yola çıktık. Keşke kurumlar bu birimleri kendileri oluşturabilse.
- Peki, sizinle temas kurmak, gönüllü olmak isteyenler nasıl ulaşabilir?
Mustafa: Sosyal medya hesaplarımızdan ya da web sitemizden ulaşabilirler. www.BisiDestek.org Sitede bir gönüllü formu var. Onu doldurup başvurabilirler.
Fotoğraflar: BisiDestek Arşivi
Aydan Çelik kimdir? Aydan Çelik 1966 yılında Gürün'de doğdu. İstanbul Ünivesitesi'nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Heykel okudu. Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı. Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye'de konuk yorumcu oldu. Açık Radyo'da Esra Ertan'la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı. 2006'da Tarih Vakfı Yurt Yayınları'ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı. Devam eden yıllarda Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu. 2013'te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun 50. yaşı için "Pardus" adında bir maskot tasarladı. Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi. Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor. |